'Çıldırmak üzereyiz, intihar noktasına geldik!'

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 11 bin 475 öğretmenin atamasını yaptı. Sonuçlar Bakanlığın internet sitesinden öğrenilebilecek.

'Çıldırmak üzereyiz, intihar noktasına geldik!'

Milli Bakanı Ömer Dinçer'in de katılımıyla MEB Başöğretmen Salonu'nda tören düzenlendi.       

MEB Personel Genel Müdürü Necmettin Yalçın, 18-24 Ağustos 2011 tarihleri arasında öğretmenlik için 57 bin 952 adayın başvurduğunu, bu adaylardan 55 bin 718'sinin başvurusunun uygun bulunduğunu bildirdi.

Yalçın, 55 bin 718 aday arasından 80 ayrı branşta 11 bin 544 kadroya atama yapılacağını belirtti.        

Törende, Bakan Dinçer'in konuşmasının ardından bilgisayar kurasına geçildi ve KPSS puan sıralamasına göre 11 bin 475 adayın ataması yapıldı. Atamalar sonucunda taban puanlar Müzik Öğretmenliğinde 59.9, Okul Öncesi Öğretmenliğinde 67.2, Sınıf Öğretmenliğinde 80.5, Tarih Öğretmenliğinde 84.6, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğinde 84.0, Türkçe'de 89.2 olarak gerçekleşti.       

Öğretmen olarak atananlar, 5 Eylülde göreve başlayacak.

Atama sonuçlarını öğr MEB'in internet sitesinden öğrenilebilecek.

BAKAN DİNÇER
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, öğretmen seçme sisteminin öğretmenlik mesleğini daha iyi yapacak kişileri seçmeye yeterli olmadığını belirterek, ''Öğretmen seçme ve atama sistemine ilişkin sorunların çözümü öncelikli gündem maddelerimizin başında gelecek'' dedi.

Dünyanın pek çok ülkesinde eğitimin niteliğinin sayısal verilerden çok, öğrencilere kazandırdığı beceri, değer ve yeterliklerle ölçüldüğünü kaydeden Dinçer, bu beceri ve yeterlikleri çocuklara öğretmenlerin kazandıracağını ifade etti. Eğitimde öğretmenin yerinin, hiçbir teknolojik gelişmenin, hiçbir araç-gerecin dolduramayacağını vurgulayan Dinçer, bunun, dünyanın her yerinde böyle olduğunu söyledi.

'Çıldırmak üzereyiz, intihar noktasına geldik!' - 1



''Türkiye bu anlamda her biri Türk düşünce hayatında, sanat ve edebiyatta öne çıkmış çok değerli öğretmenler yetiştirmişken ne yazık ki bu mirası geleceğe taşıyamamıştır'' diyen Dinçer, son on yılda eğitimin, gündemin ön sıralarına yerleşmesine paralel olarak, öğretmenlik mesleğinin öneminin yeniden hatırlanmasının memnuniyet verici olduğunu kaydetti.

Hükümetin son 9 yıllık dönemde, öğretmenlik mesleğinin hem nicel hem de nitel olarak gelişmesi için yoğun çaba sarf ettiğini belirten Dinçer, bu süre içinde 300 bin 84 yeni öğretmen alındığını, öğretmen sayısında yaklaşık 150 bin artış olduğunu anlattı.

Dinçer, şöyle konuştu:

''Kamu kaynakları elverdiği ölçüde, hatta çoğu zaman bu kaynakları da zorlayarak öğretmenlerimizin maaşlarında ve aldıkları ücretlerde büyük oranda iyileştirmeler yapıldı. Sonuç olarak bu mesleğin sevgiyle, inançla yapılan bir iş, öğretmenin ve öğrenmenin de ömür boyu süren bir uğraş olduğunu bize incelikle öğreten öğretmenlerimiz, her şeyin en iyisine layıklar. Bundan sonra da öğretmenlerimize daha iyi çalışma şartları oluşturmanın, hayat kalitelerini geliştirmenin gayreti içinde olacağız.

