ABD'de seçmenlerin en büyük endişesi ekonomi

ABD'de ara seçimler Kongre'yi hangi partinin kontrol edeceğinin belirlenmesi açısından önem taşıyor. Ancak başta enflasyon olmak üzere ekonomik endişeler seçmenlerin oylarını etkileyen faktörler arasında öne çıkıyor.

ABD'de seçmenlerin en büyük endişesi ekonomi

Amerikalılar, 8 Kasım'daki ara seçimlerde, bulundukları eyaletlerdeki valilik ve diğer yerel pozisyonların yanı sıra Kongre'nin Temsilciler Meclisi'ndeki 435 sandalyenin tamamı, Senato'daki 100 sandalyenin de 35'i için sandığa gidecek.

Demokratik Parti ve Cumhuriyetçi Parti'nin kafa kafaya yarıştığı seçimlerde, kürtaj hakkından suç oranlarındaki artışa, göçmenlikten eğitime, ekonomiden Covid-19'a pek çok başlık seçmenlerin oylarını etkileyen konular arasında yer alıyor.

SEÇMENLER EKONOMİK KOŞULLAR HAKKINDA KARAMSAR

Ülkede ara seçimlere sayılı günler kalırken anketler, seçmenlerin oylarını etkileyen en önemli faktörlerin başında ekonominin geldiğini gösteriyor.

Morning Consult tarafından yapılan bir ankete göre, ülkede 10 seçmenden 8'i ara seçimlerde kime oy vereceğine karar verirken ekonominin çok önemli bir faktör olduğunu kaydediyor.

Pew Research Center'ın 5 bin 98 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği anketin sonuçlarına göre kayıtlı seçmenlerin yüzde 79'u oy kararlarında ekonominin "çok önemli" olduğunu belirtiyor.

'li yetişkinlerin sadece yüzde 17'si ekonominin "mükemmel veya iyi durumda" olduğunu düşünürken, bu durum kamuoyunun mevcut ekonomik koşullar hakkında karamsar olduğunu ortaya koyuyor.

ENFLASYON EN BÜYÜK ENDİŞE KAYNAĞI

Yüksek enflasyon, son dönemde hızında kaydedilen yavaşlamaya rağmen seçmenlerin en büyük endişesi olmaya devam ediyor.

ABD'de Covid-19 salgını sonrası ekonomik toparlanmanın ardından parasal teşviklerin etkisiyle güçlenen tüketici talebine karşın arzda yaşanan sıkıntıyla yükselişe geçen ve Rusya-Ukrayna savaşıyla artan enerji ile emtia fiyatları sonucu hızlanan enflasyon, Amerikalıların yaşam maliyetini artırmayı sürdürüyor.

Son dönemde benzin fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle haziran ayından bu yana hızında yavaşlama görülse de enflasyon, yüksek seyrini koruyor.

ABD Çalışma Bakanlığı verilerine göre, haziran ayında yüzde 9,1 ile 41 yılın zirvesine çıkan enflasyon temmuzda yüzde 8,5'e, ağustosta 8,3'e ve eylülde yüzde 8,2'ye gerilemişti.

GIDA, ENERJİ VE KONUT FİYATLARI ENFLASYONUN İTİCİ GÜÇLERİ

Anketler, seçmenlerin özellikle, gıda ve tüketim malları, enerji ile konut fiyatları konusunda endişeli olduğunu gösteriyor.

Resmi veriler de gıda, enerji ve barınma maliyetlerinin enflasyonun itici güçleri olduğunu ortaya koyuyor. Son enflasyon raporunda, gıda fiyatlarının eylülde yıllık bazda yüzde 11,2 ve barınma maliyetlerinin yüzde 6,6 arttığı dikkati çekiyor.

Aynı dönemde enerji fiyatlarının ise aylık bazda yüzde 2,1'lik düşüşe karşın yıllık bazda yüzde 19,8 arttığı kayıtlarda yer alıyor. Enerji kalemi altında yer alan benzin fiyatlarının eylülde aylık yüzde 4,9 azalırken, yıllık yüzde 18,2 arttığı kaydediliyor.

BENZİN FİYATLARININ YENİDEN ARTMASINDAN ENDİŞE DUYULUYOR

Ara seçimler öncesi muhaliflerin ekonomi ve benzin fiyatlarına yönelik eleştirileriyle karşı karşıya kalan ABD Başkanı Joe Biden, enflasyonu düşürmenin en büyük öncelikleri olduğunu vurgulamaya devam ediyor.

Biden, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubunun günlük petrol üretimini kasımdan itibaren 2 milyon varil azaltma kararıyla yeniden artış endişesi duyulan benzin fiyatlarını kontrol altında tutmak için önlemler almayı sürdürüyor.

Ülke genelinde benzin fiyatlarını düşürmeye yardımcı olmak için mart ayında stratejik petrol rezervinden toplamda 180 milyon varilin üzerinde petrolün piyasaya sürülmesine izin veren Biden, son olarak ekim ayında 15 milyon varilin daha piyasaya sürüleceğini duyurmuştu.

