Ümit Kalko: Özel okullar aslında iyi gidiyor; yandı, yıkıldı, kül oldu gibi bir durum yok

Kavram Okulları CEO'su Kalko: "Özel okul açılması durdurulsun, 3 yıl ruhsat verilmesin, yeni okullara çocuğunuzu vermeyin" falan deniliyor. Üstelik bunları, sektörün içindeki kişiler söylüyor. Bunlar çok yanlış ve talihsiz açıklamalar...

Ümit Kalko: Özel okullar aslında iyi gidiyor; yandı, yıkıldı, kül oldu gibi bir durum yok

Özel okulların yaşadığı ekonomik problemler…

Birçok veli, öğrenci ve öğretmene mağduriyet yaşatıyor...

Son olarak da Doğa Koleji ve Ahmet Şimşek Koleji ile gündeme gelen mağduriyeler, özel okulların kayıt sözleşmelerini tartışmaya açtı...

Bu sözleşmelerin neredeyse yalnızca okul sahiplerini korur nitelikte olduğu velilerin ve öğretmenlerin de haklarının koruma altına alınması gerektiği vurgulandı…

Uzmanlar, finansal alanda olduğu gibi özel öğretim kurumlarının mali açıdan düzenli denetlenmesi gerektiğine de dikkat çekti.

Gündemdeki bu önemli konuları eğitimci, eğitim girişimcisi Kavram Okulları CEO’su Ümit Kalko ile konuştuk…

Ümit Kalko: Özel okullar aslında iyi gidiyor; yandı, yıkıldı, kül oldu gibi bir durum yok - 1 Ümit Kalko, Sadık Gültekin'e özel okul sektöründe yaşanan son gelişmeleri anlattı.

İşte Kalko’nun özel okullar ve eğitimin genel sorunları hakkındaki görüşlerinden çarpıcı başlıklar:

***
Doğa’da yaşanan sorun, eğitim ve süreçleriyle alakalı bir sorun değildi. Doğa’daki durum, okulun eski sahiplerinin oradaki kaynakları inşaat şirketlerine aktarmalarıydı. Ne inşaat sektörünü, ne de eğitim sektörünü kurtaramadılar. Doğa’nın finansal bir sorunu yoktu ve Doğa, özel okulların öncüsü durumundaydı. Bu olaylar, ne yazık ki sektöre olumsuz yansıdı. Veliler artık daha temkinli davranmaya başladı. Doğal olarak tercih yapacakları okul için en ufak bir soru işareti, söylenti olsun istemiyorlar. Şayet söylenti çıkar ve veliler bundan dolayı erken kayıt yaptırmaktan çekinirlerse, işte o zaman özel okullar bundan olumsuz etkilenir. 1 milyon özel okul öğrencisi var. Öyle bir algı yapılıyor ki, sanki  tüm sektör bitti ve battı. Bu çok tehlikeli bir yaklaşım!

***
Bu konuda çok tahlisiz açıklamalar yapılıyor. ‘Özel okul açılması durdurulsun, 3 yıl ruhsat verilmesin, yeni okullara çocuğunuzu vermeyin’ falan deniliyor. Üstelik bunları, sektörün içindeki kişiler söylüyor. Bunlar çok yanlış ve talihsiz açıklamalar. Bu açıklamaları yapanlar, eski köklü okulların etkisi altında kalıyor, onlara yakın duruyorlar. Özel okullar için ya teminat ya da kota getirilmesi lazım, ikisinin birden getirilmesi yanlış olur, biri getirilmeli. Ayrıca özel okullara verilen teşviklerin geri getirilmesi gerekiyor. Eğitimdeki KDV’nin yüzde 8’den yüzde 1’e düşürülmesi, sektörü ve veliyi rahatlatır. Bunlar, sektörü rahatlatacak ve düzenleyecek uygulamalar...

***
Türk halkı her şeyden keser, ama eğitimden kesmez. Özel okullar aslında iyi gidiyor. Dendiği gibi ‘özel okullar yandı, yıkıldı, kül oldu’ gibi bir şey yok! Teminatlar, tedbir açısından önemli. Bu konulara dikkat edilmezse, işte o zaman sorun yaşanır. Olumsuz basın yansımaları sonrası veliler erken kayıt yaptırmaz veya temkinli yaklaşırlarsa, işte o zaman sektör sıkıntıya girer. Bu durum yaşanırsa, en iyi kurum bile buna fazla dayanamaz!

