ntv.com.tr 15.01.2019 - 09:57
Şu anda bu dalgaların tam olarak ne olduğunu ve nereden geldiğini bilmiyoruz. Bu duruma dair BBC'nin derlediği 5 teori şöyle...
Yıldızlar patladığında ya da öldüğünde, süratle dönen nötron yıldızlara dönüşüyorlar. Astronomlara göre, güçlü manyetik alana sahip bu tarz bölgelerde gizemli sinyaller oluşabiliyor.
İki nötron yıldızının birbiriyle birleşmesi de sinyal oluşumuna yol açan başka bir olasılık olarak görülüyor.
Kanada McGill Üniversitesi'nden Shriharsh Tendulkar, bu teorinin iki ana teoriden birisi olduğunu düşünüyor. Ancak bu senaryo sadece kozmik sinyallerle uyumlu görünüyor.
Tendulkar, "Bu müthiş bir olay ama tekrar eden radyo sinyallerinin durumunu açıklamaya uygun değil" diye belirtiyor.
Teleskoplar tarafından pek çok radyo dalgası tespit edildi. Fakat bu dalgalar sonradan kayboldu.
Şu ana kadar sadece iki dalganın tekrarlayan sinyal gönderdiği tespit edildi. Bu niteliklere sahip dalgaları açıklamak için başka bir teoriye ihtiyaç var.
Blitzar, süratle dönen bir nötron yıldız. Zaman içinde kendi ağırlığıyla yok olup kara deliğe dönüşüyor.
Bu durum yıldızın ortadan kaybolmasına yol açtığı için tekrar sinyal üretme durumu söz konusu olmuyor.
Kara delikler pek çok teoride belirtiliyor. Daha önce belirtildiği gibi nötron yıldız kara deliğe dönüşüyor ve sonrasında yok edici kara deliğe dönüşüyor.
Bazıları dalgaların doğal yollarla oluştuğuna inanırken bazıları duruma dair spekülasyon yaparak bunun yeni bir yer küre oluşumuyla ilgisi olduğunu savunuyor.
Ancak profesör Stairs bunun olanaklı olmadığını düşünüyor.
Stairs, "Bu dalgalar gökyüzünden çok farklı uzaklıklardan geliyor. Çok farklı galaksilerle ilişkilendirilmeliler. Bu hiç de ikna edici değil. Çünkü farklı uzaylı medeniyetlerinin aynı sinyali üretmek için karar vermesi anlamına geliyor. Bu da pek olanaklı değil" diye belirtiyor.
Kaynağı belirsiz radyo dalgası patlamalarının yalnızca birinin tekrarladığının belirtildiği açıklama gök bilimi dünyasında heyecan yaratırken, bilim tarihinde bu güne kadar keşfedilen tekrarlı hızlı radyo dalgası patlaması sayısı ikiye yükseldi.
British Columbia Üniversitesi’nde araştırmacı olan Ingrid Stairs, şu ana kadar keşfedilen 6O hızlı radyo dalgası patlamalarından yalnızca birinin 6 kez tekrarladığını ve tekrarlı sinyalin aynı yerden gelebileceğini bilindiğini vurgulayarak yaptıkları keşfin önemiyle ilgili şu açıklamayı yaptı:
"Hızlı radyo patlamaları yalnızca milisaniye sürüyor ve Güneş'in haftalarca verdiği enerjiye eşdeğer enerjiyi 1 saniyenin daha da altında bir sürede açığa çıkarıyor."
“Şu ana kadar, yalnızca bir tane tekrar eden FRB (Hızlı Radyo Dalgası Patlaması) biliniyordu, diğer seçeneklerin de olduğunu bilmek uzayda daha fazlasının olabileceğini gösteriyor. Çalışmak için ne kadar tekrarlayıcı kaynak bulundukça kozmik bulmaca da o kadar çok anlaşılabilir."
Nature dergisinde araştırmacıların yazdığı iki makaleden birinde belirtildiğine göre 2 tekrarlı radyo sinyalinin bulunması onların varlığını kanıtlıyor ve insanlığın muhtemelen uzayın derinliklerinden gelen daha fazla tekrarlı radyo sinyali bulabileceğini gösteriyor.
Tüm araştırmacılar sadece üç haftalık bir süre içinde 13 patlamadan bazılarını tespit etti ve bu durum kaynak arayışı içinde olan bilim insanlarına çok büyük bir veri hazinesi sundu.
Bu sayede, radyo sinyalleri geldikleri olağandışı ortamla ilgili bazı kanıtlar sunabilir, belki de uzay uygarlıklarının gizemli teknolojisini açıklayabilir.
Keşfedilen 13 radyo dalga patlamasının en az 7’sinin 400 MHz olarak kaydedildiği ve bunun şu ana kadar algılanan en düşük frekans olduğu aktarıldı. Açıklamada radyo dalgası patlamalarının daha çok olabileceği ama bunları CHIME’nin tespit edebileceği aralıktan düşük olabileceği kaydedildi.
Uzayın derinliklerinden gelen güçlü radyo dalgaları ilk kez 2007'de Avustralya'daki Parkes radyo teleskobu tarafından tespit edilmişti.
American Astronomical Society’nin düzenlediği konferasta bir açıklama yapan Stern, bunun nedeni olarak uzaylıların tahmin ettiğimizin aksine sualtı bir medeniyet geliştirmiş olabileceği ihtimalinin latını çizdi.
Zira uzaylıların kullandığı dalgaların seyahat mesafesi sandığımızdan daha yavaş olabilir.
Ayrıca bu dalgalar bizim fark edemeyeceğimiz kompleks bir yapıya sahip olduğu için gözden kaçırıyor da olabiliriz.
Zira uzayı 1984'ten beri dinliyoruz ve bu teknolojimiz oldukça ilkel olabilir.