Öğrenciler sayısal alanlardan uzaklaşıyor

Üniversiteye hazırlanan öğrenciler son yıllarda matematik, fen bilimleri, mühendislik gibi sayısal bölümlerden çok eğitim, iletişim ve edebiyat gibi sosyal bölümlere yöneliyor.

Öğrenciler sayısal alanlardan uzaklaşıyor

Konya Ticaret Odası Karatay Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Babaoğlu, Türkiye'de 2010 yılı itibariyle açık öğretim dahil 2 yıllık ön lisans öğretimi alan 1 milyon 23 bin (yüzde 31), 4 yıllık lisans eğitimi alan 2 milyon 270 bin (yüzde 69) olmak üzere, toplamda yaklaşık 3 milyon 300 bin ön lisans ve lisans yükseköğretim öğrencisi olduğunu söyledi.        

Yaklaşık 183 bin lisans üstü (yüksek lisans ve doktora), 13 bin 500 tıpta ihtisas öğrencisi ile toplam yükseköğretim öğrenci sayısının 3 milyon 500 bine ulaştığını ifade eden Prof. Dr. Babaoğlu, 4 yıllık bölüm okuyan öğrencilerden 1 milyon 145 bininin (yüzde 50.5) örgün gördüğünü, 1 milyon 125 bininin ise (yüzde 49.5) ise açık öğretimde okuduğunu bildirdi.  

Örgün lisans öğrencilerinin yaklaşık yüzde 57'si (658 bin) dil-edebiyat, sosyal ve uygulamalı sosyal bilimler (edebiyat, iktisadi ve idari bilimler, eğitim, hukuk, siyasal, iletişim) öğrencisi olduğunu vurgulayan Babaoğlu, matematik ve fen bilimleri alanında 114 bin (yüzde 9.9), teknik bilimler (mühendislik fakülteleri) alanında 212 bin (yüzde 18.5), sağlık bilimleri alanında (tıp, eczacılık) yaklaşık 100 bin öğrencinin (yüzde 8.6) eğitim gördüğünü kaydetti.        

Ziraat ve ormancılık alanında 33 bin (yüzde 2.9), sanat alanında ise 28 bin öğrenci (yüzde 2.4) eğitim-öğretim gördüğünü anlatan Babaoğlu, ''Açıköğretimde kayıtlı 1 milyon 125 bin lisans öğrencisinin tamamına yakınının dil-edebiyat ve sosyal alanlarında eğitim görmekte olduğu düşünüldüğünde matematik ve fen bilimleri, teknik mühendislik alanları, sağlık bilimleri, ziraat ve sanat alanlarında öğretim gören öğrencilerin oranları yarıya düşmektedir'' diye konuştu.        

Babaoğlu, yükseköğretimde üretimi ve inovasyonu artıracak mühendislik, tarım ve sağlık gibi temel alanlar yerine tercihlerin sosyal alanlara kaymasının sağlıklı olup olmadığı tartışılması gerektiğini belirterek, ''Bu durumun iş gücü, üretim kapasitesi, istihdamda ve gelişmede olası etkileri iyi analiz edilmelidir'' dedi.        

Tüm gelişmiş ve gelişen ülkelerin üretime önem veren ülkeler olduklarını vurgulayan Babaoğlu, şunları söyledi:

''Çin üretimle ön plana çıkmış ve tüm dünyayı kendine hayran bırakmaktadır. Çünkü üretim olmadan sağlıklı bir gelişim olmayacak ve ithalat ikameli iç ve dış ticaret ön plana çıkacaktır. Bu anlamda Türkiye'de desteklenen meslek edindirme kursları dahil bir çok projenin eğitim projesi olması, üretimin olmadığı ortamlarda faydalı sonuçlar üretmeyecektir. Bu nedenle kalkınma ajansları dahil tüm proje desteklerinin üretime, icat veya inovasyona yönelik projeler daha çok desteklenmelidir.''

Sayfa Yükleniyor...