Yüz ve göbek çevresinde yağlanma ile kendisini gösteren ve vücudun fazla kortizona maruz kalmasıyla ortaya çıkan Cushing Sendromu halk arasında "Ay dede" sendromu olarak da biliniyor. Peki, cushing Sendromu nedir, belirtileri neler?
]]>Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayınlanan yeni bir rapor, dünya genelinde yalnızca yedi ülkenin uluslararası hava kalitesi standartlarını karşıladığını ortaya çıkardı. Ölümcül hava kirliliği, ekonomik faaliyetler ve orman yangını dumanının zehirli etkisi nedeniyle bazı bölgelerde daha da kötüleşiyor.
]]>Adana ve Danimarka'dan bilim insanları, serumlar üzerinde ortak bir araştırma yaptı. Sonuç çarpıcı. Buna göre 1 litre serumda 65 mikroplastik tespit edildi. Uzmanlar, damar yoluyla alınan bu mikroplastiklerin farklı sağlık sorunları yaratabileceğini söyledi.
]]>Adana ve Danimarka'dan bilim insanları, serumlar üzerinde ortak bir araştırma yaptı. Sonuç çarpıcı. Buna göre 1 litre serumda 65 mikroplastik tespit edildi. Uzmanlar, damar yoluyla alınan bu mikroplastiklerin farklı sağlık sorunları yaratabileceğini söyledi.
Serumlarda mikroplastiğe rastlandı. Bu durum insan sağlığını tehdit ediyor. Bir litre serumda 65 mikroplastik tespit ettiklerini söyleyen Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğetim Üyesi Prof. Dr. Sedat Gündoğan, "Farklı markadan aldığımız serum ürünlerinin içinde 1 litrede 65 adet olacak şekilde mikroplastik olduğunu tespit ettik. Zaten bu bulgular daha önce yapılan başka çalışmalardaki bulgularla da örtüşüyordu. Örneğin kanda yapılan bir çalışmada kan plaklarında oluşan var olan plastiklerin kalp krizi riskini çok ciddi miktarda ortaya koyuyordu." açıklamasında bulundu. Araştırma, Adana'nın Çukurova Üniversitesi ile Danimarka'daki Roskilde Üniversitesi'ne ait. İki üniversitenin akademisyenleri, mikroplastiklerle ilgili ortak bir çalışmaya imza attı. PVC ve polipropilen ambalajlı serumlar incelendi. İçlerindeki sıvılarda mikroplastik olup olmadığı araştırıldı. Sonuç çarpıcı. 1 litrede 65 mikroplastik tespit edildi. Prof. Dr. Gündoğan, "Yakın zamanda yapılan çalışmalar plastiğin perkinsonla alzheimerla demansla kalp kriziyle tümör oluşumuyla çok ciddi ilişkileri olduğunu ortaya koyuyordu. bunun yanında sadece plastik olarak düşünmemek lazım plastik yapılırken kullanılan kimyasallar da çeşitli kanser vakaları ve hormonal bozukluklarla doğrudan ilişkili olarak nitelendiriliyor." değerlendirmesinde bulundu. Tedavi olmak isterken farklı sağlık sorunlarıyla karşılaşılabileceğini, bu nedenle önlem alınması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Gündoğan, "Bu plastiklerin bu alanda kullanımının sınırlandırılması gerekiyor. ve bu anlamda ciddi testlerin ve kontrollerin yapılarak mümkün olduğunca cam serum ambalajlarının kullanılması yerinde olacaktır." dedi.]]>Türkiye'de yaşlı nüfusu 2023'te yüzde 10,2'ye çıkarak Cumhuriyet tarihinde ilk kez çift haneyi gördü. Uzmanlar, 65 yaş üstü nüfusun gelecek yıl 9,5 milyonu aşmasının beklendiğini söylüyor.
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emine Özmete, "18-24 Mart Yaşlılar Haftası" dolayısıyla açıklamalarda bulundu. Türkiye'de yaşlı nüfusun son 5 yılda yüzde 22,6 artarak 2022'de 8 milyon 451 bin 669 kişi olduğunu bildiren Özmete, Türkiye'de yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının, 2023'te yüzde 10,2'ye çıkarak Cumhuriyet tarihinde ilk kez çift haneyi gördüğünü hatırlattı. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranlarına ilişkin Özmete, şu bilgileri verdi: "1935'te yüzde 3,9, 1950 yılında yüzde 3,3, 1970 yılında yüzde 4,4, 2000 yılında yüzde 5,7 olarak hesaplandı. Söz konusu oran, 2010 yılında yüzde 7,2'ye çıkarken bu tarihten itibaren de yükselişini sürdürdü.
2020'de yüzde 9,5 seviyesine yükselen bu oran, geçen yıl yüzde 10,2'ye çıktı ve böylece Cumhuriyet tarihinde ilk kez çift haneyi gördü. Türkiye'de 2022 yılında 33,5 olan ortanca yaş, 2023 yılında 34'e yükseldi." Özmete, şu değerlendirmelerde bulundu: "Türkiye'de 2025 yılında 65 yaş ve üstü kişi sayısının 9 milyon 731 bin 422'ye yükselmesi ve bu sayının ilerleyen yıllarda giderek artması bekleniyor.
Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2030 yılında yüzde 12,9, 2040 yılında yüzde 16,3, 2060 yılında yüzde 22,6 ve 2080 yılında yüzde 25,6 olacağı öngörülüyor." EN ÖNEMLİ TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM
Emine Özmete, nüfusun yaşlanmasının, aile yapısı ve kuşaklararası bağların yanı sıra işgücü ve finansal piyasalar da dahil olmak üzere toplumun hemen hemen tüm sektörlerini etkilediğini vurguladı. Başta konut, ulaşım ve sosyal koruma gibi mal ve hizmetlere olan talebi de etkileyen bu durumun, 21. yüzyılın en önemli toplumsal dönüşümlerinden biri olduğunu aktaran Özmete, bu sebeple şehirlerde alınacak politika önlemlerinin önemine işaret ederek, şöyle konuştu: "Yaşlıların ve ailelerinin desteklenmesi için sağlık ve sosyal bakımın bütünleşik olarak planlanması ve yürütülmesi, palyatif bakım, Alzheimer hastalarına bakım gibi ihtisaslaşmış bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması, bakım sigorta sisteminin hayata geçirilmesi gibi çoklu programlara ihtiyaç duyulmaktadır." YEREL YÖNETİMLERDE YAŞLI KONSEYLERİ OLUŞTURULSUN ÖNERİSİ
Bu konuda yerel yönetimlerin de üstüne düşen görevler olduğunu vurgulayan Özmete, şu değerlendirmeleri yaptı: "Şehirlerin, yaşlılar ve aileleri için erişilebilir olması topluma katılım hakkını desteklemek için önemlidir. Yerel yönetimlerde yaşlı konseylerinin oluşturularak yaşlıların bilgi ve tecrübelerinden yararlanılması ve kararlara katılımlarının sağlanması belediyelerin en önemli sorumluluğu olarak görülmelidir.
Toplumdaki sosyal ve kültürel algılara göre kişi emekliye ayrıldığında yaşlı kabul edilir. Oysa emeklilik yaşlılığa aktif ve sağlıklı bir şekilde geçiş yapmak için değerlendirilmesi gereken bir dönemdir. Emeklilik dönemi sağlık, sosyal, kültürel, arkadaşlık ve akrabalık ilişkileri ve diğer yönleriyle yaşlılığa yatırım yapılması gereken bir süreç olarak değerlendirilmelidir. Bu nedenle yerel yönetimlerin aktif yaşlanmayı destekleyecek uygulamaları ve ileri yaşlarda bakım ve destek hizmetlerini sunmaları önemlidir." Prof. Dr. Emine Özmete, daha uzun bir yaşamın yalnızca yaşlılar ve aileleri için değil aynı zamanda toplumlar için de bir fırsat olduğunu; toplumda yaşlıları destekleyici fiziksel ve sosyal ortamların oluşturulması gerektiğini sözlerine ekledi.
]]>Türkiye'nin konuştuğu kazada Eylem Tok'un oğlunu adalete teslim etmek yerine Amerika'ya kaçırması gündem oldu. Uzmanlara göre annenin bu davranışı çocuklarının tüm sorumluluklarını üzerlerine alan ve etraflarında pervane olan ''helikopter ebeveyn'' tutumu olarak yorumlanıyor. Peki, ''helikopter ebeveynlik'' nedir? Bu tarzda yetişmiş bir çocukta ilerleyen yaşlarda nasıl yansımalar görülür? İşte ayrıntılar...
]]>Bilim İnsanı Dr. Erdem Tezcan, sigarayı bıraktıran ve hiçbir yan etkisi olmayan ürün geliştirdi. Tezcan'ın TÜBİTAK destekli buluşunun sigara bağımlıların kurtuluşunda önemli rol oynayacağı ifade edildi.
Öğretim Üyesi Dr. Erdem Tezcan tarafından geliştirilen "içilebilir gıda takviyesi" ile bağımlıların, nikotin isteğinin azaltılarak sigarayı tamamen bırakabilmelerinin sağlanacağı iddia edildi.
Tezcan, TÜBİTAK Marmara Teknokent Türkiye Gıda İnovasyon Platformu kulukça merkezinde yaptığı açıklamada, kendi geliştirdiği ürünün sigara bağımlılarının nikotin isteğini azaltarak tamamen bırakmalarına sağladığını söyledi.
Tezcan, ürünün doğal olması, nikotin içermemesi açısından sigara bağımlıların kurtuluşunda önemli rol oynayacağını ifade etti.
]]>Uzmanlar, nadir görülen fakat tehlikeli bir bakteriyel enfeksiyonun Japonya'da rekor hızla yayıldığı konusunda uyardı. Yetkililer hastalığa neyin neden olduğunu belirlemekte zorlanıyor. 45 kentte görülen bakteri, 21 kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu.
]]>Tekirdağ Çorluda yaşayan, 9 yıl önce yakalandığı kanseri yenen anne, şimdi oğlu için mücadele ediyor. 1 aylık Kuzey Alaz bebeğe henüz 14 günlükken SMA Tip-1 teşhisi konuldu. Hastalıkta erken tanı tedavide büyük şans sağlıyor. Ancak ailenin, 2 milyon 200 bin doları bulan tedavi masraflarını karşılamak için yardıma ihtiyacı var.
]]>Yapılan bilimsel bir çalışma, dünya genelinde sinir sistemi ve buna bağlı hastalıklardan ölümlerde son 30 yılda büyük artış olduğunu ortaya koydu. Yalnızca 2021'de nörolojik hastalıklar nedeniyle 11,1 milyon kişinin öldüğü belirtiliyor. Çalışmaya göre dünya genelinde 3 milyardan fazla kişi en az 1 nörolojik rahatsızlıkla mücadele ediyor.
Dünya genelinde 3 milyardan fazla kişi nörolojik bir rahatsızlık veya hastalıktan şikayetçi. Lancet Nöroloji dergisinde yayımlanan çalışmaya göre nörolojik rahatsızlıklar dünya genelindeki hastalık ve engelliliğin başlıca sebebi durumunda 1990'dan bu yana nörolojik durumlardan kaynaklı engellilik, hastalık ya da erken ölümlerde yüzde 18'lik artış görüldü. Nörolojik sorunlara bağlı ölümlerin yüzde 80'den fazlası düşük ve orta gelirli ülkelerde bildirildi. Yüksek gelir oranına sahip ülkelerdeki nöroloji uzmanlarının sayısının, düşük ve orta gelirli ülkelere göre 70 kat daha fazla olduğu belirtiliyor.
DÜNYANIN YÜZDE 43'Ü ŞİKATETÇİ Sinir sistemi hastalıklarına sahip ya da bu sebeplere bağlı hayatını kaybedenlerin sayısında son 30 yılda dramatik bir artış meydana geldiği ortaya çıktı. 2021 verilerine göre tam 3,4 milyar kişinin yani dünya nüfusunun yüzde 43'ünün sinir sistemi hastalıklara yakalanıyor veya bu hastalıklar nedeniyle hayatlarını kaybediyor. BAŞ AĞRISI LİSTENİN BAŞINDA En yaygın nörolojik rahatsızlıklar olarak 2 milyar vakayla şiddetli baş ağrısı ve 1,1 milyar vakayla migren öne çıktı En hızlı artışınsa diyabet kaynaklı sinir hasarı olduğu belirtiliyor Uzmanlar çalışmayla ortaya çıkan verilerin alarm verici olduğunu söyleyerek derhal önlem alınması çağrısı yaptı Dünya Sağlık Örgütü, 2022'de hazırladığı Sektörlerarası Küresel Eylem Planı'nın ülkelere nörolojik hastalıkların erken teşhisi, önlenmesi ve tedavisi konusunda yol haritası sunduğuna dikkat çekiyor. Örgüt ayrıca, ülkelerin bu alanlarda daha fazla yatırım ve araştırma yapması gerektiğinin altını çiziyor.]]>Uzmanlar, nadir fakat tehlikeli bir bakteriyel enfeksiyonun Japonya'da rekor bir hızla yayıldığı ve yetkililerin bunun nedenini belirlemekte zorlandığı konusunda uyarıyor.
Japonya'da bilim insanlarının henüz nedenini belirleyemediği bir enfeksiyon rekor hızla yayılıyor. 2024'teki vaka sayısının geçen yılın rekor rakamlarını aşması beklenirken, "streptokok" enfeksiyonunun en sert ve ölümcül formu olan "streptokokal toksik şok sendromu"nun yayılmaya devam edeceğine dair endişeler artıyor. Ulusal Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü (NIID) şunları söyledi: "Streptokokun şiddetli ve ani formlarının ardındaki mekanizmalarla ilgili hala pek çok bilinmeyen faktör var ve bunları açıklayabilecek aşamada değiliz."
YILIN İLK İKİ AYINDA 378 VAKA Enstitü tarafından yayımlanan geçici rakamlarda geçen yıl 941 vakanın rapor edildiği kaydedildi. 2024'ün ilk iki ayında halihazırda 378 vaka kaydedildi ve Japonya'nın 47 vilayetinin ikisi dışında tamamında enfeksiyonlar tespit edildi. Yerel Japon medyasına göre, 2023 yılının Temmuz ve Aralık ayları arasında enfeksiyon tanısı konan 50 yaşın altındaki 65 kişiden yaklaşık üçte biri hayatını kaybetti.SOĞUK ALGINLIĞI GİBİ GEÇİYOR Çoğu enfeksiyon vakasına "streptococcus pyogenes" adı verilen bir bakteri neden oluyor. Daha yaygın olarak "strep A" olarak bilinir; özellikle çocuklarda boğaz ağrısına neden olabilir ve birçok insan kaynağını bilmeden hastalığı atlatır. Ancak enfeksiyona neden olan son derece bulaşıcı bakteriler, bazı durumlarda, özellikle 30 yaşın üzerindeki yetişkinlerde ciddi hastalıklara, sağlık sorunlarına ve ölüme neden olabilir. Vakaların yaklaşık yüzde 30'u ölümcüldür.ORGAN YETMEZLİĞİNE NEDEN OLABİLİR Yaşlı insanlar soğuk algınlığına benzer semptomlar yaşayabilir ancak nadir durumlarda semptomlar boğaz ağrısı, bademcik iltihabı, zatürre ve menenjiti içerecek şekilde kötüleşebilir. En ciddi vakalarda enfeksiyon organ yetmezliğine yol açabilir. Bazı uzmanlar, geçen yıl vakalardaki hızlı artışın, koronavirüs salgını sırasında uygulanan kısıtlamaların kaldırılmasıyla bağlantılı olduğuna inanıyor.]]>Genç kalmak ve gençleşmek yüzyıllardır insanlığın uğraştığı temel sorun. Günümüzde yüzlerce formül ve bitki ile bu uğurda zaman harcanıyor. Lokman Hekim'in yakından ilgilendiği bu gençleşme iksirleri için NTV Tarih arşivlerine baktık. Lokman Hekim'in formülü, sürekli bitki ve bazı ilginç malzemelerle gençlik önerenlere, farklı seçenak olabilir. Hoş ve tatlı bir üslupla tarif edilen karışım, 15 yaşa dönmeyi vaatediyor. Bu arada Asel-i musaffa, süzme beyaz bal ve kilosu yüksek fiyata satılıyor.(İçerik ve görseller DYG teliflidir)
Gençleşmek isteyenlere geçmişten gelen bir formül yardımcı olabilir. Lokman Hekim'den Necdet Sakaoğlu'nun artardığı bitkisel karışım, 15 yaşa döndürmeyi amaçlıyor. NTV Tarih Dergisi arşivinde yer alan ve bu konuyla ilgilenenlere, geçmişteki gençlik arayışı hakkında bilgi verecek formül şöyle:
İşbu macunun hassası bedende olan şeyleri ve yelleri sürer, çıkarır. Ve belde olan yelleri ve kuluncu def’eder ve kabzı açar ve balgamı, safrayı çıkarır. Bedene sıhhat verir. Ve nice yıllar erlikten kalmış kimseleri ve oğuldan ve kızdan kalmış avretleri on beş yaşındaki adama döndürür. Nâfi ve mücerrebdir.
Sinemaki: 20 dirhem Günlük: 7 dirhem Revandiçini: 5 dirhem Çörekotu: 5 dirhem Darçîn: 5 dirhem Aksakız: 12 dirhem Cûb-i çimenî: 5 dirhem Mahmudiye: 5 dirhem Tevrid: 2 dirhem Hindistan cevizi: 2 dirhem Zencebil: 26 dirhem Beyaz biber: 1 dirhem Kakule: 2 dirhem Asel-i musaffa: 225 dirhem İşbu aseli tencereye koyub azıcık kaynadıp köpüğünü alıp ondan indiresin. Parmak dayanacak kadar oldukta eczaları döküp karıştırıp kâseye koyup akşam ve sabah birer dirhem mikdarı istifade oluna vesselâm. Not: 1 dirhem 3,2 gr. Asel-i musaffa: Süzme beyaz bal]]>İngiltere Çalışma ve Emeklilik Bakanlığı'nın verilerine göre, her ay en az 20 bin kişi için iş göremezlik ödeneği talebi, ruh sağlığı sorunları için yapılıyor. Bu kapsamda son iki yılda yapılan tüm değerlendirmelerin yüzde 69'u "zihinsel ve davranışsal bozuklukları" içeriyor.
İngiltere'de her ay 20 bin kişinin ruh sağlığı sorunları nedeniyle işten ayrıldığı bildirildi. İngiltere Çalışma ve Emeklilik Bakanlığı tarafından yayınlanan resmi verilere göre, en az 20 bin kişi için iş göremezlik ödeneği talebi, ruh sağlığı sorunları için yapılıyor. The Guardian gazetesinin aktardığına göre daha önceki rakamlar, ruh sağlığı ve öğrenme güçlüğünün, kişinin çalışıp çalışamadığına bakılmaksızın ödenen iş göremezlik yardımlarına en çok katkıda bulunanlar arasında olduğunu göstermişti. Ancak şimdiye kadar, insanların çalışmakta zorlandığında, evrensel kredi yoluyla ödenen iş göremezlik yardımları için böyle bir veri olmadığı belirtildi. Bakanlık rakamlarına göre, bir yılda 400 bin artışla 2 milyon kişi evrensel kredi sağlık yardımı alıyor ve bunların yüzde 69'unun herhangi bir işte çalışamayacağına karar verildi. Son iki yılda yapılan tüm değerlendirmelerin yüzde 69'u "zihinsel ve davranışsal bozuklukları" içeriyor. Sırt ve eklem sorunları ise başvuruların yüzde 48'inde yer alırken, kronik ağrı gibi sinirsel hastalıklar ile diyabet ve obezite gibi metabolik sorunların her biri yüzde 15 oranında kaydedildi. Kalp hastalığı ve diğer dolaşım sorunları ile sindirim sistemi hastalıkları da vakaların yüzde 20'sinden fazlasında belirtildi. Öte yandan kanserlerin ve bazı ölümcül hastalıkların, henüz tüm talepleri kapsamayan verilerde eksik temsil edildiği düşünülüyor.]]>Tıbbiyelilerin İstanbul'da İngiliz işgaline başkaldırdığı gün, 14 Mart 1919'dan bu yana Tıp Bayramı olarak kutlanmaya başlandı. NTV muhabiri Melike Şahin, beyin cerrahı torunu ve onun kitabını yazan Prof. Dr. Burhan Suat Çağlayan ile kurtuluş mücadelesi kahramanlarından Tıbbiyeli Hikmet'i konuştu. (Kamera: Cumhur Çatkaya)
]]>Birleşmiş Milletler (BM), 5 yaş altı çocuk ölümlerinde görülen azalmaya rağmen her 6 saniyede bir çocuğun hayatını kaybettiğini, temel sağlık hizmetlerine daha iyi erişim sağlanırsa birçok çocuk ve gencin ölümünün önlenebileceğini bildirdi.
