Bu meslek çok lezzetli

Son zamanların en çok tercih edilen bölümlerinden ve iş hayatının yükselen mesleklerinden birisi olan Gastronomi, eğitim sahasını sektörden üniversitelere kaydırdığından beri çok daha güçlü ve hızlı bir şekilde büyüyor. Üniversitelere yeni girmiş olmasına rağmen sektöre adım atmış öğrencileri, Türk Gastronomisini şimdiden çok daha ötelere taşıdı.

Bu meslek çok lezzetli

Geçtiğimiz günlerde Nişantaşı MAG dergisine özel bir röportaj veren Nişantaşı Gastronomi Bölümü Öğretim Görevlisi Merve Akbulut, bölüm ve sektör adına önemli bilgiler vererek ekledi: Bu çocuklar çok şanslı...

İşte Merve Akbulut’un çağın yeni mesleği Gastronomi üzerine sizler için altını çizdikleri:

Bizler Gastronomi Bölümü’nü interdisipliner bir çerçeve içinde inceliyoruz. Şöyle ki işletme, mühendislik gibi derslerimiz var. Yine mühendisliğin içerisine giren sadece üretimde değil hijyen sanitasyonda da gördüğümüz derslerimiz var, uygulamayla alakalı olarak. Onun dışında yönetim derslerimiz var: girişimcilik, iş geliştirme, iş kurma gibi… Yiyecek tarihi ve coğrafyası dersimiz var, biraz antropolojiye ve tarihe doğru yoğunlaştığımız. Aşçılıkta da Gastronomi Bölümü’nde de interdisipliner bir çerçeve içinde ilerliyoruz çünkü tek başına mutfakta uygulamayla yürütülecek bir bölüm değil. Mühendislikle de tarihle de coğrafyayla da yönetim bilişim sistemleriyle de maliyet muhasebeyle de ilişkimiz var. Bu çerçeve içerisinde ve bütün bilim dallarının ışığında öğrencilerimize eğitim vermeye çalışıyoruz.

"GASTRONOMİ ÇOK YÖNLÜ BİR MESLEKTİR"

Bu bölümden mezun olan her öğrenci kendi dalında uzmanlaşıp yazı yazabilir, makale yazabilir, kitap yazabilir. Çok yönlü bir meslektir kısacası. O yüzden bu bölüme girildiğinde ‘Sadece mutfakta çalışacağım, günde 12 saat ayakta kalacağım, havuç keseceğim, soğan keseceğim.’ gibi bir şey düşünmesinler çünkü yemek bir kültürdür, insanoğlu var olduğundan beri yemek vardır. Bu kadar önemli bir şeyi sadece mutfağa girip bir tavada bir şey pişirmek olarak görmememiz gerekir. Bu yüzden de çok yönlü olarak bu meslek ile alakalı olabilirler. Aşçı kimlikleri yine olur ama bunun yanında kendi ilgi alanlarına göre başka bir uğraşla da ilgilenebilirler.

"SABIR BU MESLEĞİN SİHİRLİ KELİMESİDİR"

Öncelikle bir Gastronomi öğrencisi çok sabırlı olmalıdır. Mesela Gastronomi Bölümü’nden mezun olan öğrenciler bir ego ile mezun oluyorlar ve bu bütün Türkiye’de geçerli. Mezun olan öğrenci “ben bir şefim artık” zannediyor ama yok öyle bir şey. Sen bir şef değilsin, sen sadece alanında gerekli olan eğitimi almış ve sektörde kalifiye elaman olarak çalışıp alanının eğitimini almayan öğrencilere göre daha kısa sürede kademe atlayabilecek potansiyele sahipsin. Buradan çıktığında direkt şef olmuyorsun, kimse sana on milyar maaş vermiyor. Şunu düşünmek gerekiyor: Ben okuldan mezun olduktan sonra kendime ne katabilirim? Önce bunu planlamak, belki de beş yıllık bir planlama yapmak gerekiyor. Şu restoranda çalışmalıyım, şu otelde çalışmalıyım gibi bir planlama… Sonrasında ise mutfakta karşılaşabileceği streslere karşı kendisini sabırla donatması gerekiyor çünkü dediğim gibi aşırı stresli bir ortam onu bekliyor. “Tahtayı, bıçağı atarım giderim.” gibi şeylerle de karşılaşıyoruz çünkü öğrenci yaş ortalaması her üniversitede olduğu gibi on sekiz ile yirmi iki yaş arasında değişiyor. Herhalde o yaşlar da insanların en fazla aykırı oldukları zamanlardır diye düşünüyorum ben. Bu sebeple de öğrencilerimizin işyerlerine girdiklerinde bu aykırılıklarını biraz daha sindirmeleri gerekiyor. Mutfakta aykırılık kabul edilmiyor.

"VİZYON ÇOK ÖNEMLİ" 

Gastronomi, Türkiye’de daha çok yeni kabul gören bir bölüm… Dünyada belki yüz elli yıldır okulları var ama biz 2003 yılından beri Türkiye’de Gastronomi Bölümü ile tanıştık. Bu da bizim için kötü bir şey. Buradan mezun olan öğrencilere biz, her ne kadar “Sabırlı olun çocuklar, her şey çok güzel olacak, siz kendinizi geliştirdiğiniz sürece bu sektör daha da gelişecek.” desek de sektörde şu an hala “Eğitimli olan çocuk ne biliyor ki? Önemli olan alaylının deneyimi!” algısı var. Hayır! Kesinlikle böyle değil. Ben de bu sektörde çalıştım. Alaylının deneyimi de çok önemli ki kendi ustalarımdan belki de eğitimli bir şeften öğrenemeyeceğim çok şey öğrendim ama bir eğitimli şefin vizyonu çok daha farklı, bunu da göz ardı etmemek gerekiyor. Şu dengeyi kurmak lazım: Beraber hareket etmek gerekiyor. Bu işin eğitimini alan veya almayan hiç fark etmez birlikte kol kola “Biz Türk Gastronomisini nereye götürürüz?” diye bakmamız gerekiyor.

"RASTGELE SEÇİLECEK BİR MESLEK DEĞİL" 

Genç öğrenciler annelerinin, babalarının “Çocuğum bir tarafa giremedin; bari git Gastronomi oku.” demeleri ile bu bölümü yazmasınlar çünkü zaten biz o öğrencileri gözlerinden 

Dediğim gibi çok yönlü, araştırması lazım, yaratıcılık özelliğinin olması gerekiyor, kendini geliştirmesi gerekiyor. Alt-üst ilişkisinin belirgin olduğu bir yer, kırılmaması gerekiyor. Yıpranma payı çok yüksek, o yüzden her şeye hazırlıklı olması gerekiyor.

Sayfa Yükleniyor...