Krizin yeni kurbanı kim olacak?

Yaşanan mali krizin ilk kurbanı İzlanda olmuştu, peki sırada kim var? Bunun için beş ülke aday gösteriliyor.

Krizin yeni kurbanı kim olacak?

ABD’de yayımlanan Foreign Policy adlı derginin son sayısında, yaşanan mali krizin İzlanda’dan sonraki olası kurbanlarının hangi ülkeler olabileceği tahminine yer verildi. David Kennar’ın kaleme aldığı yazıdaki beş aday ülkenin dördünün Avrupalı oluşu, krizin iyiden iyiye Avrupa’ya yayıldığının bir belirtisi olarak görülüyor. Kennar, makalesinde ülkeleri yalnızca ekonomik verilerle değil, politik yapılarıyla da değerlendiriyor. İşte David Kennar’a göre krizin yeni kurbanı olmaya aday beş ülke;

İNGİLTERE

Ekonomik Hasar: Artık İngiltere’de ne zaman resesyona girileceği değil, 1930’larda yaşananla karşılaştırılabilecek şiddetli düşüş emareleri nedeniyle ne zaman depresyona girileceği soruluyor. 2008’in son çeyreğinde GSMH yüzde 1.5 oranında küçüldü ve Avrupa Birliği 2009 yılında yüzde 2.8 daha küçüleceğini tahmin ediyor. İşsizlik oranının yüzde 8 daha büyümesi bekleniyor ve yapılan araştırmalarda yetişkinler yüzde 23’ü, kişisel borçlarını artık döndürmediklerini belirtiyor.

Ülke, gelişmiş birçok ülkeden daha fazla finans sektörüne bağımlı olması nedeniyle İngiltere’deki ekonomik darboğaz çok şiddetli yaşanıyor. İngiltere bankalarının borcunun 4.4 trilyon doları bulduğu söyleniyor. (buna İzlanda bankaları nedeniyle oluşan borçlar da dahil.) Bu 2.1 trilyon dolarlık bir ekonomi için taşınması güç bir rakam.

Politik Düşüş: İngiltere Başbakanı Gordon Brown, krize yanıt vermede uluslararsı rol oynayarak seçmenlerin güvenini kazandı ama İngilizlerin hissiyatı hükümete karşı döndü. Her altı İngiliz’den bir iyileşme gösteren rakamların tekrar bozulacağını düşünüyor ve Muhafazakar Parti Brown’ın İşçi Partisi’nin 15 puan önünde görülüyor.

Devlet, şimdiden mali sektörün büyük bölümünü millileştirdi ve yatırımcılar yeni bir millileştirme adımının kapıda olduğundan endişe ediyorlar. Hükümet müdahaleleri o kadar yaygınlaştı ki, gelecek yıl tüm ekonominin neredeyse yarısının devlet harcamalarından oluşacağı tahminleri yapılıyor. Bu nedenle artık İngiltere’ye ‘Sovyet İngilteresi’ deniyor.

LETONYA

Ekonomik Hasar: Letonya, İzlanda’ya en çok benzeyen ülke ve bunun nedeni de sadece soğuk iklimi değil. Gelişmekte olan bu küçük ülkenin son yıllardaki yüksek büyüme rakamlarının arkasında Avrupa çapında yapılan yabancı yatırımla, ağır dış borç, artan tüketim ve azalan tasarruf yer alıyordu. 2006’da görülen olağanüstü yüzde 12.2’lik büyüme rakamından sonra bugün Letonya ekonomisi 27 AB ülkesi arasında en zayıf olanı. Avrupa Komisyonu raporu, GSMH’da 2009 yılında yüzde 6.9, bir sonraki yıl da 2.4 oranında daralma ve önümüzdeki yıl da işsizlik oranlarının çift haneli rakamlara ulaşacağını tahmin ediyor. IMF ülkeye 7.3 milyar dolarlık kredi verdi ama ekonominin düzlüğe çıkması için gidilecek daha çok yol var.

Küresel piyasaların daralması ve tüm dünyada konut piyasasının çöküşüyle, Letonya özel sektörü çöküş içine girdi ve hükümet de hizmetlerde büyük kesintilere gitti. Oluşturulan yeni program dahilinde, bütçede yüzde 25, maaşlarda yüzde 15’lik kesintiye gidilecek, ayrıca işten çıkarmalar yaygınlaşacak.

Politik Düşüş: Mali kriz Letonyalıların yalnızca geçimleri için değil, yeni kurulan demokratik sistemi için de tehdit oluşturuyor. Hükümetin popülaritesi yüzde 10’a kadar düştü. 1980’lerdeki Sovyet idaresine karşı yapılan gösterilerden beri, en büyük gösteri bu ay başında başkent Riga’da yapıldı. Hükümetin kötü yönetimine karşı yapılan gösteriye 10 binden fazla Letonyalı katıldı. Kızgın gençlerin polise taş ve yumurta atmasıyla şiddet eylemlerine dönüşen eylemde, Parlamento Binası’na kaldırım taşları fırlatıldı.

Hükümet, ekonomide karamsarlıkla suçladığı kişilere yönelik güvenlik kuvvetlerini devreye soktu. Bir üniversite hocası, krizin Letonya’da devalüasyona yol açabileceğini söylediği için gözaltına alındı ve iki gün hapsedildi.

