Afra Saraçoğlu, Çetin Tekindor ve Mert Ramazan Demir'in başrolleri paylaştığı Yalı Çapkını 89. bölüme; Suna ve Ferit'in Seyran ile Abidin'e ihanet etmesi damga vurdu.
Yalı Çapkını son bölümde; baygın düşen Ferit, çatışmanın ortasında uyandı. Adamları Halis Ağa'nın yolladığını öğrenen Ferit Korhan, dedesinin sözlerini hatırlayıp "Bırakmıyorsun dede... Ölmek için bile senden izin alacağım" dedi.
Naci'nin peşine düşen Ferit, onu kovalasa da yakalayamadı. O sırada herkes Ferit için endişelenirken; Seyran neler olduğunu öğrenmeye çalıştı.
Ferit, dedesinin adamlarıyla yalıya dönerken; Naci de Abidin ve Çiçek'in yanına gelip Ferit'in kafasına silah dayadığını anlattı. Sinirlenen Abidin, Naci'nin yakasına yapışıp "Ferit'e bir daha dokunmayacaksın" dedi.
Yalıya gelen Ferit, dedesinin karşısına çıkınca; Halis Korhan torununa demediğini bırakmadı. Ona ağa yüzüğünü taktığı için pişman olduğunu söyleyen Halis Ağa, Ferit uzatsa da yüzüğü geri almadı ve "Aptallıkla cesareti birbirine karıştırmayacaksın" dedi.
Ferit, niyetinin kendini götürmek olduğunu söylerken; Seyran olanları anladı ve "Ferit taşları alabilmek için yalıyı ipotek ettirdi. Ablam da ona yardım etti" dedi.
Ferit, bu sırrı söylediği için Seyran'a kızarken; Halis Korhan ona tokat attı ve "Bundan sonra hiçbir konuda söz hakkın olmayacak. Sana verdiğim emeklere yazıklar olsun. Defol" diye torununu kovdu.
Bu aileyi hak etmediğini söyleyen Ferit, "Sana verdiğim sözü tutup o taşları bulacağım. Sonra da defolup gideceğim buradan. Bensiz devam edeceksiniz" deyip gitti.
Halis Korhan'a "Ferit bunları hak etmedi. Ferit'e çok yüklendiniz, onu bir köşeye sıkıştırdınız. Çok ileri gittiniz" diyen Seyran, Ferit'in kapısında soluğu aldı.
Seyran'ın ısrarına rağmen kapıyı açmayan ve kasadan silahını alan Ferit Korhan, "Ucunda ölüm bile olsa o taşları getireceğim" deyip yalıyı terk etti.
Ferit, Seyran'a rağmen yalıyı terk ederken; herkes Suna'ya yüklenmeye başladı. Ferit'e göz kulak olmadığı için Abidin'e de kızan Halis Korhan hem onu kovdu hem de "Bundan sonra karına da sahip ol" dedi.
Abidin, peşinden gelen Suna'ya "Ferit mutlu olsun diye herkesi perişan ettin, kimseyi düşünmedin. Bak Ferit çekti gitti, azarı yine biz yedik" diye kızdı. Ardından Seyran da ablasına "Sen fazlasıyla aptalsın. Şu insanları ne hale getirdiğine bir bak" sözleriyle tepki gösterdi.
Yalıdan çıkıp Naci'nin cebinden düşen kartta yazan oteli bulan Ferit, hem onun oda numarasını hem de 2 gündür otele gelmediğini öğrendi.
Hatice'nin de gelip kendisine kızmasıyla iyice öfkelenen Suna, "Söyle o Halis Ağa'ya onun soyanı çok sevdiği gelini Seyran değil, sadece ben devam ettirebileceğim. Seyran'ın çocuğu olmuyor olmayacak da" dedi.
Sabaha kadar otelin önünde bekleyen Ferit, Naci'nin eşyalarını almaya gelen adamları tehdit edip "Beni Naci'ye götürün" dedi.
O sırada Suna da Abidin'e kötü bir niyeti olmadığını söyleyip yanında olmasını istese de başarılı olamadı.
Gülgün, Ferit'in iyi olduğunu herkese duyururken; Seyran, Halis Ağa'nın yatırımcılarla kendisinin konuşmasını istediğini ifade etti. Ardından da Kazım'dan Büyük Hanım'ın adresini istedi.
Aynı anlarda Ferit de Naci'yi buldu. Naci'ye taşların yerini soran Ferit, bacağına ateş etti. Sonra da Naci'yi kaçırdı.
Kahvaltı sonrası halasıyla konuşan Esme, neler olduğunu sorarken; Hatice de "Halis, Seyran'ın hayatta kalması için ona bir sebep verdi. Hepimizin sorumluluğunu ona yükledi" dedi.
Naci'yi korkutan Ferit Korhan, taşların Büyük Hanım'da olduğunu öğrendi. O sırada yatırımcı Ferit'i arayıp toplantı yapacaklarını ifade etti. Konum isteyen Ferit ise toplantıya gideceğini belirtti.