***
Şanlıurfa’da özel okulların ortalama fiyatı 10 bin lira. Devletin vereceği 4-5 bin liralık teşvik, orada hayatı doğrudan etkiler. Bu teşvik, orada veya o ekonomik düzeydeki velileri doğrudan ilgilendiriyor ve etkiliyor; ancak 40-50 bin liralık okullara verilecek teşvik, aileyi çok etkilemiyor. Teşvik verilse de, verilmese de nasıl olsa aile çocuğunu o okula gönderiyor. Bundan en çok etkilenen veliler, orta ekonomik düzeye sahip olan veliler olur. Bu konulara dikkat edilmezse, işte o zaman özel okul sektörü zorda kalır.

***
Özel okul tercihi yapacak velilere yapılan anketlerde, birinci sırada yabancı dil eğitimi, ikinci sırada ikinci yabancı dil eğitimi isteği ortaya çıkıyor. Veliler, yabancı dile özel hassasiyet gösteriyor. Özel okul tercihinde, en çok bu kazanıma bakıyorlar. Çocuklarının en az iki yabancı dili bilmesini istiyorlar. Burada hassasiyet şu; veliler daha çok kendilerinde olmayan veya kendilerinin yapmak istediklerini çocuklarında görmek istiyorlar. Onun için çocuklarının doktor, mühendis olmasını istiyor. Bazen istemeden de olsa, yanlış yönlendirmeler olabiliyor. Çocukların potansiyelini görmeden ve bilmeden tercih yapıyorlar. Tabii burada veli eğitimi devreye giriyor…

***
Sektörde branşlara göre hem öğretmen fazlalığı ve hem de öğretmen açığı var. Bu tamamen planlama hatası. fakültelerinin tamamen elden geçmesi lazım. Eğitim fakülteleri klasik öğretmen yetiştiren kurumlar olmaktan çıkarılmalı, tamamiyle sürekli eğitim merkezi gibi çalışan kurumlar haline getirilmeli. Kişisel gelişimden beden diline kadar birçok sosyal konunun entellektüel seviyesi artırmalı, eğitim fakülteleri ona göre yeniden tasarlanmalı. Öğretmen çıkıyor, ben sadece öğretmenlik yaparım diyor! Biraz farklı alanlardan ders alsa, biraz daha vizyon gelistirici alanlara odaklansa, böyle bir kaygı ve korku ortaya çıkmayacaktır. Öğretmenlik yaparken, dolu donanımlı ve yetişmiş olarak farkını görecektir.

***
Öğretmen arkadaşlarımızın en büyük eksikliği, kendilerini geliştirme konusunda ortaya çıkıyor. 4 yıl okuyup geriye kalan 44 yılda, sadece 4 yılda öğrendiklerini anlatmak, kabul edilebilir gibi değil! Bu davranış, öğretmenlerin kendilerini gelişime kapatması anlamına geliyor. Bir araştırmada okumuştum, gelişime en kapalı görünen meslek öğretmenlik çıkıyor. Tarih öğretmeni; tarih değişmiyor diyor, ama öğrenme ve öğretme süreçleri değişiyor. Hayat değişiyor, eğitim teknolojileri değişiyor. Bundan 20 yıl sonra dünyadaki mesleklerinin yüzde 65’inin olmayacağı konuşulduğu bir dünyada, öğrenme süreçleri asla aynı kalmayacaktır.

***
Sürekli olarak öğretmenlerin atanamama konusu gündeme getiriliyor. Öğretmenlerin meslek itibarının düştüğü konuşuluyor. Dünyanda atanamayan öğretmen kurgusu yok. Devlet, üniversiteye öğrenci alırken garanti vermiyor veya eğitim fakültesine garantiyle öğrenci almıyor. Sizi fakülteye alıyoruz, ama ‘garanti veriyoruz, atanacaksınız’ demiyor, yok böyle bir garanti!

***
Devletin yaptığı olağan dışı müdahalelerde sıkıntı oluyor. İnsanlar patır patır okul açmaya başladı. Özel okullar, mahalle okulları haline dönüştü. Her mahallede özel okul açılmaya başlandı. Yaşam başarısı yerine, sınav başarısı satan birçok okul kuruldu. Okulculuk, butik kurgusuna dönüştü. Artık benim okulum ‘küçük’ değil, ‘butik’ denmeye başlandı. Ne yazık ki ‘küçük’ kelimesi, yerini ‘butik’ kelimesine bıraktı!

***
Ben, Milli Eğitim bakanı olsam, her gün YÖK’le toplantı yaparım. Futüristleri, yani gelecek bilimcileri dinlerim. Gelecekte muhasebeci, bankacı, avukat kalmayacak. Bütün bu işler, yapay zekâ ile yapılacak. Kas gücü olan tüm meslekler, hatta bazı beyingücü gerektiren sektörler küçülecek ya da yok olacak. Bu kadar çok şey konuşulurken, bilgiye bu kadar kolay ulaşılırken, ezberci zihniyetle devam etmemizin bir anlamı yok. Bunları acilen değiştirmemiz gerekiyor. YÖK’ün yeni bölümleri kurgularken futüristleri dinlemesi, onlarla görüşmesi  gerekiyor.