Öğretmenlik mesleği, gerçekten de kendi meslek gruplarına denk diğer meslek gruplarıyla kıyaslandığında hem ücret hem de diğer haklar bakımından arzu edilen düzeyde değildir. Bu kapsamda niteliksizlik nasıl ücretlere yansıyorsa, niteliğin de ücretlere ve öğretmenliğin statüsünün yükselmesine katkı sağlayacağını belirtmek isterim.''

İnternetin ortaya çıkmasıyla rekabetin şeklinin değiştiğine ve bilgiye ulaşmanın maliyetinin sıfıra yaklaştığına işaret eden Dinçer, eskiden bilgiye sahip olanın en büyük güce sahipken; günümüzde bilgisini güncelleyen, ondan yeni bilgiler üreten, bilgiyi hayatıyla bütünleştiren, yeni bilgi üreten, soran, araştıran, paylaşan ve geliştiren bireyin ön plana çıktığını söyledi.

Bu gelişmelerin eğitim sistemini ve eğitim sisteminin aktörlerini sürekli değişmeye zorladığını vurgulayan Dinçer, şunları kaydetti:

''Öğretmenlerin bilgi çağının gençlerini yetiştirecek niteliklerle donanmış olması gerektiğinden hareketle, öğretmene ihtiyacı olduğu her alanda daha çok yatırım yapacağız. Sorunların çözümü noktasında da öğretmenlerimizi alınacak olan kararlara daha fazla dahil edeceğiz. Özellikle öğretmenlik mesleği ve eğitim öğretimle ilgili alınan kararlara öğretmenlerin yeterince dahil edilmemesini bir sorun olarak görmeliyiz. Öğretmen seçme ve yerleştirme süreçlerinde yetersizlik olduğuna, yer değiştirme ve görevde yükselmelerde de objektif davranılmadığına dair ortak bir kanı bulunmaktadır. Bu algıyı oluşturan nedenler varsa bunları da ortadan kaldırmalıyız.

Eğitim sistemimizin çözüm bekleyen sorunlarına hep birlikte eğileceğiz. Karşılıklı iletişim, katılım ve uzlaşma gibi modern uygulamalarla, iyi yönetişim anlayışıyla insanı referans alan, öğrenme odaklı, daha adil, sorun değil çözüm üreten, daha esnek, bütün paydaşların birlikte karar alıp sorumluluğu paylaştığı bir yapıyı birlikte oluşturacağız.

Eğitimin sisteminin sorunlarının değişen şartlar ışığında her zaman gözden geçirilmeye, düzeltilmeye ve iyileştirilmeye ihtiyaç duyduğunu ve dinamik bir süreç olduğunu da hep hatırda tutacağız.''

'Çıldırmak üzereyiz, intihar noktasına geldik!' - 2

''ÖĞRETMENLERE DE HAKSIZLIK''
Kamu Personeli Seçme Sınavı'nın (KPSS) mevcut öğretmen atama sisteminde temel ölçüt olarak kullanıldığını anımsatan Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Öğretmenlik mesleğinin bir ihtisas mesleği olduğu düşünüldüğünde eğitimlerini tamamlamış öğretmen adaylarının içinden, öğretmenlik mesleğini en iyi yapacakları seçmek çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceği açısından hayati bir önem taşımaktadır. Bu yönüyle bakıldığında halihazırdaki öğretmen seçme sisteminin, öğretmenlik mesleğini daha iyi yapacakları seçmeye yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu sistemin duyuşsal becerilerin de öne çıktığı bir meslek grubuna uygulanmasının uygun bir yöntem olmadığı ve iyi öğretmenleri seçmede yetersiz kaldığı yolunda güçlü bir kamuoyu bulunmaktadır.

Bu kapsamda öğretmen seçme ve atama sistemine ilişkin sorunların çözümü, öncelikli gündem maddelerimizin başında gelecek. Öğretmenlik mesleğine bu temel özelliklere en üst düzeyde sahip olanların seçimini sağlayacak, yeterliklere öncelik veren, adil ve etkili bir yöntemi geliştirmek zorundayız.

İnsan yetiştirme gibi zor bir sorumluluğu ve misyonu üstlenen öğretmenlerin kişisel ve mesleki niteliklerini neredeyse hiç ölçmeden merkezi bir sınavla seçerek öğrenciyle buluşturmanın, sadece öğrencilere değil, öğretmenlerimize de yapılan haksızlıkların başında geliyor.''

