'Adana’da anlamadığımız bir durum var'

YÖK Başkanı Özcan, idealindeki YÖK modelini anlattı. Ayrıca YGS'de yaşanan sıkıntılara ve Demir'in istifasının gerek olup olmadığına da değindi...

'Adana’da anlamadığımız bir durum var'

Yusuf Ziya Özcan YÖK’ün yetkilerinin çok fazla olmasından şikâyetçi. “YÖK, şimdiki statüsünü muhafaza etmeye devam ederse bu durum üniversiteleri bitirir” diyen Özcan, bir konsensus sağlanarak YÖK’ün yeniden yapılandırılmasını istiyor.


Özcan, YGS’de yaşanan skandallarla ilgili olarak da ÖSYM Başkanı Ali Demir’in süreci iyi yönetemediği ama istifasına gerek olmadığı kanaatinde.

Demir’in kitapçıklarda şifre olduğunu sonradan öğrendiğini belirten Özcan, yine de Demir için soruşturma izninin verileceğini düşünüyor.

İşte Özcan'ın Radikal gazetesinde yer alan söyleşisinden çarpıcı satırlar:

ÜNİVERSİTEYE SINAVSIZ GİRİŞ
"Sınavlar kalkmayacak sadece ilk sınavı kaldırmayı düşünüyoruz. YGS’yi kaldırıp yerine ‘Olgunluk Sınavı’nı getireceğiz. Ancak LYS aynen kalacak. Önümüzdeki yıldan itibaren Kıbrıs ve yabancı ülkelerde liseyi bitirmiş olanlar, dünyada akredite olmuş GCEAL türü bir sınava girmişse Türkiye’de üniversitelerde sınavsız okuyabilecek.

ÖZCAN'IN İDEALİNDEKİ "YÖK"
Twitter’da Cumhurbaşkanı Gül, “YÖK, artık üniversiteleri kontrol altında tutmaya adanmış bir kurum olmaktan çıkmalı” diyor. Ben de öyle düşünüyorum. YÖK, şimdiki statüsünü muhafaza etmeye devam ederse bu üniversiteleri bitirir. YÖK üniversite yönetimlerine karışmayan, rektör atamalarıyla ilgilenmeyen sadece üniversitelerin akademik başarılarını arttırmak için imkânlar sunan özgürlükçü bir yapıya dönüşmeli. İdealimdeki YÖK budur. Yeni anayasadan sonra YÖK Kanunu’nun değişeceğini, yetkilerinin kısıtlanacağını düşünüyorum.

YÖK’ün işi rejim bekçiliği, iktidar partisi ile kavga değildir. Duyduğuma göre Erdoğan Teziç Hoca, Maliye Bakanlığı’ndan kadro istiyormuş, verilmeyince küsüyormuş. Benim de kadro isteğim zaman zaman geri çevriliyor ama küsmüyorum. YÖK kanununu kendi ideolojisiyle yorumlayanlar kendisini rejim bekçisi gibi görmüş. Belli kanunları kendinize göre yorumlayabiliyorsunuz. Mesela vakıf üniversiteleriyle ilgili kanunu bu üniversitelere karşı olmak için yorumlanıyordu. Çünkü bizden önceki yönetim üniversite eğitimini devletin vermesini istiyordu. Bu yüzden vakıf üniversitelerinin açılmasına karşı bir tavır vardı. Şimdi aynı kanunlarla 62 vakıf üniversitesi açtık.

"VAKIF ÜNİVERSİTELERİNİN FİYATI DÜŞMELİ"
Vakıf üniversitelerinin ticarethaneye dönüştüğü eleştirileri doğru. Vakıf üniversiteleri ticari bir şirket gibi çalışamaz. Ancak maalesef ticarethane gibi üniversiteler de var. Ne kadar para alacaklarına YÖK karışamıyor. Umarım fiyatlarını düşürürler. Şimdi pek çok vakıf üniversitesi var, aralarında rekabet olacak ve bu fiyatları da aşağı çekecek diye düşünüyorum. Adı üzerinde bunların adı ‘vakıf’, öğrenciden para almamaları gerekiyor.