]]>Cep telefonlarını uzun süre kullanmak, boyun düzleşmesi veya duruş bozukluğuna neden oluyor. Geçmişte, ileri yaşlarda görülen bu rahatsızlıklar artık 10 yaşında bile ortaya çıkabiliyor. Uzmanlar yarım saatte bir yürüme ve omuz egzersizleri öneriyor. (Haber: Beyzanur Özer Kamera: Cüneyt Ali Horozal)
]]>Dünya çapında 10 milyon kişinin muzdarip olduğu parkinson hastalığının teşhisi için İsviçre'de yeni bir yöntem geliştirildi. Parkinson hastalarının bazı halüsinasyonlara yatkın olduğunu tespit eden uzmanlar, hastalığı teşhis etmek için sıra dışı bir yöntem geliştirdi.
]]>Birleşmiş Milletler Dünya 2023 Uyuşturucu Raporu'nda elektronik sigaralarla ilgili Türkiye'deki bir tehlikeye dikkat çekildi. Raporda bazı elektronik sigaraların içinde sentetik esrar olduğu belirtildi.
Haber: Osman Terkan "Türkiye'de elektronik sigaralar içerisinde sentetik kanabinoid yani sentetik esrar da yakalanıyor." Bu çarpıcı bilgi Birleşmiş Milletler Dünya 2023 Uyuşturucu Raporu'nda yayınlandı. Türkiye'deki elektronik sigaralarla ilgili bu tehlikeyi dile getiren isim ise Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Kurulu Üyesi Sevil Atasoy. Elektronik sigaranın zararlarını anlatan Atasoy, "Elektronik sigara içenlerin aslında zararsız birşey içtiğini de zannetmemek lazım esasen kendisi içine herhangi bir madde ilave edilmemiş olsa bile zaten zararlıdır elektronik sigaralar bir de bunun içinde herhangi bir sentetik kanabinoid bulunursa bu çok daha büyük tehlike." uyarısında bulundu. Tütün ürünleri yerine daha masum diye tercih edilen elektronik sigaralar içerdiği kimyasallar nedeniyle solunum yolu rahatsızlıklarından, kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarına sağlık açısından birçok olumsuzluğa neden oluyor. Gençlerde ise beyin gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. 34 ülkede satışı yasaklanan elektronik sigaralarla ilgili Dünya Sağlık Örgütü acil eylem çağrısında bulunuyor.]]>Antalya'da 14 yaşında yakalandığı lösemiyi 2 yılda yenen Merve Yıldırım (34), Akdeniz Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi'ni bitirip, tedavi gördüğü klinikte hemşire olarak çalışmaya başladı.
]]>Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 11 Mart 2020 tarihinde salgın olarak ilan edilmesinin üzerinden 4 yıl geçen ve "küresel acil durum" kategorisinden çıkarılan Covid-19, hala "küresel salgın" olarak nitelendiriliyor.
]]>Sağlık Bakanlığı'nın 2024-2028 yıllarını kapsayan Stratejik Planı yayımlandı. Planda; sağlıklı yaşam hakkının korunmasından, tedavi hizmetlerinin güçlendirilmesine, obezite ve bağımlılıkla mücadeleden, özel gereksinimli bireyler ve yaşlılara yönelik hizmetlere uzanan birçok başlık yer alıyor. 2022 itibarıyla 27 bin 762 olan aile hekimliği birimlerinin sayısının da 36 bin 383'e çıkartılması hedefleniyor.
Sağlık Bakanlığı'nın 5 temel amaç, 40 hedef, 194 performans göstergesi ve 214 stratejiden oluşan Stratejik Planı'nda sağlıklı yaşam hakkının korunmasından tedavi hizmetlerinin güçlendirilmesine, obezite ve bağımlılıkla mücadeleden özel gereksinimli bireyler ve yaşlılara yönelik hizmetlere uzanan birçok başlık yer alıyor. Sağlıklı yaşamı teşvik ederek sağlıklı yaşam bilinci ve alışkanlıklarının kazanılmasını sağlamanın ilk amaç olarak belirlendiği plan kapsamında çocuklar ve yetişkinlerde obezitenin azaltılmasına yönelik çalışmalar yapılacak. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, ilkokul çağındaki çocuklarda yüzde 11,4, 15 yaş üzeri nüfusta ise yüzde 29,1 düzeyinde olduğu öngörülen obezite yaygınlığının 5 yılda kademeli azaltılması için toplumsal bilgilendirme faaliyetleri gerçekleştirilecek. YÜKSEK ŞEKER VE TUZ İÇEREN ÜRÜNLERİN REKLAMLARINA DÜZENLEME
Bu kapsamda, gıda etiketlerinin tüketiciler tarafından daha anlaşılabilir olması amacıyla ilgili paydaşlarla yeni mevzuat düzenlemelerine ilişkin çalışmalar yapılacak. Ambalajlı ürünlerin reformülasyonunda tuz oranının azaltılması, trans yağ, yüksek şeker ve tuz içeren ürünlerin tüketimlerinin düşürülmesi ve bu nitelikteki besinlerin reklamlarına yönelik düzenleme de çalışmalar arasında yer alacak.
ÇOCUKLAR, SAĞLIKLI BESLENME KONUSUNDA BİLİNÇLENDİRİLECEK
Bakanlık, Milli Eğitim Bakanlığı, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarıyla çocukların sağlıklı beslenme konusunda bilinçlendirilmesine yönelik müfredat ve mevzuat iyileştirme uygulamalarını yürütecek. Hareketli hayat alışkanlıklarının yaygınlaştırılması için toplumun her kesimi tarafından kolay ulaşılabilir, ücretsiz yeşil alanların, fiziksel aktiviteyi teşvik eden uygulamaların artırılması yönünde iş birlikleri yapılacak.
TOPLUMUN YÜZDE 45'İ YETERLİ VE MÜKEMMEL DÜZEYDE SAĞLIK OKURYAZARI
Bakanlığın ülke genelinde 15 bin 430 hanede yüz yüze görüşmelerle gerçekleştirdiği "Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Düzeyi Araştırması-2023"ün bazı ön sonuçları da stratejik plana yansıdı.
Buna göre, hastalıklardan korunma, tedavi ve hizmetler, sağlık bilgisini değerlendirme gibi konularda sağlık okuryazarlığı yeterli ve mükemmel olanların oranı yüzde 45,4 olarak belirlendi. Sağlık okuryazarlığı oranını 2028'e kadar yüzde 52 düzeyine çıkarmayı hedefleyen Bakanlık, sağlık bilgisine erişimde Bakanlığın bilgi kaynaklarının yaygın kullanılmasını, sağlık hizmetlerinin doğru kullanımına ilişkin farkındalığın artırılmasını ve dijital sağlık okuryazarlığının geliştirilmesini teşvik edecek. BAĞIMLILIKLA MÜCADELEDE RİSK HARİTALARI OLUŞTURULACAK
Tütün bağımlılığına yönelik tedavi, danışmanlık hizmetleri geliştirilerek devam edecekken, bağımlılık yapıcı madde kullanımının zararları konusunda diğer kurumlarla iş birliği halinde eğitim ve farkındalık çalışmaları yapılacak. Bölge, yaş, cinsiyet, meslek gibi sosyo-demografik özelliklere göre toplumda bağımlılık yapıcı madde kullanımı sıklığı ve risk düzeyini tespit edecek olan Bakanlık, belirlenen risk haritalarına göre yeni müdahale programları geliştirecek. AMATEM ve ÇEMATEM'lerin, BAHAR merkezlerinin sayısı ülke genelinde artırılacakken, Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri yaygınlaştırılarak ağır psikotik hastaların tedavi ve rehabilitasyon hizmetine kolay ulaşımı sağlanacak. BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK HİZMETLERİNİN KAPSAMI GENİŞLETİLECEK
Bakanlık, aile hekimliği sistemini destekleyerek birinci basamak sağlık hizmetlerinin kapsamını genişletecek. Bu kapsamda, 2022 itibarıyla 27 bin 762 olan aile hekimliği birimlerinin sayısının 36 bin 383'e, Sağlıklı Hayat Merkezi sayısının da 261'den 850'ye çıkartılması, Aile hekimliği birimi başına düşen nüfusun ise 3 bin 40'dan, 2 bin 500'e düşürülmesi hedefleniyor. 2023 itibarıyla yüzde 48 olan birinci basamak sağlık kuruluşlarında yapılan muayenenin toplam muayene içerisindeki oranın 2028'e kadar yüzde 53'e çıkartılması öngörülüyor. MHRS RANDEVUSUYLA MUAYENE ORANI YÜZDE 60'A ÇIKARILACAK
Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden yapılan randevulu hasta muayene sayısı da yüzde 48'den yüzde 60'a yükseltilecek. Zihinsel özel gereksinimi olan çocuk ve gençlere yönelik Çok Disiplinli Çocuk ve Genç Ruh Sağlığı Merkezleri (ÇÖZGEM) ülke genelinde yaygınlaştırılacak, pilot illerde başlatılan Aile Diş Hekimliği uygulaması 5 yılda tüm nüfusu kapsayacak şekilde 81 ilde hayata geçirilecek. Bu kapsamda, Aile Diş Hekimliği birim sayısı 8 bin 500'e yükseltilecek. Türkiye'de ilk kez 80 yaş ve üstü kişilerin kendilerinden sorumlu hekime emanet edildiği Sağlıklı Yaş Alma Merkezlerinin (YAŞAM) sayısı da 474'ten 990'a çıkarılacak. HER 100 BİN KİŞİYE DÜŞEN HEKİM SAYISI ARTACAK
Bakanlık, 100 bin kişiye düşen hekim sayısını 228'den 315'e, 100 bin kişiye düşen hemşire ve ebe sayısını ise 356'dan 500'e, yüzde 80 olan nitelikli yatak sayısını da 2028'de yüzde 90'a çıkarmayı hedefliyor. Kanser taramalarının, hipertansiyon gibi rahatsızlıklara karşı risk değerlendirmelerinin daha fazla kişiye ulaşması sağlanacak. Hastanelerde, normal doğuma yönelik bilinçlendirme ve özendirme faaliyetleri yaygınlaştırılacak, doğum merkezi planlamaları ve sevk süreçleri ihtiyaca yönelik tasarlanacak ve standart şekilde uygulanacak, gebe okullarının ve bundan yararlanan anne adaylarının sayısı bilgilendirici faaliyetlerle yükseltilecek. Prematüre ve düşük doğum ağırlıklı doğumlar ile doğumsal anomalilerin azaltılması, prematüre bebek bakımının iyileştirilmesine yönelik tedbirler artırılacak. Yenidoğan ve evlilik öncesi tarama programlarında taranan hastalık sayısının artırılmasına yönelik çalışmalar yürütülecek. BULAŞICI VE SALGIN HASTALIKLARLA MÜCADELE
Bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadele çalışmaları kapsamında, aşı tereddüdü olan kişilerin tespiti ve gerekli iş ve işlemlerin yapılabilmesi için bilişim altyapısı hazırlanacak. Bulaşıcı hastalıkların ihbarı ve bildirim sistemi geliştirilecek, bulaşıcı hastalıklarla mücadelede nitelikli insan gücü artırılacak. Olası pandemiler de dahil olmak üzere bulaşıcı hastalıklar konusunda güncel teknoloji ve yapay zeka desteği ile sürveyans sistemleri geliştirilerek salgınlara hazırlıklı olma kapasitesi güçlendirilecek. Ulusal hasta güvenliği eylem planı hazırlanarak hasta güvenliği ağı kurulacak. SAĞLIK VADİSİ PROJESİ HAYATA GEÇİRİLECEK
Plan kapsamında, yerli ve milli sağlık teknolojilerinin merkezi olacak Sağlık Vadisi projesi hayata geçirilecek. Akılcı ilaç kullanımı konusunda yapılan izleme ve değerlendirme çalışmaları güçlendirilecek, hekimlerin akılcı ilaç kullanımına ilişkin desteklenmesi ve denetimi amacıyla karar destek sistemi kurulacak. Hıfzıssıhha Türkiye Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Merkezi'nin faaliyete geçirilmesiyle Ulusal Bağışıklama Programındaki aşıların yüzde 86'sı burada üretilecek.
]]>Uçak yolculuğu öncesi bazı yolcuların korkuları olabiliyor. İstanbul Havalimanı'nda uçuş öncesi stres yaşayan yolcular için terapi köpeği hizmeti verilmeye başlandı. Yoğun ilgi gören terapi köpekleri gün boyu İstanbul Havalimanı'nda hizmet vermeye devam edecek.
]]>Avrupa'da yapay kalp nakli yapan ilk kadın cerrah olan Dr. Dilek Gürsoy, yapay kalp nakli çalışmalarını ve gelecek hedeflerini NTV'den Melike Şahin'e anlattı. 47 yaşındaki Gürsoy, dünyanın ilham veren kadınları arasında gösteriliyor. (Haber: Melike Şahin Kamera: Bahattin Demir)
]]>Bir araştırmaya göre, erkekler ve kadınlar corona virüse yakalandıklarında farklı semptomlar yaşıyorlar. Araştırmanın sonucunda erkeklerin corona virüsü daha ağır atlattığı ortaya çıktı.
Araştırmaya göre, erkekler ve kadınlar corona virüse yakalandıklarında farklı semptomlar gösteriyor. Sonuçlar, erkeklerin corona virüse yakalandıklarında ateşinin yükseldiğini, kalp ritminin arttığını ve nefes alışlarının sıklaştığını gösterdi. Araştırmacılar bu semptomların neden gerçekleştiğinden tam olarak emin değil ancak bunun erkek covid hastalarına kıyasla kadınlarda daha güçlü beyaz kan hücreleri bulunmasından kaynaklanabileceğini öne sürdüler.
Araştırmacılar ayrıca covid enfeksiyonu sırasında erkeklerde kalp ritminin kadınlara kıyasla arttığı gözlemledi. Kalp atış hızında değişkenlik, vücudunuzun değişikliklere iyi uyum sağlamadığını gösterdiği için mevcut veya gelecekteki sağlık sorunlarının bir işareti olabilir.
COVID-19 ERKEKLERİ DAHA ÇOK ÖLDÜRDÜ Pandemi sırasında erkeklerin kadınlara kıyasla covid kaynaklı daha fazla hastaneye kaldırıldığı ve daha çok erkeğin öldüğü ortaya çıktı. Ayrı bir araştırma, kadınların hastalığın akut evresinden birkaç ay sonra nefes almada zorluk ve yorgunluk gibi kalıcı semptomları daha sık yaşadığını gösterdi. Çalışma yaş, hipertansiyon, alkol ve uyuşturucu kullanımı açısından kontrol edilmiş olsa da, kadın katılımcılar arasında adet döngüsü boyunca sonuçları etkileyebilecek hormonal değişiklikleri açıklayamadı.]]>Nevşehir’de özel bir klinikte ozon tedavisi yaptıran Eda Özen isimli kadın, tedavi sırasında fenalaşarak yaşamını yitirdi. Özen’in tedavi için gittiği kliniğin ruhsatsız olduğu belirlenirken, klinik hekimi gözaltına alındı.
]]>İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre günde 10 bin adıma kadar en az 2 bin 200 adım atmak erken ölüm riskini azaltıyor.
]]>Adana’da bir bebeğin yanlış sünnet edildiği iddia edildi. Özel hastane, sünneti gerçekleştiren doktoru işten çıkardı. Aile tüm sorumluların cezalandırılmasını istiyor.
]]>Adana'da doğuştan bir gözü mavi, diğer gözünün de yarısı mavi yarısı kahverengi olan küçük çocuk, görenleri hayrete düşürüyor.
]]>Uzmanlar yeni nesiller eskisi kadar dışarı çıkmadığı için Z kuşağında artan "körlük salgını" riskine karşı uyarıda bulundu. Buna göre sürekli teknolojik cihazların ekranlarına bakmak ve gün ışığından uzak kalmak körlük dalgasını tetikleyebilir.
Göz doktorları, Z kuşağı çocuklarının yaşlandıkça tüm sağlık sistemlerini tehdit edebilecek bir körlük salgınına maruz kalabileceği konusunda uyardı. Ekran başında kalma süresinin artması, Z kuşağının gelişim çağında hayati önem taşıyan "doğal ışığı kaçırdığı" anlamına geliyor. Bu da onların görüş yeteneği üzerinde uzun vadede yıkıcı bir etki yaratma potansiyeline sahip. Araştırmanın yapıldığı İngiltere'de son 30 yılda yüzde 46'lık artan vakalar ile dünya genelinde artan miyop vakaları görülüyor. Ancak göz cerrahlarının durumun daha da kötüleşeceği konusunda uyarmasıyla rakamlar "salgın seviyelerine" ulaştı.
ÇOCUKLAR YETERLİ DOPAMİN ALAMIYOR Uzmanlar ergenlikte kapalı mekanlarda bilgisayar başında kalan çocukların yeterli dopamin alamadıklarını ve bunun da gözlerine zarar verdiğini söylüyor. Bu salgını tetikleyebilecek bir diğer faktör, yüzden birkaç santim uzakta tutulan telefonlara ve tabletlere bakarak harcanan zamanın miktarıdır. Bu da miyop veya uzağı görememeye neden olabiliyor. Uzmanlar Çin'in bazı bölgelerinde miyopluk oranının yüzde 30'dan yüzde 95'e ve üzerine çıktığını gözlemledi. Miyop sadece gözlük kullanmak anlamına gelmiyor. Ciddi vakalar körlüğe yol açabilir. Araştırmalar, gençlerde kötü miyop vakalarının, "makula dejenerasyonuna" yakalanma olasılığını yüzde 41 artırdığını ileri sürüyor. Bir türü yaşa bağlı olan makula dejenerasyonu, körlüğün önde gelen nedenidir. Uzmanlar tabletlerin ve televizyonların sıklıkla "bebek bakıcısı" olarak kullanıldığını söyleyerek ebeveynleri, çocuklarının ekran başında geçirdiği süreyi sınırlamaları konusunda uyardı.]]>Sağlık Bakanlığı 2024 yılı ilk defa ve yeniden atama kurası başvurularıyla ilgili "süre uzatım" ilanı paylaştı. Yayımlanan ilana göre, ilk atama kuraları 4 gün uzatıldı. Peki, Sağlık Bakanlığı 2024 yılı ilk defa ve yeniden atama kurası için son gün ne zaman?
Sağlık Bakanlığı, 2024 yılı ilk defa ve yeniden atama kurası için başvuru süresinin 8 Mart tarihine kadar uzatıldığını duyurdu. Yayımlanan ilanda; "28.02.2024 tarihinde Resmî Gazetenin 32474 sayısında yayınlanan 2024 Yılı İlk Defa Ve Yeniden Atama Kurasına ait ilan metninde başvuruların 4 Mart 2024 tarihinde saat 18.00’ de sona ereceği belirtilmiştir. İlanda 4 Mart 2024 Pazartesi saat 18.00 olarak yer alan son başvuru süresinin 8 Mart 2024 Cuma saat 18.00’ e kadar uzatılması Bakanlığımızca uygun görülerek ilan ekinde yer alan takvim aşağıdaki şekilde güncellenmiştir." ifadelerine yer verildi. ]]>Dünya Sağlık Örgütü yaptığı açıklamada tahmini 8 bin hastanın Gazze Şeridi'nden tahliye edilmesi gerektiğini belirtti. Örgüt şu ana kadar çok az kişinin kuşatma altındaki bölgeden tahliye edilmiş olmasının hayal kırıklığı yarattığını vurguladı.
Dünya Sağlık Örgütü, hastaların Gazze'den çıkarılmasının savaş bölgesinde faaliyetlerini sürdürmekte zorlanan sağlık görevlileri ve hastaneler üzerindeki baskıyı hafifleteceğini açıkladı. DSÖ'nün Filistin topraklarındaki temsilcisi Rik Peeperkorn, Kudüs'ten video bağlantısı aracılığıyla Cenevre'de düzenlenen basın toplantısında, "8 bin Gazzelinin bölgeden tahliye edilmesi gerektiğini tahmin ediyoruz" dedi. Bahsedilen 8 bin hastadan 6 bininin çatışma sırasında yaralandığını, bunların arasında çok sayıda travma yaralanması, yanık ve amputasyon bulunan hastaların olduğunu söyledi. Diğer 2 bin hastanın ise düzenli hasta olduğunu, savaş başlamadan önce günde 50 ila 100 hastanın Gazze'den Doğu Kudüs ve Batı Şeria'ya yönlendirildiğini ve yaklaşık yarısının kanser hastası olduğunu belirtti. Saldırıların başladığı 7 Ekim ile 20 Şubat tarihleri arasında tıbbi tedavi için Gazze dışına yalnızca 2 bin 293 hasta sevk edildi. Gazze Şeridi'ndeki 36 hastaneden 23'ünün çalışmadığı, geri kalanının ise kısmen ya da çok az çalışır durumda olduğu bildirildi.]]>Dünya obezite gününde Türkiye'nin en obez ve en fit illeri belli oldu. Türkiye Obezite Araştırma Derneği verilerine göre obez sayısının en yüksek olduğu il Adana, en düşük olduğu il ise Erzurum oldu.
