"Çözüm süreci için PKK'nın silah bırakması şart"

AB Bakanı Volkan Bozkır, çözüm sürecinin yeniden işletilebilmesi için PKK’nın silah bırakması ve HDP’nin barış konusunda inandırıcı olması için PKK’yı terör örgütü olarak nitelemesi gerektiğini söyledi.

"Çözüm süreci için PKK'nın silah bırakması şart"

Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, AB temasları çerçevesinde Almanya'nın başkenti Berlin'deydi. Bakan Bozkır Berlin temaslarını DW Türkçe'ye anlattı.

DW: Sayın Bakan, Almanya'daki görüşmelerinizde hangi konular öne çıktı?

V.Bozkır : ”Çok sağlıklı görüşmeler yaptık. Çünkü zorlu günler geçiriyoruz. Bölgemizde ve Türkiye'de önemli hadiseler cereyan ediyor. Dolayısıyla bu çerçevede bilgilendirmek, Almanya'nın görüşlerini öğrenmek ve yanlış bir algı oluşmasını önlemek bakımından söz konusu görüşmeler çok yararlı oldu diye düşünüyorum.”

DW: Çizdiğiniz bu görüşmeler çerçevesinde terörle mücadele ne şekilde yer aldı ve Almanya'nın konuya bakışı nedir?

V.Bozkır : “Türkiye'nin güvenliği ve bir anlamda bekası açısından üç terör örgütü ile aynı anda operasyona başladık. Türkiye bakımından biz hiçbir zaman terör örgütleri arasında bir ayrım yapmadık. Terör örgütleri hep aynı amaca yöneliktir; insanları öldürmeye, huzuru bozmaya, istikrarı tehdit etmeye yöneliktir. Ve çok değişik ideolojilere sahip olsalar da terör örgütlerinin yeri geldiğinde aynı noktalarda buluştuklarını geçtiğimiz zaman içinde görmüşüzdür. Ama maalesef bazı Avrupa ülkelerinde terör örgütleri arasında bir ayrım gözlemliyoruz. Bana zarar vermeyen teröristler, bana zarar verme ihtimali olan teröristler. Zarar verme ihtimali yoksa bu daha iyi bir terörist örgütüdür. Zarar verecek nitelikteyse aman bununla mücadele edelim.”

DW: Peki, görüşmelerinizde Türkiye'nin PKK ile mücadelesi nasıl değerlendirildi?

V.Bozkır : “İlk gelen tepki, Türkiye'yi terör örgütleri ile olan mücadelesinde destekliyoruz. Ama bu mücadele karşılık vermede normalin üstünde bir reaksiyona dönüşmesin şeklindeydi. Böyle bir yaklaşım olduğu zaman sadece saldırıyı yapanı orada öldürüyorsunuz ya da yakalıyorsunuz, ancak onun ötesine gitmiyorsunuz. Tabii izah edince bazı şeyler daha net bir biçimde algılandı. Örneğin ABD 11 Eylül saldırılarına maruz kaldığında, orantısız güç tabirini kullanmış olsaydık, ABD'nin oradaki teröristlerle yetinip başka hiçbir şey yapmaması gerekirdi, ama Irak ve Afganistan'ı işgal etti. Ve dünyanın herhangi bir yerinde buna dair bir nokta olduğunu düşündüğünde oralara gerekli operasyonları düzenlemekten kaçınmadı.”

DW: Türkiye'nin barış sürecinden vazgeçmediğini ifade ediyorsunuz, ama bir taraftan da PKK ile mücadele devam ediyor. Bu nasıl gerçekleşecek?

V.Bozkır : “Barış süreci Türkiye için çok önemli bir süreçtir ve bu konuda ciddi bir yol kat edilmiştir. Ancak barış sürecinin esas amacı, terör örgütünün silahları bırakması ve Türkiye'deki insanlarımızı öldüren, bir anlamda korku yaratan PKK milislerinin silahlarıyla birlikte Türkiye'yi terk etmeleriydi. Maalesef süreç belli bir noktaya geldiği anda bu çok önemli unsuru, PKK yerine getirmekten imtina etti. Ve örgüt, hiç kimse bize silahları bıraktıramaz, Öcalan'ın dahi böyle bir hakkı yoktur şeklindeki açıklamalar yaptı. Ancak barış süreci Türkiye bakımından bitmemiştir; devam edecektir. Ama bunun şartı, mutlaka ve mutlaka silahların bırakılması ve Türkiye'deki mevcut PKK unsurlarının yurtdışına çıkmalarıdır.”

DW: Tabii bu süreçte bir de HDP unsuru var. Onun rolünü ve ‘ellinizi tetikten çekin' çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

V.Bozkır: “Ne yazık ki HDP, iki tarafta tetikten çeksin diyor. Böyle bir şey olabilir mi? Devletin meşru, ülkenin ve insanların güvenliğini korumak için bütün ülkelerde tesis edilmiş silahlı kuvvetleri, güvenlik güçleri var. Bir de illegal terör örgütü var. İki tarafta silahtan elini çekecekmiş. Burada HDP'nin söylemesi gereken iki şey vardır: Bir PKK bir terör örgütüdür. İki PKK silah bırakmalıdır. Bunu diyemediği sürece HDP, halkın oyları ile seçilmiş bir parti olarak, meşruiyet içinde kazandığı gücü ülkenin aleyhine, insanların öldürülmesi uğruna kullanıyor demektir. Bu noktada bütün Türkiye'nin HDP'den beklentisi budur. Bir sürü barış kelimesi kullanıp, barış kelimeleri arasında PKK'yı terör örgütü olarak niteleyememek, PKK'nın silah bırakmasını talep edememek bence HDP'nin geleceğini etkileyecek, karar verici en önemli unsurdur”

DW: Sayın Bakan Alman kamuoyunda genel algı, ‘Suruç saldırısından' sonra PKK ile olan mücadelenin IŞİD ile olan mücadelenin önüne geçtiği yönünde. Uzmanlar ise Türkiye'nin IŞİD ile mücadelede geciktiğini düşünüyor. Bu konuda neler söylersiniz?

V.Bozkır: ”Türkiye IŞİD ile olan mücadelede geç kalmadı. Ama bir dönem yaşadık ki; Türkiye IŞİD ile işbirliği yapıyor denilen bir dönemde bizim Musul Başkonsolosluğumuzdaki kırk dokuz personelimiz IŞİD'in eline geçti ve yüz on gün IŞİD'in elinde kaldı. Bu yüz on günü nasıl geçirdik, bir biz bir de Allah bilir. Personelimiz kurtarıldıktan sonra ise Türkiye bakımından IŞİD'e karşı doğrudan doğruya bir operasyon yapmak için engelleyici bir neden kalmadı. Fakat hala bazı ülkelerde bu yanlış algı devam ediyor.”

DW: Türkiye bugün IŞİD ile mücadelede neler yapıyor?

V. Bozkır: “Türkiye IŞİD ile mücadelede üslerini açmış vaziyette, buradan kalkan ABD uçakları IŞİD mevzilerini bombalıyor. Türkiye'den astsubayımızı şehit eden IŞİD militanını açtığımız top ateşi sonucu öldürdük. Şimdi böyle bir ortamda Türkiye IŞİD'E karşı yeterince mücadele etmiyor demek haksızlık; bunu diyen ülkelere soruyorum: ‘Hangi Avrupa ülkesi IŞİD ile mücadelede bir şey yaptı da Türkiye onu yapmadı?' Temaslarımda da bunu sordum ve hiçbir mevkidaşım bu soruyu cevaplayamadı.”

Sayfa Yükleniyor...