YUNANİSTAN

Ekonomik Hasar: Borçlarının milli gelire oranı yüzde 90 düzeyine ulaştığı Yunan ekonomisi, Avrupa Birliği’ndeki en sallantılı ekonomilerinden biri. Euro’ya geçiş ekonomiyi uçurmuştu ama bu şimdi ülkenin borçlarının altından kalkması için birincil engel haline geldi. Ülkelerin bu tür durumlarda yaptıkları tipik uygulama paranın değerini düşürerek borçları gerçek miktarının altına indirmektir. Ama tüm Avrupa bölgelerinde geçerli tek bir para birimi varken, Yunanistan kendi para politikasını belirleyemiyor.

Kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s, artan bütçe açığı nedeniyle, ay başında ülkenin kredi notunu düşürdü. Şimdi Yunanistan, ekonomisinin yüzde 5.6’lık bölümünü (yüzde 2.5’ten fazlası Almanya’ya olmak üzere) 10 yıl vadeli borçlarını ödemeye ayırmak zorunda. Mali kriz devam ettikçe, zengin ve yoksul arasındaki uçurum diğer Avrupalı ülkelerdekinden daha büyük oranda açılıyor.

Politik Düşüş: Polis kurşununun neden olduğu ayaklanma, Aralık ayında tüm Yunanistan’ a yayıldı. Ayaklanmanın ilk günlerinde gençler 150’den fazla bankayı hedef aldı. Ülkenin hiç de iç açıcı olmayan ekonomisi, yaşanan kargaşanın altındaki en önemli neden olarak gösteriliyor. Yunan bankaları gelişen Balkanlarda büyük yatırımlar yaptılar ama krizin başlamasıyla birlikte kendilerini tehlikeli düzeyde aşırı gelişmiş buldular. Merkez sağ hükümet bankaları kurtarmaya zorlandı ama bu sosyal refah programları için ayrılan fonlarının geri çekilmesiyle yapıldı. Finans sektörü için çuvalla para harcayıp, halk için yapılan hizmetlerde kesintiye gidiyor imajı, hükümetin kredisini hızla düşürüyor.

UKRAYNA

Ekonomik Hasar: Ukrayna’nın ihracata dayalı ekonomisi ve kaygan politik sistemi ülkeyi mali kriz karşısında en zor durumdaki Doğu Avrupa ekonomilerinden biri durumuna getirdi. Çelik ihracatı ülke ekonomisinin can damarı ve uluslararası talepte yaşanan keskin düşüş tüm ülkedeki çarkların neredeyse durmasına neden oldu. 2008 Aralık ayında, çelik üretimi için gerekeli metal üretimi, Ukrayna dünyanın sekizinci büyük çelik üretici olduğu bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 43 azaldı. Ekim ayında IMF ile imzalanan ve bir Avrupa ülkesine verilen en büyük meblağ olan 16.5 milyar dolarlık kredi anlaşması Ukrayna’yı bir ekonomik çöküşten kurtardı. Ancak son dönemde parlamento, IMF ile yapılan anlaşmanın şartlarında denk bütçe öngörülmesine rağmen yüzde 3 açık veren bütçeyi onayladı. Bu Şubat ayında büyük gereksinim duyulacak IMF yardımlarının ertelenmesine neden olabilir.

Politik Düşüş: Ukraynalı politikacılar bu günlerde ülkenin iflasa sürüklenmesine dair ağız dalaşı yapmakla meşguller. Ekim ayının ilk günlerinde Başkan Viktor Yushchenko rakibi Başbakan Yulia Tymoshenko’yu seçimlerde yıpratmak için Parlamento’yu feshetti ve erken seçim çağrısında bulundu. Tymoshenko ise kriz döneminde seçim yapmanın sorumsuzluk olduğunu belirterek seçim için ayrılacak bütçeyi bloke etti. Aralık ayında yapılan kamuoyu yoklamaları, halkın yalnızca yüzde 26’sının mevcut hükümetin, krizin üstesinden geleceğine inandığını gösteriyor. Politikacıların ağız dalaşı ülke ekonomisine zarar vermeye devam ettikçe iktidar partileri bunun bedelini ödeyecek gibi görünüyor.

NİKARAGUA

Ekonomik Hasar: ABD’nin Soğuk Savaş dönemindeki düşmanı olan Başkan Daniel Ortega mali krizi şöyle tanımlamıştı; “Tanrı ABD’yi cezalandırıyor.” Ama krizin dalgaları onun da ülkesine ulaşacağa benziyor. Nikaragua ekonomisi, merkez bankasının verilerine göre yıllık 800 milyon ile 1 milyar doları bulan, yurtdışında çalışan vatandaşlarının gönderdiği dövizlere bağımlı. ABD’de yaşanan kriz, bu ülkede yaşayan Nikaragualıların daha az para gönderebileceği anlamına geliyor. Kriz aynı zamanda, yatırımcıların hammadde piyasasını terk etmesi sonucu, ülkenin başlıca ihraç ürünü olan kahve fiyatlarının düşmesine de neden oldu.

Politik Düşüş: Ortega’nın otoriter rejimine gelişmiş ülkelerin beslediği nefret, ilk yardım için bu ülkelere ihtiyaç duyan başkan için her şeyi daha da sıkıntılı hale getirdi. Kasım ayında yapılan yerel seçimlerde, Ortega’nın partisinin başlıca iki rakibi engellendi, rejim karşıtlarının polis marifetiyle gözlerini korkuttu ve seçimleri yerel bağımsız ve uluslararası gözlemcilere kapattı. Buna karşılık olarak da ABD ve altı Avrupa ülkesi kalkınma yardımı için verilen 150 milyon doları askıya aldı. Ortaga ülkesindeki etkilerini gördükçe, ABD ekonomisinin girdiği darboğaza ‘Oh’ dediği için pişman olabilir.

Sayfa Yükleniyor...