Bu soruna kısa vadeli çözüm olarak bugün ataması yapılacak 11 bin 544 öğretmenin iki hafta süreyle oryantasyon eğitimine tabi tutulacağını ifade eden Dinçer, öğretmenlerin etkinlik, verimlilik, uygulama becerilerinin geliştirilmesi, çevreye uyum, farklı kültürel hayatlara dikkat ve saygı gibi birçok hususta eğitimden geçtikten sonra görevlerine başlayacağını anlattı.

Bunun bir pilot uygulama olacağını söyleyen Dinçer, uygulamanın gelecek dönemlerde bütün öğretmenleri kapsayacak şekilde genişletileceğini ifade etti.

ÖĞRETMEN YETERLİĞİ
Öğretmenlerin niteliklerinin sorgulanması ve geliştirilmesinde esas alınacak kriterin öğretmen yeterliği olduğunu belirten Dinçer, tüm öğretmenlerde bulunması gereken bilgi, beceri ve tutum özelliklerini içeren öğretmen yeterlikleri konusunda ilköğretim kademesi öğretmenlerine yönelik 16 alan belirlendiğini, ortaöğretimde de 8 alanda hazırlanan özel alan yeterliklerinin yürürlüğe konulduğunu, 8 alanda daha özel alan yeterlik çalışmasının devam ettiğini anlattı. Ancak uygulamada karşılaşılan sorunlardan hareketle sistemi revize etmek ve öğretmenlerin sahip olması gereken yeterlikleri doğru bir şekilde değerlendirerek hayata geçirmek zorunda olduklarını söyleyen Dinçer, öğretmenlerin mevcut yeteneklerinin sürekli geliştirilmesi ve okullarda sürekli bir öğrenme kültürünün oluşturulması gerektiğini kaydetti.

700 bini aşkın personel bulunduğuna dikkati çeken Dinçer, ''Öğretmenlerimizin hangi alanlarda mesleki gelişime ihtiyaç duyduklarının tespiti başta olmak üzere; mesleki gelişimleri için daha etkili ve daha verimli sonuçlar doğuracak yöntemlere, ihtiyaç analizlerine ve hizmet içi eğitim modellerine odaklanmalıyız. Çalışanların motivasyonu, iş tatmini, yeterlik ve performanslarının artması için gerekli olan koşulları sağladığımızda, eğitimde yaşanan pek çok sorunu arkamızda bırakacağımıza inanıyorum'' dedi.

Türkiye'de öğretmenlerin yüzde 73'ünün 40 yaşın altında bulunmasının ülke adına çok büyük bir zenginlik ve fırsat olduğunu vurgulayan Dinçer, öğretmenlere şöyle seslendi.

''Değişen dünyanın yeni eğitim anlayışı öğretmenden beklenen nitelikleri de değiştirmiştir. Öğretmenin bilgi aktarıcı rolü, öğrencinin de bilgi alıcı rolü değişmiştir. Eğitim artık 'öğrenme' üzerinde odaklanmakta, okullar ise öğrenen kurumlara dönüşmektedir. Öğrenen bir kurum sadece öğrencinin değil, aynı zamanda öğretmenin ve diğer tüm çalışanlarının da öğrenmesini gerekli kılmaktadır.

