Doktorlar mide ağrısını önemsemedi: 4 hafta sonra kanserden hayatını kaybetti

Barker’ın kız kardeşi Isla, ağabeyinin yaşadığı trajediyi kamuoyuyla paylaşarak, benzer durumların başka ailelerin başına gelmemesi için mücadele ediyor. “Aylardır acı çekiyordu ama test sonuçları temiz çıktığı için kimse onu ciddiye almadı,” diyor Isla.

Thomas Barker, ilk kez doktoruna başvurduktan dokuz ay sonra, acil servis bekleme alanında fenalaşıp personelin gözü önünde kustuğunda ileri testlere yönlendirildi. O gün yapılan taramada pankreas kanserinin son evresinde olduğu ortaya çıktı. Isla, “Teşhis konulduğunda tüm aile sarsıldı. Aile hekimi bile inanamadı,” dedi.

Thomas, 11 yaşındaki oğluna adanmış bir babaydı. “Hayatta hep daha fazlasını yapmak isterdi,” diyor kardeşi Isla. Teşhis günü yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor: “Bir işe alınmamış gibi hissettiğini söyledi. Tek başına bir odaya götürüldü ve öleceği söylendi.”

Evine gönderildiğinde elinde sadece ağrı kesici reçeteleri, pankreas enzimi replasmanı için bir form ve bir onkologla randevu sözü vardı. Ancak uzman doktorla görüşeceği günden sadece bir gün önce, 26 Aralık’ta bir bakımevinde hayatını kaybetti.

PANKREAS KANSERİ: SESSİZ VE ÖLÜMCÜL

Pankreas kanseri, erken evrelerinde çok az belirti vermesi nedeniyle “sessiz katil” olarak biliniyor. İngiltere’de her yıl yaklaşık 10 bin kişi bu hastalıktan hayatını kaybediyor. Her saat bir kişinin pankreas kanserinden öldüğü hesaplanıyor ve tanı konulan her on hastadan dokuzu ilk yıl içinde yaşamını yitiriyor.

Thomas’ın ailesinde de bu hastalığın öyküsü vardı; bir kuzeni iki yıl önce aynı hastalıktan ölmüştü. Isla, “Defalarca doktora gitti ama hep iyi olduğu söylendi. Yardım istemediği söylenemez” diyerek sistemin yetersizliğine dikkat çekiyor.

Pankreas kanseri vakalarının yaklaşık %10’u genetik temellidir. Bu nedenle aile öyküsü olan bireylerin belirtiler konusunda çok daha dikkatli olması öneriliyor.

Bununla birlikte, uzmanlar sadece erken teşhisin yeterli olmayabileceği konusunda uyarıyor. Birmingham Üniversitesi’nden Dr. Shivan Sivakumar, “Beş yıllık sağ kalım oranları üzerinde erken teşhisin sınırlı etkisi var,” diyor. “Ancak mRNA aşıları ve immünoterapi gibi yeni tedaviler büyük umut vadediyor.”

Dr. Sivakumar, hastaların yaşam kalitelerini artırmak için uzman merkezlerde tedavi aramaları gerektiğini de vurguluyor.