Çağlayan: ABD’yle aramızda platonik aşk var

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, ABD ile Türkiye arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin boyutunun iki ülke arasındaki dostluğa yakışmadığını belirterek, “Aramızdaki aşk, platonik bir aşka benziyor” dedi.

Çağlayan: ABD’yle aramızda platonik aşk var

ABD’de temaslarda bulunmak üzere Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığındaki heyetle Washington’a gelen Bakanı Zafer Çağlayan, NTV Muhabiri Selim Atalay'ın sorularını yanıtladı.

ABD ziyaretinin “tarihi bir ziyaret” olduğunu vurgulayan Zafer Çağlayan, “Sadece Türkiye Cumhuriyet Başbakanı değil, küresel bir lider olarak Sayın Başbakanımızın burada karşılanacak olması son derece önemli hale getiriyor. Tüm dünyanın beklediği önemli mesajlar verilecek” dedi.

Ziyaretin ekonomik boyutuna da değinen Çağlayan, şöyle konuştu:

“Bizim için en önemli konu, ABD ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin dostluğumuza yakışmayan bir görüntü sergilemesidir. 20 milyar dolarlık ticaret hacmi aslında Türkiye ile ABD arasında olması gereken ticaret hacminin çok çok altında. Ciddi dengesiz bir ticari yapı var. Aramızdaki aşk, biraz platonik bir aşka benziyor.

Müttefikiz, 50 yıldan fazladır beraberiz ancak Türkiye, ABD’ye toplam 5.6 milyar dolarlık ihracat yaparken, ABD’nin ihracatı ise 14.1 milyar dolar. Bu tabii, sürdürülebilir veya müttefiki, dostluğu anlatan bir rakam değil. Bunun için aramızdaki ticaret hacminin çok daha fazla geliştirilmesi, çok daha fazla artırılması gerekiyor.

Türkiye, Amerika’nın ithalat listesinde 45’inci sırada ama ABD bizim en fazla dış ticaret açığı vermiş olduğumu 3. ülke. Aramızdaki ekonomik ticari ilişkiler ve yatırımların daha fazla artırılması, Türk ve Amerikan şirketlerinin birlikte yatırım yapmasıyla birlikte Avrupa Birliği ile ABD arasında transatlantik ticaret anlaşmalarının müzakerelerinin başlama süreci var. Türkiye'nin bu sürecin dışında kalması, Türkiye-ABD arasındaki dostluğu zedeleyebilecek bir yapıya dönüşebilir.”

ZİYARETE İŞADAMI İLGİSİ
Bakan Çağlayan, heyette katılımın kısıtlı olduğuna ifade ederek, “Heyette iş dünyasının 102 çok önemli temsilcileri var. 20’ye yakın sivil toplum kuruluşunun temsilcisi var. Bizimle birlikte gelen firmalarımızın yaklaşık 150 milyar dolara yakın ciroları, 400 bine yakın da istihdam kapasiteleri var” diye konuştu.

'KREDİ KURULUŞLARI ENTERESE ETMİYOR'
Kredi derecelendirme kuruluşlarının kararlarının kendilerini ilgilendirmediğini belirten Çağlayan, “Not artıracak olan şirketlerin artırıp artırmama konusu artık bizi çok enterese etmiyor, biz işimize bakıyoruz. Onlar notu artırsa da artırmasa da biz ihracatımızı artırmaya, iç pazarımızı kuvvetlendirmeye devam ediyoruz.

Bizim 2023 ideallerimiz var. Bu noktada tabii derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'ye karşı daha rasyonel, daha objektif daha gerçekçi not vermeleri onların dünya ve Türkiye'de kaybolmuş olan itibarlarının yeniden bir revizyonunu sağlayacaktır. Aslında burada düzeltilecek olan not, değerlendirme kuruluşlarının kendi notlarını, kendi itibarlarını düzeltecek olan bir yapı olacaktır” dedi.

