Hak değil; özgürlük istiyorlar

Ön kabuller, gençleri mesleki kariyer planlamaları bakımından gençler ve aileler arasında yanlış algılara ve değerlendirmelere yol açıyor...

Ülkemizde eğitimle ilgili bir takım ön kabuller vardır.

1- kademesi yükseldikçe o kademenin eğitim kalitesi artar.
2- Mesleki eğitim, akademik eğitimi başaramayanların ve gelir düzeyi düşük gençlerin alması uygun bir eğitimdir.
3- Kişinin okuduğu okul onun statüsünü ve değerini belirleyen en önemli göstergedir.
4- Yüksek öğretimde okuyamama bir tercih sebebi değil, o işi başaramamanın bir sonucudur.
5- Üniversite için tercih yapmak meslek seçmektir.
6- Üniversiteye girememe utanılacak bir durumdur.

Bunlar ve bunlar gibi ön kabuller, ülkemizde gençleri mesleki kariyer planlamaları bakımından gençler ve aileler arasında yanlış algılara ve değerlendirmelere yol açmaktadır. 

Bir kere insan gelişimi ve eğitim biliminin ilkeleri perspektifinden bakıldığında örneğin; ilköğretim yükseköğretimden daha önemsiz ve değersiz bir eğitim kademesi değildir. Çağdaş eğitim sistemlerinde görüldüğü gibi mesleki eğitim ikinci derecede statülü bir eğitim değildir.

Eğitim statü göstergesi olsa bile insanların önemli, önemsiz, saygıdeğer ve saygıdeğer olmayan ayrımı yapılmak için kullanılamaz. Eğitim biliminin hümanist niteliği böyle bir ayrımla çelişir. ÖSS’de başarılı olamama, kişisel ve ailesel bir onur meselesine indirgenemez, çünkü yükseköğretim ortaöğretim mezunu bir gencin önündeki tek seçenek olamaz ve değildir.

Mesleki eğitimi yükseköğretim kurumlarının işlevlerinden biridir. Bu kurumların asıl işlevi; yüksek nitelikli, evrensel ve ulusal bir kültür yaratmak, bilgi ve teknoloji üretmek, bilgiyi ve teknolojiyi topluma yaymaktadır. Bu işlev, 1980 yıllardan bu yana iyiden iyiye önemsizleşmiştir. Bu olguda üniversiteleri meslek yüksekokullarına dönüştürmektedir.

Bir ülkede bütün ortaöğretim mezunu gençlerin üniversitede eğitim görmelerine ihtiyaç yoktur. Asıl olan diploma elde kapı kapı dolaşmak değil, toplumun ve dünyanın genç insanlara sunduğu potansiyelleri yaratıcı bir zihinle algılayıp, o potansiyelleri fırsat ve imkâna dönüştürmektir. Diplomanın fetişleştirilmesi sahibini punt (fırsatları göremeyen) ve apatik (yaratıcı olmayan) yapmaktadır. Global çağda dünya insanlara internet ve diğer iletişim araçları aracılığıyla sayılamayacak zenginlikte fırsatlar sunmaktadır. Bu fırsatları değerlendirebilmek için öz güven, yabancı dil, teknolojiyi kullanma becerileri gerekmektedir. Bu becerileri kazanmak için diplomaya ve herhangi bir üniversiteye ihtiyaç yoktur.  Üniversiteyi kazanamayan gençler şu üç temel beceriye sahip olmak için akılcı bir kariyer planlaması yapmalıdır.

1- Kendine güven ve öz saygısını geliştirmek:  İnsan değerlidir ve biriciktir. Büyük bir zihin ve bilinç potansiyeli vardır. Bu potansiyeli açığa çıkartmalıdır.

2- Etkili bir teknoloji kullanma becerisi: Bu yolla bütün dünyayı avuçlarının içine alabilecek olan genç, dünyanın kendisine sunduğu potansiyellerinin farkına vararak bunları değerlendirecektir.

3- Etkili bir yabancı dil becerisi: Yeryüzündeki diğer insanlarla iletişim kurmada bu becerisini kullanarak, insanlarla gurup, ekip, paydaş olabilme imkânını elde edebilecektir.

4- Sağlıklı yaşama becerisi: Genç bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı yaşamak için gereken duyarlılıklara ve becerilere sahipse kendi geleceğini, kendi enerjisiyle kurup geliştirebilir.

Genç insan durumu idare etme stratejisine dayalı bir yol benimserse kendi korkularına yapışır kalır. Oysa genç insan kendini tanır, yeteneklerini geliştirir, çevresine projeci bir gözle bakarsa çevresinin ne kadar fırsat ve imkânlarla dolu olduğunu görür ve bu imkân ve fırsatlardan yola çıkarak kendine uygun bir yol haritası çıkarabilir.  Özdemir Asaf’ın dediği gibi ‘herkes kendini yaşasaydı yeryüzü insanlarla dolardı’

Yeryüzünün insanlarla dolması için statükoların, koltuk değneklerine mahkûm uyumcu eyyamcı gençlere değil, kendinin ve değerlerinin farkına varmış ufuklu, yaratıcı, projeci gençlere ihtiyaç vardır. Anadolu toprağı bir kültürler harmanı olarak yetiştirdiği hatta büyüttüğü gençlere bu vizyonu verecek bir güce ve enerjiye sahiptir.

(TÖDER Akademik Direktörü Prof. Dr. Adil Çağlar)


Sayfa Yükleniyor...