Obezite hem dünyada hem de Türkiye'de giderek artan çağımızın en tehlikeli hastalıklarından biri.
4 Mart Obezite Günü'nde, Dünya Sağlık Örgütü'nün açıkladığı verilere göre Türkiye Avrupa'daki obezite oranlarında ilk sırada yer alıyor. Uzmanlara göre çocuk ve yetişkinlerde yaşanan artış toplumsal sağlığı tehdit ediyor. Türkiye Obezite Araştırma Derneği, Dünya Sağlık örgütü'nün açıkladığı verilerden sonra Türkiye'nin en obez ve en fit şehirlerini açıkladı. Rakamlara göre obez sayısının en yüksek olduğu il Adana, en düşük olduğu il ise Erzurum oldu. Peki obeziteye neden olan "zengin mutfak" mı, yoksa "yeme alışkanlıkları" mı? Uzmanlara göre obezitenin başlıca nedenleri beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite eksikliği ve hormonal etkiler. Dünya'da obezite oranı yüzde 20'nin üzerine çıktı. Türkiye'de ise bu oran yüzde 17.
Cinsiyet bazında bakıldığında kadınların yüzde 20.9'unun obez olduğu saptanırken erkeklerde bu, yüzde 13.7 olarak açıklandı.
OBEZİTEYLE MÜCADELE İÇİN NELER YAPILMALI? Obezitede en büyük faktörün hareketsizlik olduğunu vurgulayan uzmanlar, obezitenin sadece estetik bir sorun değil, karmaşık bir kronik hastalık olduğuna dikkati çekti. Obezitenin dünya çapında ölüm nedenlerinin başında gelen bir dizi kronik hastalık riskini arttıran çok önemli tıbbi sorun olduğunu belirten doktorlar, Obezitenin "metabolik sendromlara, kalp hastalıklarına, diyabet, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, felç, karaciğer hastalıklarına, bazı kanser türlerine, solunum hastalıklarına, uyku apnesi, kas sistemi hastalıklarına ve cinsel sorunlara yol açtığını söyledi. Uzmanlar, besinlerle enerji alımını azaltmanın, doğru ve daha sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmenin, obezitenin üstesinden gelmenin ilk adımlarını oluşturduğunu vurguladı. Obezite ile mücadelenin ilk şartının sağlıklı beslenme olduğunun altını çizen doktorlar, düzenli fiziksel aktivite ve hareketsiz kalarak televizyon, video izlemek, bilgisayar oyunu oynamak gibi aktivitelerin azaltılmasıyla bu hastalıkların önüne geçilebileceğine dikkat çekti.]]>Bilim insanları, hamilelik sırasında rahimde gelişen fetüslerin amniyon sıvıdaki dökülen hücrelerinden "mini-organlar" üretmeyi başardı. Bu organoidler, insan gelişimi ve hastalıkların anlaşılmasında büyük öneme sahip olabilir.
Araştırmacılar, fetüsü rahimde besleyen ve koruyan amniyon sıvıdan geri kazanılan akciğer, böbrek ve bağırsak hücrelerinden organoid olarak bilinen 3 boyutlu doku topakları oluşturdular.
Araştırma, organoid adı verilen karmaşık hücre modellerinin yetiştirilebileceğini ve bu "mini organların" bebeğin biyolojik bilgilerini koruduğunu gösteriyor.
Bu organoidler, bebeğin gelişimi sırasında meydana gelen anormal oluşumların nedenlerini ve ilerlemesini önlemek için kritik önem taşıyor.
Araştırmacılar, amniyon sıvıdan elde edilen bu organoidlerin, fetüslerin anne karnında nasıl geliştiği konusunda yeni fikirler sağlayabileceğini belirtiyorlar.
Bu, fetus gelişiminin daha iyi anlaşılmasını ve erken doğum riski gibi sorunlara çözüm bulunmasını sağlayabilir.
DOĞUŞTAN GELEN HASTALIKLARI TEDAVİ EDEBİLİR
Ayrıca, bu teknolojinin hastalıkların tedavisi için yeni yaklaşımların geliştirilmesine de olanak sağlayacağı düşünülüyor. Örneğin, bir bebekte doğuştan gelen bir hastalığın tespit edilip, doğum öncesinde tedavi edilmesine yardımcı olabilir. Bu çalışma, fetüslerin anne karnındaki gelişimini daha derinlemesine anlamak ve erken doğum gibi komplikasyonları önlemek için umut verici bir adım olarak kabul ediliyor. Organoid teknolojisinin ilerlemesiyle birlikte, daha fazla hastalığın tedavisinde önemli ilerlemelerin sağlanabileceği umuluyor.
]]>Araştırmacılar, bağırsaklardaki mikropların sosyal anksiyete bozukluğuna neden olabileceğini ve yeni tedavi seçeneklerine olanak tanıyabileceğini keşfettiler.
Bilim insanları, daha önce bağırsak mikrobiyomunun (sindirim sisteminde yaşayan bakteri ve diğer organizmalar topluluğu) sosyal anksiyete bozukluğu (SAD) olan kişilerde, sağlıklı bireylere kıyasla farklılık gösterdiğini tespit etmişti.
Şimdi ise araştırmacılar, sosyal anksiyete bozukluğu olan insanların bağırsaklarından alınan mikropların farelere nakledildiğinde, hayvanların sosyal korkuya karşı tepkilerinin arttığını buldular.
University College Cork'taki araştırmacılar genetik, çevresel ve diğer faktörlerin SAD gibi rahatsızlıklarda rol oynayabileceğini belirtirken, bu yeni çalışmanın bağırsak floramızın önemini vurguladığını ifade etti.
Araştırmacılar, altı sağlıklı ve altı sosyal anksiyete bozukluğu olan hastalardan dışkı örnekleri aldılar. Alınan DNA analizlerinden yola çıkarak, bağırsak mikrobiyomunun iki grup arasında önemli ölçüde farklılık gösterdiğini keşfettiler.
Ekip, her bir örneği altı laboratuvar faresine aktardı. Farelere davranışlarının çeşitli yönlerini keşfetmek için test uygulandı.
Sosyal korkuyu araştırmak için ekip, farelere yeni bir fareye yaklaştıklarında küçük elektrik şokları verdi ve daha sonra şoklar artık uygulanmadığında hayvanların yeni farelerin etrafında nasıl davrandıklarını gözlemledi.
YENİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ SUNABİLİR
Testler sonucu, sosyla anksiyete bozukluğu olan hastalardan bağırsak mikrobu alan farelerde, sağlıklı insanlardan bağırsak mikrobu alanlara kıyasla üç farklı bakteri türü tespit edildi.
Ekip, sonuçlardan yola çıkarak, bağırsakta bulunan bakterilerin, sosyal anksiyete bozukluğunun artmasında nedensel bir rol oynayabileceğini belirtti.
Araştırmacılar, çalışmanın sosyal anksiyetesi olan insanlar için tedavi yöntemleri geliştirme konusunda yeni yollar sunabileceğini söyledi.
]]>Alzheimer teşhisinde yeni tanı yöntemleri tartışma yarattı. ABD merkezli Alzheimer Derneği'nin planına göre, hastalığın tanımı hiçbir bilişsel veya hafıza sorunu olmayan milyonlarca insanı kapsayacak şekilde genişletilebilir.
ABD merkezli Alzheimer Derneği'nin gerçekleştirdiği bir panelde bilim insanları sağlıklı, orta yaşlı yetişkinlere Alzheimer hastalığı tanısı konmasını sağlayacak tartışmalı öneriler sundu. Bu önerilere göre hastalığın "kapsayıcılığını" artıracak şekilde tanımının değişmesi bekleniyor. Beyinde biriken ve Alzheimer gelişimiyle bağlantılı olan "amiloid" adı verilen toksik proteinin anormal seviyelerine sahip kişilerin dışarıdan sağlıklı görünmelerine rağmen hastalığın yeni tanımlanan "Birinci Aşamasında'"oldukları söylenebilir.
SEMPTOMLAR ORTAYA ÇIKMADAN TEŞHİS Uluslararası demans konferansında tartışılan planlar, semptomlar ortaya çıkmadan çok önce yüksek düzeyde amiloidi kolayca tespit edebilen yeni kan testleri nedeniyle gündeme geldi. Panel üyelerinden biri olan Alzheimer Derneği'nin baş bilim sorumlusu Maria Carrillo, "Bu girişimin amacı erken teşhis ve tedavi bilimini ilerletmektir. Demansı önlemek için hastalığı belirtiler ortaya çıkmadan önce tespit edip tedavi etmemiz gerekiyor" dedi. Doktorlar, sağlıklı yetişkinlere aslında hiçbir zaman sahip olmayacakları, hayatlarını değiştirecek bir hastalık teşhisi koymanın "çok ciddi" tehlikeleri konusunda uyardı.
]]>Çorum’da nefes borusuna simit kaçan 20 yaşındaki genç kız yoğun bakımda tedavi altına alındı.
Çorum’da Ayşegül İ., çalıştığı Çepni Mahallesi İnönü Caddesi’ndeki iş yerinde arkadaşları ile kahvaltı yaptığı esnada yediği simit parçası boğazına takıldı. Nefes almakta güçlük çeken genç kızın arkadaşları 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayarak yardım istedi. İhbar üzerine belirtilen adrese sağlık ekipleri sevk edildi. İş yerinde yapılan müdahalenin ardından Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Ayşegül İ, hayati tehlikesinin bulunması nedeniyle yoğun bakımda tedavi altına alındı.]]>Sağlık Bakanlığı işçi alımı kura sonuçlarının ilan edileceği tarih belli oldu. Taşra teşkilatlarında istihdam edilecek 8 bin işçi kura yöntemiyle belirlenecek. Yapılan açıklamaya göre, kura çekilişi Ankara'da gerçekleşecek ve 2 gün sürecek. Peki, Sağlık Bakanlığı işçi alımı kura çekimi ne zaman, ayın kaçında gerçekleşecek?
]]>Yeni bir analiz, şu anda dünya çapında obeziteyle yaşayan bir milyardan fazla insanın bulunduğunu ve dünya nüfusunun sekizde birinin obeziteden etkilendiğini ortaya koyuyor.
Araştırmacılar, gençler arasındaki obezite oranlarının küresel olarak 1990 ile 2022 arasında dört katına çıktığını, yetişkinler arasındaki oranların ise iki kattan fazla arttığını buldu. Dünya çapında çocuklar ve ergenler arasında "aşırı zayıflık" oranları düştü, yetişkinler arasında ise yarıdan fazla azaldı. Lancet tıp dergisinde yayınlanan araştırmaya göre bu, obezitenin artık birçok ülkede "en yaygın yeme bozukluğu" olduğu anlamına geliyor. Imperial College London'dan Profesör Majid Ezzati, "1990'da dünyanın birçok yerinde yetişkinlerde görülen obezite salgınının artık okul çağındaki çocuklara ve ergenlere de yansıması çok endişe verici" dedi. Yüz milyonlarca insan, özellikle dünyanın en fakir bölgelerinde, hala yetersiz beslenmeden etkileniyor. Yeme bozukluklarının her iki biçimiyle de başarılı bir şekilde mücadele etmek için sağlıklı, besleyici gıdaların bulunabilirliğini ve satın alınabilirliğini önemli ölçüde artırmak hayati önem taşıyor.
EN ÇOK GÖRÜLEN YEME BOZUKLUĞU Küresel olarak obezite oranı 1990'dan 2022'ye kadar kadınlarda iki kattan fazla, erkeklerde neredeyse üç kat, çocuklarda ise dört kattan fazla arttı. 2022 yılında dünya ülkelerinin yaklaşık üçte ikisinde kız ve erkek çocuklarda obezite oranları, düşük kiloluluk oranlarından daha yüksekti. Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Ghebreyesus, "Bu yeni çalışma, erken yaştan yetişkinliğe kadar diyet, fiziksel aktivite ve gerektiği şekilde yeterli bakım yoluyla obeziteyi önlemenin ve yönetmenin önemini vurguluyor" ifadelerini kullandı.]]>İstanbul Çekmeköy’de parkta boğazına şeker kaçan çocuğu zabıta personelinin Heimlich manevrası ile ilk yardım yaparak kurtardı. Zabıtanın yaptığı müdahale sonrası boğazından şeker çıkan çocuk, rahat nefes almaya başladı.
]]>Sağlık alanında düzenlemeler öngören yasa Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Karara göre 9 bin yeni sözleşmeli sağlık personeli alınacak.
Sağlık alanında düzenlemeler öngören yasa Resmi Gazete'de yayımlandı.
Yasayla sağlık alanında eleman temininde sıkıntı çekilen yerlerde sözleşmeli personel sayısı 27 binden 36 bine çıkarıldı. Böylece 9 bin yeni sözleşmeli sağlık personeli alımı yapılmasının önü açıldı.
Ebelerin görev tanımında da değişiklik yapıldı. Buna göre ebeler doğumlarda aktif olarak görev alabilecek. Küçük tıbbi müdahalelerde bulunabilecek.
Yeni mezun diş hekimleri bağımsız muayenehanelerde aktif görev alabilecek. Yasayla ayrıca yerli ilaç sektörünün desteklenmesi amacıyla ilaç ruhsatlandırma süreci kolaylaştırılacak. İki aylık bekleme süresi kaldırılacak, ruhsatname harçları yeni kriterlere göre belirlenecek.
BAKAN KOCA: SAĞLIK CAMİASINA HAYIRLI OLSUN
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, düzenlemenin Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından sosyal medya hesabından şu paylaşımda bulundu:
"Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Milletimize ve sağlık camiasına hayırlı olsun."
]]>Gazze'deki Sağlık Bakanlığı, kuzeyde sağlık hizmetinin verilmemesinin, 700 bin Filistinlinin idama mahkum edilmesi anlamına geldiğini belirterek, Birleşmiş Milletler'den (BM) uluslararası insancıl hukuku ve 4. Cenevre Sözleşmesini devreye sokmasını istedi.
Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref el-Kudra, yaptığı yazılı açıklamada, Gazze'nin kuzeyindeki hastanelerde jeneratörlerin durmasının bu hastaneleri zayıf tıbbi mekanlar haline getirdiğini kaydetti. Kuzeydeki hastanelerin, hayat kurtaran hizmetleri veremediğini aktaran Kudra, "Gazze'nin kuzeyinde sağlık hizmetlerinin durması, 700 bin kişinin idama mahkum edilmesi demek." ifadesini kullandı. Kudra, BM'ye, sağlık sisteminin korunması ve ihtiyaçlarının karşılanması için uluslararası insancıl hukuku ve 4. Cenevre Sözleşmesini devreye sokma çağrısı yaptı.Sözcü Kudra, uluslararası toplumu da, Gazze'nin kuzeyinde bir sağlık felaketinin önlenmesi amacıyla tıbbi ve insani yardım ile yakıtın ulaşması için güvenli bir koridor oluşturmaya çağırdı.
İsrail ordusunun 7 Ekim'den bu yana sivil yerleşim yerleri, hastane, okul ve yerinden edilmiş Filistinlilerin sığındığı barınakları hedef alan saldırılarını sürdürmesinin yanı sıra insani yardımların girişini engellemesi nedeniyle yaklaşık 2,3 milyon nüfuslu Gazze Şeridi'nde büyük bir insani felaket yaşanıyor.
]]>Araştırmalara göre, uzun süre covid'i deneyimleyen kişilerde sonradan ortaya çıkan yan etkilerden bazılarının bilişsel kabiliyetlerde ve zekada gerileme olduğu belirtiliyor.
COVID-19 sonrası uzun süre farklı semptomlarla kendini gösteren ve Uzun Covid olarak bilinen rahatsızlıkla ilgili yeni bir araştırma yapıldı.
Araştırmaya göre uzun covid'den muzdarip kişilerde görülen "beyin sisi" zekada gerilemeye yol açabiliyor. 112 binden fazla kişinin verilerinin incelendiği araştırmayla COVID-19'un beyne ve hafızaya etkileri mercek altına alındı. Araştırmaya göre, Uzun covid hastalarının IQ'sunda 6 puanlık düşüş görülebiliyor. İngiltere'deki Imperial College London araştırmacıları "beyin sisi" denen ve tam olarak tanımı yapılamayan rahatsızlığın ölçülebilir etkileri olduğunu ortaya koydu. Çalışmaya katılanların zeka, dikkat, neden-sonuç ilişkisi kurabilme gibi beyinsel yetenekleri ölçüldü.
AĞIR GEÇİRENLER İÇİN DURUM DAHA VAHİM Çıkan sonuca göre bazı uzun COVID hastalarının, hastalığa yakalandıktan 3 ay sonra semptomları yok olsa bile IQ'larında COVID'e yakalanmayanlara oranla 3 puan düşüş görüldü. Uzun COVID'e yakalanıp semptomları 12 haftadan uzun süre devam edenlerin IQ'sundaki düşüşse 6 puan olarak ölçüldü. Durum COVID-19'u ağır geçirip hastaneye yatmak zorunda kalanlardaysa daha vahim. COVID'i ağır geçirenlerdeki IQ düşüşünün 9 puan olduğu tespit edildi. Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada en az 65 milyon kişi halen uzun covid ile mücadele ediyor.
]]>Araştırmacılar, musluk suyunu kaynatmanın yaygın bulunan mikroplastiklerin zararlı etkilerini azaltabileceğini tespit etti. Kaynatılan musluk suyunun plastik şişe içerisindeki sudan daha güvenli olduğu bildirildi.
Musluk sularıyla ilgili dikkat çeken bir araştırma yapıldı.
The Hill'in haberine göre, Çinli bilim insanları, suda en yaygın bulunduğu kaydedilen polistiren, polietilen ve polipropilenin insan sağlığı üzerindeki etkilerini inceledi. Araştırma kapsamında yüksek seviyede kalsiyum karbonat (kireç taşı) ve magnezyum içeren musluk suyu kaynatıldığında içeriğindeki kalsiyum karbonatın mikroplastikleri etrafında kümelenerek hapsedip zararsız hale getirdiği saptandı. Araştırmada suyu kaynatmanın mikroplastiklerin zararlı etkilerini tamamen yok etmediği fakat ele alınan 3 plastik bileşiğin en az yüzde 80'inin zararlarını ortadan kaldırdığı gözlendi.
PLASTİK ŞİŞEDEKİ SUDAN DAHA GÜVENLİ Kaynatılan musluk suyunun şişe suyundan daha güvenli olduğu, plastik kirliliğinin sağlık üzerindeki bazı olumsuz etkilerinden bu yöntemle kaçınılabileceği bildirildi. ABD'deki Columbia Üniversitesinden araştırmacıların ocakta "Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS)" adlı dergide yayımlanan çalışmasında şişe suyunun bir litresinin yaklaşık çeyrek milyon nanoplastik içerebileceği ortaya konulmuştu. Araştırma, "Environmental Research Letters" adlı dergide yayımlandı.
]]>Fast food, cipsler, kraker, gazlı içecekler ve kahvaltılık gevrekler. Bunlar, "çok işlenmiş gıdalar" olarak adlandırılıyor. Yeni ve son derece kapsamlı bir araştırma, çok işlenmiş gıdaların kanserden, kalp hastalığına, diyabetten solunum yetmezliğine kadar 32 farklı sağlık sorununa yol açtığını gösterdi. Daha da kötüsü, gelişmiş ülkelerde yaşayan insanların günlük diyetinin yüzde 80'ini işlenmiş gıdaların oluşturduğu tespit edildi.
]]>ALS hastalığına sahip bir adam, yalnızca zihnini kullanarak hayatının kontrolünü eline almasını sağlayan bir beyin çipini taktıran 10. kişi oldu.
2020 yılında ALS teşhisi konulan 67 yaşındaki adam yavaş yavaş teknolojik aletleri kullanma veya tek başına beslenme gibi fiziksel yetilerini kaybetmeye başlamıştı. Geçtiğimiz ağustos ayında beyin çipi taktıran adam hayatının kontrolünü yeniden eline almayı umuyor. Beyin çipi takılan adam beyin dalgalarını bilgisayarda gerçekleştirilen eylemlere dönüştürerek sağlık bildirimlerini veya ağrı raporlarını sağlayıcısına gönderebiliyor. Yaşlı adam yakında düşünce gücünü televizyonunu açmak ve ailesine mesaj göndermek gibi daha heyecan verici görevler için kullanabilecek.
