Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yüksek faizle bir yere varamayız

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020 yılına ilişkin merkezi yönetim bütçe uygulama sonuçlarını, DEİK Yönetim Kurulu üyelerini kabulünde açıkladı. Faizin düşürülmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Asıl iş faizi düşürmek suretiyle enflasyonu aşağıya çekmektir. Yakında bu reformları kamuoyu ile paylaşacağız. Reform gündemimize uygun adımları hızla hayata geçireceğiz" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yüksek faizle bir yere varamayız

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dolmabahçe Ofisi'nde DEİK Yönetim Kurulu üyelerini kabul etti. Erdoğan burada yaptığı konuşmada, 2020 yılının aralık ayı ile ocak-aralık dönemi merkezi yönetim bütçe uygulama sonuçlarını açıkladı. 

Sözlerine, DEİK çatısı altında Türkiye'nin gelişmesi, güçlenmesi, büyümesi için gayret gösteren tüm iş adamlarına şükranlarını sunarak başlayan Erdoğan, programdan önce, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı Resim Müzesi Restorasyon Sonrası Açılış Programı'nı gerçekleştirdiklerini hatırlattı. 

Erdoğan, uzun yıllar ihmal edilmiş olan ve Topkapı Sarayı'nda bulunan 5 bini aşkın resim ve bunların içerisinde 533 tanesinin bakımı yapılmak suretiyle depolardan çıkarılarak getirildiğini ve bir resim müzesinin açılışını yaptıklarını söyledi. 

Erdoğan, konuşması sırasında toplantıda bulunan Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir'e, "Ebru Hanım sen bunları çok seversin. Orayı bir gezip görmende fayda var" dedi. 

Muhteşem bir sergi olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bugün onun açılışını yaptık. Bundan sonraki süreçte de yine o depolarda kalan diğer resimleri de bakımlarını yapmak suretiyle alıp, onları da değişik yerlerdeki yeni yaptığımız veya mevcut inşallah binalarımıza taşıyarak milletimiz, tüm insanlığa bunları sunacağız. Çünkü kültürünüz varsa, sanatınız varsa gücünüz var. Eğer kültür ve sanattan yoksunsanız hiçbir şeyiniz yok" ifadelerini kullandı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2021 senesinin milletle beraber tüm insanlık için sağlık, huzur, esenlik getirmesini temenni ederek, bu sene koronavirüs salgını sebebiyle DEİK ailesiyle arzu ettikleri sıklıkta bir araya gelemediklerini aktardı. 

Mart ayında planlanan Dünya Türk İş Konseyi'nin 10. Kurultayı'nı da yine salgından dolayı gerçekleştiremediklerini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Önümüzdeki dönemde salgın şartlarının hafiflemesiyle beraber inşallah DEİK bünyesindeki çalışmalarımıza hız vereceğiz. Öyle veya böyle, ama video konferans vasıtasıyla ama telekonferans vasıtasıyla şu ana kadar nasıl bu çalışmaları yürüttüysek bundan sonra da en kötü ihtimalle bu şekilde bunu yürütmeye devam edeceğiz. Durmak yok yola devam. Türkiye olarak ticaret diplomasisi alanında yeni bir sıçramaya ihtiyaç duyuyoruz.

Salgın döneminde güçlü sağlık alt yapısının yanı sıra üretimin, araştırma, geliştirmenin, ihracatın, ticaretin ve ticarette pazar ve ürün çeşitliliğinin önemini de gördük. Sadece iç piyasaya odaklanan şirketler salgından olumsuz etkilenirken ihracata, inovasyona, Ar-Ge'ye önem veren firmalar ise süreci en az zararla atlattı. Özellikle ihracat odaklı çalışan şirketlerimizin salgın döneminde müşteri yelpazesini genişlettiklerini görüyoruz." 

"TÜRK FİRMALARI GÜVENİLİRLİKLERİYLE RAKİPLERİNE FARK ATTI"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sanayicimizle bir araya geldikçe, üreticilerimizi, ihracatçılarımızı dinledikçe şu gerçeğin farkına daha iyi varıyoruz. Her ne kadar bu salgın beraberinde çeşitli zorluklar, sıkıntılar getirse de iş dünyamızın önünde yeni fırsat pencereleri de açıyoruz." diye konuştu. 

