Dinçer: Türkiye 15 ay kaybetti

Gezi Parkı olayları ve 17 Aralık sürecinin Türkiye'ye 15 ay kaybettirdiğini savunan TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer, "Dış ya da iç güçler, hangi nedenle olursa olsun, Türkiye büyük bir itibar kaybetmiştir. Vatandaşın hukuk düzenine güveninde ciddi bir erozyon vardır" dedi.

Dinçer: Türkiye 15 ay kaybetti

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, Ankara temaslarına ilişkin düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin gündeminde çok önemli meseleler olduğunu söyledi.

Bazı değişiklikler yapılmasına rağmen, Türkiye'nin halen eski bir anayasayla yönetildiğini belirten Dinçer, yeni bir sivil anayasaya ihtiyacı duyulduğunu ifade etti.

Türkiye'de rekabet gücünün arttırılması ve yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik ciddi ekonomik reformlar yapılması gerektiğini kaydeden Dinçer, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin mutlaka ve mutlaka demokratikleşmeye ihtiyacı var. Bu bağlamda, Türkiye'nin AB uyum sürecini hızlandırmaya ihtiyacı var. Türkiye'nin önünde dev gibi bir Kürt sorunu ve çözüm süreci var. Bütün bunları, 'ancak ve ancak öncelikle kutuplaşmayı yenerek ve ülkede sağlıklı bir siyaset ortamı yaratarak gerçekleştirebiliriz' dedik. Bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçildikten sonra yaptığı ilk konuşmada, 'Geçmişi unutalım, geleceğe bakalım' diye elini uzattı. Bu el havada kalmamalı diye düşünüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımıza da bu ilk adım için teşekkür ediyoruz. Türkiye'de tüm siyasi partilere, STK'lara, medyaya, hepimize çok önemli görev düşüyor."

Gezi Parkı olayları ve 17 Aralık sürecinin Türkiye'ye 15 ay kaybettirdiğini savunan Dinçer, "Yurt dışında da ciddi bir itibar kaybına yol açmıştır. Bu da bir gerçektir. Dış ya da iç güçler, hangi nedenle olursa olsun, Türkiye büyük bir itibar kaybetmiştir. Vatandaşın hukuk düzenine güveninde ciddi bir erozyon vardır" diye konuştu.

'YATIRIM ORTAMI İYİLEŞTİRİLMELİ'
Dinçer, yargı reformu konusunda da ciddi adımlar atılması gerektiğini belirterek, "Türkiye'nin önünde kocaman bir yargı sorunu var. Bunu köklü bir yargı reformuyla aşabiliriz. Türkiye'nin öncelikli konularından biri de bu olmalıdır" ifadesini kullandı.

Türkiye'deki yatırım ortamının iyileştirilmesi gerektiğine dikkati çeken Dinçer, bu konuda yapılan birçok çalışma olduğunu ancak bunların henüz hayata geçirilemediğini kaydetti.

TÜSİAD olarak AB sürecini çok önemsediklerini dile getiren Dinçer, şöyle devam etti:

"Bu nedenle de hem Brüksel'de hem Paris'te hem de Berlin'de ofislerimiz var. Bunlar yoğun bir şekilde çalışıp, lobi faaliyetlerini sürdürüyorlar. Bu dönem İtalya'nın dönem başkanlığında AB için de kritik bir dönemdir. Türkiye'nin AB sürecinde Kıbrıs sorununun çözülmesi için önemli bir aşamadayız. Önümüzdeki hafta İtalya'ya gidiyoruz. Kendilerinden 23'üncü ve 24'üncü başlıkların açılması yönünde talepte bulunacağız."