'FAİZLER DÜŞÜRÜLMELİ'
Zafer Çağlayan, faizlerin indirilmesini gerektiğini dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:

“Merkez Bankası maalesef Fed kadar cesur olamamıştı. Merkez Bankamız maalesef geçmişte, Avrupa Merkez Bankası, Güney Kore ve Japonya Merkez Bankası kadar çok cesur olamamıştı. Ancak Merkez Bankası Para Politikası Kurulu geçen ay geçte olsa bir cesaret örneği gösterdi, bunun ekonomiye nasıl hemen yansıdığını zaten hep birlikte gördük.

Türkiye, tarihinin ne düşük borçlanma faiziyle borçlanan bir yapıya dönüştü. Bu faizlerin reel sektöre tüketiciye, üreticiye yansıması gerekiyor. Bu anlamda bankalara geçtiğimiz günlerde bazı taleplerde, serzenişlerde bulundum. Para Politikası Kurulu’nun yine toplanarak, faizlerde önemli bir düşüş yapacağını tahmin ediyorum.

Faiz konusunda Türkiye, daha çok indirilecek bir yapıya sahip. Güney Kore’de faizler yüzde 2.5’lara kadar geriledi. Türkiye'nin de o seviyelere rahat rahat geleceğini tahmin ediyorum. Türkiye, rakiplerinden pozitif olarak ayrıldığı bir dönemle karşı karşıya.

İlk çeyrek rakamları açıklandı; İngiltere ve Fransa ekonomilerinde ciddi küçülmeler var. Bu küçülmelerin olduğu bir ortamda Türkiye ekonomisi büyümek zorunda. Türkiye'nin her yıl ortalama yüzde 6 büyümesi gerektiğine inanıyorum ve ekonominin bırakın yerinde saymasını, sürekli gelişmesini söyleyenlerden biriyim. İhracatımızda bu yıl da artış devam ediyor, yüzde 5’lik artışla... Ancak geçen yıl yüzde 10’dan fazla bir artışımız vardı. O zaman şimdi iç piyasanın desteklenmesi gerekiyor. Onun yolu faizlerin düşmesinden ve iç piyasayı daha canlı hale getirmekten geçiyor.”

IMF'YLE BORÇSUZ DÖNEM
IMF’yle olan ilişkilerde gelinen son noktaya değinen Çağlayan, “Türkiye, 66 yıllık ortağı olduğu IMF’den borç-alacak ilişkisini borcunu ödemiş biçimde sonlandırdı” dedi.

'ŞİMDİ FİGÜRAN DEĞİL, ASIL AKTÖRÜZ'
12 yıl önce Ankara Sanayi Odası Başkanı olduğu dönemde ABD’ye yaptığı ziyareti hatırlatan Çağlayan, şöyle konuştu:

“2001 yılında yaşanan ekonomik krizin faturasını tüm ülke ödemiştik. O dönemin Sayın Başbakan Bülent Ecevit’te beraberinde çok kalabalık bir iş heyetiyle birlikte Amerika’ya bir seyahat gerçekleştirmiştik. Ancak o günün şartlarında gelen heyetin görevi figüranlıktı. Özel sektör bizim yanımızda IMF ve ABD'li yetkililere ‘Şu 1 milyar doları sizden alalım ki, biz de işçilerimizin, çalışanlarımızın maaşını dağıtalım’ dediği günlerden gelmiş olduğumuz noktaya bakın.

Türkiye, IMF’ye borcunu ödemiş, kredi açacak ve kendisinin de direktör olacağı bir yapıya dönmüş ve ekonomisinde son derece başarılı çalışmalar yapmıştır. Sayın Başbakan’ın beraberinde figüran değil, Türkiye ekonomisinin asıl aktörlerinin yer aldığı bir ortamla Amerika’ya geldik. 15 yıl evvel böyle bir şey olacağını bana söyleseydiniz, ‘hayal kuruyorsun’ derdim.”

Sayfa Yükleniyor...