Türk firmalarının yine bu dönemde kaliteli ürünleri, rekabetçi fiyatları, hepsinden önemlisi güvenilirlikleriyle rakiplerine fark attığını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi: 

"Şüphesiz bunda dünya genelinde Asya merkezli üretim biçimlerine yeni alternatifler oluşturma çabasının da payı var. Salgında tüm yumurtalarını tek sepete koymanın özellikle riskini gören şirketler bu süreçte üretim ağlarını ve merkezlerini çeşitlendirmeye başladılar. Bu arayışlarda ülkemizin adı giderek daha fazla ön plana çıkıyor. Aşılamanın artmasıyla beraber dünya genelinde salgın geriledikçe taşlar yerine oturacak, ülkemizin yakaladığı ivme daha da artacaktır. Tıpkı salgın döneminde olduğu gibi, salgın sonrası dönemde de dünya, inşallah Türkiye'nin başarılarını konuşmaya devam edecektir.

Küresel ticaret ve büyümede beklenen büyük düşüşe karşılık Türkiye pozitif büyüme çizgisinin altına inmemeyi başarmış bir ülkedir. Bu tabloda özellikle ihracatta yakaladığımız performansın büyük katkısı vardır. Geçtiğimiz yılı 169,5 milyar dolar gibi orta vadeli program hedefinin 4 milyar üzerinde bir rakamla kapatmayı başardık. Öyle ki 2020'nin son ayında tüm zamanların ihracat rekorunu kırdık. Aynı şekilde 4. çeyrek de 51,2 milyar dolarla en yüksek ihracatı gerçekleştirdiğimiz dönem oldu."

"SALGININ ETKİLERİYLE MÜCADELEYİ HEM MAKRO EKONOMİK HEM DE MALİ ALANDA ATACAĞIMIZ ADIMLARLA DESTEKLEYECEĞİZ"

Cumhurbaşkanı , Türkiye'nin salgın sonrası döneme güçlü, dayanıklı ve rekabetçi bir küresel oyuncu olarak gireceğini belirterek, "Salgının etkileriyle mücadeleyi hem makro ekonomik hem de mali alanda atacağımız adımlarla destekleyeceğiz. Ekonomimizin güçlü yönlerini sağlamlaştırırken tedbir gerektiren hususların üzerine de kararlılıkla gideceğiz." dedi.

Erdoğan, ihracatın ithalatı karşılama oranının altın hariç tutulduğunda yüzde 85,6 ile oldukça yüksek bir düzeyde gerçekleştiğini söyledi.

Ülkenin küresel ihracattaki payının geçen yılın ocak-ekim verileri itibarıyla ilk defa yüzde 1'i geçerek yüzde 1,03 seviyesine çıktığını dile getiren Erdoğan, "İhracatçı sayımız 87 binin 400'ü aşarken geçen yıl ilk defa ihracat yapan firma sayımız 18 bin 123 olarak kayıtlara geçti. Sizlere verdiğimiz sözü tutarak başlattığımız ihracatçılarımıza yeşil pasaport uygulamasından şu ana kadar 17 bin 514 iş insanımız faydalandı. Biz de bu süreçte hep ihracatçılarımızın yanında yer aldık" diye konuştu.

Erdoğan, geçen yıl mal ve hizmet ihracatında toplam 3 milyar 150 milyon lira destek ödemesi yaptıklarını belirterek, bu yıl destek ödemesinde hedefin 4,1 milyar liraya ulaşmak olduğunu kaydetti.