Dinçer, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin AB sürecinde açılan bazı başlıklara blokaj koyduğunu hatırlatarak, "AB'nin bunu baskı yaparak kaldırması gerektiğini düşünüyoruz. Bu çok nettir. Yılbaşına kadar Kıbrıs meselesinde bir sonuca varmayı ümit ediyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

'TÜRKİYE TTIP'İN BİR PARÇASI OLMALI'
Türkiye ekonomisinin Gümrük Birliği sürecinden geçmişte çok kazanımlar elde ettiğini ancak gelinen nokta itibariyle Türkiye'nin aleyhine "asimetrik" bir durum oluştuğunu belirten Dinçer, "Bugüne kadar buna katlanıldı ama bundan sonra bu çok zor görünüyor. ABD ile AB, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) anlaşması müzakere ediyor. Bu anlaşma dünyanın en büyük iki ekonomisini entegre ediyor. Yapılan hesapların hepsi Türkiye ekonomisinin bu entegrasyondan zarar göreceğini öngörüyor. Türkiye, mutlaka ve mutlaka mümkün olan en erken aşamada TTIP müzakerelerinin bir parçası olmalıdır" diye konuştu.

Ankara temaslarında çözüm sürecine ilişkin de görüşmeler yaptıklarını belirten Dinçer, şunları kaydetti:

"Dün, HDP'nin eş başkanlarıyla ve diğer parti yöneticileriyle Meclis'te bir görüşme yaptık. Görüş alışverişinde bulunduk. Çözüm sürecine baştan beri destek veriyoruz. Cesur bir adım olarak nitelendirdik. Bu ancak diyalogla çözülebilecek bir süreçtir. Bugünkü ortamı son derece olumlu değerlendiriyoruz. Can kaybı olmamasını, şiddetsizlik ortamını son derece olumlu değerlendiriyoruz.

Çözüm sürecinin kalıcı olabilmesi için bölgede ekonomik kalkınmaya ihtiyaç var. Bu anlamda iş dünyasında farkındalığı artırmak için geçtiğimiz aylarda Batman'da TÜSİAD'ın çok sayıda üyesiyle toplantılar düzenledik. Bu ay Mardin'e gidiyoruz, model bir alternatif turizm için. Diğer taraftan kasım ayında da Van'a gidiyoruz. Dolayısıyla TÜSİAD, çözüm sürecinin ekonomik ayağına sahip çıkıyor. Üzerimize düşen görevi layıkıyla yaptığımızı düşünüyorum."

'SEÇİM BARAJI YÜKSEK'
Seçim sistemine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Dinçer, TÜSİAD olarak seçim barajının yüksek olduğunu düşündüklerini ifade etti.

İstikrar ortamının kalıcı olabilmesi için temsilde adaletin sağlanmasının önemli olduğunu vurgulayan Dinçer, "Türkiye gibi önünde dev meseleler olan bir ortamda, Meclis'te temsilde adalet son derece önemlidir. Bizce Türkiye'de Meclis'te yeterince temsilde adalet yoktur. Önümüzdeki dönem, normal tarihinde yapılacaksa haziran seçimlerinde, yeni Meclis'e yeni anayasa yapma görevi verilecek. Bu anayasa, çözüm süreci gibi konular, bunlar böyle yüzde 51'lerle çözülebilecek konular değil. Toplumun geniş kesimlerinden destek alınması gereken konular. Dolayısıyla temsilde adaleti önemsiyoruz" şeklinde konuştu.

Konuşmasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Dinçer, "HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, IŞİD'e karşı PKK'nın silahlandırılması görüşü hakkında ne düşünüyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine, bunun TÜSİAD'ın gündemindeki bir konu olmadığını söyledi.  Konu hakkında yorum yapmayı uygun görmediklerini kaydeden Dinçer, "Radikal bir görüş" ifadesini kullandı.

TÜSİAD olarak Türkiye'de pozitif bir gündem olmasını istediklerini dile getiren Dinçer, "Kısır çatışmalarla Türkiye'nin bir yere gidemeyeceğini düşünüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Dinçer, "62. Hükümetin programını yeterli buluyor musunuz?" şeklindeki soru üzerine, "Hükümet programını okuduk. Uzun bir program. Bizden çok farklı görüşleri olduğunu düşünmüyoruz. Bazı başlıkların ise altını çizerek 'Bunlar mutlaka olmalı' diye düşünüyoruz. Yoksa bir çelişki söz konusu değildir. Bazı başlıklar, diğerlerinden daha önceliklidir" diye konuştu.

Sayfa Yükleniyor...