Yulafın bilinmeyen bir zararı ortaya çıktı! Bu şekilde saklandığında zehre dönüşüyormuş: Kanserojen etkisi de kanıtlandı

Yulaf, doğal olarak gluten içermez ancak çoğu ticari yulaf ürünü, işleme sırasında glutenle kontamine olabilir. Bu durum, çölyak hastalığı olan bireyler için problem yaratabilir. 

2015'te yapılan bir çalışmada, çölyak hastalığı olan kişilerin, glutensiz yulaf tükettiklerinde herhangi bir reaksiyon göstermedikleri tespit edildi. Çölyak hastalığı olan kişilerin yalnızca glutensiz sertifikalı yulafları tüketmeleri öneriliyor.

Yulaf, fermente olabilen karbonhidratlar içerebilir. Bu maddeler, bazı bireylerde gaz, şişkinlik, karın ağrısı gibi belirtilere neden olabilir. Özellikle irritabl bağırsak sendromu gibi sindirim sistemi rahatsızlıkları olan kişilerde bu etki, daha belirgin görülür.

2013 yılında yapılan bir çalışmada, IBS hastalarında FODMAP içeriği yüksek yiyeceklerin (yulaf dahil) sindirim sorunlarını artırabileceği ve bu nedenle bazı IBS hastalarının yulaf tüketimini sınırlamaları gerektiği ortaya çıkmıştır.

DOĞRU ŞEKİLDE SAKLANMADIĞINDA ZEHRE DÖNÜŞÜYOR

Yulaf, özellikle saklama koşullarına dikkat edilmediğinde aflatoksin gibi toksik maddeleri içerebilir. Aflatoksinler, bazı mantar türleri tarafından üretilen ve kanserojen özellik taşıyan toksinlerdir. Bu durum, özellikle yulafın uzun süre nemli ortamlarda tutulması durumunda ortaya çıkar. 

Yulaf, nemden ve aşırı sıcaklık değişimlerinden korunmalıdır. O yüzden yulafı, serin ve kuru bir yerde, doğrudan güneş ışığından uzak bir ortamda saklamak idealdir. Yulafın taze kalmasını sağlamak için hava almayan bir kapta saklanması önerilir. Cam kavanozlar veya plastik saklama kutuları bu iş için uygundur. Yulaf, nemli ortamlarda bozulabilir veya küf tutabilir. Bu yüzden bu tür alanlardan uzak tutmak önemlidir.

Yulaf, özellikle açıldıktan sonra veya uzun süre saklanacaksa, buzdolabında muhafaza edilebilir. Buzdolabındaki soğuk hava, yulafın tazeliğini daha uzun süre korumasına yardımcı olur. Yulaf, genellikle uzun süre bozulmaz ancak son kullanma tarihine dikkat etmek önemlidir. Taze ve kuru şekilde saklandığı sürece yulafın raf ömrü birkaç ay sürebilir.

Yulaf, beta-glukan gibi çözünür lif açısından zengin bir kaynaktır. Ancak aşırı lif tüketimi, bazı insanlarda sindirim sistemi sorunlarına yol açabilir. 2018 yılında yapılan bir çalışmada, yüksek lif alımının sindirim rahatsızlıkları riskini artırabileceği kanıtlandı.

Yulaf, düşük glisemik indeksine sahip olmasına rağmen, bazı bireylerde insülin seviyelerinde dalgalanmalara yol açabilir. Özellikle yulafın şekerle işlenmiş veya yüksek glisemik indeksli versiyonları (örneğin, şekerli yulaf ezmesi) kan şekerinde ani artışlara neden olabilir.

2017'de yapılan bir çalışmada, işlenmiş yulaf ürünlerinin kan şekerini artırma potansiyeline sahip olduğu ve diyabet hastaları için dikkat edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Nadir de olsa bazı bireyler, yulafa karşı alerjik reaksiyon gösterebilir. Bu, yulafın içeriğindeki proteinlere karşı duyarlılık sonucu ortaya çıkar. Alerjik reaksiyonlar, kaşıntı, döküntü, sindirim sorunları ve hatta anafilaksi gibi ciddi alerjik durumlara neden olabilir.