Salgın döneminde sanal ticaret heyetleri, sanal fuarlar, elektronik ticaret faaliyetleri gibi organizasyonlarla ihracatçıları desteklemeyi sürdürdüklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Temassız ticaret uygulamasını yaygınlaştırarak ürün sevkiyatlarının kesintisiz yapılabilmesini bu arada temin ettik. Ağustos ayında devreye aldığımız kolay ihracat platformu dünyadaki emsallerine göre çok daha kapsamlı ve etkin hizmetler vermektedir. Yeni nesil ihtisas ve serbest bölge modeliyle özellikle Ar-Ge yoğun, yüksek katmanlı inovasyon ve teknoloji odaklı sektörlerde yeni firmaları ve yatırımları teşvik ediyoruz. Yurt dışı lojistik merkezlerini destekleyerek ihracatçılarımızın tedarik ve dağıtım süreçlerine katkı sağlıyoruz. Halen 102 ülkedeki 146 merkezde görev yapan 201 ticaret müşavirimizle dünyanın her yerinde her an ihracatçılarımızın yanında olduğumuzu gösteriyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yılın son günlerinde İngiltere ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşmasının Gümrük Birliğinden sonraki en önemli ticaret anlaşması olduğunu vurgulayarak, böylece Birleşik Krallıkla ticari ilişkilerin Brexit sonrası daha da genişleyerek sürebilmesini sağladıklarını anlattı.

Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşmasını güncelleme çalışmalarının sürdüğünü dile getiren Erdoğan, "İnşallah 2021 yılında tüm bu çalışmaları daha da ileriye taşıyarak yolumuza devam edeceğiz" dedi.

"SOSYAL BÜNYEYİ VE EKONOMİYİ DESTEKLEYECEK TEDBİRLERİ ALDIK"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen yıl başlayan yakın tarihin en şiddetli salgını sürecinde küresel ticaret, sermaye akımları, yatırımlar ve turizm başta olmak üzere ekonomilerde tarihi daralmalar yaşandığını belirterek, salgının seyrine ilişkin belirsizliklerin önümüzdeki dönemi küresel ekonomi açısından daha da zorlaştırdığını kaydetti.

Böyle bir konjonktürde Türkiye olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin sağladığı avantajlar sayesinde sosyal bünyeyi ve ekonomiyi destekleyecek tedbirleri hızla devreye aldıklarını vurgulayan Erdoğan, nasıl bir musibetle karşılaşılırsa karşılaşılsın Türkiye'nin her türlü zorluğa, yeni gelişen fırsatlara ve farklı senaryolara hazırlıklı olduğunu herkese gösterdiklerini anlattı.

Erdoğan, son 18 yıldır eğitimden sağlığa, adaletten sosyal güvenliğe kadar vatandaşın hayatına dokunan alanlarda gerçekleştirilen bu reformların bu zorlu günlerde ülkeyi diğerlerinden ayrıştırdığını belirterek, şöyle konuştu:

"Salgın nedeniyle yapmak zorunda kaldığımız kısıtlamaların üretici ve çalışanlarımızın üzerinde oluşturduğu yükü en az seviyeye indirebilmek için pek çok ilave desteği uygulamaya geçirdik. Gerekirse yeni destekleri de devreye alacağız. Ülkemizin ve milletimizin huzuru, geleceği, güvenliği için özellikle atik olacağız, ihtiyatlı olacağız, gerçekçi olacağız, ayaklarımızı yere sağlam basacağız. Hepsinden önemlisi her hal ve şart altında vatandaşlarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz. Türkiye salgın sonrası döneme güçlü, dayanıklı ve rekabetçi bir küresel oyuncu olarak girecektir. Salgının etkileriyle mücadeleyi hem makro ekonomik hem de mali alanda atacağımız adımlarla destekleyeceğiz. Ekonomimizin güçlü yönlerini sağlamlaştırırken tedbir gerektiren hususların üzerine de kararlılıkla gideceğiz."

Erdoğan, serbest piyasa ekonomisi çerçevesinde atılan adımların etkisinin finansal piyasa göstergelerine müspet bir şekilde yansımaya başladığını ifade ederek, "Kur cephesine baktığımızda Türk lirasının dolara karşı yüzde 12, avroya karşı yüzde 10 düzeyinde değer kazandığını görüyoruz. Paramızın değerindeki artış ve altın fiyatlarındaki gerileme sayesinde kasım ayından buyana merkezi yönetim borç stokumuz yaklaşık 150 milyar lira azaldı. Sadece bu netice bile 2020 yılı milli gelir tahminimizin yaklaşık yüzde 3'üne denk geliyor." dedi.