Bazı vakıf üniversitelerinin 2010-2011 yılı ücretleri şöyle:
Koç Üniversitesi: Hemşirelik Yüksek Okulu 7 bin 500 TL, diğer programlar 29 bin TL, Tıp Fakültesi 40 bin TL.
Sabancı Üniversitesi: Tüm lisans programları 27 bin 500 TL.
Yeditepe Üniversitesi: Sağlık Bilimleri Fakültesi 10 bin 750 TL, Tıp Fakültesi 26 bin 700 TL, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi 19 bin 250 TL, Eczacılık Fakültesi 24 bin TL, Diş Hekimliği Fakültesi 32 bin 400 TL diğer fakülteler 16 bin TL + KDV.
Kültür Üniversitesi: Meslek yüksek okulları 9 bin 980 TL, Hukuk Fakültesi 19 bin 200 TL, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi 19 bin 700 TL, diğer fakülteler 18 bin 500 TL.
Bilgi Üniversitesi: Lisans programları 21 bin 60 TL, meslek yüksek okulları 15 bin 12 TL, yüksek okul 16 bin 740 TL
Bilkent Üniversitesi: Lisans programları 17 bin 900 TL. Doğuş Üniversitesi: İngilizce lisans 19 bin 380 TL, Türkçe lisans 18 bin 180 TL, meslek yüksek okulu 6 bin 300 TL.
Diğer vakıf üniversitelerinin fiyatları ise 8 bin 500 TL’den başlayıp 15 bin TL’ye çıkıyor.

"PROTESTOCULARLA KONUŞMAK İSTİYORUM"
Hayatımda hiç YÖK protestolarına katılmadım. YÖK’ün varlığının öğrencilere bir zararı yok. Öğrencilerin tavırları siyasi, hiçbir öğrenci bana gelip sizin eğitim politikanız yüzünden zarar gördüm diyemez. Bu eğitimle alakalı bir şey değil… “Şu arkadaşlarla konuşayım, ne istiyorlar diye sorayım” dedim. Emniyet izin vermedi. Ama gidip yanlarına konuşmak istiyorum. İsterlerse gelip bana da dertlerini anlatabilirler. Belki yüzlerce öğrenciyi kabul edemem ama temsilcileriyle görüşebilirim. Öğrenci temsilcileriyle sürekli temastayım. Onlarla da olurum…

"ADANA’DA ANLAMADIĞIMIZ BİR DURUM VAR"
Ali Demir, YGS sürecini iyi yönetemedi. Sınav güvenli ve başarılı bir şekilde yapıldı. Kişiye özel kitapçıklar hazırlandı. Kopya çekilmedi. Bu süreçte ne Ali Bey bize geldi bir şey sordu ne de biz ona bir şey söyledik. Ama kişiye özel kitapçığı ÖSYM’den biz istedik.

Kitapçıklarda şifre olduğunu ne biz ne de Ali Demir biliyordu. Bilseler şifreli kitabı basına verirler miydi? Şifrenin basında tartışıldığı günlerde bir akşam üzeri ÖSYM Yürütme Kurulu toplantıdaymış. Aradılar. Gittim. “Adana’da anlamadığımız bir durum var. Bin kitapçıkta cevaplar büyük şıkkın sağındaki çıkıyor” dediler. “Bu kadar canınızı sıkmayın. Kopya var mı yok mu ona bakın” dedim… Mesela 2010’da da edebiyat sorularının cevapları 19. soruya kadar abcd şeklinde gidiyor. Bu da bir şifre mi yani?

"BEN DE İSTİFA ETMEZDİM"
Ali Demir’in yerinde olsam bırakmazdım. Bir öğrenciye bile ayrıcalık sağlanmışsa hemen istifa etmeli. Ama böyle bir durum yok. Eğer bir suç varsa biz soruşturma izni veririz. Ali Demir’i korumak gibi bir tavrımız olamaz. Bizden bugüne kadar haklarında soruşturma istenen bütün rektörler için soruşturma izni verdik.




Sayfa Yükleniyor...