Yunanistan: AB'de yeriniz yok

Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Dimitris Druças, "Bugünkü Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde yerinin olmadığını" savundu.

Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Dimitris Druças, Atina'da yayımlanan "Proto Thema" gazetesinde yer alan demecinde, Türkiye'nin AB perspektifi ile Türk-Yunan ilişkilerine ve Kıbrıs konusuna değindi.

Yunanistan'ın, Brüksel'de yapılan son AB zirvesinde Türkiye ve Kıbrıs ile ilgili konularda "önemli kazanımlar elde ettiğini" savunan Druças, "Sonuç bildirgesinde Türkiye ve Kıbrıs konusunda bizim için yaşamsal önem taşıyan ifadelerin yer almasını sağladık" diyerek, şu görüşlere yer verdi:

"Geçen yıllardaki hafifletme dönemi sona erdi. Meseleler yeniden doğru temellere oturtuldu. Türkiye değerlendirilmekten kaçınamadı. Sonuç bildirgesinde ikili sorunların üyelik sürecini engellememesi konusundaki çok tehlikeli ifadelerin kaldırılmasını başardık. Yeni fasılların açılmasını engelleme konusunda Kıbrıs'ın (Rum) ve diğer üye ülkelerin veto hakkının güvence altına alınmasını sağladık. Bizim için yaşamsal önem taşıyan uluslararası deniz hukuku ifadesinin yer almasını sağladık. Yunanistan'ın, kendisini ilgilendiren tüm konularda açık tezleri ve kendisine öz güveni var. Ve ne dışarıda ne de içeride kimsenin bu öz güvenimizi tahrip etmesine izin vereceğiz."

Yunanistan'ın, dış politikadaki hedeflerine ulaşma biçiminde değişiklikler yapma yoluna gittiğini belirten Druças, şöyle devam etti:

"Yunanistan'ın dış politikasındaki hedefleri değişmiyor, ancak bu hedeflere ulaşma biçimi açık bir şekilde değişiyor. Türkiye'nin AB'de yeri var ama bugünkü Türkiye'nin değil. Osmanlı geçmişi düşüncesiyle oynayan Türkiye'nin değil. İmparatorluklar dönemi geçti. Şimdi, Avrupa geleceğinin zamanıdır. Yunanistan, bölgesinde bu geleceği sunuyor. Türkiye'ye de bu geleceği sunmak istiyoruz. Ancak Türkiye'nin, Avrupa demokrasileri karşısında aşması gereken daha çok yol var."

"AB'nin, Kıbrıs Rum yönetimini tanımadığı halde Türkiye ile müzakerelere devam etmekle 'ikiyüzlü politika' izlediğini" öne süren Druças, "AB ülkelerinin, Türkiye'nin Kıbrıs konusundaki tavrına tepki göstermemeleri durumunda AB'nin onurunun zedeleneceğini" iddia etti.

Druças, "27 ülkenin hükümetleri, Türkiye'nin Kıbrıs'ı tanımamasına göz yumarlarsa Türkiye'ye bu konuda tavır değiştirme çağrısında bulunan 2006 yılındaki karar ve AB'nin onuru değersiz bir kağıt parçasına döner. Bu ikiyüzlülük müdür? Evet, öyledir. Bunu söylemekten çekinmiyorum. Ancak, bu sahada oynuyoruz. Gerçek budur. Ve bu sahada sonuç almamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Türk-Yunan ilişkilerine değinen Druças, "Yunanistan'ın, Türkiye ile kendi egemenlik haklarına dokunmayan her türlü konuyu konuşabileceğini" söyledi.

"Yunanistan'ın, iki ülke arasında sürdürülen istikşafi görüşmelere dinamizm kazandırmayı amaçladığını" belirten Druças, şöyle konuştu:

"İki ülke arasında Ege'de kıta sahanlığının belirlenmesi konusuyla ilgili çözüm ise önümüzdedir. Fazla felsefeye gerek yok. Uluslararası deniz hukukunu 160 ülke onaylamıştır. Bu, er ya da geç, Türkiye'nin de benimsemesi gereken bir anlaşmadır. Ve bu, Brüksel'deki son zirveden sonra, ilk defa konseyin Türkiye ile ilgili resmi belgesinde yer almıştır."

Druças, "Ege'de, iki ülke arasında ortak bir tavır belirlenmesi" konusuyla ilgili soru üzerine, "En iyi tavır, Türkiye'nin uluslararası hukuku ihlal etmeye son vermesidir" dedi.

Kıbrıs konusuna da değinen Druças, Yunanistan ile Rum yönetiminin adadaki soruna çözüm bulunması konusunda BM'nin çabalarını desteklediğini söyledi.

Druças, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Kıbrıs konusunda mart ayına kadar dörtlü bir zirve yapılması" konusundaki önerisiyle ilgili soru üzerine de Atina'nın bu öneriye olumlu bakmadığını belirtti.

Kıbrıs konusunun çözümünde "güvenilir yegane prosedürün", KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas arasında sürdürülen müzakereler olduğunu ifade eden Druças, şunları söyledi:

"Sayın Erdoğan'ın bu talebinin müzakerelerin hızlandırılmasını ya da ilerleme kaydedilmesini amaçladığını sanmıyorum. Bu talebin amacı yasa dışı işgal yönetiminin konumunu güçlendirmektir. BM çerçevesinde bir süreç var. Talat ile Hristofyas arasındaki görüşmeler gelişme aşamasında. Çözüm için güvenilen yegane prosedür budur. Ve bu sürece ağırlığımızı vermemiz gerekir. Bu ilerlemeyi görebilmemiz için, Türkiye'nin, Kıbrıslı Türk liderin müzakerelere gerçek yapıcı niyetle gelmesi konusunda ihtiyacı olan dinamiği kendisine verebilme gücü ve etkisi var. Yeter ki, karar versin."

Sayfa Yükleniyor...