'Ne Mutlu Türk'üm' dedirtmeyin

Avrupa İnsan Hakları Komiserliği'nden, "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" sözüne itiraz geldi. Komiserliğe göre, okullarda söylenen "andımız" etnik ayrımcılık içeriyor.

'Ne Mutlu Türk'üm' dedirtmeyin

Türkiye'de azınlıkların ve sığınmacıların insan hakları konularında Strasbourg'da iki rapor birden açıklandı. Avrupa İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammer-Berg'in, 3 büyük ildeki gözlemlerini kapsayan raporlarda andımızın dışında Türkiye'nin Rum, Ermeni ve Yahudiler dışındakileri azınlık saymaması da eleştirildi.

Ankara, bir Avrupa Konseyi organı olan Avrupa İnsan Hakları Komiserliği'nin azınlık haklarıyla ilgili raporunda, Lozan Antlaşması'nı dar bir çerçevede yorumlamak ve Rum, Ermeni ve Yahudiler dışındaki etnik ve dini grupları azınlık olarak tanımamakta direnmekle eleştiriliyor.

Raporda, Türkiye'de her bireyin kendini etnik olarak tanımlayabilme özgürlüğünün yaratılması, anadilde eğitim ve azınlık dillerinin üniversitelerde öğretiminin sağlanması, azınlık gruplarının ifade özgürlüğü ve mülkiyet haklarının önündeki engellerin kaldırılması ve dini azınlık kurum ve topluluklarının tüzel kişiliklerinin tanınması için önlemler alınması isteniyor.

Doğu ve Güneydoğu'da yerlerinden edilen şahısların durumuna da değinilen raporda, koruculuk sisteminin ve anti-personel mayınların kaldırılması isteniyor. Ankara'ya Ulusal İnsan Hakları Kurumu kurması çağrısında bulunulan raporda, okullarda söyletilen ve "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" sözleriyle biten anda yönelik eleştiriler de var.

Türk hükümeti, rapora verdiği yanıtta, evrensel planda kabul görmüş bir azınlık tanımı olmadığını, Türkiye'de bireylerin etnik, dini, milli veya kültürel kimliklerini özgürce ifade edebildiklerini, ancak bireylere azınlık statüsü tanınmasının devletlerin takdirine bağlı olduğunu bildirdi.

"Ne Mutlu Türk'üm Diyene" sözleriyle biten andın spesifik bir etnik grubu yüceltici nitelikte olmadığını belirten Ankara, Doğu ve Güneydoğu'da yerlerinden edilmiş kişiler ve anti-personel mayın sorunlarının ise PKK teröründen kaynaklandığına vurgu yaptı.

Avrupa İnsan Hakları Komiserliği'nin sığınmacılarla ilgili raporunda ise Ankara'nın Birleşmiş Milletler'in mültecilerle ilgili sözleşmesine koyduğu coğrafi çekince ön plana çıkarıldı. Ankara'dan bu çekinceyi kaldırmasını isteyen Avrupa İnsan Hakları Komiserliği, mülteciler ve sığınmacılar konusunda uluslararası standartlara uyumlu düzenlemeler istiyor.

Ankara bu rapora gönderdiği yanıtta, mülteci politikası konusundaki coğrafi sınırlamayı, gerekli yasal ve altyapı çalışmalarının tamamlanması ve Avrupa Birliği'nin de "maliyete ortak olması" şartıyla kaldıracağı mesajı verdi.

'Ne Mutlu Türk'üm' dedirtmeyin - 1

Sayfa Yükleniyor...