HAREKET KABİLİYETİNİ GERİ KAZANACAK Yaşlı adam, kalem tutma veya telefonda gezinme gibi el becerilerinin çoğunu kaybetmiş olsa da hala konuşabiliyor. Ancak bu durum zamanla değişebilir. Sağlıkla ilgili notlar göndermenin yanı sıra, beyin çipi sayesinde pinpona benzeyen basit bir video oyununu düşünce gücüyle oynayabiliyor. Musk, 2021'de Neuralink beyin çipi takılan bir maymunun aynı şeyi yaptığını gösteren bir video yayınlamıştı. Yaklaşık bir ataş büyüklüğündeki beyin çipi, vücudun hareketini yönlendirecek sinyaller üreten beynin motor korteksine yerleştiriliyor. Yerine oturduğunda, elektrotları sinir sinyallerini kaydedebileceği beyne yakın damar duvarına doğru bastıracak şekilde genişliyor.ELON MUSK'IN NEURALINK'İ İLE YARIŞIYOR Synchron şirketinin beyin çipi Elon Musk'ın geçen yıl mayıs ayında FDA onayı alan ve ocak ayında ilk insana implante edilen "Neuralink" beyin çipiyle rekabet ediyor. Synchron, 2021'de kalıcı implante edilebilir cihazın insan denemelerini yürütmek için Gıda ve İlaç İdaresi'nden (FDA) onay aldı. İlk defa geçen ay bir insana Neuralink beyin çipi yerleştirildi ve Musk, ilk sonuçların nöron tespitinde umut verici bir artış gösterdiğini bildirdi. Musk, hastanın yalnızca düşüncelerini kullanarak fareyi ekranda hareket ettirebildiğini ve cihazın sonunda insanların düşünerek bir bilgisayarı kontrol etmesine izin verecek şekilde kullanılacağını umduğunu söyledi.]]>ABD Başkanı Joe Biden, Walter Reed Ulusal Askeri Tıp Merkezi'nde rutin sağlık kontrolünden geçti. Beyaz Saray, ABD Başkanı Joe Biden'ın güncel sağlık durumuna dair paylaştığı raporla, görevini yapmasına engel durum olmadığını duyurdu.
ABD Başkanı Joe Biden, rutin sağlık kontrolü için Maryland eyaletine bağlı Bethesda kentinde bulunan Walter Reed Ulusal Askeri Tıp Merkezi'ne gitti.
Biden, hastane dönüşü gazetecilere yaptığı açıklamada, sonuçlarının geçtiğimiz yıl ile aynı olduğunu belirtti.
BEYAZ SARAY'DAN YAZILI AÇIKLAMA
Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre tarafından yapılan yazılı açıklamada, Biden'ın doktoru tarafından onaylanan ve durumunun iyi olduğu belirtilen raporun içeriği yer aldı. Biden'ın doktoru Kevin O'Connor'ın 81 yaşındaki Başkan'ın yıllık muayenesine ilişkin raporunda, sağlığıyla ilgili "yeni bir endişe" olmadığı bilgisi paylaşıldı. O'Connor'ın raporunda, "Başkan kendini iyi hissediyor ve bu yılki fiziki muayenede yeni bir endişe tespit edilmedi. Herhangi bir muafiyet veya kolaylık olmaksızın tüm sorumluluklarını tam olarak yerine getiriyor." ifadeleri yer aldı. Raporda, "Başkan Biden, 81 yaşında, sağlıklı, aktif, güçlü bir erkek. İcra kurulu başkanlığı, devlet başkanlığı ve başkomutanlık dahil başkanlık görevlerini başarıyla yerine getirebilecek formdadır" değerlendirmesine yer verildi.
"HAFTADA 5 GÜN SPOR YAPMAYA DEVAM EDİYOR" Biden'ın kalp ritminden kolesterol değerlerine kadar her türlü ayrıntılı bilginin yer aldığı raporda, ABD Başkanı'nın uyku apnesi rahatsızlığının da stabil kaldığı belirtildi.
Son muayenesi şubat 2023'te yapılan Joe Biden, doktoruna göre sağlıklı, dinç ve haftada en az beş gün egzersiz yapmaya devam ediyor. Joe Biden'ın sağlık durumuyla ilgili bilgilendirme, kasım ayında yapılacak başkanlık seçimleri öncesi, sağlık durumu ve yaşıyla ilgili tartışmaların devam ettiği dönemde geldi. ABC News/Ipsos tarafından 9-10 Şubat'ta yapılan ankette, katılımcıların yüzde 86'sı, 81 yaşındaki Biden'ı ikinci dönem başkanlık yapmak için "çok yaşlı" bulduğunu söylemişti.
]]>Harvard Tıp Fakültesi'nde moleküler metabolizma üzerine çalışan Dr. Furkan Burak, Amerika Birleşik Devletleri'nde yılın en iyi doktorları arasında gösterildi. Burak, obezite tedavisi üzerine hem laboratuvarda araştırma yapıyor hem de hasta görüyor.
Haber: Melike Şahin Harvard Tıp Fakültesi'nde moleküler metabolizma üzerine çalışan Dr. Furkan Burak, Amerika Birleşik Devletleri'nde yılın en iyi doktorları arasında gösterildi. 36 yaşındaki Furkan Burak geçen yıl da Castle Connolly organizasyonu listesine giren en genç doktor olmuştu. NTV'den Melike Şahin'e açıklamalarda bulunan Dr. Furkan Burak, "Saygın bağımsız hekimlerin sizi aday göstermesi gerekiyor. Daha sonra da bağımsız bir ekip hekimlerden oluşan sizi değerlendiriyor. Listelere girmek için çalışmıyorsunuz ama yaptığınız işlerin takdir görmesi, insanlığa katkı sağladığını başka hekimlerden duymanız bizi mutlu ediyor." dedi. Obezite tedavisi üzerine hem laboratuvarda araştırma yapıyor hem de hasta tedavisi yapan Furkan Burak, "Vücudun obeziteyle başetme yöntemlerinden birini bulduk. Palmetic asit denilen bir yağ asidi, vücut ve yağ dokusu ekstra enerjiyi depolarken diğer organlara bu yağ asidini elçi olarak gönderiyor. Diyor ki bir tehlike var. Bu yağ asidi karaciğere gidiyor bu yağ asidini tersine çeviriyor, kasa gidiyor, insülin direncini düşürüyor. Biz de bu yağ asidini saflaştırdık ilaç formuna getirdik şu an bunun insanlarda klinik testlerini yapıyorum harvard tıp fakültesinde ekibimle." açıklamasında bulundu.Bu çalışmalarla obezitede tıbbi biyolojik tedavinin, cerrahi tedavinin önüne geçeceği öngörülüyor. Burak, "Cerrah meslektaşlarımıza saygımız sonsuz ama biz tıbbi tedaviyi daha çok önemsiyoruz çünkü bozulan sistemleri buldukça ve doğal olarak biyolojik olarak yerine koydukça aynı anda bütün obeziteyle birlikte gelen sorunları çözebildiğimizi fark ediyoruz. Şu an bile twin kretanin denilen bazı hormonları yerine koydukça yüzde 25-30 kilo kaybı sağlayıp bununla beraber kalp krizi inme riskini azaltabiliyoruz, uyku apnesini, diyabeti tedavi edebiliyoruz." sözleriyle tedavi yöntemini anlattı. Amerika Birleşik Devletleri'ne ilk olarak 2007 yılında bilim insanı Aziz Sancar'ın davetiyle gittiğini anlatan Dr. Furkan Burak, "Birinci sınıfta Aziz hocanın yanına gitmek en büyük şansımdı. Tıp doktoru olarak araştırma yapmaya özellikle de moleküler araştırmalar yapmaya Aziz hocanın yanında karar verdim ve onun desteğiyle devam ettim. Daha sonra da yine Gökhan Hotamışlıgil hocamızla birlikte çalıştım.onun da üzerimde çok emeği var." dedi. Kocaeli Üniversitesi'nden mezun olan Burak, şu anda Harvard Tıp Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak çalışıyor.]]>Bağışıklık sistemi, vücudumuzu enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı koruyan önemli bir savunma mekanizmasıdır. Bağışıklık sistemi, zararlı bakteri, virüs, mantar ve diğer patojenlere karşı savaşarak vücudumuzu sağlıklı tutmaya yardımcı olur.
]]>Bilim insanları, insan antikorunun kara mamba ve kral kobra da dahil olmak üzere dünyanın en ölümcül yılanlarının zehrine karşı korunmanın anahtarı olabileceğini keşfetti. İnsanda bulunan bir antikora dayanacağı için yeni panzehirin mevut olanlara göre çok daha güvenilir olacağı düşünülüyor.
Bilim insanları, kara mamba ve kral kobra da dahil olmak üzere dünyanın en korkunç yılanlarından bazılarının zehrinin tetiklediği felç veya ölümü önleyen bir tedavi geliştirdi. Bu buluş, uzun süredir yılan ısırığına karşı evrensel bir panzehir yaratmaya yönelik bir "ilk adım" olarak övülüyor. Dünya çapında her yıl 81 bin ila 138 bin kişi yılan ısırıklarından ölüyor. 400 bin kişi de amputasyonlar, görme kaybı ve hiçbir zaman iyileşmeyen açık yaralar dahil olmak üzere yaşamlarını değiştirecek yaralanmalara maruz kalıyor. Ancak tedavi seçenekleri bir asırdır neredeyse hiç değişmedi.
HER YILANIN PANZEHİRİ FARKLI Panzehir eliştirme sürecinde yılanlardan zehir sağılıyor ve atlara toksin enjekte ediliyor; yani oldukça zahmetli bir iş. Aynı zamanda yan etkiler de ciddi ve tedaviler yılandan yılana değişiklik gösteriyor. Geçen hafta yayınlanan yeni bir çalışmada bilim insanları, Hint tüküren kobra olarak da bilinen tek gözlü kobra, dünya çapında en uzun zehirli yılan türü olan kral kobra ve kara mamba da dahil olmak üzere çok sayıda tehlikeli yılanın zehrine karşı koruma sağlayan tek bir "insan antikorunu" ortaya çıkardı. Liverpool Okulu Yılan Isırığı Araştırma ve Müdahale Merkezi başkanı Profesör Nicholas Casewell, "Bu çalışma gerçekten heyecan verici bir sonuç çünkü tek bir antikorun yılan ısırığı bağlamında neler yapabileceğini gösteriyor" dedi.FARKLI ZEHİRLERE KARŞI KORUMA SAĞLADI Araştırmalar sırasında "95Mat5" adı verilen bir antikor göze çarpıyordu. Hayvan denemelerinde, bu antikorun enjeksiyonunu alan tüm fareler, çeşitli yılanlardan gelen zehirden kaynaklanan felç ve ölümden korundu. ABD'deki Scripps Research'te immünoloji ve mikrobiyoloji uzmanı Profesör Joseph Jardine, "Bu antikor, çok sayıda yılan türünde bulunan ve her yıl on binlerce ölüme katkıda bulunan başlıca toksinlerden birine karşı çalışıyor" dedi. Ekip, "95Mat5"in yılan ısırıklarına karşı kullanılan ilk antikor tedavisinin temelini oluşturabileceğini umuyor. Profesör Casewell, panzehirin "yabancı" at antikorları yerine insan molekülüne dayalı olacağı için "mevcut panzehirden daha güvenli" olacağını söyledi. Bu keşif, yılan ısırıklarından kaynaklanan ölüm ve yaralanmaların en büyük yükünü taşıyan düşük ve orta gelirli ülkelerdeki insanlar için inanılmaz derecede değerli olabilir.]]>Harvard Tıp Fakültesi'nde moleküler metabolizma üzerine çalışan Dr. Furkan Burak, Amerika Birleşik Devletleri'nde yılın en iyi doktorları arasında gösterildi. Burak, obezite tedavisi üzerine hem laboratuvarda araştırma yapıyor hem de hasta görüyor.Haber: Melike Şahin
]]>Türkiye'nin hizmet ihracatı büyümeye devam ediyor. Sağlık ve dizi-film sektörü yükselişin dikkat çeken alanları...
Haber: Sibel Can
Türkiye'nin hizmet ihracatı son 10 yılda her yıl yüzde 7’nin üzerinde büyüdü. Sektörel bazda bakıldığında sağlık turizmi dikkat çekiyor. 2012 yılında 240 bin olan sağlık turisti sayısı geçen 10 yılda 5 kat arttı. 2023 yılında sağlık turizmi kapsamında Türkiye'ye gelen kişi sayısı 1 milyon 398 bin'e ulaştı. 627 milyon dolar olan sağlık hizmeti ihracatı ise; 3 katına çıkarak 2 milyar 307 milyon dolara yükseldi. Dizi-film sektöründe ihracat son 20 yılda ivme kazandı. Türkiye yapımları 150’den fazla ülkede 800 milyonu aşkın izleyiciyle buluştu. Müteahhitlik sektörü de dünyada etkinliğini artırıyor. Türkiye dünyadaki en büyük 250 müteahhitlik şirketi arasında en fazla şirketi bulunan 2. ülke konumunda... Türkiye startup yatırımlarında ise; Avrupa'da 10., Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde de 3. sırada. Oyun startupları alanında ABD, Singapur ve İngiltere’nin ardından 2022’de en çok yatırım alan 4. ülke oldu. Türkiye'nin hizmet ihracatında 2024 yılı hedefi ise; 110 milyar dolarlık rekora ulaşmak.
]]>Sağlık Bakanlığı 2024 yılı ilk defa ve yeniden atama kurası duyurusu paylaşıldı. Yapılan açıklamada, "uzman tabip, tabip, uzman diş tabibi, diş tabibi, uzman eczacı ve eczacı kadrolarına ilk defa veya yeniden yapılacak atama-yerleştirme iş ve işlemleri ilan edilen takvim çerçevesinde noter tarafından bilgisayar ortamında kura ile yapılacaktır. " denildi. Peki, Peki, Sağlık Bakanlığı atama başvuruları ne zaman başlayacak? Atama başvurusu şartları neler?
]]>Yeni gerçekleştirilen bir çalışma kapsamında test edilen her insan plasentasında mikroplastik kalıntılarına rastlandı. Araştırmacılar mikroplastiklerin gelişmekte olan fetüsler üzerindeki potansiyel sağlık etkileri konusunda endişeleniyor. Daha önce de atardamarda mikroplastik parçacıklar tespit edilmişti.
Bilim insanları 62 plasental doku örneğini analiz etti ve dokularda mikroplastik parçacıklar ile karşılaştı. Tespit edilen en yaygın plastiğin plastik torba ve şişe yapımında kullanılan polietilen olduğu belirtildi. İkinci bir çalışma, test edilen 17 insan atardamarının tamamında mikroplastik bulunduğunu ortaya çıkardı ve parçacıkların kan damarlarının tıkanmasıyla bağlantılı olabileceği öne sürüldü.
İNSAN VÜCUDU GİDEREK KİRLENİYOR Son zamanlarda insan kanında ve anne sütünde de mikroplastiklerin keşfedilmesi, insanların vücutlarının giderek "kirlendiğini" gösteriyor. Mikroplastiklerin sağlık üzerindeki etkisi net olarak bilinmiyor ancak laboratuvar çalışmalarında insan hücrelerine zarar verdiği tespit edildi. Parçacıklar dokuya yerleşebilir ve hava kirliliği parçacıklarının yaptığı gibi iltihaba neden olabilir veya plastiklerdeki kimyasallar zarar verebilir. Büyük miktarlarda plastik atık doğaya atılıyor ve mikroplastikler Everest Dağı'nın zirvesinden okyanusların en derinlerine kadar tüm gezegeni kirletiyor."PLASENTADA MİKROPLASTİK BİRİKİMİ RAHATSIZ EDİCİ" Araştırma, test edilen tüm plasenta örneklerinde doku gramı başına 6,5 ila 790 mikrogram arasında değişen mikroplastik buldu. PVC ve naylon, polietilenden sonra en yaygın görülen plastikler oldu. Uzmanlara göre plasentadaki mikroplastik birikimi özellikle rahatsız edici çünkü doku yalnızca sekiz ay boyunca büyüyor ve hamileliğin ilk ayında oluşmaya başlıyor. İnsan vücudundaki diğer organlarda mikroplastikler çok daha uzun süreler boyunca birikiyor. İnsanların bu küçük parçacıkları yiyecek ve su yoluyla tükettikleri ve hatta soludukları biliniyor. Bu parçacıklara bebeklerin ve yetişkinlerin dışkısında da rastlanıyor."GEZEGENDEKİ TÜM MEMELİ YAŞAMI ETKİLENEBİLİR" ABD'deki New Mexico Üniversitesi'nden Prof Matthew Campen, "Plasentalar üzerinde mikroplastikler görüyorsak, bu gezegendeki tüm memeli yaşamın etkilenebileceği anlamına geliyor" diye konuştu. Bilim insanları insan bedeninde artan mikroplastik miktarının, inflamatuar bağırsak hastalığı (IBD), 50 yaşın altındaki kişilerde kolon kanseri ve azalan sperm sayısı dahil olmak üzere bazı sağlık sorunlarındaki şaşırtıcı artışları açıklayabileceğini söylüyor. 2021'de yapılan bir araştırma, bağırsak hastalığından muzdarip kişilerin dışkılarında yüzde 50 daha fazla mikroplastik bulunduğunu ortaya çıkardı.]]>Güney Amerika ülkesi Peru'da son haftalarda artan dang humması vakaları nedeniyle sağlıkta acil durum ilan edildi.
Peru'da sıcak hava dalgası ve şiddetli yağışların dang humması vakalarında artışa yol açması nedeniyle sağlıkta acil durum ilan edildi. Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, kararın başkent Lima'yı çevreleyen bölgeler dahil 20 bölgeyi kapsayacağı ifade edildi. Ülkede yılın başından bu yana 32 kişinin dang humması nedeniyle hayatını kaybettiği, vaka sayısının ise 31 bin 300'e yükseldiği bildirildi. Bu yılın ilk 7 haftasında kaydedilen dang humması vakalarının sayısının 2023'ün aynı dönemine göre 2 kat artış gösterdiği vurgulandı. Sağlık Bakanı Cesar Vasquez, "Hava şartları sivrisineklerin daha hızlı çoğalması ve hastalığın daha hızlı yayılması için mükemmel bir üreme alanı oluşturdu" dedi. Sağlıkta acil durum ilan edilmesi, hükümetin dang hummasından etkilenen bölgelere daha hızlı fon aktarmasına ve daha fazla doktor ile hemşire göndermesine imkan tanıyor. İnsanlara sivrisineklerle bulaşan dang humması ateş, bulantı, kusma, yorgunluk ve vücut ağrıları gibi semptomlara neden oluyor.]]>Son zamanlarda sıkça adını duyduğumuz kistik fibrozis ve SMA gibi hastalıkları da içine alan nadir hastalıklar 7 bin kadar hastalığı kapsıyor ve dünya üzerindeki 300 milyon kişiyi etkiliyor. Bu nadir hastalıklar bazen 2 bin kişide 1 görülürken bazen milyonda bir görülebiliyor... İşte o hastalıklardan bazıları.
]]>Bilim insanları Antarktika ana karasında ilk kez H5N1 kuş gribi virüsü ile karşılaştı. İki ölü martıda tespit edilen virüsün penguen kolonilerine sıçramasından endişe ediliyor.
]]>Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Ankara ve İstanbul hariç tüm illerde yan dal uzmanı hekimleri için 4924 sayılı Kanuna tabi sözleşmeli pozisyonlar açılacağını duyurdu.
Ankara ve İstanbul hariç tüm illerde yan dal uzmanı hekimleri için 4924 sayılı Kanuna tabi sözleşmeli pozisyonlar açılacak.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Yan dal uzmanlarının ek ödeme tavanında artış sağlayan yasal düzenleme önceki gün Meclis’te kabul edilmişti. Yeni bir gelişmeyi daha duyurmak istiyorum: Ankara ve İstanbul hariç tüm illerimizde yan dal uzmanı hekimlerimiz için 4924 sayılı Kanuna tabi sözleşmeli pozisyonlar açılacak. Hayırlı olsun" ifadelerini kullandı.
]]>Vitaminler, vücudumuzun sağlıklı bir şekilde çalışması için gerekli olan organik bileşiklerdir. Bu vitaminler, doğal olarak besinlerde bulunur veya takviye olarak alınabilir. İnsan vücudu, vitaminleri doğru işlevlerini yerine getirmek için kullanır. Ancak, bazı durumlarda yeterli miktarda vitamin almak zor olabilir veya diyetlerimizde eksiklikler olabilir. Bu yüzden, vitamin takviyeleri veya gıda takviyeleri tercih edilebilir.
