DHA 09.01.2021 - 09:36
Türkiye'nin buğday, ayçiçeği, çeltik gibi ürünlerin en önemli merkezlerinden olan Trakya, son 91 yılın en kurak dönemini yaşıyor.
Üreticiler, ayçiçeği ve buğday gibi ürünlerde kuraklık nedeniyle verim kaybı yaşarken, Devlet Su İşleri (DSİ) verilerine göre, bölgedeki barajlarda doluluk oranı yüzde 33 olarak ölçüldü.
Kuraklığın yaşandığı Trakya'da yer altı suları da tükenmeye başladı. Tarımın yanı sıra bölgede artan sanayi kuruluşları, yer altı sularının tükenmesinde önemli etken olarak gösterildi.
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Trakya'da yer altı sularının alarm verdiğini belirterek, "Şöyle kabaca bir hesapla Tekirdağ bölgesinde 16- 17 hektometreküp kadar bir yer altı suyu seviyesi kaldı. Yani bu tüketim biçimiyle yer altı su seviyesinden artık istifade edilemeyecek noktaya geleceğiz, bu kaçınılmaz. Dolayısıyla yer altı suyu alarm veriyor" dedi.
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta, Türkiye'de 27,28 milyon hektar tarım arazisinin bulunduğunu, bunun ancak 5,6 milyon hektarının sulanabilir olduğunu söyledi.
Trakya'da kullanma suyu bulma konusunda sıkıntıya düşüleceğini ifade eden Orta, alınan önlemleri anlattı.
Orta, "Biz yer altı sularını beslenmesinden fazla çekmeyeceğiz ve bunları bir rezervuar olarak kullanacağız. Zor günlerimiz için yer altı su seviyelerini korumamız gerekiyor. Yer üstü su kaynaklarının tamamını kullanılabilir hale getirmemiz lazım. Trakya'da 750 köy var, 2,8 milyar metreküp yıllık suyumuz var; bunun 0,4 milyar metreküpü de yer altı suyu. Şimdi biz, yer üstü suyu akıyor biz de şöyle bakıyoruz. Hep yer altı suyunu kullanmaya çalışıyoruz onu da bitirdik tükettik. Halbuki yapmamız gereken bu 750 köye bir iki gölet yapmak" dedi.
Bu duruma hızla bir çözüm bulunması gerektiğinin altını çizen Orta, "Organize Sanayi Bölgeleri'ne, yerleşim yerlerine bir gölet yapar da yer üstü su kaynaklarında yağmurlarla düşen suyun denize akmalarını engellersek ivedilikle buna bir çözüm oluşturabiliriz. Zaten miktar azalıyor. Bizim bunun hiçbirini kullanmadan denize akmasına izin vermememiz lazım. Kullandıktan sonra suyu kirletmeksizin doğal yatağından, derelerden, nehirlerden denizlere, yönlendirmemiz gerekir. Yani yağmurlarla düşen suyu biriktireceğiz ve kullanacağız. Sarnıçlarda, depolarda tarım alanlarında kullanacağız" şeklinde konuştu.