Haberler - ntv.com.tr 27.10.2016 - 09:46
Pembe İzler Derneği, İstanbul’da yaptığı ”El ele kontrole” etkinliğinde tüm kadınları ilgilendiren bir konuyu mercek altına aldı.
Acıbadem Sağlık Grubu’nun desteğiyle gerçekleştirilen etkinlikte; annelerin kızlarıyla, kızların anneleriyle, kadınların arkadaşlarıyla ve eşleriyle; kısaca ‘hayatta benim için önemli’ dediği kim varsa el ele tutuşup kontrole gitmelerini sağlayacak motivasyonun yolları konuşuldu.
Peki meme kanserinde kontrol neden bu kadar önemli? Teşhis evresinin tedavinin başarısını belirleyen en önemli parametrelerden biri olduğuna vurgu yapan Tıbbi Onkolog Prof. Dr. Gökhan Demir’in yanıtı şöyle:
“Meme kanseri, erken dönemde yakalanırsa tam şifaya kavuşabilen bir hastalık. Erken dönemde yakalanırsa basit bir ameliyatla hallediliyor ve büyük oranda kemoterapiye gerek kalmıyor. O nedenle kadınlar meme kontrollerini ihmal etmemeli.”
“Meme kanseri gelişen tedaviler ve erken tanı ile tamamen, korkmadan kurtulabileceğimiz bir hastalık haline geldi” diyen Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Nuran Beşe’nin değerlendirmesi ise “Erken tanı; daha az tedavi, daha az yan etki ve daha fazla şifa şansı demek” şeklinde.
Kadınlar meme kontrolünü ihmal etmemeli çünkü erken teşhisle hem kanser tedavisinin başarısı hem de kadının hayatta kalma ve kaliteli yaşama şansı arasında doğru orantı var.
Prof. Demir bu bağlantıyı; “Birinci evresinde yakalanan meme kanserinin % 98’lere varan oranda tam şifa şansı var. Yani özellikle 1 cm’nin altında yakalandığında tamamen tedavi edilebiliyor. Ancak ileri, mesela dördüncü evrede ancak % 5 veya 10’unda tam şifa sağlanıyor, geri kalanlar ise kronik meme kanseri hastası oluyor. Yani sürekli tedavi görmeleri gerekebiliyor” diye açıklarken, Genel Cerrah Prof. Dr. Cihan Uras, “Erken evrede hayatta kalma olasılığı % 90’ların üzerinde iken ileri evrede olasılık, bu oranın 4’te birine inmektedir” dedi.
Pembe İzler Derneği Başkanı Arzu Karataş ise “Meme kanserini yok saymak ya da unutmaya çalışmak, ‘bana bir şey olmaz’ demek yalnızca bir avuntu. Günümüzde artık bu hastalığa çok sık rastlanıyor. O nedenle kendi kendinizi elle muayeneden çekinmeyin. Erken teşhisin ilk yolu kişinin kendisinin doktoru olmasından geçiyor” diye konuştu.
Çok sayıda kadın hastayı tedavi etmek için mesai harcayan kanser uzmanları, kadın hastalarının hayata tutunma hikayelerinden öğrendiklerini ve en çok etkilendikleri anılarını da paylaştı.
“Hayat hakkında bana bir ders verdi” dediğiniz hastanız oldu mu ve size verdiği ders neydi? sorusuna doktorların yanıtı şöyle:“Evliliği kötü gitmesine rağmen, çocukları ve ailesi için bu duruma katlanan bir meme kanseri hastam vardı. Zor bir tedavi sürecinin ardından evliliğini bitirme kararı aldı. Ve bir konuşmamızda bana, “Hastalıkla mücadele ederken; hayatın merkezine kendimi koymayı öğrendim, bu hayat benim, artık başkaları için değil, kendim için yaşıyorum’ dedi. Hastamın bu sözleri, beni derinden etkilemişti.”
“Aslında istinasız her hastamdan bir seyler öğreniyorum. Ama benim için en çarpıcı olanı; 20 yıl önce trafik kazası nedeni ile boyundan aşağısı tutmayan ve tamamen yatağa bağımlı olan bir hastam meme kanseri tanısı almıştı. Tedavi sürecinde yakalandığı ağır zatürre nedeni ile yoğun bakımda oksijene bağımlı yatarken hiç bir ziyaretimde bana, ‘kötüyüm’ demedi. Her sorduğumda ‘iyiyim, merak etmeyin’ diye beni rahatlatırdı. Beyin metastazı nedeni ile tedavi gördükten sonra ise tüm şartlarını zorlayıp Paris’e gitti ve çok keyifli bir hafta geçirip döndü. Yaşam kalitemizin, yaşama nasıl baktığımızla ilgili olduğunu ondan öğrendim. Sağlığa, her türlü konfora ve imkana rağmen en ufak bir olumsuzlukta şikayet edip hayatı kendine zindan edenler ve olumsuzluklara karşın yaşamı şölene çevirebilenlerin farkını gördüm.”
Toplantıya anne kız blogger olan Dilara ve Nesrin Köseler de katıldı. Annesi 9 yıl önce meme kanseri olan Nesrin Köseler, ”Doktorlar en fazla 2 yıl yaşayacağını söylemesine karşın bana ‘Ben senin için yaşayacağım’ dedi ve inancını hiç kaybetmedi. Çok da işe yaradı” diye konuştu.
Etkinliğe kızı Dilen Karaçam ile katılan Saadet Karaçam da 2 yıl önce erken evre meme kanseri teşhisi aldığını söyledi, “Kızımda da risk olabileceğini biliyorum ve birlikte anne kız kontrole gidiyoruz” dedi.
Etkinlik, Yoga Eğitmeni Merih Kenet’in yaptırdığı farkındalık yogasıyla son buldu.
20 yaşından sonra ayda bir kendi kendine meme muayenesi başlamalı. 40 yaşında ilk mamografi çekilmeli. Kadın risk grubunda değilse 2 yılda bir, risk grubunda ise yılda bir mamografi ve doktor isteğine göre ultrason çektirmeli. 20 yaşından 40 yaşına kadar 3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise yılda bir doktor muayenesi gerekiyor.