Türkiye neden Arap devleti gibi davranıyor?

Mısırlı yazar El Sercani'ye göre, Türkiye Araplar için Araplardan çok endişeleniyor. Ancak bu durum yazara göre aslında Araplar için tehlike doğuruyor.

Türkiye neden Arap devleti gibi davranıyor?

Türkiye geçen son iki haftada kendini Arap ülkelerine daha fazla yaklaştıran adımlar attı. Bir yandan İsrail’le önceden hazırlığı yapılan askeri tatbikatları iptal ettiğini açıkladı, diğer yandan Suriye ile birçok alanda geçmişte görülmemiş ortaklık anlaşmaları imzaladı.

Türk hükümetinin İsrail ve ABD ile ‘Anadolu Kartalı’ adlı ortak hava tatbikatını iptal etmesinden sadece iki gün sonra Türkiye ve Suriye’nin ortak askeri tatbikat yapacağı açıklandı. Ayrıca iki ülke vize uygulamasının iptali gibi önemli bir başka gelişme akabinde 18 ay zarfında

Arap doğal gaz hattı projesinin tamamlanmasını kararlaştırdı. Bu gelişmeler iki ülke ilişkilerine onlarca yıl hakim olan gerginlik sonrası yaşandı. Geçen yüzyılın doksanlı yıllarında gerginlik askeri çatışmanın eşiğine gelmişti. Bazı gözlemciler geçen iki hafta zarfında komşu iki ülke arasında yaşananları Arap ülkelerinin kendi aralarında gerçekleştirmeye çalıştıkları “başarısız” birleşme modeli ölçüsünde görecek kadar abarttılar.

Aynı bağlamda Türkiye Başbakanı, işbirliğini arttırmak için Irak’ı ziyaret etti. Ziyaret iki ülkenin Irak doğal gazının Nabucco boru hattı kanalıyla Türkiye topraklarından Avrupa’ya taşınması için anlaşma protokolünü imzalamaya hazır olduklarını açıklaması sonrası gerçekleşti. Türkiye ve Avrupa Birliği ülkeleri geçen Temmuz ayında Avrupa’nın Rus enerji kaynaklarına dayanmasına son vermeyi hedefleyen Nabucco doğal gaz boru hattı projesi için transit anlaşması imzalamıştı.

Yatırımlarının bedeli 7 milyar 900 milyon avroya ulaşan projenin destekçileri, Irak’ın, bu projenin temel kaynaklarından biri haline gelebileceğini vurguluyorlar. Gözlemciler, Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak ziyaretinin “karmaşık ilişkiler” sayfasının çöküşünü yansıttığını ifade ettiler. Ancak ziyaretin konuları, varsayılan sakinlikte ele alınamadı. Zira Maliki’nin misafirinden, ülkesinin egemenliğine ‘saygı gösterilmesi’ ve haklarının çiğnenmemesini istemesi nedeniyle gerginlik yeniden baş gösterdi. Erdoğan ise PKK ‘terörünü bitirme’ kararlılığına vurgu yaparak buna yanıt verdi.

Yine de ziyaret başarıyla sona erdi, diyebiliriz. Çünkü ziyaretin son günü iki ülke heyetleri arasında siyasi, ekonomik ve bilimsel alanlardaki ortak çalışmaların yanı sıra, ‘Türkiye’den elektrik ithal edilmesi’ne kadar 40’tan fazla alanda işbirliğini öngören protokol imzalandı.

TÜRKİYE ORTADOĞULU OLMAYA KARAR VERDİ
Arap ülkelerine yönelik “Türkiye hamlesi” ve işbirliği girişimlerinden anlaşılan o ki, AKP hükümeti iki taraf arasında daha fazla ortaklık inşa edilmesini istiyor. Bu durum bazı gözlemciler tarafından, Türkiye’nin AB üyeliği amaçlı çabalarının somut sonuçlar getirmemesi üzerine ümitsizliğe kapıldığının işareti olarak yorumlandı. Hatta kimileri, AB’nin sırt çevirmesi yüzünden Türkiye’nin Ortadoğu’ya yönelme kararı aldığını belirttiler. Yani Türkiye artık Avrupalı değil, Ortadoğulu bir ülke olmayı kararlaştırdı !

