'Rakamları uçuşturmanın sorumluluğu olur'

Devlet Bakanı Babacan, IMF anlaşmasıyla ilgili olarak "Rakamlar uçuşuyor havada. Bakın bu rakamları böyle havalarda uçuşturmanın ciddi sorumluluğu olur'' dedi.

'Rakamları uçuşturmanın sorumluluğu olur'

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, IMF-Dünya Bankası yıllık toplantılarının dün sona ermesinin ardından, bugün Başbakanlık yeni binada bir değerlendirme toplantısı düzenledi.

Toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Babacan, IMF ile imzalanması gündemde olan Stand-By anlaşması ile ilgili sorular üzerine, prensip olarak yeni bir Stand-by Anlaşması ile alakalı, önemli bir gelişme olduğunda belli bir aşamaya geçildiği zaman, zaten bir basın toplantısı ile ya da Hazine Müsteşarlığından yapılan yazılı açıklama ile duyurduklarını söyledi.

''Dolayısıyla her gün, her fırsatta bununla ilgili bize soru sorulmasının tek bir sonucu olmayacaktır'' diyen Babacan, farklı ortamlarda, farklı sorulara verilen cevaplar arasında cımbızlanan kelimelerle, cümlelerle böyle bir hava oluşturulmaya çalışıldığını söyledi. Babacan şöyle devam etti:

''Bazen bu oluşturulmaya çalışılan hava olumlu, bazense olumsuza doğru gidiyor. Rakamlar uçuşuyor havada. Bakın bu rakamları böyle havalarda uçuşturmanın ciddi sorumluluğu olur. Kimse sağlam kaynaklara dayanmadan rakam telaffuz etmesin. Bu rakamlarla alakalı karar, müzakerelerin en sonunda belirlenir ve orada zaten açıklanır. Yok rakam şu mu? Bu muydu rakam? rakam büyük müydü, küçük müydü? Bunları anlamakta gerçekten zorluk çekiyoruz. Ümit ediyoruz bir art niyet yoktur böyle rakamları havada uçuşturmanın. Bakın bu ciddi bir meseledir. Türkiye ekonomisinin istikrarı ile alakalı, piyasaların istikrarı ile alakalı ciddi bir meseledir. Milyarlarca dolarlardan bahsediyoruz. Yani rakam şu ya da bu oluşunun önemli piyasa sonuçları olur.''

AÇIKLAMALARI KENDİMİZ YAPARIZ
Bu konuda çeşitli haberlerin yapıldığını ve yetkililerden alınan bilgilere dayandırıldığını ifade eden Babacan, ''söyle açıkça kimden aldığını... Biz bu konularda açıklamamızı ya kendimiz yaparız ya da Hazine Müsteşarlığı yazılı açıklama yapar'' dedi.

Kendilerinden başka yetkili olmadığının da altını çizen Babacan, bu konudaki çalışmaları Hazine Müsteşarının bizzat, fiilen götürdüğünü ve çok dar bir ekiple çalıştığını kaydetti.

Babacan, kendisinin de gerektiği zamanlarda müdahaleleri yaptığını ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a da gelişmeler hakkında bilgilendirme yaptıklarını söyledi. Başbakan Yardımcısı Babacan şöyle devam etti:

''Onun gerekli talimatları alınır. Başkası yok bu işin içinde, başka yetkili yok. Biz söylemiyoruz bunları. Hangi yetkili söylüyor bunları. Dolayısıyla yetkisiz kişilerden (yetkili) diye haberler yapılıyor. Hiç kimsenin bilgisi yok. Ama soruluyor. Alınan cevaplar havalarda uçuşuyor. Bunlar doğru olmaz. Benden duymadıkça, Hazine Müsteşarlığından yazılı bir açıklama yapılmadıkça, özellikle piyasalardaki karar vericilere de söylüyorum. Hiçbir habere, duyuma ve dedikoduya inanmayın. Biz zamanı gelince onunla ilgili açıklamamızı resmi yöntemlerle yaparız. Onun dışındaki bilgilere, duyumlara asla güvenmeyin. O haberlere göre alanlar, satanlar sonucuna kendileri katlanır. Bu haberlerin kredibilitesi ve güvenirliği önemli. Ben, İbrahim Bey ve Sayın Başbakandan başka bilen de yok.''

BORÇLARIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ
Babacan, ''IMF ile anlaşma imzalanmaması halinde reel sektörün büyümesinin nasıl sağlanacağı'' yönündeki soru üzerine, Orta Vadeli Programın temelinde bu konuların yer aldığını ifade ederek, ''Yani Hazine'nin, kamu sektörünün borçlanma ihtiyacını azaltmak, böylece bankalarda tüketici kredisi olsun, ticari kredi olsun bu krediler için daha fazla imkan bırakmak'' diye konuştu.

Bu sene Hazine'nin borç çevirme oranlarının artan bütçe açığı sebebiyle yüzde 50'nin üzerinde seyrettiğini belirten Babacan, ancak bu sene aldıkları tedbirler ve gelecek yıl bu tedbirlerin etkisi düşünüldüğünde iç borç çevirme oranının da artık tedrici olarak düşmeye başladığının görüldüğünü söyledi.

Gelecek senenin borç çevirme oranının bu seneye göre çok daha düşük olacağını, daha sonraki sene ise daha da düşeceğini anlatan Babacan, şöyle devam etti:

''Biz Orta Vadeli Programımızı açıklarken dedik ki (bu program IMF'den herhangi bir finansman öngören bir program değildir). Yani kendi ayakları üzerinde duran bir programdır, ama nedir? öyle bir şey olursa da işte iç borçlanma oranlarının, iç borç döndürme oranları düşecektir. Böylece piyasaya sağlayacağı kaynaklar imkanıyla da büyümemize olumlu katkıda bulunacaktır.

Bu çerçeveden baktığımızda ve bankalarımızdaki toplam aktiflerin, toplam mevduatın bu krizde dahi büyüme eğiliminde olduğunu düşündüğümüzde bizim ortaya koyduğumuz program kendi başına borç sürdürülebilirliği açısından, borç dinamikleri açısından aslında Türkiye'nin ne kadar sağlam bir noktada olduğunu ortaya koymaktadır.''

Babacan, konuyla ilgili bir şüphenin olması ya da bir riskin oluşması halinde reel faizlerin bu kadar aşağı inmesinin mümkün olmayacağını belirterek, ''Reel faizlerin, nominal faizlerin tarihi düşük seviyelere ulaşması zaten mümkün değildir. Dolayısıyla bu konularla ilgili riskler, hesaplar, kitaplar zaten piyasa göstergelerine anında yansır'' dedi.

Babacan, IMF'nin finansmanı olmasa da Orta Vadeli Programın sürdürülebilir bir kamu dengesi, sürdürülebilir bir borç dinamiği içerdiğinin rahatlıkla söylenebileceğini kaydetti. Babacan, ''Bunu sadece söylemiyoruz bunu piyasa göstergeleri de açıkça ortaya koyuyor'' diye konuştu.

Sayfa Yükleniyor...