Ülke risk biriminin de düştüğünü belirten Erdoğan, "Son iki ayda 5 yıl vadeli Türkiye CDS'leri 210 baz puanlık bir gerilemeyle 320 baz puana indi. Türkiye'nin borçlanma maliyetlerini atacağımız kararlı adımlar ve güçlü politika çerçevemizle inşallah düşürmeye devam edeceğiz." diye konuştu. 

"YURT DIŞINDAKİ YATIRIMCILARIN TÜRK VARLIKLARINA TALEBİ ARTMAYA BAŞLADI"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışındaki yatırımcıların Türk varlıklarına olan talebinin de artmaya başladığının görüldüğünü ifade ederek, son aylarda ülkeye yurt dışından 15 milyar doların üzerinde portföy girişinin gerçekleştiğini söyledi. 

Türkiye'ye güvenen yatırımcıların bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kazanmaya devam edeceğini belirten Erdoğan, "Ekonomimizin uzun dönemli sürdürülebilir ve kaliteli bir büyüme yapısına kavuşmasını amaçlıyoruz. Büyümenin kendisi kadar istikrarını ve istihdam oluşturmasını da önemsiyoruz. Bu doğrultuda yeni hamlelerle Türkiye'yi değişen küresel değer zincirinin önemli bir oyuncusu haline getireceğiz" dedi.

Erdoğan, yüksek teknoloji sektörleri öncelikli olmak üzere çekilecek uluslararası yatırımlarla ülkeyi bir yatırım, üretim ve teknoloji üssü yapacaklarını vurgulayarak, yatırım ortamının daha da iyileştirileceği, öngörülebilirliğin daha da artırılacağı, yatırımcıların beklentilerinin daha yüksek düzeyde karşılanacağı bir ortamın tesisi için gereken tüm adımların atılacağını kaydetti.

"YAKINDA REFORMLARI KAMUOYUYLA PAYLAŞACAĞIZ"

ve hukuk alanındaki reform gündemiyle ilgili yoğun bir hazırlık döneminin geride bırakıldığını anlatan Erdoğan, "Arkadaşlarımız, iş dünyamızın ve sivil toplum kuruluşlarının görüş, öneri ve taleplerini en ince ayrıntısına kadar dinlediler. Yakında bu reformları kamuoyuyla paylaşacağız. Reform gündemimize uygun adımları hızla hayata geçireceğiz. Ekonomide bu sene temel hedeflerimizden biri fiyat istikrarını sağlamak olacaktır." şeklinde konuştu.

Erdoğan, enflasyonun bu ülkede yaşayan her bir ferdin hayatına dokunduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Biz enflasyonu yüzde 30'lar civarından tek hanelere düşürmüş yönetim olarak faiz oranının yüzde 63 olduğu böyle bir dönemden 4,6'ya, enflasyonu da 6,4'e düşürdüğümüz dönemi biz yaşadık. Boşuna konuşmuyorum ben. Yüksek faize karşı olduğumu söylemek boşuna değil. Bütün bunları bu işi yaşayarak söyleyen birisiyim. Şu anda karşımda ağırlıklı yatırımcılarımız var, girişimcilerimiz var ve birçoklarınızın faiz yükü altında nasıl ezildiğinizi biliyorum. Bu bankaların sizi nasıl sömürdüğünü biliyorum. Yeri geldiği zaman Türkiye'yi bir faiz cenneti haline getirmekten bahsediyoruz, ama öbür tarafta bankalarımız, gerek kamu gerek özel sektör bankaları ne kadar kar etmişler, bunu konuşuyorlar. Tamam da sen ne kadar yatırımcı kazandırdın bu ülkeye, bir de bunu söylesene? Ve ne kadar yatırımcı var, ne kadar istihdam sağlıyoruz? Bir de bunu konuşun bakalım. Bunu konuşmuyorlar. Bana yatırım lazım, istihdam lazım, üretim lazım, ihracat lazım. Eğer bu dört başlık yoksa hiçbir şey yok. Biz bunla övüneceğiz.

