Merkez Bankası'nın görev tanımı değişecek mi?

NTV'de soruları yanıtlayan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Merkez Bankası'nın görev tanımında değişiklik yapılmasına dair bir çalışmanın bulunmadığını söyledi.

Merkez Bankası'nın görev tanımı değişecek mi?

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, NTV Ankara İstihbarat Şefi Ahmet Ergen'in sorularını yanıtladı.

Bakan Yılmaz'a, son dönemde faiz kararları sebebiyle hem bakanlar hem de Cumhurbaşkanı tarafından eleştirilen Merkez Bankası'nın görev tanımının değişip değişmeyeceği soruldu.

Bu yönde bir kararın Bakanlar Kurulu'na gelmediğini belirten Yılmaz, ''Böyle bir değişiklik çalışması bildiğim kadarıyla yok'' dedi. 

''FİRE TARTIŞMALARINI ÇOK ANLAMSIZ BULUYORUM''

AK Partili 4 eski bakanla ilgili Yüce Divan konusunda Meclis Genel Kurulu son sözü söyledi. Özellikle oylamada AK Parti'den verilen fire olduğuna dair yorumları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu fire tartışmalarını çok anlamsız buluyorum. Yüce Divan oylamaları grup kararı alınamayacak oylamalardır. Tek tek her milletvekilinin gizli oyla iradesini ortaya koyduğu oylamalardır. Bizde de öyle oldu. Milletvekillerimiz iradelerini yansıttılar. Genel toplama baktığınız zaman eski bakanlarımızın Yüce Divan'a gitmemesi yönünde tecelli etti. Herkesin bu iradeye saygı göstermesi lazım.

Ortaya çıkan bu rakamlara dayanarak muhalefetin hükümetin güven oyunu kaybettiği gibi bir yorumu var.

Muhalefet partileri bence şu anda hukuki açıdan çok zorlama yorumlar yapıyorlar. Grup kararı alınmaması sadece iktidar partisi ile ilgili değil muhalefet partisiyle de ilgili. Kendi milletvekillerinizi topluca hareket etmeye zorlayamazsınız. Ama muhalefet partilerinde tercih beyanı hem de milletvekillerini topluca bir yana yönlendirme çabası görüyoruz. Biz böyle bir çaba içinde olmadık. Herkes tek tek vicdanı ile fikrini kanaatini ortaya koydu. Göndermesi için 276 oya ihtiyacı vardı meclisin. Bu oy çıkmadı meclisimiz bu bakanlarımızın gitmemesine karar vermiş oldu.

Merkez Bankası'nın yarım puanlık faiz indirimini nasıl değerlendiriyorsunuz size göre indirim yeterli mi?

Biz iktidara geldiğimiz yılda faiz oranları yüzde 60'ın üzerindeydi enflasyon yüzde 30'lar civarındaydı. Geçen sürede bunların ikisi de tek haneli rakamlara inmiş durumda. Ama biz yeterli bulmuyoruz daha aşağı insin diyoruz. 10 yıl önce faizleri daha çok bütçe açısından tartışıyorduk. Ağırlıklı olarak bankalar kamuyu finanse ediyordu o tarihlerde ve kamu ciddi bir faiz baskısı altındaydı. Şimdi geldiğimiz noktada kamu dengelerimiz sağlam, faizin bütçemizdeki payı düşmüş durumda. Ancak faizi bütçe açısından değil artık toplam ekonomi özellikle yatırımlar açısından tartışıyoruz. Türkiye'nin son bir iki yıllık büyüme performansına baktığımız zaman yatırımların henüz arzu ettiğimiz oranda gerçekleşmediğini görüyoruz. Bu da maliyetlerle ilgili faizle ilgili. Daha iyi bir yatırım ortamı anlamından faizlerin daha aşağı inmesi gerektiğini düşünüyoruz. Merkez bankasının adımı bu yönde bir adım ama daha ileriye de gitmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Merkez Bankası'nın görev tanımını da kapsayan, yeni görevler verilebileceğini belirten açıklamalar var hükümet içinden. Böyle bir hazırlık var mı, ne tür görevler üstlenebilir Merkez Bankası ek olarak?