Günümüz öğrenmeni bilginin güç olduğu gerçeğini bir an bile unutmayarak ihtiyacı olan yeni bilgileri kazanmalı, becerilerini bir öğrenci gibi geliştirmeli ve zenginleştirmeli, yaşam boyu öğrenme alışkanlığı kazanarak niteliklerini artırma yollarını aramalıdır. Bilgi çağının öğretmeni sadece belirli bilgileri aktaran değil, yeni ve farklı şeyler yapabilme yeteneğine sahip, toplumsal ve evrensel değerleri önemseyen insanlar yetiştirmeyi, öğrencisine inisiyatif tanımayı temel amaç edinmelidir. Ama tüm bunlardan önemli olan bir şey var ki o da öğretmenliğin bir sevgi ve gönül işi olduğudur. Öğretme işi ırka, dine, renge ve cinsiyete dayalı her türlü ayırımcılığı elinin tersiye iterek fedakarca insan yetiştirme sanatıdır. Öğrencileri arasında yürüyen öğretmen sadece bilgisini değil, sevgisini de vermelidir. Unutmamalıdır ki kalbine girilmeyen öğrencinin aklına hitap edilemez. Sevgi, doğruluk, hoşgörü, insan hak ve özgürlüklerine saygı gibi değerleri öğrencisine aktarmada iyi bir rol model olmalıdır. Doğru tutum ve davranışlar edinmenin okul başarıları kadar önemli ve değerli olduğunu hissettirmelidir. İyi bir öğretmen öğrencisine kendi yolunu bulmasında rehberlik etmelidir. İyi bir öğretmen öğrencilerini kendi bilgi ve beceri sınırları içinde tutmamalı, onlara kendi potansiyellerini açığa çıkarmak için yol göstermelidir. İyi bir öğretmen ülkesinin kalkınmasına yenilikçi, rekabet gücü yüksek gençler yetiştirerek katkıda bulunmalıdır.

Yapacağınız işin sorumluluğu gerçekten de çok büyük. Ama bu mesleği icra ediyor olmanın saygınlığı, onuru ve toplum nezdindeki itibarı da çok büyük.''

''ÇILDIRMAK ÜZEREYİZ''
Dinçer'in, konuşmasını tamamlamasının ardından salondaki bir öğretmen adayı ayağa kalkarak sorunlarını dile getirmek istedi. Adayı engellemeye çalışan korumasını uyaran Dinçer, adaya, öğretmen atamalarından sonra sorununu dinleme sözü verdi.

Öğretmen kuralarının çekilmesinden sonra söz alan öğretmen adayı Savaş İka, atamalarının yapılmadığını ve binlerce öğretmen adayının atama beklediğini söyledi. ''Artık çıldırmak üzereyiz, intihar noktasına geldik'' diyen öğretmen adayına Dinçer, şu yanıtı verdi:

''Şu anda ülkemizde 216 bin kadro bekleyen öğretmen bulunmaktadır. Halbuki norm kadromuzun tamamını kullansak bile aşağı yukarı 150 bin öğretmeni alma şansımız bulunmaktadır. Bugün 11 bin 544 öğretmen almayı tasarladığımız halde o kadar öğretmeni almayı başaramadık çünkü bizim ihtiyaç duyduğumuz alanlarda öğretmen yeteri kadar bulunmuyor. Öğretmenin yetiştiği alanla Bakanlığın ihtiyaç duyduğu alanda bir uyumsuzluk söz konusu. Öğretmen fazlalığı, yetişme alanlarındaki uyumsuzluklar ve ihtiyaç duyduğumuz alandaki öğretmenlerin yetersizliği gibi pek çok konu yanında meseleye makro yönden baktığınızda ulusal kaynakların yeterliliği, öğretmen kadrolarının sayısı ve tüm Türkiye'deki devlet memurluğu sisteminin sorunları içerisinde öğretmenin yeri gibi meseleleri de ilave ettiğinizde biz sadece dışarda kadro bekleyen öğretmenlere kadro vererek bu sorunu çözemeyiz. Çok daha köklü bir yaklaşımla meseleye bakmak, çok daha temel stratejiler üretmek zorundayız.''

Öncelikle insan kaynakları planlaması yaparak öğretmen yetiştirmeye dair strateji geliştirmek zorunda olduklarını söyleyen Dinçer, ''Nitekim bununla ilgili temel çalışmaları da başlattık Bakanlığımızla. Yakında YÖK ile karşılıklı işbirliği yaparak bu sorunun çözümüne yönelik daha köklü tedbirler almayı öngörüyorum'' dedi.

Öğretmen ihtiyaçlarıyla ilgili varsayımların 300-350 bin kişi olduğunu kaydeden Dinçer, bütün istihdam çözümlerinin devlette olduğu gibi bir yaklaşımla bu ülkenin istihdam sorunlarının çözülemeyeceğini, bu konuda herkese görev düştüğünü söyledi.

Sayfa Yükleniyor...