Şu anda dünyaya bakalım. Amerika'da faiz oranı ne? Japonya'ya bakalım faiz oranı ne. Eksi. Gelelim Avrupa'ya, 1-2. İsrail, eksi. Bütün bunlar apaçık ortadayken biz yüksek faizlerle övünüyoruz . Yüzde 20, yüzde 25, yüzde 30'lara kadar gitti bir ara. Bununla övünüyoruz. Ve birçok şirketimizi adeta batırmakla övünüyoruz. Arkadaşlar beni dinlerler, dinlemezler, ben bunlara karşıyım. Bunlarla mücadelemi de sonuna kadar devam ettireceğim. Kim ne derse desin. Çünkü ben buna inanmıyorum. İnandığım tek şey var, yüksek faizle bir yere varamayız. 'Efendim bizim şu kadar borcumuz var. Bu borcu neyle ödeyeceğiz?.' Bu borcu yüksek faizle dışarıdan kendimize imkan sağlamakla değil, kendi kaynaklarımızla bunu nasıl öderiz, onun çalışmasını yapacağız. Bunun başka çıkışı olmaz."

"KAMU HARCAMALARINI DAHA VERİMLİ HALE GETİRECEK BİR TASARRUF PROGRAMINI HAYATA GEÇİRECEĞİZ"

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kamu harcamalarını daha verimli hale getirecek bir tasarruf programını hayata geçireceğiz. Özellikle cari harcamaların daha tasarruflu bir biçimde yapılmasına özen göstereceğiz. Taşıttan lojmana, temsil ağırlamadan hizmet binası yapımına kadar tüm harcamaları asgari seviyede tutarak, tasarruf tedbirlerine azami riayet edeceğiz" dedi.

Erdoğan, kur istikrarının enflasyonla mücadelede önemli bir yer tuttuğunu belirterek, "Ama değerli arkadaşlar, domates, patates, leblebi çekirdek... Bütün bunlarla beraber biz bu işte mücadele ederiz diyorsanız, kusura bakmayın bir yere varamazsınız. Asıl iş, faizi düşürmek suretiyle enflasyonu aşağı çekmektir. Bunun bir numaralı enflasyonla mücadelede altyapısını faiz oluşturuyor. enflasyonla doğru orantılıdır. Ne kadar aşağı çekerseniz o da aşağı gelir çünkü biz bunu yaşadık" diye konuştu. 

Ekonomik olduğu kadar sosyal boyutunu çok önemli gördükleri enflasyonla bütüncül bir mücadeleyi etkili bir şekilde sürdüreceklerini vurgulayan Erdoğan, cari açıkla mücadelede yapısal önlemlere de hız verdiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her türlü ürünü üretebilecek kapasiteye sahip olan imalat sanayinin ithal ara malı bağımlılığını azaltma yönünde mesafe kaydettiklerini belirterek, "En önemlisi savunma sanayinde başarıyı getiren yönetişim modelini imalat sanayinin diğer alt sektörlerinde uygulayacağız. Avrupa başta olmak üzere önemli ticaret ortaklarımızdaki canlanma ile turizm ve hizmet sektörlerinin de beklediğimiz toparlanma cari açıkla mücadelemize katkı sağlayacaktır" ifadelerini kullandı.

Salgınla mücadeleyi tamamladıktan sonra dönemsel istihdam kayıplarının kalıcı nitelikteki sorunlara dönüşmesini engelleyecek adımları da atacaklarını aktaran Erdoğan, "Bu şekilde ekonomide sağlayacağımız güven ve istikrar sayesinde, bu iki kavram çok önemli; güven ve istikrar. Bundan asla taviz veremeyiz. Üzerimizdeki faiz yükünden de önemli ölçüde kurtulacağımıza inanıyorum" diye konuştu.