Böyle bir değişiklik çalışması bildiğim kadarıyla yok. Böyle bir konu Bakanlar Kurulu'na gelmiş değil. Merkez Bankası'nın görevi fiyat istikrarını sağlamak ve büyümeye destek olmak.

Ekonomik koşulları ya da teknik gereklilikleri dikkate aldığınızda daha ileri gidecek bir faiz indirimi açısından alan var mı sizce?

Bence bir alan var. Geçen yıl sonunda 9.4'e kadar tahminimizi yükseltmiştik enflasyonda ama gerçekleşen 8.2 oldu. Bu yılki enflasyon perspektifimizi de bu daha güçlü hale getirmiş durumda. Geçen yılın gıda fiyatlarındaki bazın yüksek olması ve bu yıl inşallah daha iyi bir noktaya geliyor olmamız. Diğer taraftan petrol fiyatlarında geçen yılı 97 buçuk dolar bir ortalama ile kapattık ama bu yıl çok düşük seviyelerde. Biz Kalkınma Bakanlığı olarak bir varsayım yaptık 60 dolar alırsak ortalamasını modelimizde ölçtük. Büyümeye 0.4 pozitif katkısı var. Cari açığa 1.8 puan olumlu katkısı olacak. Enflasyona ise 2 puan civarında olumlu bir katkısını bekliyoruz. Bu konjonktürü faizler ve yatırımlar açısından da değerlendirmemiz anlamlı olur diye düşünüyoruz. Bir taraftan bunu değerlendirelim bir taraftan da bu 25 dönüşüm programımızla birlikte yapısal reformlarımıza da devam edelim istiyoruz.

Merkez Bankası'nın görev tanımını da kapsayan yeni görevler verilebilmesini öngören düzenleme hazırlıklarına dönük açıklamalar var hükümet içinden. Böyle bir hazırlık var mı yada ne tür görevler üstlenebilir merkez bankası ek olarak?

Böyle bir çalışma benim bildiğim kadarıyla yok. Merkez bankasının görevi şu anda fiyat istikrarını sağlamak, bununla çelişmemek kaydıyla da büyümeye destek olmak. İşte bununla çelişmemek kaydıyla büyümeye destek olmak kısmını biraz unutuyoruz.

Enflasyona yönelik özellikle petrol fiyatlarından kaynaklı olumlu beklentinizi aktardınız ama yine iklim koşulları nedeniyle gıda fiyatları üzerinde baskı oluşturacak durumlar var. Enflasyonda gıda ve tarım ürünlerinden kaynaklı bir risk oluştu mu yılın ilk ayı itibariyle?

Şu an itibariyle görmüyoruz. Bu yıl bir takım riskler gerçekleşse daha baz yüksekliğinden dolayı gıda fiyatlarından çok fazla farklılaşma beklemiyoruz. 2015 o anlamda daha olumlu geçecek diye düşünüyoruz. Diğer yandan bu konularda bir komite de oluşturduk. Bu komite alınması gereken bir tedbir olduğunda siyaset kurumunun önüne bu tedbirleri getirecek.

Büyüme konusunda dünya konjonktürüne dikkat çektiniz IMF'nin bu konuda bir değerlendirmesi var. Büyüme önünde iç ve dış kaynaklı risk görüyor musunuz bu yıl için?

Dünyaya baktığınız zaman bu yıl IMF'in son revizyonları aşağı yönde. Sadece Amerika Birleşik Devletleri olumlu bir tablo sergiliyor. Euro bölgesindeki büyüme 2014'te sadece yüzde 0.8. 2015'teki beklenti 1.2 ve çok küçük bir düzelme. Çin çok büyük bir ekonomi yüzde 6-7 bandına gelmiş durumda Çin'de büyüme. Bu konjonktürün içinde Türkiye büyümeye devam ediyor. Ancak biz bunu yeterli bulmuyoruz daha üst noktalara çıkmasını istiyoruz. Son 12 yılda siyasi istikrarla sağladığı kazanımları var Türkiye'nin. Bizim yapmamız gereken potansiyel büyümemizi zor koşullara rağmen yukarı doğru tırmandırmak. Bununda yolu mikro reformlardan geçiyor.

Dönüşüm programları açıkladınız. Bunların bir kısmı yasa değişikliği gerektiriyor. Bu yasa değişiklikleri seçim öncesinde çıkar mı, çıkarsa hangilerine öncelik vereceksiniz?