]]>İzmir'de daha önce kan uyuşmazlığı nedeniyle 3 bebeğini kaybeden bir kadının karnındaki bebeğe, gebeliğinin 28'inci haftasında kan transfüzyonu işlemi yapıldı. İzmir Şehir Hastanesi'nden Prof. Dr. Atalay Ekin, "Hataya yer bırakmayan bir işlem. En ufak bir işlem hatası, fetüsün hayatını kaybetmesine neden olabilirdi." diye konuştu.
İzmir'in Menemen ilçesinde yaşayan Zehra Turan (31), kan uyuşmazlığı nedeniyle 2 bebeğini kaybettikten sonra Asya'yı dünyaya getirdi.
6 yaşındaki Asya'dan sonra hamile kalan ancak yine kan uyuşmazlığı nedeniyle bebeğini kaybeden Turan, 5'inci kez hamile kaldı.
Bu süreçte yine kan uyuşmazlığı sorunu olduğunu öğrenen Turan'ın karnındaki bebeğe, gebeliğinin 28'inci haftasında İzmir Şehir Hastanesi'nde kan transfüzyonu işlemi yapıldı.
İşlemin iyi geçtiğini belirten Zehra Turan, "Eşimle kan uyuşmazlığımız var. Kan hücrelerim bebeğe karşı antikor üretiyor. Bunun için de diğer kızımda bir sıkıntı yoktu. İki haftada bir kontrolle 38'inci haftaya kadar geldik. Ama bu bebekte kansızlık başladı. Midesinde asit oluşumu başladı. Geç kalırsak ilerleyebilirdi. Kan transfüzyonu işlemi iyi geçti. Gebelik sonlanıncaya kadar takip altında olacağım." dedi.
''BEBEĞİN KALP ATIŞLARI İYİ''
Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği Perinatoloji Ünitesi'nde gerçekleştirilen işlemle ultrason eşliğinde anne karnından bebeğin göbek kordonuna iğne ile girilerek kan transfüzyonu yaptıklarını anlatan Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. Atalay Ekin şöyle konuştu:
"Anneden geçen antikorlar, bebekte şiddetli kansızlık yaratabiliyordu. Bu da fetüsün kalp yetmezliğine neden olup, hayatını kaybetmesine neden olabilirdi. Daha önce şiddetli kan uyuşmazlığı yüzünden bebek kaybı yaşamıştı. Şiddetli anemisinin tedavisi için bebeğe kan transfüzyonu işlemini gerçekleştirdik. İşlem sonrası ikinci günündeyiz. Bebeğin kalp atışları iyi.''
Gebeliğin sonuna kadar aynı işlemi 3 kez daha tekrar edebileceklerini belirten Prof. Dr. Ekin, bu işlem sayesinde bebek kaybının önüne geçtiklerini söyledi.
''EN UFAK BİR İŞLEM HATASI, FETÜSÜN HAYATINI KAYBETMESİNE NEDEN OLABİLİRDİ''
Kansızlığın ileri düzeye ulaşıp, kalp yetmezliği riskini ortaya çıkarabileceğini söyleyen Prof. Dr. Ekin, "Kan transfüzyonu yapılmasaydı; vücudu su toplayabilirdi. Bu gebeliklerin yaşam şansı olmuyor. Bu işlem özellikli bir işlem. Her merkezde yapılması pek mümkün olmuyor. Diğer branşlar ile konseyde karar verdiğimiz hastalara uyguluyoruz. Mikrobiyoloji laboratuvarının uyumlu çalışmasıyla bu işlemi gerçekleştiriyoruz. Hataya yer bırakmayan bir işlem. En ufak bir işlem hatası, fetüsün hayatını kaybetmesine neden olabilirdi." ifadelerini kullandı.
]]>Erzincan İliç'teki altın madeni faciası sonrası toprağa karışan siyanürün etkileri araştırılıyor. Siyanürle beraber ortaya çıkan ağır metallerin bölgeden temizlenebilmesi konusunda bilim insanlarının dile getirdiği bazı yöntemler var. Ancak kirlenen toprağın büyüklüğü, bu yöntemlerden alınabilecek sonuçları belirsiz hale getiriyor.
]]>HIV vakaları Türkiye'de artış göstermeye başladı. Erken teşhis ve düzenli tedavi ise hastaların hayatlarını olağan şekilde sürdürmesini sağlıyor. Peki, HIV virüsü belirtileri neler, nasıl bulaşır? İşte HIV Enfeksiyonu (AIDS) belirtileri ve bulaşma yolları...
]]>Sağlık Bakanlığının sözleşmeli personel alımı başvuru sürecinin ayrıntıları belli oldu. KPSS-2024/5 tercih kılavuzuyla birlikte Sağlık Bakanlığı personel alımı başvuru tarihleri ve branş dağılımı belli oldu. Peki, Sağlık Bakanlığı personel alımı başvuruları için son gün ne zaman, hangi branşlarda alım yapılacak?
]]>Sağlıkta sözleşmeli personel sayısını 36 bine çıkaracak yasa teklifi TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. Yasa ile sağlık alanında eleman temininde sıkıntı çekilen yerlerde sözleşmeli pozisyon sayısı 27 binden 36 bine çıkarılacak. Ebelerin görev tanımında değişikliğe gidilecek. Buna göre, ebeler aktif olarak doğuma katılabilecek ve küçük tıbbi müdahalelerde bulunma yetkisi kazanacak. Yeni mezun diş hekimleri bağımsız muayenehanelerde aktif görev alabilecek. Yerli ilaç sektörünün desteklenmesi amacıyla ilaç ruhsatlandırma süreci kolay hale getirilecek. İki aylık bekleme süresi kaldırılacak, ruhsatname harçları yeni kriterlere göre belirlenecek.
Sağlık alanında düzenlemeler içeren Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı.
Yeni düzenlemeye göre, mesleğini serbest olarak icra eden diş tabipleri, ağız ve diş sağlığı muayenehanelerinde diş tabibi istihdam edebilecek. Yeni mezun diş hekimleri bağımsız muayenehanelerde aktif görev alabilecek.
Ebeler, normal doğum ve riskli durumlarda tıbbi bakım ve desteğe erişimin sağlanmasında, kadın sağlığının korunması, üreme sağlığı ve çocuk bakımı konularında aile ve topluma verilecek danışmanlık ve eğitim hizmetlerinde görev alacak. Ayrıca aktif olarak doğuma katılabilecek ve küçük tıbbi müdahalelerde bulunma yetkisi kazanacak.
Düzenlemeyle acil tıp ana dal uzmanlarına yoğun bakım yan dal, çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlarına da sosyal pediatri yan dal uzmanlık yapabilme imkanı veriliyor.
Yerli ilaç sektörünün desteklenmesi amacıyla ilaç ruhsatlandırma süreci kolay hale getirilecek. İki aylık bekleme süresi kaldırılacak, ruhsatname harçları yeni kriterlere göre belirlenecek. İlaç üretimi ve ilacı piyasaya arz eden tüzel kişilerin taşıması gereken nitelik ve şartlar Sağlık Bakanlığınca belirlenecek. Bu doğrultuda Bakanlık düzenleme yapma yetkisine sahip olacak.
Eczanelerde yapılacak teftişler, sağlık müfettişleri veya sağlık müdürleri ya da Sağlık Bakanlığı veya müdürlüğünce tensip edilecek resmi tabipler veya eczacılar tarafından yapılacak.
Düzenlemeyle yan dal uzmanlığının teşvik edilmesi amacıyla uzman tabipler için öngörülen ek ödeme, yan dal uzmanları için 200 puan artırılarak ödenecek.
Üniversiteler, Sağlık Bakanlığına bağlı eğitim ve araştırma hastaneleriyle kullanım protokolleri yaparak, sağlık uygulama ve araştırma faaliyetlerini yürütebilecek.
Öğretim elemanları ile eğitim ve araştırma faaliyetlerinin yürütülmesi ile sağlık hizmeti sunumu için sözleşme imzalanabilecek.
Düzenleme ile herhangi bir tedavi yöntemi veya ruhsat veya izin alınmış olsa dahi beşeri tıbbi ürünler ile tıbbi cihazların bilimsel araştırma amacıyla insanlar üzerinde kullanılabilmesi için Sağlık Bakanlığından izin alınacak.
BAKAN KOCA'DAN TEŞEKKÜR PAYLAŞIMI
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sağlık alanında düzenlemeler içeren kanun teklifinin TBMM'de kabul edilmesine ilişkin teşekkür paylaşımında bulundu. Koca, sosyal medya hesabından paylaştığı mesajda, şunları kaydetti: "Sağlıkla ilgili kanunlarda yapılması öngörülen düzenlemeler, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Ayrıca, Yüce Meclisimizin iradesiyle, malpraktis konusunda devlet üniversitelerinde çalışan sağlık meslek mensupları hakkında Anayasa Mahkemesinin kararı sonrası oluşan belirsizlik giderildi. Katkı veren sayın milletvekillerimize teşekkür ederim."
]]>Aşırı kusma, ishal ve halsizlikle ortaya çıkan ve sıvı kaybetmeye bağlı olarak ölümlere kadar önemli sonuçlara neden olabilen rota virüsü, özellikle çocuklar arasında yaygınlaşıyor. Peki, rota virüsü nedir, nasıl bulaşır? Rota virüsü belirtileri
]]>Teknolojisi TÜBİTAK tarafından desteklenen küpe şeklinde işitme cihazı üretildi. En üst düzeyde ses kalitesine sahip yeni nesil işitme cihazı kullanıcıların estetik kaygısını da ortadan kaldırmak için tasarlandı.
]]>Dünyada düşüşe geçen HIV vakaları Türkiye'de artıyor. Üstelik bu hastalar başka nedenlerle tedavi görürken tesadüfen tespit edilenler. Erken teşhis ve düzenli tedavi ise hastaların hayatlarını olağan şekilde sürdürmesini sağlıyor. Haber: Melike Şahin
]]>Güney Amerika Ülkesi Brezilya Dang Humması salgını ile mücadele ediyor. Ülkede hayatını kaybedenlerin sayısı 100'ü geçti. Vakalarsa yüzbinlerle ifade ediliyor.
Brezilya Sağlık Bakanlığı, ülkede dang hummasına yakalandığı sanılan kişi sayısının 650 bini aştığını açıkladı. Sao Paulo'daki bir hastanede Dang Humması teşhis merkezi kuruldu. Her gün 100'den fazla kişiye hastalık teşhisi konuyor. Ülkede geçtiğimiz yıl 2 milyon 350 binden fazla vaka kayıtlara geçmişti. Dang Humması virüsü, insanlara sivrisinekler aracılığıyla bulaşıyor. Kuluçka döneminden sonra genel olarak ateş ve yoğun kemik ağrısına yol açan hastalık, bazı vakalarda ölüme neden olabiliyor. Vakalar, genellikle "yağış dönemleri" olarak bilinen Haziran, Eylül, Aralık ve Mart'ta artış gösteriyor. Özel teavisi bulunmayan hastalık için Brezilya ay başında aşı kampanyası başlatmıştı.DANG HUMMASI NEDİR? Dang ateşi tüm dünyada tropikal ve subtropikal bölgelerde endemik olarak görülen, şiddetli grip benzeri semptomlara neden olan viral bir hastalıktır. Kırılmış gibi kemik ağrılarına neden olduğu için ’kırık kemik humması’ olarak da bilinir. Etkeni flavivirüs ailesinden Dang virüsüdür. Dang virüsünün bilinen 4 tipi vardır. Bir tipiyle hastalık geçirenler diğer tipleriyle de tekrar hastalanabilirler. DANG HUMMASI BELİRTİLERİ Enfekte sivrisineğin ısırmasıyla dang virüsü deriden girer, kana karışır ve ateşin yükselmesinden 24 saat sonra hastaların kanında bol miktarda bulunur. Dang ile enfekte olan her dört kişiden biri hastalanır. Semptomlar hafif veya şiddetli olabilir. Şiddetli dang humması birkaç saat içinde hayatı tehdit edebilir ve genellikle hastaneye yatmayı gerektirir. Hafif dang humması semptomları, ateş, ağrı ve sızı veya döküntüye neden olan diğer hastalıklarla karıştırılabilir. Dang humması nedir, belirtileri neler? Dang humması bulaşma yolları - 3 Dünya Sağlık Örgütünün son sınıflandırmasına göre dang enfeksiyonları 4 klinik tipte ortaya çıkabilir: Tanımlanamayan ateş veya viral sendrom Klasik Dang ateşi Dang hemorajik ateşi Dang şok sendromu 2 ila 7 gün arasında süren bir ateş ile karakterizedir. Dang semptomları tipik olarak 2-7 gün sürer. Çoğu insan yaklaşık bir hafta sonra iyileşir. Şiddetli dang humması birkaç saat içinde yaşamı tehdit edebilir ve genellikle hastaneye yatmayı gerektirir. Ateşin düşmesini takiben inatçı kusma, şiddetli karın ağrısı ve nefes almada zorluk gibi belirtiler gelişebilir. Bunlar periferik damarların geçirgenliğinde aşırı artışa bağlı olarak karın ve akciğer zarı boşluklarında sıvı toplanmasıyla sonuçlanacak 24-48 saatlik bir periyodun başlangıç işaretleridir. Eğer tedavi ile düzeltilemezse dolaşım yetmezliği ve şok ile hasta kaybedilir. Dang ateşinin akla getirilmesinde şu öykü ve bulgular yol gösterici olabilir: Ani başlangıçlı en az 2-7 gün süren akut ateşli hastalık, Baş ağrısı, tipik olarak göz arkasında ağrı, Kas ve eklem ağrıları, Döküntü ve kanama bulguları (burun kanaması, dişeti kanaması, cilt altı kanaması…), Aynı yer ve zamanda dang vakalarının bulunması ve temas öyküsü, Endemik bölgeye seyahat öyküsü, DANG HUMMASI BULAŞMA YOLLARI Aedes cinsi sivrisinekler tarafından taşınır ve bulaştırılır. Aedes türü sivrisinekler (Ae. Aegypti veya Ae. Albopictus) dang , zika, chikungunya ve diğer virüsleri de bulaştıran enfekte olmuş ısırığı ile insanlara bulaşır. Bu sivrisinek göreceli olarak temiz su kaynaklarını tercih ettiğinden evlerde su basmaları, kanalizasyon boruları gibi yerler bu türün yerleşimi için ideal olabilmekte, bu nedenle salgınlarda kentsel yayılım da gözlenebilmektedir. Bu sivrisinekler genellikle kovalar, hayvan kapları, çiçek saksıları ve vazolar gibi durgun su tutan kaplara yumurta bırakırlar. Dang, chikungunya ve zika'yı yayan bu sivrisinekler gece ve gündüz ısırırlar. Sivrisinekler virüs bulaşmış bir kişiyi ısırdıklarında enfekte olurlar. Enfekte sivrisinekler daha sonra virüsü ısırıklarla diğer insanlara yayarlar. Dang ile zaten enfekte olan hamile bir kadın virüsü hamilelik sırasında veya doğum sırasında bebeğe geçirebilir. Bugüne kadar, anne sütüyle bulaşma olduğuna dair tek belge yayınlanmıştır. Emzirmenin yararları nedeniyle, annelerin dang riski taşıyan bölgelerde bile emzirmesi tavsiye edilir. Nadiren, kan nakli, organ nakli veya iğne yaralanması yoluyla da virüs yayılabilir.]]>Akıllı telefon ve tablet gibi artan mobil teknolojik cihazların uzun süreli kullanımı kas iskelet sistemi başta olmak üzere pek çok probleme yol açmaktadır. Bu problemlerden biri de "text neck"tir. Peki, cep boyun sendromu olarak bilinen Text Neck nedir, belirtileri neler?
“Text neck” uzun süre akıllı telefon ve tablet kullanan bireylerde artmış baş ve boyun fleksiyon postürü nedeniyle görülen bir kas iskelet sistemi problemidir. Her ne kadar çalışmalar farklı sonuçlar gösterse de son yıllarda “text neck” global bir problem haline gelmekte ve bu konudaki literatür hızla gelişmektedir."Text neck" tanımı ilk kez Dr. Dean L. Fishman tarafından uzun süre akıllı telefon ve tablet kullananlarda boyun, baş ve omuz ağrısı ve üst ekstremitelerde uyuşma problemi olarak tanımlanmıştır. “Text neck”in altı temel semptomu bulunmaktadır: Boyun ağrısı, sırt ağrısı, omuz ağrısı, baş ağrısı, uykusuzluk, ellerde karıncalanma ve uyuşma."Text neck"e özel değerlendirmeler dışında literatürde çeşitli değerlendirme yöntemleri de kullanılmıştır: • Ağrı • Postür analizi • Kavrama kuvveti • Eklem hareket açıklığı • Kuvvet basınçlı biofeedback cihazı • Elektromiyografi • Akıllı Telefon Bağımlılık Skalası • Boyun Özürlülük Ölçeği]]>İngiltere ve ABD üniversitelerinde Gazze'deki durumun 3 farklı senaryoda nasıl değişeceğini ortaya koyan bir araştırma yapıldı. Araştırmaya göre, Gazze'de, ateşkes ilan edilse dahi ağustosa kadar 11 bin 580 kişi salgınlar, hastalıklar ve yaralanmalar gibi nedenlerle ölecek.
Londra Üniversitesi, Hijyen ve Tropikal İlaçlar Okuluna bağlı İnsani Krizlerde Sağlık Merkezi ile ABD'nin Johns Hopkins Üniversitesi İnsani Sağlık Merkezi, Gazze'deki durumun 3 farklı senaryoda nasıl değişeceğini ortaya koyan raporunu yayımladı. Ateşkesin ilan edildiği, mevcut saldırıların aynı şekilde devam ettiği ve saldırıların şiddetinin arttığı senaryolara göre hazırlanan rapor, 7 Şubat-6 Ağustos 2024 tarihlerinde Gazze'deki toplum sağlığının nasıl değişeceğine ilişkin projeksiyonları ortaya koydu. Raporda, Gazze'de ateşkes ilan edildiği bir ortamda savaşın etkileri, bulaşıcı ya da bulaşıcı olmayan hastalıklar ile anne ve yeni doğan sağlığını etkileyen sebepler nedeniyle 6 bin 550 kişinin öleceği tahmini yapılırken, mevcut durumun devam etmesi halinde ölü sayısının 58 bin 260'a, saldırıların şiddetinin artması halinde ise ölenlerin sayısının 74 bin 290'a çıkacağı öngörüldü. Bu duruma salgın hastalıkların da etkilemesiyle ateşkes ortamında gelecek 6 ayda (Ağustos'a kadar) Gazze'de 11 bin 580 kişinin öleceği belirtilen raporda, mevcut durumun devamı halinde ölü sayısının 66 bin 720'ye, şiddetin artması halinde ise 85 bin 750'ye ulaşacağı tahmin edildi."GELECEK 6 AYDA ÖLENLERİN YÜZDE 34'Ü ÇOCUKLAR OLACAK"
Raporda, salgınlarda ise en fazla ölümün kolera, çocuk felci, kızamık ve meningokokal menenjitten kaynaklanacağı öngörüldü. Ateşkes ortamında Gazzelilerin ölümüne sebep olacak en büyük faktörün bulaşıcı hastalıklar olduğuna vurgu yapılan raporda, mevcut durumda ya da şiddetin arttığı ortamda ise yaralıların bulaşıcı hastalıklara yakalanmasının büyük sayıda ölümlere sebep olabileceği kaydedildi. En iyi senaryoda su, sağlık, beslenme ve barınma koşullarının iyileşmesinin alacağı zamanın ölümlerin artmasına da sebep olacağı kaydedildi. Rapora göre gelecek 6 ayda ölenlerin yüzde 34'ünü 0-15 yaş arası çocuklar, yüzde 57'sini ise erkekler oluşturacak. Ayrıca tüm senaryolarda anne, yeni doğan ve ölü doğum sayılarında artış tahmin ediliyor.
]]>Odyolojik literatürde en sık kullanılan terimler arasında yer alan hiperakuzi yaşamın sosyal, psikolojik, akademik ve ekonomik alanlarını etkileyerek hayat kalitesini düşürebilen bir rahatsızlık. Hiperakuzi rahatsızlığının bireylerde baş ağrısı, denge sorunları, koku ve ışığa duyarlılık gibi sorunlara yol açtığını ifade eden uzmanlar, hastanın kendi sesinden bile ürkebileceğine dikkat çekiyor. Peki, hiperakuzi hastalığı nedir?