Ayrıca Biden yönetimi, enflasyonun düşürülmesine yönelik kapsamlı sağlık, iklim ve vergi düzenlemelerini içeren 430 milyar dolarlık "Enflasyonu Düşürme Yasası"nı da ağustos ayında hayata geçirmişti.

ARTAN FAİZLER RESESYON ENDİŞELERİNİ BERABERİNDE GETİRDİ

ABD Merkez Bankası'nın (Fed) yüksek enflasyonla mücadelesi de yoğun şekilde sürüyor.

Talebi soğutarak fiyatları düşürmeyi amaçlayan Fed, mart toplantısında 25 baz puan artışla 2018'den bu yana ilk kez faiz artırımına gitme kararı alırken, mayıs toplantısında 50 baz puan, haziran, temmuz, eylül ve kasım toplantılarında ise 75'er baz puanlık faiz artışına gitmişti.

Fed'in para politikasındaki "şahin" tutumu ve agresif faiz artırımları, ABD ekonomisinde resesyon beklentilerini de beraberinde getirmişti.

ABD ekonomisi, bu yılın ilk çeyreğinde gösterdiği yüzde 1,6'lık daralmanın ardından ikinci çeyrekte 0,6 küçülerek teknik olarak resesyona girmişti. Ülke ekonomisi, yılın üçüncü çeyreğinde ise yüzde 2,6 ile beklenenden fazla büyüme kaydetmişti.

"SEÇMENLERİN AKLINDAKİ BİR NUMARALI KONU, ENFLASYON" 

Rutgers Business School Finans ve Ekonomi Profesörü John Longo, "Ekonomi seçimlerde önemli bir rol oynayacak. Pek çok seçmenin aklındaki bir numaralı konu yüksek enflasyon" dedi.

Seçmenlerin yüksek enflasyonla her gün markette ve benzin istasyonunda karşılaştığını belirten Longo, faiz oranlarındaki keskin artışın da sokaktaki ortalama bir kişinin emeklilik tasarruflarını etkileyen hisse senedi ve tahvil piyasası kayıplarına neden olduğunu aktardı.

Longo, "Seçmenler, ekonominin doğru yolda olup olmadığına veya bir değişikliğe ihtiyaç olup olmadığına karar vermek zorunda kalacak" diye konuştu.

Temel kaygının enflasyonu kontrol altına almak olduğunu vurgulayan Longo, bununla ilgili bir diğer endişenin de Fed'in enflasyonu düşürürken işsizlik oranını önemli ölçüde yükseltmeden veya ekonomiyi derin bir resesyona sokmadan "yumuşak bir iniş" gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği olduğunu ifade etti.

Longo, Demokratların Meclis ve Senato'nun kontrolünü elinde tutmalarının ek yasalar çıkarmalarını sağlayacağını, Cumhuriyetçilerin Kongre'nin iki kanadından birini kontrol etmesinin "tıkanma" senaryosuna neden olabileceğini, Cumhuriyetçilerin hem Meclis hem de Senato'nun kontrolünü ellerine geçirmeleri halinde ise Demokratların yasa çıkarmasının zorlaşacağını anlattı.

Ana siyasi odağın daha sonra 2024'teki başkanlık seçimlerine kayacağını belirten Longo, "Genel olarak, ABD finans piyasaları, çok fazla yasanın geçmediği senaryoyu sevme eğilimindedir. Böylece piyasa güçleri tüketicilerin ve işletmelerin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışabilir" dedi.

"SEÇMENLER, GIDADAKİ YÜKSEK FİYATLARDAN RAHATSIZ"

American Enterprise Institute (AEI) Kıdemli Uzmanı Desmond Lachman da ara seçimlerin enflasyonun yüzde 8'i aştığı, son 40 yılın en yüksek seviyesine ulaştığı bir zeminde yapılacağını söyledi.

Bu durumun ücretleri enflasyona ayak uyduramayan ortalama bir çalışanı olumsuz etkilediğini vurgulayan Lachman, "Seçmenler özellikle benzin ve gıda ürünlerinin yüksek fiyatlarından rahatsız. Bu nedenle enflasyon, bu seçimlerde bir numaralı ekonomik ve genel sorun" dedi.

Lachman, seçmenlerin çoğunluğunun Biden'ın ekonomiyi kötü yönettiğini düşündüğünü belirtti.

Bu nedenle Demokratların Temsilciler Meclisi'ndeki mevcut çoğunluklarını kaybetmelerinin muhtemel olduğuna dikkati çeken Lachman, bunun Başkan Biden'ı siyasi gündemini ilerletemeyecek bir "topal ördek" haline getireceğini ifade etti.

Lachman, piyasaların ise daha fazla büyük kamu harcamasını imkansız hale getireceğinden dolayı bu sonuçla rahatlayabileceğini aktardı.

NTV’yi sosyal medyadan takip edin

Twitter Facebook

Sayfa Yükleniyor...