PKK ile mücadelede NATO rol alabilir mi?

Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un son bir haftada yaptığı açıklamalar, PKK ile mücadelede NATO rolünü gündeme getirdi.

PKK ile mücadelede NATO rol alabilir mi?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, G20 zirvesine katılmak için gittiği Toronto'da, bir basın toplantısında PKK'yla mücadelede NATO'nun da rol alması gerektiğine dikkat çekti.

Erdoğan düzenlediği basın toplantısında, Afganistan'da Taliban'a karşı yürütülen mücadelenin, PKK'ya karşı da verilmesini istedi.

Erdoğan Toronto'da bir gazetecinin ''üçlü mekanizmanın işlevine'' ilişkin sorusu üzerine şunları söylemişti:

"Biliyorsunuz Kuzey Irak'ın coğrafi yapısı itibarıyla şu anda orada yerel yönetim tarafından tamamıyla egemen bir yapı yok. Merkezi yönetimin zaten Kuzey Irak'ta hiçbir egemenliği yok. Yani bütün bunlar nasıl bir egemenlik noktasında yönetime alınacak, bu konuları üçlü mekanizma kendi arasında konuşuyor.

Bizler NATO ülkesi olarak, Afganistan'daki birlikteliğimiz neyse, bu birlikteliğimizi farklı yerlerde de kararlılıkla sürdürmeliyiz. Hele hele bu bölgede dayanışmamız çok daha farklı bir önem ifade ediyor. Üçlü mekanizma bütün bunlara dayalı olarak atılmış adımlardır. Bunun gereğini de arkadaşlarımız şu anda çalışıyor, yerine getireceğiz."

BAŞBUĞ DA 'NATO AKTİF OLMALI' DEMİŞTİ
Erdoğan'ın açıklamasından bir hafta önce, Genelkurmay Başbakanı Orgeneral İlker Başbuğ da Çanakkale'de benzer ifadeler kullanmış ve "NATO daha aktif olmalı" demiş ve şu sözleri sarfetmişti:

"NATO'nun sadece çoğrafi alanın sınırları içersinde hareket etmekle yetinmeyip, üye ülkelerinin kolektif güvenlik çıkarlarının tehdit altında olduğu bölgelerde de aktif olması gerekmektedir."

İTTİFAK İÇERİSİNDEKİ MEKANİZMALAR HAREKETE GEÇEBİLİR
Ancak NTV'nin kulislerden edindiği bilgiye göre, NATO’nun devreye girmesiyle kastedilenin ne olduğu tam olarak netleşmiş değil. Yönetim boşluğu bulunan Kuzey Irak’a NATO’nun çok uluslu bir güç oluşturarak konuşlandırılması Türkiye açısından birçok sakıncayı beraberinde getirecek.

Daha önce de gündeme gelen Kuzey Irak'a NATO'ya ait bir çok uluslu güç konuşlandırılması fikri, Türkiye'nin bölgeye müdahale imkanını iyice kısıtlayacağı için düşünce aşamasında ortadan kalkmıştı.

Çok uluslu gücün konuşlanması halinde Türkiye’nin harekat ve kontrol imkanlarını bütünüyle ortadan kaldıracak ve Türkiye bir anlamda Kuzey Irak’tan çekilmiş olacak. Bu sorunlar nedeniyle çok uluslu güç oluşturulma planı daha düşünce aşamasındayken Ankara’nın gündeminden çıktı.

NATO İSTEKSİZ DAVRANIYOR
NATO’nun Türkiye’nin yanında PKK’ya karşı mücadele edecek askerlerinin hayatını tehlikeye atmak istememesi ve isteksiz davranması da göze çarpıyor.

Özellikle I. Körfez Savaş’ında Irak’tan gelebilecek tehlikelere karşı Türkiye’nin kendisine Patriot füzeleri istemesi üzerine NATO’nun nasıl zor karar aldığı hatırlandığında ittifakın PKK konusu gibi riskli bir durumda adım atmayacağı konuşuluyor.

ANKARA'NIN AMACI İSTİHBARATTAN FAYDALANMAK
Ankara, NATO güçlerinin Kuzey Irak’a yerleşmesinden değil, daha çok örgütün istihbarat olanaklarından yararlanmayı düşünüyor. Ancak bunun için de Türkiye ittifak içindeki birçok mekanizmayı harekete geçirmek ve Brüksel’de aktif diplomasi yürütmek zorunda.

28 ÜYENİN MUTABAKATI GEREKLİ
Peki NATO’nun devreye girmesinden ne kastediliyor? Bu soruya yanıtı ise eski NATO Daimi Temsilcisi Ümit Pamir NTV yayınında verdi.

Pamir şu sözleri sarfetti:

“NATO üyelerinin terör konusunda Türkiye’ye daha fazla yardımcı olmaları kuşkusuz gerekli.

NATO’nun 5. Maddesi üye ülkelerin herhangi birine yapılmış saldırıyı örgütüm tümüne yapılmış olarak kabul eder. 4. Maddede ise üye ülkelerden herhangi birinin güvenliğini tehdit altında gördüğü bir konu olduğu takdirde NATO Konseyi’ne getirebilir. Konu önce 4. Madde çerçevesinde tartışılır, uygun görülürse 5. Madde devreye sokulur. Bunun için de 28 NATO üyesinin mutabakatı gereklidir, çünkü sözü edilen bir askeri operasyondur.

HER ÜYENİN GÖRÜŞ BİLDİRMESİNE HAZIR OLMALIYIZ
Şunu aklımızda tutmalıyız, PKK saldırıları NATO’ya taşındığında konunun hem dış boyutu hem de iç boyutuyla ilgili üye ülkelerin görüş bildirmesine zemin hazırlanmış olunur. Bu bakımdan bir yanılgıya düşmemeliyiz. Aynı gerekçelerle İngiltere IRA konusunu, İspanya Bask konusunu NATO’ya getirmemişlerdir. 28 üyenin ittifakıyla NATO karar alır ve bunun PKK konusunda pek kolay olacağını sanmıyorum.”

NATO MÜDAHALESİ KOLAY OLMAZ
NATO’nun Afganistan’daki eski sivil temsilcisi Hikmet Çetin ise şu değerlendirmeyi yaptı:

”NATO’nun PKK’ya müdahale etmesinin kolay olacağını sanmıyorum. NATO ilk kez 11 Eylül 2001’de ikiz kulelere yapılan saldırıyı bir üyesine dışarıdan yapılmış saldırı olarak kabul etti ve diğer üye ülkelerin de Afganistan’a destek olmalarını istedi.

Afganistan’daki ISAF gücünün doğrudan doğruya terör görevi yoktur. Yazılı talimatnameye göre esas görevi istikrar, kalkınmaya zemin hazırlama vs. gibi konulardır. Türkiye’nin çağrısının anlamı şu: Ankara güvenliğine ve toprak bütünlüğüne dışarıdan bir tehdit olduğunu söyleyerek NATO’nun devreye girmesini isteyecek. 28 üyenin buna evet demesi lazım. Konunun NATO’ya taşınması işi çok büyütür ve uluslararası hale getirir. NATO PKK’yı daha önce terör örgütü olarak kabul etti ancak tek tek üyelerin bu kararı vermesi gerekecek. Kararın kolay çıkacağını sanmıyorum.”

Sayfa Yükleniyor...