1300 civarında eylemi ok detaylı halde çalışılmış durumda. Bu tür hazırlıkların yapılış süreci dahi birçok şeyi, harekete geçiriyor. Bunların bir kısmı kanun gerektiriyor bir kısmı ikincil düzenleme gerektiriyor. Bir kısmı proje konusu. Kanun gerektiren eylemlerle ilgili meclisimizin takvimi önemli. Seçimlerden önce yapılabilecek kısmını meclise sevk etmek istiyoruz. Özellikle dinamik nüfus ve aile ve çalışan kadınlarımızla ilgili olan kısmı aşağı yukarı tamamlanmış durumda. Kısa süre içinde meclise sevk edileceğine inanıyorum.

Bugün plan ve bütçe komisyonunda da görüşmesi başlayacak torba yasa düzenlemesi var acaba onun içine girmesi gibi bir durum söz konusu mu?

Normalde ayrı bir düzenleme paket hazırlandı.

İlk ne zaman sonuç açıklayacaksınız?

İlk Nisan ayı içinde sonuçları açıklamayı öngörüyoruz. Bütün bu paket bittiği zaman 8 başlık kaldı, sosyal paketin geriye kalan 7 başlığı ile kayıt dışı ekonomi ile ilgili bir başlığımız var onu muhtemelen önümüzdeki günlerde başbakanımız açıklayacak böylece 25 paket paylaşılmış olacak. İlgili bütün bankalıklarımız bu sürecin içinde olacak bizde genel anlamda toparlayacağız hem hükümetle hem kamuoyu ile bunlar inşallah paylaşılmış olacak. Bu tür eylem planları hazırlamamızın en önemli unsuru zaten kurumlarımız bürokrasi topluma hesap verme bilinci içinde hareket edecek. Oraya yazılan eylemlerden yapılmayan varsa niye yapılmadığını izah etmek durumunda kalacak.

Son birkaç yıldaki gerçekleşmelerle 2023 hedeflerinde uzaklaşıldığı yorumları var. Bunlara katılır mısınız? 2023 hedeflerini hala yakalanabilir buluyor musunuz?

Türkiye son 12 yıldaki başarılarını güçlü bir zemin olarak alıp bu reformları en kısa sürece gerçekleştirmesi halinde ikinci bir atılım dönemine girecek. Siyasi istikrarımızı koruyup reformlarımızı devam ettirdiğimiz, makro istikrarla mikro reformları birleştirdiğimiz de Türkiye ikinci bir atılım dönemine girecek. Bu ikinci atılım dönemi Türkiye'nin üst orta gelir grubundan yüksek gelir grubuna girmesini getirecek. Yine Türkiye'nin yüksek insani gelişmişlikten en yüksek insani gelişmişliğe geçişini sağlayacak. Bu gerçekleştirilebilir bir hedef. Elbette kolay değil hepimizi zorlayacak bir hedef. Burada bazı hesaplar yapanlar var muhalefet yapıyor Türkiye 19.oldu gibi kamuoyunda sözler söyleniyor. Burada İngiltere'deki bir araştırma şirketinin henüz dünyada rakamlar netleşmediği bir ortamda yaptığı tahmini baz alarak bir takım yorumlar yapılıyor. Biz bu tür sıralamalarda IMF'in genelde verilerini kullanıyoruz. Buna baktığınız zaman Türkiye nominal olarak 18. satın alma gücü paritesine 19. sırada. Aslıdan 17. Sıradaydık ama Hollanda gayrisafi yurtiçi hasılasını yeniden hesapladı revize etti yüzde 15 gibi bir artış yaptılar. Aslında Türkiye'de henüz hesaplanmamış belli marjlar olduğunu da ben düşünüyorum açıkçası. Dün bizimde katıldığımız bir toplantıda Dünya Bankası temsilcisi enteresan bir yorum yaptı, Türkiye'nin geri kalmış bölgelerine dahi gittiğiniz zaman istatistiklerdeki durumla fiziki durum arasında ciddi farklılıklar var. Olumlu yönde.

Daha bütüncül bakılırsa bu fiyat seyrinin tersine dönmesi halinde oluşabilecek tabloya hazırlıklı mıyız?