Betül'ün kendisini yalıdan kovmasına sinirlenen Gülgün ise bebeğin Orhan'dan olmadığını herkese açıkladı.
Toplantının yapılacağı yere giden Ferit, Seyran'ın üzerine giderken "Kendini rezil etmek dışında ne yapabilirsin ki? Bundan sonra ne sen ne Halis Ağa ne yaparsanız yapın umrumda değil" dedi.
Yatırımcıların karşısına çıksa da toplantıya katılmayan Ferit, oradan uzaklaştı. Seyran, önce yatırımcılardan istediği ek süreyi alırken sonra da Büyük Hanım'ı yalıya yemeğe davet etti.
Büyük Hanım, Halis Ağa'nın davetiyle yalıya doğru giderken; Ferit de Naci ile birlikte Büyük Hanım'ın peşine düştü.
Büyük Hanım içeri girdikten dakikalar sonra yalıya giren Ferit, Naci'ye "Taşları bu kadın çaldırdı. Her şeyi anlatacaksın Naci yoksa seni bu yalıya gömerim" dedi.
O sırada Halis Korhan, çantadan taşları çıkartıp Ferit'e gösterdi. Büyük Hanım'ın taşları kendisine getirdiğini ifade eden Halis Ağa, "Derhal Büyük Hanım'dan özür dile" dedi.
Gözyaşlarına boğulan Ferit, "Ben ne yaptıysam bizim için, şirket için yaptım" derken; Halis Korhan, şiret yönetimini Seyran'a devredeceğini ifade etti.
Şoke olan Ferit, dedesine hakkını helal etmediğini söyleyip ağalık yüzüğünü çıkardı ve "Bundan sonra sen sağ ben selamet" dedi.
Ferit'in peşinden giden Seyran, "Benim senin yerini almak gibi bir derdim yok. Sana başka bir şey söylemem lazım" derken; öfkeli olan Ferit, "Sen kıskanılmaya, sana gıpta edilmesine falan bayılıyorsun. İçimden nasıl geçiyorsa öyle konuşuyorum seninle" dedi.
Üzülen Seyran, "Maksat önümüze çıkan engelleri beraber aşmak değil mi?" deyince gülen ve onu ciddiye almayan Ferit, "Ne yapıyorsan yap, umrumda değil. Bundan sonra sen de bu yalıdakiler de beni rahat bırakın" deyip gitti.
Ferit'in peşinden bakakalan Seyran, kuyumcuyu Büyük Hanım'ın kapısında gördüğü anı düşünüp "O kadında bir şey var. Sana inandığımı bile söyletmedin" dedi.
Gece sonunda Suna, eşine öfkeli kalmak istediğini söylerken; Abidin ise "Seni tutan yok Suna, istemiyorsan gidebilirsin" dedi. Gözyaşlarına boğulan Suna, Ferit'i aradı.
Aynı anlarda yalıdan öfkeyle çıkan Ferit, bir gece kulübünde sarhoş olup kavga çıkardı. Zor durumda olan Ferit, Suna'dan yardım isteyip; kendisini toparlamasını istedi.
Suna, Ferit'e yardım ederken; Abidin, Seyran'a gidip ablasını sordu. Önce ablasını sonra Ferit'i arayan Seyran, ikisine de ulaşamayınca şüphelendi.
Ferit'in arabasındaki takip cihazıyla yerini öğrenen Seyran, o adrese doğru yola çıktı. O anlarda Suna işe baş başa olan Ferit ise ona "Kader ortağım" dedi.
Bunun üzerine Suna, "Benim kaderime kimse ortak olamaz. Özel adaletsizliklerle bezeli bir kader. Sadece şanssız değilim, ortak kanıya göre aptalım, cahilim, değersizim" deyip içmeye başladı. Sonrasında Korhan Ailesi'nin kendisini istemeye geldiği günü anlatan ve Ferit'i çok beğendiğini itiraf eden Suna, "Sonunda kaderim dönüyor dedim ama sonra olanlar oldu. Bu kaderin bana bir yaşam borcu var" dedi.
Suna'nın o dönemki heyecanını dinleyen Ferit, birden onu öptü. İkili daha da yakınlaşırken; Seyran da evin kapısına geldi.
Ferit ile Suna'nın yakınlaşması ve Seyran ile Abidin'e ihanet etmesi sosyal medyada gündem oldu.
"Seyran kurtar kendini ikisinden de"
"Seyran'ın Suna gibi bir ablası varken düşmana ihtiyacı yok"
"Olan Abidin ve Seyran'a oldu"
"Seyran diye diye kendini paralayan Ferit'e bak"
"Ferit sırtından yediği kurşunla ölseydi bu günleri görmeseydik"
"Seyran'la Ferit bir daha bir araya gelmez inşallah"
"Ferit, Seyran’ı hiç sevmemiş; intikam için kullanmış"