Erdoğan, kendi dönemlerinde ekonominin en güçlü yanlarından birinin daime sağlam kamu maliyesi olduğunu ifade ederek, "Kamu maliyemiz, nispeten düşük borçluluk oranlarımız sayesinde, bugün de bizi pek çok ülkeden olumlu yönde ayrıştırıyor. Dönemsel etkiler nedeniyle bütçe açığımız son yıllarda artış göstermiş olmakla birlikte, alacağımız kararlı tedbirlerle burada da kalıcı bir iyileştirme yapmak amacındayız" dedi.

"2020 YILINDA TOPLAM BÜTÇE HARCAMALARI 1 TRİLYON 202 MİLYAR LİRAYA ULAŞTI"

Bu vesileyle kamu maliyesinde 2020 yılını nasıl geçirdiklerinin kısa bir değerlendirmesini yapmak istediğini dile getiren Erdoğan, yıl sonu rakamlarının bugün itibarıyla netleşmiş durumda olduğunu söyledi.

Erdoğan, 2020 yılında toplam bütçe harcamalarının 1 trilyon 202 milyar liraya ulaşarak, program hedefinin altında kaldığını belirterek, şöyle devam etti:

"Gelir tarafında ise beklentilerden daha iyi ekonomik performans göstererek 1 trilyon 29 milyar liraya ulaştık. Böylece yıl sonu bütçe açığımız 173 milyar lirayı bile bulmayarak, program hedefi olan 239 milyar liranın altında kaldı. Programda bu sene için öngördüğümüz büyüme oranının gerçekleşmesi durumunda, bütçe açığı milli gelirin yüzde 3,6 oranına gerileyecektir. Böylece yılı yüzde 4,9'luk bütçe açığı hedefinin altında kapatmış olacağız. Gelişmekte olan ülkelerde yüzde 10,7'lik bütçe açığı verildiği bir dönemde, sağladığımız bu başarı takdire şayandır. Geçtiğimiz Eylül ayındaki hazırlıklar sırasında 2021 yılı için yüzde 4,3'lük bir bütçe açığı hedefi koymuştuk."

Cumhurbaşkanı Erodğan, ekim ayının ikinci yarısından itibaren vaka sayılarının tüm dünyada olduğu gibi hızla artmaya başladığını ve ikinci dalganın yaşandığını anlatarak, "Önce sağlık, önce insan" diyerek, salgının önünü kesmek için gereken tedbirleri yeniden uygulamaya geçirdiklerini ifade etti.

"MALİ DİSİPLİNDEN TAVİZ VERMEMEKTE KARARLIYIZ"

Eylül sonu itibarıyla duyurdukları programın makro ve mali dengelerin doğal olarak bu gelişmelerden etkilendiğini vurgulayan Erdoğan, küresel salgının etkilerinin 2021 yılında da hissedileceğinin anlaşıldığına dikkati çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Aşıyla ilgili gelişmelerin beklenenden daha uzun bir sürece yayılması, tüm dünyada ekonomilerin ve bütçe açıklarının toparlanmasını geciktiriyor. Bu tablo, ülkemizde de 2021 yılı için bütçe öngörülerimize yönelik birtakım riskleri beraberinde getiriyor. Salgının uzamasına bağlı olarak 2020’de bütçe gelirlerinden feragat edip hayata geçirdiğimiz düzenlemelerin bir bölümünü, bu senenin ilk çeyreğine ve hatta bazılarını 2021’in ilk yarısına kadar uzattık. Buna ilaveten, salgın tedbirleri sebebiyle ekonomik aktivitede ortaya çıkan yavaşlama, vergi ve vergi dışı gelirlerimizin düşme ihtimalini beraberinde getiriyor. Bütçemizin harcama tarafında da kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin desteği, esnaf destek paketi gibi ekonomiyi ve istihdamı desteklemeye yönelik artışlar söz konusudur. Sağlık harcamalarındaki ilave artışlar da program hedeflerimizin üzerinde rakamlara işaret ediyor."