Biz planlarımızı yüksek fiyattan yapmıştık zaten yani aşağı yukarı 100 dolar civarındaki bir petrole göre yapılmıştı. Bu bize bir marj kazandırıyor rahat nefes aldırıyor. Biz yine buna güvenmiyoruz. Bunlar yine inip çıkabilirler ama esas önemli olan temel politikalar.

Tasarrufların artırılması en önemli konulardan biri. Özellikle özel emeklilik fonlarına ilişkin çekincesi olan vatandaşların kamu bünyesinde benzer bir yapıya çekilmesi için çalışma başlatıldığı yönünde yorumlar var. Acaba sizin dahil olduğunuz bir çalışma mı bu?

Bizim gündemimize böyle bir konu gelmiş değil.

Bölge milletvekili olmanız nedeniyle de soruyorum son dönemde Cizre'de yaşananlar, sayın cumhurbaşkanının provokasyon mesajı veren açıklamaları var. Siz Cizre'de yaşanalar açısından açık provokasyon gözleminiz var mı?

Kesinlikle. Çözüm süreci Türkiye'nin hem demokratikleşmesi hem de kalkınmasıyla çok yakından ilgili. Bunun Türkiye'ye ne tür faydalar sağlayacağını maalesef dostlarımız kadar Türkiye'yi sevmeyenlerde biliyorlar. Dolayısıyla çözüm sürecini sabote etmek için ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar. Bunu zaten işte Cizre gibi mikro düzeyde sahneliyorlar. Fakat halkımızın iradesi güçlü. Genel olarak çözüm sürecine çok güçlü bir destek var. Ama inanın en büyük destek doğuda güneydoğuda. İnsanlar somut olarak hem yaşam kalitelerini ne kadar etkilediğiniz hem de iş hayatlarını yatırım ortamlarını, çalışma ortamlarını ne kadar etkilediğini görüyorlar. Ben bütün bu sabotaj girişimlerinin halkın bu desteği karşısında etkisiz kalacağına yürekten inanıyorum. Ancak bir takım güvenlik tedbirleri de elbette gerekiyor. Önümüzdeki dönemde inşallah oradaki provokatif eylemlerinde sona erdiğini göreceğiz. Cizre maalesef terörle gündeme geliyor ama o kadar muazzam bir tarihi var ki Cizre'nin keşe insanlarımız gidip görebilseler. Kaleleriyle, medreseleriyle muazzam bir tarihi birikimi var. Bu bölgelerimiz terörle, kavga ile şiddetle değil aslında bu tarihi dokusuyla birikimiyle gündeme gelmeli.

GAP kapsamında yeni hamleler görecek miyiz?

Uzun bir süredir dört bölgemizle ilgili eylem planları hazırlıyoruz. GAP, DAP, KOP, DOKA. Bunlarla ilgili önemli çalışmaları tamamlamış durumdayız. Bunları da sayın başbakanımız muhtemelen bu bölgeleri ziyaret ettiğinde açıklayacak. 2008-2013 döneminde GAP'a 22.4 milyar TL tahsisat yapmışız 19.4 milyar TL harcama gerçekleşmiş. Daha insan odaklı daha kapsamlı insani boyutu çok daha güçlenmiş eylem planı ile çalışmalarımızı devam ettireceğiz. 2002 yılında bütün GAP illerinin ihracatı 700 milyon doları bulmuyordu. Geçen sene bütün bu olumsuz bölgesel koşullara rağmen 9 milyar doları geçtik.

Hükümet programına giden yeni düzenlemelerin en dikkat çekenlerinden biri gelire göre taksit sistemiydi. Bu sistem için bir veri toplama sürecinden söz edildi. İlk bulgular tespitler diyebileceğimiz bir durum var mı?

Bizim makro ihtiyati tedbirlerimiz oldu ve giderek bu tedbirlerimizin daha rafine hale geldiğini görüyoruz. Tüketim çok önemli ancak gelirle bağlantılı olması lazım. Gelirlerinden kopuk harcama eğilimi açısından hem de Türkiye'nin tasarruflarını arttırma ihtiyacımızdan dolayı bunu yapmamız lazım.

Sayfa Yükleniyor...