BU AB'YE GİRMEK İÇİN BİR MANEVRA
Fakat diğer yandan başka bir gözlemci grubu, Türkiye’nin yaptığının Avrupa hayalinden vazgeçmek olmadığını, aksine, kendisini doğu ile batı arasında ve Avrupa ile İslam arasında “bağlantı köprüsü” olarak sunduğunu, bunun da AB’ye üyeliğini kolaylaştırma amaçlı bir manevra olduğunu düşünüyor. Ayrıca Türkiye Avrupa’ya, önünde başka seçenekler olduğu ve dolayısıyla dış ve bölgesel politikasının geleceğinin sadece AB üyeliğine endeksli olmadığını vurgulamak istiyor.

TATBİKAT İPTALİNİN SEBEBİ GECİKEN UÇAKLAR
Doğal olarak Türkiye Arap ülkeleriyle ilişkilerinin temelinde ekonomik ilişkiler olduğunu düşünüyor ve PKK’nın Irak’tan hareketle Türk topraklarına yönelik saldırılarının durması gibi kendi özel ulusal çıkarlarını gerçekleştirmek veya Suriye ile işbirliği kanalıyla ekonomik çıkarlar elde etmek için çabalıyor.

Öte yandan Türkiye'nin, İsrail’le ortak tatbikatı iptal etmesinin nedeni ise İsrail'in Türkiye’nin uçaklarının teslimini geciktirmesiydi.

Fakat buna rağmen, Türkiye’nin Araplarla ilgili birçok meselede önemli bir isim haline geldiğini inkar edemeyiz. Bunun, Türkiye’nin bölgede merkezi bir süper devlet olmaya çalıştığının kanıtı olduğunu düşünenler var. Ayrıca Türk ulusal çıkarlarının bu adımlarda temel itici güç olduğunu düşünenlerin sayısı da az değil.

TÜRKİYE-İRAN ARASINDAKİ ESKİ ÇEKİŞME YİNE Mİ BAŞLADI?
Bazı gözlemciler Türk adımlarında mezhep “unsurunun” önemli rolü bulunduğunu düşünüyorlar. Türkiye ile İran arasında, Osmanlı İmparatorluğu ile Safevi Devleti arasındaki klasik tarihi anlaşmazlık ve çekişmenin bir kez daha döndüğünü söyleyenler, bu görüşlerini sıkça tekrarlamaya başladılar. Bu iki devletin üst düzey yönetimleri ise aralarında çekişme olduğu fikrine katılmıyor, ilişkilerinin olumlu çerçevede doğal seyrini izlediğini ve iyi komşuluk ilişkilerini temsil ettiğini göstermeye çalışıyorlar.

ARAPLAR İÇİN ARAPLARDAN DAHA FAZLA ENDİŞELİ
Birçok Arap gözlemci, Türkiye’nin Arap hükümetlerinin yapmadığını yapması ve çoğu Arap ülkesi hükümetinden daha fazla “Arap çıkarlarından endişe eder hale gelmesi” karşısında, son dönemde kendi hükümetlerini eleştiren yazılar kaleme aldılar. Fakat bu kişiler Türkiye’nin girişimlerini gerçekçi bir bağlam içine koymuyorlar ve bu girişimlerin aslında Türkiye’nin ulusal çıkarlarıyla irtibatlı olduğunu göremiyorlar. Bunun yanı sıra, Türkiye’nin adımlarının Arap “bölgesel sisteminin” egemenliğinin ihlal edilmesi ve zayıflatılması anlamına geldiğini görmüyorlar. Yani son analiz çerçevesinde söylemek istediğimiz şudur; Türkiye’nin Arap sorunlarına böylesine “içten” yaklaşması, Türkiye’nin “Arap bölgesel sistemine” alternatif olarak inşa etmek istediği “Ortadoğu sistemi”nin pazarlanması yönündeki ilk adımdır. Bu pazarlama esasında Arap hükümetlerine değil, doğrudan Arap kamuoyuna yöneliktir.

Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi El Beyan, 23 Ekim 2009, Mısırlı yazar,
Arapçadan çeviri: Halil ÇELİK

Sayfa Yükleniyor...