Bütçeye gelen bu ilave yüklere rağmen mali disiplinden taviz vermemekte kararlı olduklarını anlatan Erdoğan, "Bir taraftan maliye politikasını aktif bir biçimde kullanırken, diğer yandan bütçe açığını aşağıya çekecek tedbirleri hayata geçireceğiz. Bunlardan taviz yok. Böylece mali disiplini, 18 yıldır yaptığımız gibi önümüzdeki dönemde de ekonomimizin en önemli çıpası olarak kullanmayı sürdüreceğiz. Bu amaçla 2021 yılı için bütçe açığını milli gelirin yüzde 3,5’i seviyesinde tutmayı yeni hedef olarak belirledik. Bütçede oluşturacağımız mali alanı, gerekmesi halinde salgın kaynaklı ilave harcama ihtiyaçlarını karşılamak üzere kullanacağız." şeklinde konuştu. 

"TASARRUF TEDBİRLERİNE AZAMİ RİAYET EDECEĞİZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tedbir paketlerini oluştururken temel prensiplerden taviz verilmediklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Ancak hizmette tasarruf olmayacağının altını özellikle çizmek istiyorum. Hizmetlerimizi artırırken kamu olarak vatandaşın bize emanet ettiği vergileri, en doğru şekilde, ekonomik ve verimli kullanacağız. 
Bu anlayışla özellikle kamu harcamalarını daha verimli hale getirecek bir tasarruf programını hayata geçireceğiz. Özellikle cari harcamaların daha tasarruflu bir biçimde yapılmasına özen göstereceğiz.

Taşıttan lojmana, temsil ağırlamadan hizmet binası yapımına kadar tüm harcamaları asgari seviyede tutarak, tasarruf tedbirlerine azami riayet edeceğiz. Yatırımlarda, kısa sürede sonuç alacağımız üretken alanlara öncelik vereceğiz. Ar-Ge, dijitalleşme, insan kaynakları, lojistik, enerji gibi yatay alanların yanı sıra savunma sanayi ile sulama başta olmak üzere tarımdaki yatırımları hızlandıracağız."

Kamuda tasarrufları artırmanın etkili bir yolunun da dijital dönüşüme hız vermekten geçtiğine işaret eden Erdoğan, "Bu kapsamda e-tebligat, uzaktan eğitim, çevrimiçi toplantı ve elektronik belge yönetim sistemleri gibi uygulamaların kullanımını yaygınlaştıracağız. İdarelerimizin ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik alımlarının, ölçek ekonomilerinden yararlanılarak daha düşük maliyetlerle karşılanmasını temin edeceğiz." dedi.

Erdoğan, en büyük gider kalemlerinden olan sağlık alanında koruyucu sağlık hizmetlerini artırıp tedavi harcamalarının azaltılacağının altını çizerek, "Kamu finansmanının daha etkin bir biçimde sağlanabilmesi amacıyla Tek Hazine Kurumlar Hesabı kapsamındaki kurum sayısını artıracağız. Kamu harcama programlarını düzenli olarak gözden geçirerek, verimsiz olanları tasfiye edeceğiz. Tabii maliye politikasının önemli ayaklarından biri de vergi politikalarının ekonominin ihtiyacı doğrultusunda tasarlanması ve etkili bir şekilde uygulanmasıdır.

Bu kapsamda vergi politikalarımızı adil, öngörülebilir, sade, yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı teşvik edecek bir temele oturtacağız. İdare alacaklarının zamanında tahsilinin sağlanması için daha etkili bir tahakkuk ve tahsilat mekanizması kuracağız. Kayıt dışılık ile etkin mücadelemizi devam ettireceğiz." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gerek harcamalar gerekse gelirler konusunda öngörülen tedbirlerin detaylarını Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'ın ileriki günlerde kamuoyuyla paylaşacağını bildirerek, konuşmasını şöyle tamamladı:

"İktisat tarihi kitaplarına geçecek böylesine zorlu bir küresel konjonktürü, 18 yılın birikimi ve tecrübesi sayesinde başarıyla atlatacağımıza olan inancımız tamdır. Samimiyetle, istişareyle ve ortak akılla çözemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. Uzun soluklu, sabırlı ve kararlı adımlarla, ülkemizin geleceğini hep birlikte inşa edeceğiz. Vatandaşlarımız müsterih olsunlar, bize güvensinler."

Sayfa Yükleniyor...