***
Özel okul sektöründe çalışan insanlar itibarlarını kaybediyor. Sektörel itibar kaybı olmamalı ve tekrardan düzeltilmesi için özel okullara teminat gelmeli. Yeni açılanlara geldiği gibi, eskilere de gelmeli, ama kademeli gelmeli. Genel olarak ‘özel okul teminatları ne olmalıdır’ sorusu tartışılıyor. En çok kabul göreni, bir yıllık öğretmen maaşı kadar paranın bloke altına alınması veya ipoteklenmesi görüşü. Mevcut özel okullara beş yıllık bir geçiş dönemi kurgulanmalı. İlk yıl yüzde 20 ikinci yıl yüzde 40, üçüncü yıl yüzde 60 diye gitmeli. Çalışan tüm öğretmenlerin yıllık maaşları garantilenip bloke edinmelidir. Kiralar gecikebilir, ama öğrencilerin eğitimlerinin aksamaması için öğretmenlerin maaşları gecikmemeli. Aldığı öğrenci sayısı ve çalıştıracağı öğretmenin sayısını e-okul üzerinden artırılıp azaltabilir olmalı. Bu sene 10 öğretmen çalıştırıyorsam, 10 öğretmen teminatını maaş bloke etmeliyim, ama seneye 20 öğretmense bunu arttırmalıyım veya düşürmeliyim. Blokajın esnek olması gerekiyor. Amaç üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Şayet en üst seviyeden teminat blokajları koyulursa, inanın sektör bunu kaldıramaz!

***
Hangi özel okula gitseniz hepsi çok güzel şeyler anlatır. Her şeyi vermeyi çalışanlar, hiçbir şey veremiyor. Okullar hep bir şeyle ön plana çıkmaya çalışıyor. O bir şeyi çok iyi vermeliler. Velilerin de eğitimden geçmesi gerekiyor. Sorumluluk geliştirmek için çocukların eline süpürgeyi versek, velilerin tepkisi çok farklı olur. Eğitim kültürü oturmalı. Veli eğitimine çok önem vermeliyiz. Veliler bizi anlamadan, sadece öğretmenlerle, güzel kampüslerle sonuca varamayız. Çocuk yanında evinde öğretmeni kötüleyen aileler oldukça, o çocuklar okula ısınamazlar. Sektör için bunlar çok önemli konular.

***
Ailelerin beklentilerine göre birçok özel okul var. Bu, tamamen bütçe ve beklenti ile orantılı bir durum. Türkiye’de 10 bin liradan, 110 bin liraya kadar okul var. Kimisi sınav başarısını, kimisi yaşam başarısını, kimisi ekolünü ön plana koyarak tanıtım yapıyor. Bence, asıl olan yaşam başarısıdır.

***
Türkiye’de eğitim sistemini bakanlık belirliyor. Bizdeki sistem, tamamen sınav başarısına yönelik. Okulumda müzik, resim, mantık, vb. üst düzey eğitimler verip, bu branşlarda çocukları uzmanlaştırıp yaşam başarısı yüksek nesiller yetiştirsem, bu yetiştirdiğim çocuklar üniversite sınavında beklentinin altında kalsa, kimse yaşam başarısında çok iyiydin aferin demez! Türkiye’de sınav sistemi değişirse, ancak bunlar yapılabilir. Yaşam başarısı mı, yoksa sınav başarısı mı deseniz, kesinlikle yaşam başarısı derim, ama sistem sınav diyor! Hayal ettiğim okulda sorumluluk sahibi bireyler yetiştirmeyi arzularım, ama veliler buna pek yanaşmıyor. İlla da sınav başarısı istiyor!

***
Anayasa mahkemesi dershanelerin kapanmasını durdurdu. Böylelikle özel öğretim kursları ortaya çıktı. Daha sonra bu kurumlar okula dönüşecekti, ancak teşvikler ortadan kalktı. Adını değiştirebiliriz, ama dershanecilik geri gelsin. Fırınları kapatınca ekmek ihtiyacı bitmiyorsa, dershaneleri kapatınca da sınav ihtiyacı ortadan kalkmıyor. Sınavların olduğu dünyada tüm liseler Kabataş ve Galatasaray olmadıkça, tüm üniversiteler Boğaziçi, ODTÜ olmadıkça, sınav olacaktır, bundan kaçış yok!

ÖZEL OKULLARA TEMİNAT ŞARTI

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Sadık Gültekin yazıları
  • özel okul
  • Eğitim

Sayfa Yükleniyor...