Washington neden Musavi’yi bekliyor?

İran 12 Haziran'da gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanıyor. Washington ise, "Ahmedinejad dönemi sona erecek mi?" diye bekliyor.

Washington neden Musavi’yi bekliyor?

‘Musavi’yi beklemek!’ Hali hazırda Washington’da büyük yankı bulan yeni diplomasi oyununun adı bu.

İran'da 12 Haziran'da yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Mir Hüseyin Musavi'nin, Mahmud Ahmedinejad'a karşı bitirici bir zafer elde etme olasılığı şu sıralar ABD'nin gündeminde.

Ahmedinejad'ın, Amerikalıları istediği noktaya sürüklediği bir gerçek. Şöyle ki Amerikalılar Tahran’ın kapılarında, İslam Cumhuriyeti ile konuşmayı talep ediyorlar.

Obama’ya yakın kaynaklar ise, Ahmedinejad’ın Yahudi soykırımını reddetmesi ve ‘Amerikasız ’ yaratmayı vaat etmesi sebebiyle, ABD Başkanı'nın İran'la işbirliği yapmak için başka bir isimi beklemeyi yeğlediğini iddia ediyor. Ne var ki bunun gerçek sebebi Ahmedinejad’ın, sözlü taşkınlıkları değil; gelecekte yapılabilecek müzakerelerde Washington’dan tam teslimiyet isteme ihtimali.

Washington’un Ahmedinejad’ı yenilgiye uğratacağını düşündüğü isim, eski Başbakan ve hali hazırda İran’da ‘reformistler’ olarak tanımlanan kesimin cumhurbaşkanı adayı Mir Hüseyin Musavi.

Musavi’nin başta Londra, Paris ve Berlin olmak üzere bazı Avrupa başkentlerinin olumlu yorumlar aldığı gözlemleniyor. Birçok Arap başkenti de Musavi’nin iktidara gelmesi durumunda rahatlayacakları yönünde işaretler verdi.

AHMEDİNEJAD OLMASIN DA...
Amerikan ve Avrupa kaynakları Musavi’yi yeğlemelerine üç sebep getiriyor. İlki ve en net olanı Musavi’nin Ahmedinejad olmaması. Musavi’nin seçilmesi ile İslam Cumhuriyeti'nin geçen dört yıl zarfında izlediği politikalar ve davranış kalıplarının rededileceği vasayılıyor. Ahmedinejad’ın seçimle görevden ayrılmasının, İran’ın yönünü değiştirmeye hazır olacağı yönünde güçlü bir işaret olacağı düşünülüyor.

İkinci sebep ise Musavi’nin eğilimlerinde saklı. Humeyni döneminde iki yıllık dışişleri bakanlığı ve ardından sekiz yıllık başbakanlık görevi yapan Musevi; ABD, Avrupa ve Arap ülkeleri içinde geniş bir bağlantı ağı kurdu. Yürütmenin yüksek mevkilerinde yer aldığı yıllar boyunca, radikal söylemleri, pragmatist pratik yöntemlerle harmanladı.

Üçüncü sebep ise Musevi’nin Ahmedinejad’ın aksine uluslararası müzakere alanında büyük bir deneyime sahip olması. Gerçekten Ahmedinejad, özellikle ‘Haçlılar, Siyonistler’ ve onların Müslüman dünyadaki müttefikleriyle ilişkide alışveriş kültüründen anlamıyor.

Ahmedinejad İran’a, Humeyni devriminin aracı olarak bakarken Musavi; İran’ı devrimci deneyiminden istifade etme ve ileriye gitme ihtiyacı içinde milliyetçi bir devlet olarak görüyor. Musavi hükümetinin, Amerikalı rehinelerin 1981’de 444 gün sonra serbest bırakılmasına yol açan Cezayir görüşmelerinde bulunduğunu burada zikretmek uygun düşer. Müzakereler sırasında İran tarafına başkanlık eden Behzad Nebevi ise Musevi’nin yardımcısı ve ileri gelen danışmanlarındandı. Musavi’nin seçimleri kazanması durumunda Nebevi’nin yeni yönetimde belirgin bir rol alacağı kesin. Musavi hükümeti ayrıca Fransa’nın Şah dönemiyle ilgili olarak kalan 1 milyar dolarlık borç konusunun çözülmesinde de başarılı olmuştu.

1984 ile 1986 yılları arasında Musavi, Reagan hükümetiyle müzakerelerde bulunmuştu. Müzakerelerin koordinatörü Musevi’nin ileri gelen danışmanlarından ve dostlarından Abbas Kangarlu idi. Bu isim Avrupa ve ABD’deki istihbarat ve diplomasi çevreleriyle bağlantı ağı kurmuştu.

MUSAVİ'NİN DESTEĞİ ORTA SINIF
Musavi konusunda olumlu görülen birçok noktanın bulunmasına rağmen, bu ismin İran’da değişim yaratma gücüyle ilgili büyük umutlar besleme yanlış olur.

Ahmedinejad’ın, Humeyni yandaşı seçmenlerin asıl temsilcisi sayıldığı kesin. Uzun yıllardır Musavi, eski cumhurbaşkanları Muhammed Hatemi ve Haşimi Rafsancani’ye gerçek devrimciler olarak bakılmıyor. Musavi’nin kendine çektiği taraftarların yapısı göz önüne alındığında, halk desteğinin Humeyni devriminin başarısız olduğunu düşünen orta sınıflarda yoğunlaştığını görüyoruz.

Musavi’nin, Humeynici tabanın eğilimine karşın seçimleri kazanması durumunda Amerikalıların, Avrupalıların ve Arapların istediği ödünleri sunma noktasında zorluklarla karşılaşacağı kesin. Belki iç cephesini korumasına kılıf bulmak için daha sıkı bir yöntem izlemek zorunda kalabilir. Humeynici tabanın dış dünyayla mücadelede Musavi gibi bir şahsın alacağı tutumlardaki her harekete, devrime ihanet gözüyle bakacağı şüphesiz.

Buna karşın Ahmedinejad’ın atacağı benzer hafifletici adımlara Humeyniciler, ustaca yapılmış manevra gözüyle bakacaklardır.

Obama’nın Bush’a karşı çıkan tabanın güçlü tepkisini körüklemeksizin selefinin tartışmalı politikalarını sürdürebileceği, gözlemleniyor.

Ancak Ahmedinejad’la müzakerelerin, Musavi’yle müzakerelerden daha kolay olacağı ironik bir gerçek. Belki Musavi İran içinde ve dışında farklı gruplardan oluşan bir koalisyon toparlayabilir, ancak kendini Hatemi’nin içine düştüğü konumda bulması mümkün. Ahmedinejad ise geniş tabanlı bir desteğe sahip. Ahmedinejad’la ilişki kurmayı reddetmek bu yüzden, iyi bir durum değil. Ahmedinejad geçtiğimiz yıllarda, rakiplerinin zayıflığı sebebiyle orta yol çözümleri kabul etmeyen radikal bir tutum izledi. Şimdi ise rakiplerinin geçen dört yıl boyunca durgunluk içinde olduğunu görünce, seçimlerden tam bir zaferle çıkma arzusundan bu adamı ne engelleyebilir?

* Londra’da Arapça yayımlanan El Şarkulevsat gazetesi, 8 Mayıs 2009, Arapçadan çeviri: HALİL ÇELİK

Sayfa Yükleniyor...