Görüşmelerde IMF'nin cevabı bekleniyor

Türkiye ile IMF arasında dolaylı olarak yürütülen görüşmelerin, doğrudan görüşmelere dönüşmesi sürecinde IMF'nin cevabı bekleniyor.

Görüşmelerde IMF'nin cevabı bekleniyor

IMF görüşmelerinde Fon'un cevabı bekleniyor. Gelinen noktada, IMF'nin kısa bir süre içinde görüş bildirebileceği, Fon'un Türkiye'nin, muhtemel bir anlaşmanın önünde engel olarak gördüğü konulara, eskiye göre ''daha sıcak ve anlaşmaya daha yakın'' baktığı kaydediliyor.

IMF yetkililerinin, yıllık toplantıların hemen ardından, kısa bir süre içinde görüş bildirebilecekleri belirtiliyor.

Fon ile temel anlaşmazlık konularından birinin merkezi hükümetten belediyelere aktarılan kaynaklar konusu, diğer bir konuyu da Gelir İdaresi Başkanlığının özerkliği konusu oluşturuyor.

Türkiye'nin, vergi idareleri konusunda gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, vergi hukuku ve uygulamalarının net bir şekilde ortaya konduğu, kesin cezai yaptırımların belirlendiği, hiçbir tereddüte imkan vermeyecek geniş kapsamlı bir yasal sistemi uygulayacağını IMF tarafına bildirdiği ifade ediliyor.

Vergide öncelikle herkesçe anlaşılabilir mevzuat düzenlemesi olacak. Ardından, vergi oranları adil ve şeffaf bir şekilde uygulanacak. Etkin ve geniş kapsamlı denetim ve yaptırım sistemi oturtulacak.

IMF'nin, uluslararası standartlara sahip bir vergi idaresi sistemini prensip olarak kabul ettiği kaydediliyor.

Orta vadeli programın, herhangi bir IMF ve benzeri dış kaynak öngörmediğini belirten uzmanlar, dünya ekonomisindeki toparlanma sürecinde, Türkiye'nin, uluslararası piyasalardan da dış finansman sağlamaya devam edebileceğini, bunu IMF tarafının da bildiğini vurguluyorlar.

KREDİ BÜTÇE AÇIĞI İLE ÖZEL SEKTÖRE
IMF ile anlaşmanın, düşük maliyeti nedeniyle büyük olasılıkla Stand-By düzenlemesi şeklinde olacağı ve alınacak kaynağın, 2010 ve 2011 yılındaki bütçe açığının finansmanı ile özel sektöre kaynak aktarmada kullanacağı belirtiliyor.

Yetkililer, bu yılın finansman ihtiyacının 10 milyar dolar düzeyinde seyir edeceğini, bu yıl ile ilgili bir sorunun olmayacağını, ancak, gelecek yıldan itibaren yüksek bütçe açığının, iç borçlanma açısından finansman ihtiyacını artıracağını vurguluyorlar.

Türkiye'nin, Meksika'nın da aldığı gibi 25-30 milyar SDR (Özel Çekme Hakkı-yaklaşık 50 milyar dolar) çekebilme imkanının bulunduğunu, yeni kota artışının da buna olumlu etkide bulunacağı belirtiliyor.

Türkiye'nin, cari açığının sorun olmadığını, ithalatın da ihracattan daha hızlı azaldığını vurgulayan yetkililer, bu nedenle dış finansman değil, iç finansmanın öne çıkacağını, bütçe açığının yüksek olacağı bir ortamda, iç borçlanma maliyetlerinin yükselmemesi ve ekonomik büyüme ile istihdamın artırılması amacıyla özel sektöre daha çok fon sağlama imkanının ön plana çıkacağını, bu çerçevede de IMF kaynağının önem kazanacağını ifade ediyorlar.

ERDOĞAN 'YAKINDA ANLAŞMA İSTİYORUZ' DEMİŞTİ
Başbakan Tayyip Erdoğan, IMF ile Gelir  İdaresi konusunda yaşanan anlaşmazlığın hükümetin isteği doğrultusunda çözüldüğünü belirterek, Türkiye'nin, IMF  ile "yakında" yeni bir anlaşmaya varmasını istediğini söyledi.

Wall Street Journal'a konuşan Erdoğan, IMF'nin Gelir İdaresi'nin özerkliği  konusundaki talebiyle ilgili anlaşmazlığın çözüldüğünü kaydetti.

Sayfa Yükleniyor...