Risk artık İran kadar Türkiye'nin de üstünde

NTV Haber Müdürü Mete Çubukçu, İran'ın Türkiye'de uranyum takasına nasıl ikna olduğunu yazdı. Çubukçu'ya göre, bu anlaşmadan sonra "risk artık İran kadar Türkiye'nin de üstünde."

Risk artık İran kadar Türkiye'nin de üstünde

İran’ın eski nükleer müzakerecisi Ali Laricani geçen hafta “takas İran’da olmalı demişti. Ancak ikinci bir opsiyon daha vardı ve kaynaklarımızdan aldığımız bu bilgi, takasın Türkiye ve Brezilya’nın garantörlüğünde Türkiye’de yapılacağı yönündeydi.


İran bu ikinci seçeneği kabul ederek uzun yıllardır ısrarla sürdürdüğü politikasını değiştirdi. Çünkü İran geçmiş tecrübelerinden dolayı başta ABD olmak üzere Batılı ülkelere güvenmiyor. Daha önce dışarıya verilen uranyum, takas anlaşmalarına aykırı şekilde yakıt olarak geri dönmemişti. Bu yüzden Tahran aynı “tuzağa” bir kez daha düşmek istemiyordu. İkincisi ise, özellikle nükleer pazarlıkta (arabulucular olsa bile) doğrudan muhatap olmak için ısrarcıydılar. Çok net ifade edilmese de, özellikle Türkiye’nin çok fazla öne çıkması zaman zaman İran’ı rahatsız ediyordu. İran geleneksel diplomasi gereği araya fazla kimseyi sokmadan “düşmanlarıyla” kendisi “hesaplaşmak” istiyordu.

İRAN BARIŞÇIL MI?
Türkiye’nin çabası, ikna süreci ve Brezilya’yı da devreye sokması ile İran uzun yıllardan sonra Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun uranyum takası işlemlerini kabul etti. İranlılara göre atılan bu adım tüm sorunları çözmeyecek olsa da gelinen nokta “nükleer enerjiyi barışçıl amaçlarla kullanmak istediklerini kanıtlıyor”.

İran’ın kafasındaki planı hayata geçirdiği söylenebilir. Çünkü İran güvenilir bir partner arıyordu. Türkiye ve Brezilya’nın işin içinde olması Tahran’ı rahatlattı. Şu andan itibaren 5+1 ülkelerini belli bir süre için İran’a yönelik ambargo konusunda bahanesi kalmadı. Gelinen nokta İran için geri bir adım değil ve bu noktadan sonra İran’ın üzerine gelecek olurlarsa, kimse bu sorunun nükleer çalışmalardan kaynaklandığına inanmayacak. İran’da yapılan yorumlara bakılırsa, Tahran “barışçıl olduğunu” göstermek istiyor. Ancak ABD ve diğer Batılı ülkeleri ikna etmesi şu an için kolay değil.

1200 kg’lık uranyum takasının Batıyı tatmin edip etmeyeceği belli değil. Çünkü İran’ın elinde daha fazlası olduğu iddia ediliyor. İran'a göre ise, bu iddia masaya oturmak istemeyenlerin yeni bir bahanesi. Bu konuda İran çok katmanlı bir politika uygularken, elindeki uranyum miktarı konusunda net bir bilgi yok.

İRAN TAKAS ANLAŞMASI İLE NE KAZANDI?
İran takas anlaşması ile öncelikle, diplomatik süreci elinden geldiği kadar uzatarak zaman kazandı ve kendi istediği noktada imzayı attı. Ancak, İran zaman kazanma manevrasının sonuna gelmiş, zaman geçirme opsiyonu kalmamıştı.

İMZA GARANTİSİ OLMADAN ERDOĞAN İRAN'A GİTMEZDİ
Cumartesi günü "21. Yüzyılın Başlangıcında Türk Dış Politikası ve Düzeni" konulu toplantıda görüştüğümüz üst düzey dışişleri yetkilisi Türkiye’nin de İran’ın tavrından sıkılmaya başladığını ve kesin bir imza garantisi olmadıkça Başbakan Erdoğan’ın İran’a gitmeyeceğini söylemişti. Türkiye İran’ı “iyi niyet sıkıştırmasıyla” masaya çekti ve son dönemin önemli diplomasi başarısına imza attı.

ARTIK RİSK İRAN KADAR TÜRKİYE'NİN DE ÜSTÜNDE
Geçen hafta NTV’de yayınlanan Canlı Gaste programında söylediğimiz “Türkiye’de takas olacağı” bilgisi doğru çıkmakla birlikte, şimdi Türkiye’nin önünde yeni bir zorlu dönemeç var. İranlılar, bu aşamadan sonra Türkiye’ye güveniyor. Çünkü artık risk İran kadar Türkiye’nin sırtında. Baştan beri kendisi dışında kimseye güvenmeyen İran, Türkiye’nin takas çalışmaları sırasında karşı tarafın sözünü tutmaması halinde “uranyumun İran’a geri gönderilmesini “ şart koştu. İranlılara göre bu Türkiye’ye güvensizliği değil, Türkiye’ye korumayı, Türkiye’nin riskini azaltmayı hedefliyor. Çünkü İran, uzun süre Batının İran’a karşı Türkiye’yi zor durumda bırakabileceği ve iki ülkenin arasını bozabileceğini gerekçesiyle takasın Türkiye’de yapılmasına karşı çıkıyordu. Geçen Kasım ayında NTV için Tahran’da görüştüğümüz Devlet Başkanı Ahmedinejad da o tarihte Batı’nın Türkiye’yi zor durumda bırakıp ilişkileri bozabileceğini söylemişti.

TÜRKİYE’NİN BAŞARISI
İranlılar bu pazarlıktan memnun. Çünkü Türkiye’de artık işin içinde. Laricani’nin deyimi ile birbirini tamamlayan iki ülke, barışçıl bir çözüm diplomatik bir çözüm için işbirliğine giderek bölgede havanın gerginleşmesi, ağır ambargoların hayata geçmesini engellemek için adım atıyorlar. İran inisiyatifinin bir kısmını Türkiye’ye devretmiş durumda. Artık gözler İran kadar, Türkiye’nin de üstünde.

İran ise artık yalnız değil ve anlaşmalara uyulduğu takdirde eli daha güçlü. Bu başarılı operasyonu yürüten Türkiye’nin sorumluluğu ise artık çok daha fazla. Başarının büyük bölümü Dışişleri Bakanı’nı Davutoğlu’na ait.

ŞİMDİ TÜRKİYE'NİN ÖNÜNDE ZORLU BİR SÜREÇ VAR
Batı ise tüm çabalara rağmen ikna edilmiş gibi görünmüyor; ancak bu biraz da onların bileceği bir işi. İran’ın da bundan sonra daha şeffaf olması tesislerini denetime açması gerekiyor.

Türkiye İran’a “müzakere sürecini çok uzatmaması” konusunda tavır koymuş, ABD ve Batılılara da “diplomasi ve barışçıl yöntemlerin” hala işleyebildiğini göstermiştir. İkna süreçleri karşılıklı diplomasinin yerini ambargo, kriz ve savaşın aldığı zaman neler yaşandığını Irak’tan çok iyi biliyoruz. Şimdi Türkiye’nin önünde zorlu bir süreç var.

Sayfa Yükleniyor...