Hiperakuzi, normalde zararsız olduğu düşünülen seslerin tahammül edilemez hale geldiği ses yüksekliği algısı bozukluğudur ve oldukça sık görülür. Hiperakuzi, ayrıca ligerofobi ve sonofobi olarak da bilinir. Aynı zamanda kendi sesinden korkma şeklinde de oluşabilir. Oldukça nadir görülür. Hiperakuzi, migren rahatsızlığı yaşayan bir hastanın sese karşı aşırı hassasiyeti olarak adlandırılabilir. Bazen bu akustikofobi olarak da adlandırılır.Ligerofobi, bilgisayar hoparlörleri veya yangın alarmları gibi ani ve yüksek desibelde ses çıkarabilen aletlerden korkma fobisidir. Eve ses sistemi, bilgisayar, televizyon gibi aletleri kurarken, bu aletlerin seslerini tamamen kapatırlar ve böylece kazara ortaya çıkabilecek ani sesleri engellemeye çalışırlar. Yüksek ses gelmediğini gördüklerinden sonra da sesi normal seviyeye getirirler. Bateri gibi yüksek ses çıkaran müzik aletlerinin olduğu geçit törenleri ve karvanal alanlarından uzak durmayı tercih ederler. Bu insanların bulunduğu ortamlarda ses 120 desibeli geçtiğinde, kendilerinde Agorafobi ortaya çıkabilir. Çoğu ligerofobik havai fişek patlatılan ortamlarda da bulunmaktan kaçınır.NEDENİ TAM OLARAK BİLİNMİYOR Bir diğer örnek, balonu kapasitesinden fazla şişiren birini izlemektir. Bu, ligerefobik bir kişinin kafasında "Acaba balon patlar mı?" sorusuna yol açacağı için rahatsız edici ve huzur bozucudur. Eğer balon patlarsa, ağır solunum ve panik atak görülebilir. Bu fobiden muzdarip olanlar, yüksek ses kaynağından kurtulmak için endişeli hale gelirler. Hiperakuzi'nin nedeni tam olarak bilinmemektedir ancak havai fişek gibi ani yüksek bir ses duyulduktan sonra ortaya çıkabilir.]]>Yeni bir araştırmaya göre, dünya üzerindeki tüm canlı türlerinin gelişimi için en uygun sıcaklık 20 derece olarak belirlendi. Bu derecenin üzerine çıkan sıcaklıklar türlerin gelişimi için tehlike teşkil ediyor.
Yeni araştırmalar hem havada hem de suda yaşayan hayvanların, bitkilerin ve mikropların geliştikleri sıcaklığın 20 derecede kesiştiğini doğruladı. Bilim insanları bu sıcaklığın biyolojik çeşitlilik açısından “çok önemli” göründüğünü söylüyor. Bilim insanları, "20 derecenin üzerindeki sıcaklıkların hayvanlar, bitkiler ve prokaryotlar da dahil olmak üzere yaşamın tüm alanları için giderek optimalin altına düştüğüne dair kanıtlar buluyoruz" açıklamasında bulundu. Hücrelerdeki suyun moleküler özelliklerinden dolayı 20 derecelik sıcaklık biyolojik süreçlerin verimliliği açısından çok önemli.
FOSİLLER DE YOK OLMA RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA Araştırmacılar, 20 derecenin üzerindeki sıcaklıkların, deniz türlerinde düşük oksijen seviyelerine karşı toleransın azalması gibi çok sayıda önemli değişikliğe yol açabileceği anlamına geldiğini açıklıyor. Isınan bir dünyada, konforlu sıcaklıklara ulaşamayan canlılar uyum sağlamakta daha fazla zorluk yaşayabilir. Bilim insanları, sıcaklıkların uzun süre bu eşiğin üzerinde kalması durumunda fosil kayıtlarında da benzer yok oluşlar bekliyor. Bulgular, halihazırda 20 derecenin üzerinde azalan biyolojik çeşitliliğin küresel ısınmayla daha da kötüleşeceğine dair artan kanıtlara katkıda bulunuyor. Araştırmacılar bu durumun birçok yerde daha az yaşam formunun bulunduğu ekosistemlerin "basitleşmesine" yol açacağı konusunda uyarıyor. Ayrıca mevcut türler arasında daha fazla rekabet olacağı ve bunun da yaşam alanlarını daha da kısıtlayabileceği belirtiliyor.]]>Uzmanlar, son derece bulaşıcı Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS) nedeniyle iki kişinin öldüğünü ve iki kişinin de enfekte olduğunu açıkladı. Yüzde 36'lık ölüm oranına sahip "deve gribi" nedeniyle yeni salgın korkusu yaşanıyor. Hastalığın bulaştığı her üç vakadan biri ölümle sonuçlanıyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 13 Ağustos 2023 ile 1 Şubat 2024 tarihleri arasında Suudi Arabistan'da iki erkek ve iki kadına "deve gribi" teşhisi konulduğunu söyledi. Dört kişinin de yaşları 59 ile 93 arasındaydı ve hastalığı daha da kötüleştirebilecek temel sağlık sorunları vardı. Genellikle enfekte develerden bulaştığı için sıklıkla deve gribi olarak adlandırılan virüs, enfekte olanların yaklaşık yüzde 36'sını, yani üçte birinden fazlasını öldürüyor. Son salgında enfekte olan dört kişiden birinin devesi vardı, diğerinin ise deve sahibiyle akraba olduğu görüldü. Diğer iki vakanın develerle doğrudan veya dolaylı teması yoktu. Enfekte olanların tümü, 15 Eylül 2023 ile 26 Ekim 2023 arasında ateş, öksürük ve nefes darlığı gibi tipik semptomlar yaşadı. İki ölüm 19 Ekim 2023 ve 24 Aralık 2023'te gerçekleşti.COVID-19'DAN DAHA ÖLÜMCÜL AMA DAHA AZ BULAŞICI MERS nispeten yeni bir hastalık ve ilk olarak 2012 yılında Suudi Arabistan'da tanımlandı. O zamandan bu yana 2 bin 200 vaka ve 939 ölüm meydana geldi. Vakaların çoğunluğu Arap Yarımadası'nda rapor ediliyor, ancak 2018'de İngiltere'de de görüldü. Virüs, soğuk algınlığından Şiddetli Akut Solunum Sendromu'na (SARS) kadar çeşitli hastalıklara neden olabilen koronavirüs ailesinin bir parçasıdır. MERS, kardeş hastalığı olan Covid-19'dan daha ölümcül ancak daha az bulaşıcı. Dünya Sağlık Örgütü, covid salgınının başladığı 2020'den bu yana MERS vakalarının "önemli ölçüde" azaldığını söyledi. DSÖ, covid virüsünün veya aşının MERS'e karşı ek koruma sağlayabileceğini öne sürdü. Alternatif olarak, karantina sırasında maske takmak ve sosyal mesafeyi korumak gibi virüs önleme tedbirleri de vakalardaki düşüşün arkasında olabilir. DSÖ daha önce hastalığı, henüz bilinmeyen bir patojen olan gizemli "hastalık X"in yanı sıra, bir salgına yol açma potansiyeli olan ancak spesifik bir tedavisi veya aşısı bulunmayan bir dizi hastalıktan biri olarak listelemişti.]]>"İşlenmiş gıdalardan uzak durun. Doğal beslenmeye gayret edin" Doktorların sık sık verdiği bir tavsiye bu. Fransa'da sonuçları yayımlanan son araştırma da kanser ile gıdalardaki katkı maddeleri arasındaki ilişkiyi ortaya koydu. Araştırmaya göre, gıda ürünlerinde kullanılan 3 katkı maddesi kanser riskini artırıyor. Çalışmanın ayrıntılarını Fransa'da bulunan obezite cerrahisi uzmanı Doktor Murat Çağ, NTV'ye anlattı. Haber: Derya Acemoğlu
]]>Dünya Sağlık Örgütü dünya genelinde hızla artan kızamık vakaları nedeniyle alarm verdi. Geçen yıl bildirilen vaka sayısı 2022'ye göre yüzde 79 artış gösterdi. 2023 yılında dünya çapında 306 binden fazla kızamık vakası rapor edildi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) dünya çapında artan kızamık vakaları nedeniyle bugün itibarıyla alarm verdi. 2023 yılında 306 binden fazla vaka rapor edilerek 2002 yılındaki sayıyı yüzde 79 yükseltti. DSÖ'nün kızamık konusunda teknik danışmanı Natasha Crowcroft kızamık vakalarının genellikle çok az rapor edildiğini ve gerçek sayının kesinlikle çok daha yüksek olduğunu vurgulayarak, "Kızamık dünyasında son derece endişeliyiz" dedi. Daha doğru rakamlar elde etmek için, DSÖ her yıl istatiksel veriler açıklıyor. Örgütün en son tahmini, 2022'de rapor edilmemiş 9,2 milyon vaka ve 136 bin 216 kızamık ölümü olduğunu gösteriyor. Geçtiğimiz yıl için böyle bir modelleme henüz yapılmadı ancak Crowcroft, 2022'de ölümlerde bir önceki yıla göre yüzde 43'lük bir artış görüldüğüne dikkat çekti. Kahire'den video bağlantısı aracılığıyla gazetecilere verdiği demeçte, vaka sayıları göz önüne alındığında, "2023'te de ölümlerde bir artış bekliyoruz" dedi.
DÜNYA ÜLKELERİNİN YARISI RİSK ALTINDA Uzman Crowcroft dünya çapındaki ülkelerin yarısından fazlasının şu anda yıl sonuna kadar kızamık salgını açısından yüksek risk altında olduğu konusunda uyardı. Yaklaşık 142 milyon çocuğun hastalanmaya yatkın olduğu tahmin ediliyor. Kızamık, esas olarak çocuklara saldıran bir virüsün neden olduğu oldukça bulaşıcı bir hastalık. En ciddi komplikasyonlar arasında körlük, beyin şişmesi, ishal ve ciddi solunum yolu enfeksiyonları yer alır. Crowcroft, sayıların artmasının ana nedeninin "aşılama kapsamının gerilemesi" olduğunu söyledi. Salgınları önlemek için bir bölgedeki çocukların en az yüzde 95'inin hastalığa karşı tam aşılanması gerekiyor ancak küresel aşılama oranları yüzde 83'e düştü. Vakaların dağılımında büyük bir eşitsizlik var ve ölümler söz konusu olduğunda bu daha da artıyor. Crowcroft, kızamıktan ölen çocukların yüzde 92'sinin dünya nüfusunun dörtte birinden azında, özellikle de çok düşük gelirli ülkelerde yaşadığına dikkat çekti.]]>Huzursuz bacak sendromu, kadınlarda ve erkeklerde görülebilen yaygın bir sinir sistemi hastalığıdır. Genetik kaynağının dışında hastalık pek çok nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Peki, huzursuz bacak sendromu nedir, belirtileri neler?
Huzursuz bacak sendromu (HBS), uyku ya da istirahat esnasında (otururken veya yatarken) bacaklarda hissedilen rahatsızlık, huzursuzluk, hareket ettirme ihtiyacı, uyuşma, karıncalanma bazen de tam olarak tanımlanamayan bir histir. Bu his kişiyi özellikle geceleri rahatsız eder. Ağrının tarifinde de çeşitlilik olur ve kişi "bacaklarım kıpraşıyor", "gıdıklanıyor", "yanıyor", "karıncalar geziyor" gibi cümlelerle yaşadığı sıkıntıyı anlatmaya çalışır.Bacaklardaki rahatsız edici his nedeniyle bacakların hareket ettirilmesi isteği Oturma ya da uzanma gibi inaktif durumlarda ortaya çıkar veya daha da kötüleşir. Yürüme, germe gibi hareketlerle kısmen ya da tamamen düzelir. Gündüz saatlerine göre akşam daha fazladır ya da sadece akşam saatlerinde ortaya çıkar. Huzursuz bacak sendromlu bireylerde depresyon ve anksiyete bozukluklarının görülme oranı daha yüksektir.
AYIRICI TANISI NEDİR? Huzursuz bacak sendromu ile ayırt edilmesi gereken en yaygın durumlar bacak krampları, pozisyonel rahatsızlık, lokal bacak yaralanması, artrit, bacak ödemi, venöz staz, periferik nöropati, radikülopati, alışılmış ayak vuruşu/bacak sallanması, anksiyete, miyalji ve ilaca bağlı akatizi içerir. Periferik arter hastalığı ve artrit bacak ağrısına da neden olabilir, ancak bu genellikle hareketle daha da kötüleşir. Miyelopati, miyopati, vasküler veya nörojenik klodikasyon, hipotansif akatizi, ortostatik titreme, ağrılı bacaklar ve hareketli ayak parmakları gibi daha az yaygın ayırıcı tanı koşulları da vardır.]]>Sağlık Bakanlığı 2024 atama takvimi için gözler ÖSYM'de. "Sağlık Bakanlığı personel alımı başvuruları ne zaman başlayacak, kadro branş dağılımı açıklandı mı?" sorularına yanıt arayan adaylar, kılavuzun yayımlanmasını bekliyor. Bakan Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Sağlık Bakanlığı tercih kılavuzuyla ilgili açıklama yaptı.
]]>Karaciğer, vücudumuzun en önemli organlarından biridir ve birçok hayati işlevi yerine getirir. Vücuttaki zararlı maddeleri filtreler, metabolizmayı düzenler, sindirim sürecinde önemli bir rol oynar ve enerji depolağı olarak görev yapar. Bu nedenle, karaciğer sağlığını korumak hayati önem taşır.
]]>Sağlık Bakanlığı'na bağlı hizmet birimlerinde 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 45/A maddesi kapsamında görev yapan sözleşmeli sağlık personelinin aile birliği mazeretine bağlı yer değişikliği başvuruları alındı. Tayin başvurusu yapan görevlilerin gündeminde kura tarihi var. Peki, Sağlık Bakanlığı eş durumu (mazerete bağlı yer değiştirme) tayinleri kurası ne zaman gerçekleşecek?
Sağlık Bakanlığı eş durumu tayinleri için başvurular 30 Ocak 2024 – 05 Şubat 2024 tarihleri arasında alındı. Bu kuraya başvuruda bulunan sözleşmeli sağlık personelinin aile birliği mazereti nedeniyle yer değişikliği için; bulunduğu ilde bir yıl görev yapmış olması, eşinin görev yaptığı ilde aynı unvan ve niteliği haiz boş pozisyon ilan edilmiş olması, eşinin Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşu personeli olması veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarında kadrolu personel olması şart tutulmuştu.MAZERETE BAĞLI YER DEĞİŞTİRME KURASI NE ZAMAN?
Başvurular, anılan mevzuata göre incelenecek, başvuru evraklarının incelenmesi neticesinde uygun görülen ve uygun görülmeyen başvurular, ret gerekçeleri ile birlikte tebligat yerine geçmek üzere 23 Şubat 2024 Cuma günü EKİP üzerinden ilan edilerek, elektronik ortamda itirazlar alınacak ve neticeleri EKİP üzerinden ilan edilecektir.
Belgeleri eksik olan, ilan metninde belirtilen süre içerisinde başvurmayan, istenen belgeyi belirtilen süre içerisinde sisteme yüklemeyen, yanlış müracaatta bulunan, EKİP üzerinden kesinleştirilmeyen başvurular geçersiz sayılacak.
]]>Mersin'de kasık ağrıları nedeniyle hastaneye giden bir vatandaşın ince bağırsağından 3 kilogram tümör çıkarıldı.
Mersin'de kasık ağrıları nedeniyle müşterisi olan doktora muayeneye giden oto tamircisinin ince bağırsağından 3 kilogram tümör çıkarıldı. Mersin'de yaşayan oto tamir ustası Erdal Yuna, kasıklarındaki ağrı şikayetini müşterisi, Toros Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Hakan Dikme'ye anlattı. Dikme'nin tavsiyesi üzerine hastaneye giden Yuna, muayene edildi. Tektik ve tahlillerde ince bağırsağında kitle tespit edilen Yuna, ameliyata alındı. Yaklaşık 2 saat süren operasyonda, hastanın bağırsağından 50 santimetre çapında 3 kilogram tümör çıkarıldı. Hastanedeki tedavisi tamamlanarak sağlığına kavuşan Yuna, taburcu edildi. "NORMALDE ÇOK RASTLADIĞIMIZ BİR DURUM DEĞİL" Opr. Dr. Hakan Dikme, hastasının bağırsağındaki kitlenin tesadüfen ortaya çıkarıldığını söyledi. Rahatsızlığını anlatmak için kendisini arayan Yuna'yı hastaneye davet ettiğinde tümörün farkına vardıklarını anlatan Dikme, "Hastanın tomografisinin çekilmesinin ardından çıkan kitle devasa büyüklükteydi, neredeyse yeni doğan bebek boyutundaydı. Böyle bir kitlenin olması bizi şaşırttı. Nadir görülen bir vaka. Normalde çok rastladığımız bir durum değil." dedi. Dikme, tetkikler sonucunda hastaya cerrahi müdahalede bulunduklarını belirterek, şöyle konuştu: "Hastamızın ameliyatını gerçekleştirdik. Genel durumu düzeldi. Çıkan kitleyi gördüler, çok şaşırdılar. Kitle 50 santimetre çapında olunca çıkarmakta biraz zorlandık. Tedavi sürecini takip edeceğiz. Yemek yediğinde çabuk doyduğunu tarif etmesi o kitlenin büyüklüğünden, bağırsaklara baskı yaptığı için çabuk doygunluk hissi veriyor. O kitle çıkınca iştahı da açıldı." "İÇİMDE NASIL BÜYÜMÜŞ FARK ETMEDİM" Erdal Yuna da bağırsağından çıkarılan tümör karşısında şaşkın olduğunu ifade etti. Öncesinde kitleyi fark etmediğini dile getiren Yuna, şunları kaydetti: "Hiçbir şeyin farkında değildim. Her şey 2 gün içerisinde olup bitti. Ağrım yoktu, birden başladı. Ultrason çekildikten sonra ortaya çıktı kitle. Büyük bir parça. Şimdiye kadar hiç hissetmedim. İçimde nasıl büyümüş fark etmedim. Şu an çok şükür iyiyim. Benim gibi rahatsızlıkları olanlar ihmal etmemeli."]]>Spordan en iyi şekilde faydalanabilmek için, hangi egzersizleri yapmanın daha etkili olduğunu bilmek önemlidir. İyi bir egzersiz programı, vücudunuzun ihtiyaçlarına ve hedeflerinize uygun olarak planlanmalıdır.
]]>Türkiye'de yoğun bakım uzmanlığı bir süredir tercih edilmeyen branşlar arasında yer alıyor. Acil tıp uzmanlarının ise uzun yıllardır yoğun bakım yan dalı hakkı için talepleri vardı. O talep yanıt buldu ve şu anda onay aşamasında. Bir sonraki yan dal uzmanlık sınavında acil tıp uzmanları yoğun bakım uzmanlığı için başvurabilecek. (Haber: Melike Şahin)
]]>Bilim insanları "Nipah virüsü" ve "Lassa ateşi"nin teşhis edilmesi için dört yıl sürecek bir projeye başlıyor. Proje kapsamında dünyanın en ölümcül iki patojeninın erken teşhisini sağlamak için hızlı tanı testleri geliştirilecek.
Bilim insanları, küresel salgınlara yol açma potansiyeline sahip iki ölümcül patojen olan Nipah ve Lassa virüsü için hızlı test cihazları geliştirmek için yarışıyor. Ekip, kar amacı gütmeyen bir hastalık teşhisi kuruluşu olan FIND'ın liderliğinde, virüs bulaşıp bulaşmadığını belirlemek için anında kullanılabilecek en iyi testleri belirlemek amacıyla dört yıllık bir projeye başladı. Gelecekteki Nipah ve Lassa virüslerinin salgına dönüşmesini önlemek için hızlı test cihazlarının bir gün yaygın olarak kullanılacağı umuluyor. Hem Nipah hem de Lassa'nın sık görülen salgınlarını tespit edecek testlerin üretilmemesi, bireyleri bu ölümcül hastalıklara karşı risk altına sokmanın yanı sıra tüm dünya popülasyonu için bir tehdit oluşturuyor.
NİPAH VİRÜSÜ NEDİR? Nipah, beyne saldıran ve ölüm oranı yüzde 70'e varan zoonotik yani hayvansal kökenli bir virüs. "Uçan tilkiler" olarak da bilinen meyve yarasaları tarafından taşınıyor ve insandan insana bulaşabiliyor. Nipah virüsünün salgınları tarihsel olarak Güney ve Güneydoğu Asya ile sınırlıydı, ancak meyve yarasaları bugün iki milyardan fazla insanı kapsayan geniş bir coğrafi alana yayılmaya devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu yayılımın "ciddi salgın potansiyeline" sahip olduğunu ilan etti.
