10 numaralı yağa çözüm arayışı

Maliye Bakanlığı, motorine karıştırılan ya da doğrudan yakıt olarak satılan 10 numaralı yağlar için Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'ndan ''ithalde lisans zorunluluğu'' ve ''bayilik sistemi'' istedi.

Alınan önlemlere rağmen çözülemeyen ve büyük bir suistimalin yaşandığı 10 numaralı yağ sorunu için yeni sistem arayışına girildi.

Ortaya çıkan vergi kaybının da önüne geçilebilmesi açısından sorunun biran önce çözülmesini isteyen Maliye Bakanlığı, EPDK'ya ikili çözüm önerisini iletti.

Maliye bu çerçevede, 10 numaralı yağ ithalatında lisans zorunluluğu ve satışlarda bayilik sistemi uygulanmasını talep etti.

MALİYECİLER NE DİYOR?
Maliyenin konuyla ilgili değerlendirmesi şöyle:

''10 numaralı yağ ithalatı, yeniden lisansa bağlanmalı: Geçmişte de ithalatta lisans zorunluluğu bulunuyordu. Serbest piyasa ekonomisi ilkesiyle, lisans zorunluluğunun kaldırılması, 10 numaralı yağda ciddi bir kaçakçılık ve suistimal olayını gündeme getirdi. Halen her isteyen, yurt dışından 10 numaralı yağ getirebiliyor. Sorunun çözümü için yeniden lisans uygulamasına gidilmeli. İthalat yapacak firmaların 10 numaralı yağla ilgili kapasiteleri nedir, bu ürünü işleyecekler mi, satacaklar mı, bunlar kayda alınmalı. EPDK'nın ithal için izin belgesi vermesi ve getirilen ürünlerin sanayide kullanılıp, kullanılmadığını izlemesi gerekiyor.

Gümrük Müsteşarlığı da, lisans zorunluluğununu kaldırılmasından şikayetçi. Gümrükler de, 'İsteyen bu yağları getiriyor, biz de bir şey diyemiyoruz. İhtiyaçtan çok fazla ithalat yapılıyor ve bu yağlar amaç dışı kullanılıyor' diyor.

-Bayilik sistemi: 10 numaralı yağ için de bayilik sistemi uygulanmalı. Halen akaryakıt ürünleri, nasıl bayilerde satılıyorsa, 10 numaralı yağda da bayilik sistemi kurulmalı. Bunlar akaryakıt bayilerinin içinde de olabilir, müstakil şekilde de oluşturulabilir. Akaryakıt için 13 bin bayi varsa, yağ için de 300 bayi bulunabilir.''

VERGİ DÜZENLEMESİ ÇÖZÜM DEĞİL
Maliye Bakanlığı, 10 numaralı yağların akaryakıt olarak satılamaması için yağlar üzerindeki özel tüketim vergisinin artırılmasının da çözüm olmadığı görüşünü taşıyor.

AB ülkelerinde madeni yağdan ÖTV alınmadığını belirten yetkililer, AB'ye uyum çerçevesinde Türkiye'den de yağ müstahzarlarında vergileme yapılmamasının istendiğini ifade ettiler. Maliyeciler, ''Biz, yağlara akaryakıta göre düşük oranlı da olsa vergi koyduk. Şimdi bu vergi tutarlarını motorin veya fuel oil düzeyine çıkarırsak, sanayi üzerinde çok ağır bir yük oluşacak. Bugün sanayi hammaddeleri arasında yer alan mürekkebin hammaddesinin yüzde 60-70'ini bu yağlar oluşturuyor. Bunun vergisini yükselttiğinizde, fiyat ikiye katlanıyor'' dediler.

EPDK'nın vergi iadesi talebinin de çözüm olmadığını kaydeden Maliye yetkilileri, iadelerin 7-8 aylık bir süreç gerektirdiğini, incelemelerin de ek bir maliyet ortaya çıkaracağını söylediler.

Maliye yetkilileri, tecil terkin uygulamasının da, söz konusu ürünlerin başka amaçlarla kullanılmasının önüne geçemeyeceğini vurguladılar.

YAĞ SEKTÖRÜNDE YOĞUN DENETİM
Bu arada Gelir İdaresi Başkanlığı, yağ sektöründe ''yoğun ve periyodik'' denetime başlıyor.

Yetkililer, önümüzdeki dönemde yağ sektöründe sık sık ve kapsamlı vergi denetimleri gerçekleştirileceğini bildirdi.

VERGİ KAYBI YAKLAŞIK 550-600 MİLYON LİRA
Öte yandan sektör temsilcilerinden edinilen bilgiye göre, tekstil, deri sektörü, boya sanayi gibi stratejik endüstri kollarının hammaddesi olan yağlama müstahzarlarındaki vergi avantajı, 10 numaralı yağın kötüye kullanımını da beraberinde getirdi.

İthalat ve üretim rakamları üzerinden Türkiye'de piyasaya sürülen baz yağ ve madeni yağ miktarının toplam 750-800 bin ton dolayında olduğu tahmin ediliyor.

Ülke madeni yağ ihtiyacının 450-500 bin ton dolaylarında olduğu dikkate alındığında, yaklaşık 250-300 bin ton dolayındaki baz yağ ve madeni yağın, 10 numara yağ, müstahzar gibi adlar altında direkt akaryakıt piyasasına sürüldüğü veya ÖTV farklılıklarından yararlanılarak piyasada tüketicinin aldatılmasına ve haksız rekabete konu olduğu belirtiliyor.

450-500 bin ton madeni yağ kullanımı sonrasında da 170-200 bin ton atık madeni yağ oluşacağı öngörülüyor. Kayıt altına alınarak toplanabilen atık madeni yağ miktarının 35 bin ton olduğu düşünüldüğünde, kayıt altına alınmayan 150-170 bin ton yağın motorin ve fuel-oil'e karıştırıldığı, 10 numara yağ gibi isimler altında satıldığı, ısınma amaçlı ya da ekmek fırınlarında, seralarda ve şeker fabrikalarında yakıt olarak kullanıldığı sanılıyor.

İllegal kullanıma konu olan baz yağ ve atık yağların 1,5 milyar liralık bir parasal büyüklüğe bulunduğu, bunun da 550-600 milyon liralık bir vergi kaybı anlamına geldiği ileri sürülüyor.

Daha çok kamyon, tır gibi büyük araçlarda kullanılan 10 numaralı yağ, çevre sağlığını da olumsuz etkiliyor.

Sayfa Yükleniyor...