AAA teşhisinde geç kalınıyor

Ailesel Akdeniz Ateşi (AAA), Akdeniz havzasında yaşayan Yahudi, Ermeni, Kuzey Afrikalı, Arap ve Türk popülasyonlarını etkileyen, yaşam boyu süren genetik bir hastalık. Hastalıkla ilgili en büyük sorun ise teşhiste geç kalınması.

AAA teşhisinde geç kalınıyor

Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği(TİHUD) Yönetim Kurulu Üyesi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Kiraz, Ailesel Akdeniz Ateşi(AAA)’nin ülkemizde görülme sıklığının, yaklaşık 1/1000 olduğunu belirtti. Hastalığın tanısında hala hatırı sayılır bir gecikme (7-10 yıl) ve tedavi kararı ile ilgili olarak hala önemli problemlerin yaşandığını belirten Prof. Dr. Kiraz, “Ailesel akdeniz ateşi, tanısı geç konulursa ve iyi tedavi edilmezse olumsuz sonuçlara sebep olabilecek bir hastalıktır” dedi.

Hastalığın en önemli bulgularından birinin yüksek ateş olduğunu vurgulayan Kiraz, “Atak geçtikten sonra herhangi bir sıkıntıya sebep olmuyor. Hasta kendisini tamamen iyi hissediyor” diye konuştu.

Hastalığın genetik olduğunu ve hastalığa neden olan genetik bozukluğun 1997 yılında iki ayrı grup tarafından aynı anda bulunduğunu hatırlatan Dr. Kiraz, ülkemizde genetik bozukluğu taşıyan kişi sayısının %14-20 olarak rapor edildiğini kaydetti. Pek çok insanın genetik bozukluğu taşıdığı halde hastalık belirtisi göstermeyebildiğini belirten Kiraz, AAA’nın klinik bulgularını şöyle sıraladı:
• Ateş; 38-40 derece arasındadır,
• Peritonit (karın zarı iltihabı); karın ağrısı,
• Plörit (akciğer zarı iltihabı) göğüs ağrısı,
• Artrit; eklemlerde özellikle diz ve ayak bileklerinde ağrı şişlik,
• Erizipel benzeri deri lezyonu; atak sırasında oluşan ayak bilekleri etrafında ağrılı kırmızı şişlikler ki hastalığın özgün bulgusudur,
• Perikardit (kalp zarı iltihabı) göğüs ağrısı,
• Miyozit / miyalji; kas iltihabı ve ağrısı (özellikle egzersiz sonrası),
• Skrotum atağı (vajinalit) – orşit,
• Bazen hastalık şiddetli adet sancıları ve çok hafif ateş ile seyredebilir; pelvik atak olarak anılır.

TEDAVİ EDİLMEZSE BİRÇOK ORGANI ETKİLER
İyi tedavi edilmeyen hastalığın vücutta amiloid birikimine yol açtığını, bunun da başta böbrekler olmak üzere hastanın organlarının yeterli bir şekilde çalışmamasına sebebiyet verdiğini aktaran Kiraz, “Bu da zamanla kalp yetersizliği, böbrek yetersizliği ve karaciğer yetersizliğine neden olur. Hastalığın tedavisinde kolşisin etken maddeli ilaçlar kullanılır. İlaç tedavisi ömür boyudur ve gebelik ile süt verme dönemlerinde bile kesilmez” ifadesini kullandı.

Sayfa Yükleniyor...