LASSA ATEŞİ NEDİR? Lassa ateşi ise, Ebola'ya benzeyen akut viral hemorajik bir hastalık. İnsanlar, virüsü taşıyan fareler tarafından kontamine olmuş gıda veya diğer maddelere maruz kalma yoluyla enfekte oluyor. Ayrıca vücut sıvıları yoluyla da kişiden kişiye yayılabiliyor. Nipah ve Lassa'ya karşı etkili bir tedavi veya aşı bulunmuyor, ancak birkaç aşı geliştirilme aşamasında. Salgın Hazırlık Yenilikleri Koalisyonu'ndan (Cepi) 14,9 milyon dolar fon alan FIND projesi, mevcut testleri inceleyecek ve değerlendirecek. Hızlı hastalık tespiti, sağlık çalışanlarının hedefe yönelik tedaviye hızlı bir şekilde başlayabilmesi ve gerekirse daha iyi araştırma ve yönetim için sevk edebilmesi anlamına geliyor.
]]>Artık SMA'lı bebeklerin bu hastalıkla doğmasını önlemek mümkün. 2 yıldan uzun süredir, evlilik öncesinde çiftlerin SMA taşıyıcısı olup olmadığı taranıyor. Taşıyıcı olanlar tüp bebek yöntemiyle sağlıklı çocuklar dünyaya getirebiliyor. Peki, önlemek mümkünken neden halen SMA hastalığıyla doğan bebekler var? İşte merak edilen bu soruların yanıtı ve yapılabilecekler... (Haber: Melike Şahin)
]]>Yeni bir araştırma, tütün içmenin kişinin bağışıklık sistemini değiştierek sigarayı bıraktıktan yıllar sonra bile daha fazla hastalık ve enfeksiyona karşı savunmasız bıraktığını ortaya çıkardı.
Sigara içme oranları 1960'lı yıllardan bu yana azalmış olsa da, her yıl 480 binden fazla ölüme neden olarak hala önlenebilir ölümlerin önde gelen nedeni olmaya devam ediyor. Doktorlar yıllardır sigara içenlere bu alışkanlığın akciğer kanseri, kalp krizi veya felç gibi ciddi sorunlara yol açabileceğini söylüyor ancak yeni çalışma sigarayı bırakmak için başka bir neden sundu. Araştırma, sigara içmenin vücudun enfeksiyonla anında ve zamanla mücadele etme yeteneğini azalttığını ve ayrıca romatoid artrit ve lupus gibi iltihaplanmayı içeren kronik hastalıklara yakalanma riskini artırdığını gösteriyor. Araştırmacılar, yaşları 20 ile 69 arasında değişen bin sağlıklı insandan oluşan bir gruptan alınan kan örneklerini incelediler. Grup, kadın ve erkekler arasında eşit olarak bölünmüştü. Araştırmacılar yaş, cinsiyet ve genetiğin yanı sıra yaşam tarzı, sosyoekonomik sorunlar ve beslenme alışkanlıkları da dahil olmak üzere 136 değişkenin bağışıklığı nasıl etkilediğini görmek istedi. Kan örneklerini E. coli bakterileri ve grip virüsü gibi yaygın mikroplara maruz bıraktılar ve bağışıklığı ölçtüler. Sigara içmenin bağışıklık sistemi üzerinde yaş veya cinsiyet gibi önemli faktörlerle neredeyse aynı etkiye sahip olduğu ortaya çıktı. Çalışmada sigara içenler sigarayı bıraktıklarında bağışıklık tepkileri bir düzeyde iyileşti, ancak yıllar boyunca tamamen iyileşmedi. Bağışıklık sisteminin sigarayı bıraktıktan sonra zamanla sıfırlanmaya başladığı belirlendi. Bu yüzden bırakmak için hiçbir zaman geç değil. Bu aynı zamanda, sigarayı bırakmış olan sigara içenlerde bile kronik akciğer hastalığı veya KOAH gibi rahatsızlıkların neden hala gelişebileceğini de açıklıyor.]]>ABD ve Çin'in 1 milyon dolarlık bir projenin parçası olarak kuş gribi türlerini daha bulaşıcı ve ölümcül hale getirecek bir deney üzerinde çalıştığı ortaya çıktı. Benzer deneyler Covid-19 salgınına neden olduğu gerekçesiyle 2022 yılında yasaklanmıştı.
ABD hükümeti, Çinli bilim insanlarıyla işbirliği içinde oldukları tehlikeli kuş gribi virüsleri üzerinde "işlev kazanımı deneylerini" finanse etmek için 1 milyon dolarlık fon oluşturdu. Araştırma belgelerine göre, çalışma ördek ve kazları farklı tür virüslerle enfekte ederek virüsleri daha bulaşıcı hale getirmeyi ve virüslerin "memeli konakçılara sıçrama" potansiyelini incelemeyi içeriyor.
Deney ABD Tarım Bakanlığı tarafından finanse ediliyor.
Bu tür araştırmalar 2022'de kısıtlandı ve şüpheli Çin deneylerinin Covid salgınını başlatmış olabileceğine dair artan endişelere rağmen gerçekleştirilecek. Belgeler, kuş virüsü araştırması için finansmanın Nisan 2021'de başladığını ve Mart 2026'ya kadar devam etmesinin planlandığını gösteriyor. Araştırmacıların üzerinde çalışacağı belirli virüsler arasında "H5NX, H7N9 ve H9N2" yer alıyor. 2023'te yapılan bir araştırma, "H5NX" virüslerini insanlarda nörolojik komplikasyonlara neden olma yeteneği nedeniyle "son derece patojenik" olarak tanımladı. "H7N9" türü ilk olarak Mart 2013'te Çin'de insanlara ve hayvanlara bulaştı ve Dünya Sağlık Örgütü bunun endişe verici olduğunu çünkü "hastaların çoğunun ciddi şekilde hastalandığını" açıkladı.
]]>Türkiye İstatistik Kurumu, cinsel istismara maruz kalan çocuk verilerini paylaştı. 2022 yılının oranlarının gösterildiği raporda son 9 yılda çocuklarda cinsel istismarın 3 kat arttığına dikkat çekildi. Geçen sene, 31 bini aşkın çocuk cinsel istismara maruz kaldı. (Haber: Beyzanur Özer)
]]>İngiltere'de bir adam ve ailesi, görücü usulü evlendiği karısının diyabet ilacı almaya zorlaması sonucunda bitkisel hayata girmesi nedeniyle hapse atıldı. Ambreen Fatima Sheikh isimli kadın, bilincini kaybettikten sonra eşi ve kayınvalidesinin ambulans çağırmak için günlerce beklemesinin ardından bitkisel hayata girdi.
Ambreen Fatima Sheikh isimli 30 yaşındaki kadın, görücü usulü bir evlilik yaptığı eşi ve eşinin ailesiyle Pakistan'dan İngiltere'ye taşındı. Genç kadın diyabet için kullanılan bir ilaç içmeye eşi ve ailesi tarafından zorlandı. İlacın sürekli kullanımı kadında geri dönülemez bir beyin hasarına yol açtı. 1 Ağustos 2015'te hastaneye kaldırıldığında evde kötü muameleye maruz kaldığı ve bir temizleme sıvısı olan yakıcı bir maddeyle işkence gördüğü ortaya çıktı. Mahkeme, şu anda 39 yaşında olan kadının kendisinden ve çevresinden haberi olmadığını, acıya duyarlılığını kaybettiğini ve tıbbi olarak hiçbir zaman iyileşemeyeceğini duyurdu. Fatima Sheikh isimli kadının kocası Asgar Sheikh, kocasının ebeveynleri Halid Sheikh ve Shabnam Sheikh yedi yıl dokuz ay hapis cezasına çarptırıldı. Koca Asgar Şeyh'in 25 yaşındaki erkek kardeşi Sakalayne Şeyh'e iki yıl ertelenmiş altı ay hapis cezası verilirken, 29 yaşındaki kız kardeşi Shagufa Şeyh'e de iki yıl ertelenmiş 18 ay hapis cezası verildi.
TÜPLE BESLENEREK HAYATTA KALIYOR Batı Yorkshire polisi Matthew Holdsworth, "Bu, genç, sağlıklı bir kadının feci şekilde yaralandığı ve onu korumayı beklediği kişiler tarafından geleceğinin çalındığı korkunç bir vakaydı. Ambreen teknik olarak hala yaşıyor olsa da bilincini asla geri kazanamayacak" dedi. Mahkeme kadının tüple beslenerek hayatta kaldığını ve başına gelenler yüzünden yaşamını kaybedeceğini söyledi. Genç kadının Pakistan'da yaşarken sağlık durumu iyiydi. Asgar ile görücü usulü evlilik yaptıktan sonra 2014 yılında Huddersfield'a geldi. Burada ailenin evinden tek başına neredeyse hiç ayrılmadı ve sürekli gözetim altında tutuldu. Çok fazla İngilizce konuşmuyordu, bağımsız bir geliri yoktu ve İngiltere'de arkadaşı yoktu. Bu nedenle aile içi şiddet ve psikolojik baskıya maruz kaldığı kimse tarafından fark edilmedi. Hakim, bilincini kaybetmesi ile ailenin ambulans çağırması arasında iki ila üç günlük bir boşluk olduğu ve bunun da beyin hasarını daha da kötüleştirdiği sonucuna vardı. Aile ambulansı aradığında bile ona ne olduğu konusunda yalan söyledi. Hakim, "Hepiniz onun acısının ve sıkıntısının farkındaydınız. Onun neden bu durumda olduğunu da biliyordunuz. Hepinizin Ambreen'in içinde bulunduğu kötü durumu ve acil tıbbi bakıma olan çaresiz ihtiyacını bilmediğiniz sonucuna varmak gerçekçi değil" ifadelerini kullandı.]]>Fatih Sultan Mehmet (FSM) Köprüsü, 15 Şubat Uluslararası Çocukluk Çağı Kanser Günü dolayısıyla sarı renkte aydınlatıldı.
Önemli günlerde renk ve ışık gösterileriyle aydınlatılan yapılardan FSM Köprüsü, çocukluk çağı kanserlerine dikkati çekmek için sarıya büründü. Köprüdeki aydınlatmanın sabahın ilk ışıklarına kadar devam edeceği öğrenildi.]]>Hastaları birkaç saat içinde öldürebilen tropikal bir hastalık olan kolera vakaları yılın başından bu yana ciddi oranda arttı. Hastalığın hızla yayılması ve saatler içinde ölümle sonuçlanması turistik noktaları tehdit ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre, 2024 yılında şu ana kadar 40 bin 900 civarında ölümcül bir bakteriyel enfeksiyon olan kolera vakası rapor edildi. Pek çok ülkeyi etkisi altına alan salgın Amerika, Güney Doğu Asya, Doğu Akdeniz ve Afrika'daki 17 ülkede 775 kişinin ölümüne neden oldu. DSÖ, koleranın yayılmasını engelleme çabalarının "ağızdan alınan kolera aşılarındaki kritik eksiklikten" etkilendiği konusunda uyardı. DSÖ geçen yıl koleranın küresel çapta yeniden canlanmasını en yüksek sınıflandırma olan 3. derece acil durum ilan etmişti. Yakın zamanda yayınlanan bir uyarıda, "Salgınların sayısı ve bunların coğrafi yayılımının yanı sıra aşı ve diğer kaynakların yetersizliğine dayanarak, DSÖ küresel düzeyde riski çok yüksek olarak değerlendirmeye devam ediyor" diye belirtildi.
KÜRESEL KOLERA AŞISI STOKLARI BOŞ Birleşmiş Milletler'e bağlı organizasyonlar Reuters'a "küresel kolera aşısı" stoklarının boşaldığını bildirmişti. Yılın geri kalanında aşı ihtiyacının nasıl karşılanacağına yönelik belirsizlik devam ediyor. Bu yıl vakalarda en büyük artışla boğuşan ülkeler, Ocak ayı boyunca sırasıyla 8 bin 300 ve 6 bin 600 vaka kaydeden Zambiya ve Zimbabve oldu. Ancak Güney Afrika gibi popüler tatil destinasyonlarında da kirli su içmek ve kirli yiyecekler yemekten yayılan kolera vakaları görüldü. Afrika kıtasının en güney ucundaki ülkede 34 kişi koleraya yakalandı ancak hiçbiri ölmedi. Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi, Ocak ayının sonunda yayınlanan bir raporda Aralık 2023'te dünya çapında 50 bin 440 yeni vaka rapor edilmesinin ardından küresel olarak kolera salgınlarını izlediğini duyurdu.KOLERA NEDİR? Kolera, "Vibrio cholerae" bakterisinin neden olduğu bir enfeksiyondur. Bakterilerle kirlenmiş su içmek veya kirli su ile temas etmiş yiyecekleri (özellikle kabuklu deniz ürünleri) yemek kolera hastalığına yakalanmanıza neden olabilir. Kolera enfeksiyonu ince bağırsağa saldırdığından en sık görülen semptomlarından biri şiddetli ishaldir. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre hastalık mide bulantısı, kusma ve mide kramplarına da neden olabilir. Bir kişinin kontamine yiyecek veya suyu tüketmesinden sonra semptomların ortaya çıkması "12 saat ile 5 gün arasında" sürebilir. DSÖ, çoğu insanın yalnızca hafif semptomlar yaşayacağını ve oral rehidrasyon solüsyonu ile tedavi edilebileceğini söylüyor. Ancak uzmanlar akut ishal vakalarının "tedavi edilmediği takdirde saatler içinde ölüme yol açabileceği" konusunda uyardı.]]>Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kamuya 15 bini hemşire olmak üzere toplam 35 bin sağlık personeli alınacağını açıklamıştı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 35 bin sağlıkçının atamasına ilişkin takvimi belirlediklerini duyurdu ve başvuru kılavuzuyla ilgili tarih verdi. Peki, Sağlık Bakanlığı personel alımı başvuru kılavuzu ne zaman yayımlanacak?
]]>Araştırmalara göre geçmişte büyüme hormonu kullanan kişilerde "aktarılabilir" Alzheimer hastalığı keşfedildi.
Araştırmacılar, Alzheimer hastalığının proteinlerinin belirli cerrahi prosedürler yoluyla insandan insana bulaşabileceğine dair, tartışmalı bir hipotezi destekleyen bulgular ortaya çıkarttı.
Yazarlar ve diğer bilim insanları, araştırmanın az sayıda insana dayandığını ve artık kullanılmayan tıbbi uygulamalarla ilgili olduğunu vurguluyor.
Çalışma, Alzheimer hastalığı gibi demans türlerinin bulaşıcı olma ihtimalinin henüz olmadığını belirtiyor.
Yine de, nörologlar "ileriye dönük olarak bu nadir vakaları bile azaltacak önlemler almak istiyoruz" die konuştu.
SEBEBİ BÜYÜME HORMUNU Geçtiğimiz on yıl boyunca Birleşik Krallık'ta büyüme hormonu alan insanların kadavraları incelendi.
Son çalışma, onlarca yıl sonra, bu insanlardan bazılarının erken başlangıçlı bunama belirtileri geliştirdiğini ortaya koydu.
Hafıza ve dil sorunları gibi demans belirtileri klinik olarak teşhis edildi ve bazı hastalarda Alzheimer hastalığının ayırt edici özelliği olan amiloid-β plakları ile birlikte ortaya çıktı.
Çalışmada, büyüme hormonu tedavisi görmüş dört kişinin beyinlerinde ölüm sonrası amiloid-β birikimlerinin keşfedildiği açıklandı.
Bu kişiler, prion adı verilen bulaşıcı, yanlış katlanmış proteinlerin neden olduğu ölümcül nörolojik durum Creutzfeldt-Jakob hastalığı nedeniyle orta yaşta ölmüşlerdi. Prionlar büyüme hormonu partilerinde mevcuttu.
Son çalışmada araştırmacılar, hormon tedavisi gören çocuklarda yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde, 38 ila 55 yaşları arasında erken başlangıçlı demans belirtilerinin geliştiğini tespit etti.
ALZEİMER'DAN FARKLI
Erken başlangıçlı Alzheimer'a genellikle belirli genetik varyantlar neden olur, ancak araştırmacılar Alzheimer belirtileri gösteren üç kişinin DNA örneklerindebu varyantları bulamadılar.
Araştırmacılar hastalığın, çocukluklarında kirli hipofiz hormonu ile tedavi edilmeleri sonucunda hastalığa yakalanmış olabileceğini düşünüyor. Yazarlar, bu çalışmaların birlikte ele alındığında, nadir durumlarda Alzheimer hastalığının biyolojik materyal aktarımı yoluyla bulaşabileceğini öne sürmektedir.
]]>Son dönemde yeni bir tehlike ortaya çıktı. O da; İran botoksu... Uzmanlar, Sağlık Bakanlığı onayı olmayan ve Türkiye'ye kaçak yollarla gelen bu botoksun komplikasyonlara neden olabildiğini belirtiyor. İran botoksu yaptıranlarda alerji, yüz felci, nefes alamama hatta ölüme kadar giden sonuçlar görülebiliyor. İşte ayrıntılar... (Haber: Dilşad Dede Taşkın Kamera: Savaş Daldal)
]]>Kulak gıdıklamak kilo vermenize yardımcı olabilir. Araştırmalar kulak gıdıklamanın beyine gönderidği sinyaller sayesinde tokluk hisi verdiğini ortaya çıkarttı.
Kulaktaki siniri "gıdıklayan" klipsler kilo vermenin sırrı olabilir.
Araştırmalar, vagus sinirine hafif bir elektrik akımı vererek beyne midenin dolu olduğuna dair bir sinyal gönderdiğini ve iştahı azalttığını gösteriyor. Tedavi genellikle diyet ve fiziksel aktivitenin artırılmasına yönelik tavsiyelerle yapılıyor. Yeni nesil zayıflama ilaçları, vücut kitle indeksi 30'un üzerinde olan ve tip 2 diyabet gibi obeziteyle ilişkili en az bir sağlık sorunu bulunan obezite hastalarına reçete edilmektedir. Haftada bir kez enjeksiyon şeklinde verilen ilaçlar bağırsaklardaki gıda hareketini yavaşlatarak daha uzun süre tok hissetmenizi sağlar.
Obezite ameliyatı geçirenlerin sayısında son yıllarda arttı. Bu genellikle ya midenin etrafına bir bant takılarak tutabileceği yiyecek miktarının azaltılmasını ya da mide bypass'ını (midenin üst kısmının ince bağırsakla birleştirilerek yiyeceklerden alınan kalori miktarının azaltılması) içerir. Ancak kulak gıdıklama tedavisi daha basit bir yaklaşım olabilir.
Vagus sinirinin bir dalını uyarmak için her kulağa bir klips takılır, bu, göğüs ve boyundan geçerek beyne giden ve her şeyin kontrolünde rol oynayan önemli bir sinirdir. Son yıllarda vagus siniri stimülasyonu epilepsi ve depresyon için güçlü bir tedavi haline gelmiştir.
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, vagus sinirini hedef alan uyarıcıların, beyni midenin dolu olduğunu düşünmesi için kandıran sinyaller göndererek kilo kaybını tetikleyebileceğini ortaya koymuştur. Moskova Devlet Tıp ve Diş Hekimliği Üniversitesi'ndeki bilim insanları tarafından yürütülen mevcut deneme, obezite hastası kadın ve erkekleri kapsıyor. Grupların yarısına altı ay boyunca her gün ana öğünlerden önce on dakikalık kulak stimülasyonu uygulanıyor. Grupların geri kalanına ise sahte bir tedavi uygulanıyor burada da klipsleri takıyorlar ancak siniri uyarmak için içlerinden akım geçmiyor. Gönüllüler altı aylık deney süresince ne kadar kilo verdiklerini görmek için izlenmekte. Denemenin sonuçları bu yıl içinde açıklanması planlanıyor.]]>Bilim insanları kan testinde tespit edilebilen ve demans başlangıcını öngören 4 yeni protein kalıbı belirledi. Hastalarda resmi olarak tanı konmadan 15 yıl önce demans riskini tahmin edecek bir kan testi geliştiriliyor.
Araştırmacılar, hastalarda resmi olarak teşhis konmadan yaklaşık 15 yıl önce demans riskini tahmin edebilecek bir kan testi geliştiriyor. Bilim insanları İngiltere Biobank projesine kayıtlı 50 binden fazla sağlıklı gönüllüden kan örnekleri topladı. Kan örneklerinde demansa ilişkin "biyolojik belirtiler" keşfedilmesiyle teste yönelik umutlar arttı. Kan analizi, genel olarak demansın, özellikle de ileri yaşlarda alzheimer hastalığının başlangıcını tahmin eden dört protein kalıplarını belirledi.
YÜZDE 90 DOĞRULUK ORANI Protein profilleri yaş, cinsiyet, eğitim ve genetik yatkınlık gibi daha geleneksel risk faktörleriyle birleştirildiğinde bilim insanlarının teşhisten yaklaşık 15 yıl önce demansı yüzde 90 doğrulukla tahmin etme olanağı tanıdı. Çin'deki Warwick Üniversitesi ve Fudan Üniversitesi'nde görev yapan Profesör Jianfeng Feng, "Bunu İngiltere'deki hastanelerde kullanılabilecek bir tarama kiti olarak geliştirmeyi umuyoruz" dedi. Son zamanlarda yapılan çok sayıda çalışma, kan testlerinin demans geliştirme olasılığı en yüksek olan hastaları çok önceden belirleme potansiyelini ortaya koydu. Bu sayede doktorlar, Alzheimer için tam teşhis testleri de dahil olmak üzere daha ileri değerlendirmeler için hangi hastaların hızlı bir şekilde takip edilmesi gerektiğini belirleyebilir. Son çalışma için, 2006 ile 2010 yılları arasında demans tanısı olmayan 52 bin 645 İngiliz'den kan örnekleri toplandı. Bu örnekler donduruldu ve 10 ila 15 yıl sonra analiz edildi. Bin 400'den fazla katılımcının demans hastalığına yakalandığı belirlendi.KAN PROTEİNLERİ VE DEMANS ARASINDAKİ BAĞLANTI Araştırmacılar yapay zekayı kullanarak yaklaşık bin 500 kan proteini ile yıllar içinde ortaya çıkan demans arasındaki bağlantıları araştırdı. Nature Aging dergisinde yayınlanan araştırma "Gfap, Nefl, Gdf15 ve Ltbp2" adlı dört proteinin demans, Alzheimer hastalığı veya vasküler demans gelişen kişilerde yüksek seviyelerde bulunduğunu vurguluyor. Dünya çapında 55 milyondan fazla insan demansla yaşıyor ve bu sayının 2030 yılına kadar 78 milyona ulaşması bekleniyor. Tüm demansların yaklaşık yüzde 70'i alzheimer hastalığından kaynaklanırken, kan damarı hasarının neden olduğu vasküler demans vakaların yüzde 20'sini oluşturuyor.]]>Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 35 bin sağlıkçının atamasına ilişkin takvimin başladığını açıkladı. Kılavuzu bu hafta Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi'ne (ÖSYM) göndermek istediklerini belirten Koca, ''Alımlarda mülakat yok. Tüm adaylar eşit koşullarda yarışacaklar.'' dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kamuya 15 bini hemşire olmak üzere toplam 35 bin sağlık personeli alınacağını açıklamıştı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Beştepe'de gerçekleştirilen kabine toplantısı sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
''35 BİN YENİ ÇALIŞMA ARKADAŞIMIZ ARAMIZA KATILACAK''
Yeni sağlık çalışanı istihdamının olup olmayacağına yönelik bir soru üzerine Bakan Koca, "Sayın Cumhurbaşkanımız müjdeyi verdi. 35 bin yeni çalışma arkadaşımız aramıza katılacak. Gerek mevcut sağlık hizmetlerinin etkin olarak sürdürülebilmesi açısından gerekse yeni açılan hastanelerimizin personel ihtiyacı açısından 35 bin yeni istihdam, gücümüze güç katacak." ifadesini kullandı.
''MÜLAKAT OLMAYACAK TÜM ADAYLAR EŞİT YARIŞACAK''
Personel alımına ilişkin bir tarihin olup olmadığına yönelik soruyu cevaplayan Bakan Koca, şunları kaydetti:
"Takvim bugün itibarıyla başladı. Personel alımı imzalandı. Kılavuzu bu hafta ÖSYM'ye göndermek istiyoruz. Bildiğiniz gibi alımlarda mülakat yok. Tüm adaylar eşit koşullarda yarışacaklar. 15 bini hemşire, 8 bini hizmet personeli olmak üzere toplam 35 bin yeni çalışma arkadaşımız olacak. Branş dağılımını ve nihai takvimi ÖSYM ile birlikte hazırladığımız kılavuz ile ilan edeceğiz. Zannediyorum bir hafta içinde yetiştirebileceğiz. Şimdiden hayırlı olsun."
''ANTALYA ŞEHİR HASTANESİ TAM KAPASİTE İLE HİZMETE ALINACAK''
Fahrettin Koca, bir başka gazetecinin, "Yeni bir şehir hastanesi var mı?" sorusu üzerine ise birkaç hafta içinde Antalya Şehir Hastanesi'nin tam kapasite ile hizmete alınacağını söyledi. Hastanenin hasta kabulüne başladığını anımsatan Koca, "Muhtemelen önümüzdeki 2-3 hafta içerisinde Antalya Şehir Hastanemizin resmi açılışı Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından yapılacak." açıklamasında bulundu.
''TÜRKİYE GENELİ YOĞUN BAKIM DOLULUK ORANI YÜZDE 71''
Bir gazetecinin, "Hastanelerde özellikle yoğun bakımlarda yaşanan yer sorunu hakkında ne söylemek istersiniz?" sorusu üzerine Koca, "Özellikle yoğun bakım kapasitelerimizi zorlayan yoğunluk geride kaldı. 3-4 hafta önce Türkiye genelinde yoğun bakım doluluk oranı yüzde 72 iken bu durum İstanbul özelinde yüzde 83'e çıkmıştı. Bugün itibarıyla Türkiye geneli yoğun bakım doluluk oranı yüzde 71." cevabını verdi. İstanbul için yoğun bakım yatak doluluk oranının yüzde 71 olduğu bilgisini paylaşan Koca, "Normale döndüğümüzü söyleyebilirim. Servis yatakları açısından zaten bir sorunumuz yoktu. Şu an için servis yataklarının doluluk oranı ise Türkiye genelinde yüzde 63, İstanbul özelinde ise yüzde 65." diye konuştu.
]]>Avusturalya'da bir kız "kendine karşı alerji" hastalığına yakalandı. Summah Williams isimli 11 yaşındaki kız çocuğu, gözyaşları ve terinin acı vermeye başlaması üzerine doktora gitti. Derisi kuruyup çatlayan ve cildi tahriş olup hassaslaşan kız çocuğunun "kendisine karşı alerji" geliştirdiği belirlendi. Uzmanların "oto-alerji" olarak adlandırdığı durumda kişinin bedeni kendi vücut sıvılarına tepki gösteriyor. İnsanın kendisine alerjisi olur mu? Oto alerji nedir, belirtileri nasıl ortaya çıkar?
Summah Williams isimli 11 yaşındaki kız çocuğu derisinin kuruyup çatlaklara dönüşmesi ve dökülen deri tabakasının altındaki hassas cildin iltihaplanması üzerine 2022'nin sonunda hastaneye kaldırıldı. Çocuğun annesi Karyn Zimny, ilk başta ciddi bir güneş yanığı olduğunu düşündü ancak normalde sağlıklı olan kızının sıcaktan titrediğini ve sürekli kaşındığını fark etti. Anne geçirdikleri süreci, "Hastaneye gittiğimizde stafilokok enfeksiyonu geçiriyordu ve antibiyotik kullandığında tüm yüzü ve vücudu tepeden tırnağa yılan gibi dökülüyordu, banyo deriyle dolmuştu" ifadeleriyle anlattı. Çocuğa egzama teşhisi konuldu ve kendi gözyaşları ile terinin bu egzamayı tetiklediği bir tür alerji geliştirdiği tespit edildi. Avustralya Egzama Derneği, egzamanın çocukların yüzde 30'unu ve yetişkinlerin yüzde 10'unu değişen derecelerde etkilediğini söylüyor. Şu anda egzama, sedef hastalığı veya dermatitin tedavisi yok. Bu nedenle semptomları kontrol altında tutmak hastalıkla yaşayanlar için kritik öneme sahip.KENDİNE KARŞI ALERJİ GELİŞTİRMEK Günümüzde bilim insanları hiçbir insanın bir başka insana karşı alerji geliştiremeyeceğinden emin. Ancak çok daha sinsi ve anlaşılması daha zor bir şeyin insanoğlunda bazı rahatsızlıklara neden olabileceğine dair hızla büyüyen kanıtlar var. Görünüşe göre insanlar kendi vücut sıvılarına ve kendi vücutlarının ürettiği bazı maddelere karşı alerji geliştirebiliyor. Bu gizli "oto-alerji" süreci birçok anemi vakasında, böbrek ve tiroid hastalıklarında önemli bir faktör olabilir. Normalde vücudun '"kendini" ve "kendinden olmayan"ı tanıyabilmesi için koruyucuları var ve kendisine zarar vermesi mümkün değil. Ancak bazen bu koruyucular bozulabiliyor. Bu durum çok ciddi otoimmün hastalıklarda kişinin antikor üretmesi ve kendi kan hücreleeriyle savaşarak vücudunu çökertmesine kadar uzanan sancılı bir sürece neden olabiliyor.]]>Alman biyoteknoloji şirketi BioNTech'in kurucu ortakları Prof. Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin, kanser alanındaki çalışmalarının meyvelerini toplamaya başladıklarını ve 2026'ya kadar ilk kanser aşılarının piyasaya sürülebileceğine inandıklarını belirtti.
BioNTech'in kurucuları Prof. Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin, Alman Focus dergisine kanser aşısı hakkında açıklamalarda bulundu. Prof. Şahin, yıllar süren kanser araştırmalarının sonucunda akciğer kanseri türüne karşı bir antikor ve metastaz yapmış meme kanserine karşı bir antikor ilaç konjugatı (ADC) adayının onay için uygun hale geldiğini ifade etti. Ayrıca, bu yıl sonuna kadar on aşı adayının faz 2 veya faz 3 denemelerini tamamlayarak ruhsat potansiyeli taşıdığını belirtti.
Toplam 30 kanser türüne karşı klinik araştırmaların sürdüğünü ve başarılı sonuçlar elde edildiğini söyleyen Şahin, 2030'a kadar geniş bir kanser tedavisi portföyü hedeflediklerini vurguladı.
Prof. Türeci ise son yıllarda kanserle mücadelede çığır açan yeni bulgulara ulaşıldığını ve Biontech olarak büyük ilerlemeler kaydedildiğini belirtti.
Her hastanın kanser hücresinin farklı olduğunu ve bireyselleştirilmiş kanser tedavisine odaklandıklarını vurgulayan Türeci, ilerleyen yıllarda kemoterapiye gerek kalmayabileceğini dile getirdi. Vücudun kendi savunma sisteminin kansere karşı savaşabilmesi için çalıştıklarını ve kemoterapinin yerine antikor ilaç konjugatlarını (ADC'ler) ve aşıları kullanmayı hedeflediklerini ifade etti. Bu yaklaşımın gelecekte daha hassas ve etkili tedaviler sağlayabileceğini belirtti. Özetle, BioNTech'in kurucu ortakları, kanser tedavisi alanındaki çalışmalarının önemli ilerlemeler kaydettiğini ve gelecekte daha etkili ve bireyselleştirilmiş tedavilerin mümkün olabileceğine inandıklarını vurguladılar.
]]>Alaska'da yaşlı bir adam, yakın zamanda keşfedilen ve çiçek hastalığıyla yakından ilişkili bir virüs olan "Alaskapox"tan öldüğü kaydedilen ilk hasta oldu. Adamın çiçek hastalığıyla yakından ilgisi olan virüsü kedi tırmığıyla kaptığı düşünülüyor.
AKPV olarak bilinen "Alaskapox" isimli virüsün küçük kemirgenlerden insanlara yayıldığı düşünülüyor. Küçük cilt lezyonları, şişmiş lenf düğümleri ve kas ağrısı gibi hafif rahatsızlıklara neden oluyor. Alaska'nın Fairbanks kentindeki bilim insanları tarafından ilk kez gözlemlendiği 2015 yılından bu yana yalnızca yedi enfeksiyon vakası bildirildi. Bildirilene göre AKPV'den ölen adamın bağışıklık sistemi zayıftı ve kanser tedavisi görüyordu. Bu durum adamın cilt enfeksiyonu kapması sonrasında komplikasyonlara yol açtı. Böbrek yetmezliğine ve nihayetinde Ocak ayı sonlarında ölümüne neden oldu. Yaşlı adam Alaska'nın Kenai Yarımadası'nın ücra bir kesiminde yalnız yaşıyordu ve yetkililere göre, başıboş bir kedi tarafından çizildikten sonra enfekte olduğu düşünülüyordu.
ANA BULAŞMA YOLU HENÜZ BELİRLENMEDİ AKPV'nin insanlar arasında bulaşabileceğine dair bir kanıt yok, ancak Alaska sağlık yetkilileri ekstra bir önlem olarak cilt lezyonlarının bandajlarla kapatılmasını tavsiye etti. Alaska Sağlık Bakanlığı ayrıca kedi ve köpek gibi evcil hayvanların da "virüsün yayılmasında rol oynayabileceği" konusunda uyardı. Bilim insanları patojenin ana bulaşma yöntemini henüz belirlemedi. İlk kez yaklaşık 10 yıl önce keşfedilmesine rağmen, Alaskapox'un hafif doğası nedeniyle "bundan çok önce" dolaşımda olabileceği düşünülüyor, bu da çoğu enfeksiyonun gözden kaçırıldığı anlamına geliyor.
]]>Bir araştırma, kivi yemenin sizi yalnızca dört gün içinde kötü ruh halinden çıkarabildiğini ortaya koydu. Kivi, uzun zamandır "iç huzuru" arttırdığı bilinen yüksek bir C vitamini içeriğine sahip.
Araştırmacılara göre, kivi yemek bize C vitamini takviyelerinden daha hızlı ve daha uzun süreli bir destek sağlıyor. Yeni Zelanda'nın Otago Üniversitesi'nden bir araştırma ekibi, C vitamini seviyeleri düşük olan 155 yetişkinin sekiz hafta boyunca diyet yapmasını sağladı. Katılımcılar günlük olarak C vitamini takviyesi veya iki kivi aldı. Ardından anketler aracılığıyla canlılıkları, ruh halleri, uyku kaliteleri ve fiziksel aktiviteleri ölçüldü. British Journal of Nutrition'da yayınlanan sonuçlar, kivi meyvesinin dört gün içinde canlılığı ve ruh halini iyileştirdiğini ortaya çıkardı. Araştırmaya göre kivi tüketimi ve dolayısıyla alınan C vitaminindeki artış etkisini 14-16 gün civarında zirveye ulaştırıyor. Araştırma sorumlusu Dr. Ben Fletcher çalışma hakkında, "Bu, yediğimiz şeylerin nasıl hissettiğimiz üzerinde nispeten hızlı bir etkiye sahip olabileceğini görmemize yardımcı oluyor." diye konuştu.]]>Rüyada altın görmek genellikle olumlu anlamlar taşır. Zenginlik, refah, değer ve başarı olarak yorumlanır. Peki, rüyada altın görmek, altın toplamak, altın kaybetmek ne anlama gelir? Rüyada altın takılar taktığını görmek ne anlama gelir? Altın rüya tabiri nedir? İşte rüyada altın görmekle ilgili detaylar. İmam Nablusi, İbni Sirin, Kirmani hazretleri, Hz. Cafer-i Sadık ve diğer İslam alimlerinin yazılarına göre rüyada altın görmek şöyle yorumlanabilir.
Rüyada altın görmek, rüya sahibinin maddi olarak refah veya zenginlik elde edeceğine işaret edebilir. Yüksek değer ve prestijle ilişkilendirilen altın, rüya sahibinin toplumda veya iş hayatında saygınlık kazanacağını veya değerli bir konum elde edeceği şeklinde yorumlanabilir. Altın sıklıkla içsel zenginlik ve gelişimle de ilişkilendirilir. Rüyada altın görmek, rüya sahibinin içsel olarak büyüdüğünü, olgunlaştığını veya manevi açıdan zenginleştiğini ifade edebilir. Fırsatların sembolü olan altın rüya sahibinin önünde önemli fırsatlar olduğunu veya yakında karşısına çıkacak şanslı bir durumu işaret edebilir. Altın aynı zamanda iyimserlik, mutluluk ve tatmin sembolüdür. Rüyada altın görmek, rüya sahibinin hayatında mutlu ve tatmin edici bir döneme gireceğini ifade edebilir. RÜYADA ALTIN TAKILAR TAKMAK Rüyada altın takılar taktığını görmek,rüya sahibinin kendine olan değerini ve özgüvenini ifade eder. Bu rüya, rüya görenin kendi yeteneklerine, güzelliklerine veya değerlerine daha fazla inandığını gösterebilir. Altın takılar, maddi refahın ve bolluğun sembolüdür. Rüyada altın takılar takmak, rüya sahibinin maddi olarak başarılı olacağına veya zenginlik elde edeceğine işaret edebilir.
ALTIN RÜYA TABİRİ NEDİR? Altın takılar takmak, özel bir durumun veya kutlama için hazırlık yapmanın habercisi olabilir. Bu rüya, rüya sahibinin hayatında önemli bir olayın yaklaştığını veya özel bir günü kutlayacağını işaret edebilir. Ayrıca bazı yorumculara göre Altın takılar, kişisel süslenme ve bakımın önemini ifade edebilir. Bu rüya, rüya sahibinin dış görünümüne ve kendisine özen göstermesi gerektiğini veya bir değişiklik yapma isteğini simgeler. İmam Nablusi, İbni Sirin, Kirmani hazretleri, Hz. Cafer-i Sadık ve diğer İslam alimlerinin yazılarına göre rüyada altın görmek şöyle yorumlanabilir: Herkes iyice bilir ki altın dünya zinetidir. Dünya ise müminler için meşakkat mahallidir. Bu sebeple rüyada altın görmek, borca, gam ve kedere alâmettir. RÜYADA ALTIN BİLEZİK TAKMAK NE ANLAMA GELİR? Rüyada altın bilezik taktığını görmek, rüya sahibinin eline geçecek bir mirasa delâlet eder. RÜYADA ALTIN KÜLÇESİ GÖRMEK NEDİR? Rüyada altın külçesine rastgeldiğini görmek, elden çıkacak mala işarettir. Yine altını külçe ettiğini görmek, şer ve helak ile tâbir olunur. Rüyada kendisine büyük bir altın parçası verildiğini görmek, devlet işlerinde yüksek derecelere nail olmaya delâlet eder. RÜYADA ALTIN BİLEZİK GÖRMEK NE ANLAMA GELİR? Câfer-i Sâdık (r.a.) demiştir ki: Rüyada altın bilezik görmek beş şekilde tâbir olunur: a) Riyaset (baş olma, reislik), b) Hikmet, c) Günah ve hile, e) Gam ve keder, f) Evlad ve kardeş… Ibn-i Şîrîn (rh.a.) demiştir ki: Rüyada elinde beş adet altın olduğunu görmek, halk indinde makbul olacak işlere delâlet eder. Elinde tek altın olduğunu görmek, güzel bir ev ile tâbir olunur. Rüyada iki elinin birden altın olduğunu görmek, iş hususunda sıkıntıya düşmeye işarettir. RÜYADA ALTIN SIRMALI GİYSİ NE ANLAMA GELİR? Kıymetli elbiselerden başörtüsü, taç ve bunlara benzer nesnelerin altın sırma ile dokunmuş veya örülmüş olduğunu görmek; bu elbiseyi giyenlerin Allahu Teâlâ’ya yakınlıklarına delâlet eder. Yine rüyada halis altın ve gümüşten olan şeyi görmek, ihlâsa, saf niyete, anlaşmaya ve doğru söze delâlet eder. Rüyada gözlerinin altın olduğunu görmek, kör olmaya işarettir. Rüyada üzerinde, altın, gümüş, boncuk veya mücevherden gerdanlık olduğunu görmek, devlet hizmetinde yüksek makama gelmeye delâlet eder. ALTIN VE GÜMÜŞ DÖVÜCÜ: Rüyada altın ve gümüş dövücü birini görmek, israf ile malı sarf etmeye alâmettir. Bazı kere de bunu görmek, hak ile bâtıl arasını ayıran hâkime delâlet eder. Yine böyle bir rüya görmek, sanatına çok düşkün olan kimseye delâlet eder. ALTIN KIRIKLARI: Rüyada altın ve gümüş kırıkları görmek, faydalı ilme, sâdık dosta, uygun zevceye ve hayırlı çocuğa delâlet eder. Rüyasında bir miktar altın bulup bunları iyi bir yere gizlediğini görmek, sır saklamak ile tâbir olunur. Rüyada bir ölünün kendisine altın para verdiğini görmek, zulümden kurtulmaya işarettir.
]]>