Acil servislerde acil uzman ekonomisi

Hastanelerde idari bakış ile acil servislerin mali açıdan birçok kurumda bir “karadelik” olduğu ve “Problem çıkmasın da, biz bu gidere razıyız” şeklinde bir yaklaşımın ön plana çıktığı düşünülüyor.

Acil servislerde acil uzman ekonomisi

Türkiye’de son yıllarda acil servislerin çoğunluğunda hekim anlamında bir dönüşüm yaşanıyor. Acil servis hizmetleri önceleri pratisyen ve diğer branş uzmanlarınca yürütülürken, günümüzde ve çoğunlukla acil tıp uzman ve asistanları tarafından yürütülen bir hizmet hâline geldi. Ancak yine de personel yetersizliğinden acil servis nöbetlerinde personel sıkıntısı son Torba Yasa ile aile hekimlerinin nöbet tutmasıyla kapatılmaya çalışılıyor.

Medimagazin'den Dr. İbrahim Ersoy'un aktardığı bir çalışmada, bir acil servisin mali açıdan bazı ölçütler ile baz değerlendirmesinin yapılması ve acil tıp uzman ve asistanının çalışmaya başlaması ile mali açıdan bir değişimin olup olmadığı araştırıldı.

Çalışma, Kayseri İli Kamu Hastaneleri Birliği Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniğinde yapıldı. 2004-2011 yıllarını kapsayan araştırmada, kliniğin yıllara göre ekonomik geliri hesaplandı. Yıllık gelirin 2004’te 2,7 milyon TL iken, 2011’de 17 milyon TL olduğu ve buna paralel olarak da hasta başı getirinin 2004’te 6 TL, 2011’de ise 40 TL olduğu tespit edildi.

Acil serviste 2004 yılında eksitus olan hasta sayısının ise 0 olduğu, 2011’de ise bu rakamın 154 olarak kayıtlara geçtiği görüldü. Acil Servis Kliniğinde 2004 yılında bir acil tıp uzmanı bulunurken, 2011 yılındaki uzman ve asistan sayısı 11 olmuştu. Acil servis verimlilik rakamı ise 2004 yılındaki 0,15’ten, 2011’de 35,31’e yükseldi.

2004 yılı baz alındığında, uzman hekim sayısının üç kişiye ulaştığı yıl olan 2007’de üç kat, üç asistanın başladığı senede ise beş katlık bir yıllık gelir artışı olduğu görüldü. Yine, 2011 yılında 11’e ulaşan asistan ve uzman sayısı ile yıllık gelirin sekiz kat artış gösterdiği anlaşıldı.

KLİNİĞİ SAHİPLENME BAZI SORULARI KENDİLİĞİNDEN ORTADAN KALDIRIYOR
Araştırmacılar, çalışma yapılan klinikte beş günde bir nöbete gelip giden, fakat kökleşmiş problemlerin kendilerini ilgilendirmediği bir hekim anlayışından, her gün acil servise gelen ve “Burası benim servisim.” sahiplenmesinin ön planda olduğu bir modele geçiş ile öncelikle kaçakların önlendiğini vurguladı.

Kliniği sahiplenme ile çok basit denebilecek bazı problemlerin kendiliğinden ortadan kalktığını gözlemleyen araştırmacılar, buna, sütür uygulanan bir hastaya kullanılan malzemelerin kayıt altına alınması/aldırılmasını örnek olarak gösterdi.

HERKESİN İŞİNE ODAKLANMASI GELİR ARTIŞI SAĞLIYOR
Araştırmacılar, her meslek grubunun kendi işini yapması olarak nitelenebilecek bir görev anlayışının yeniden yapılandırılmasının, servis uzmanlarının göreve başlaması ile başarıldığını vurguladı. Hekimlerin yapması gereken asli işlerini diğer personelin yapmasının önüne geçilmiş olmasının da, yine her meslek grubunun kendi işine odaklanması anlamında, ciddi gelir artırıcı bir unsur olduğu vurgulanan çalışmada şu örnek verildi:

“Foley kateter uygulanan bir hastada işi yapan hemşire ise kayıt altına alınması konusunda zafiyet yaşanması kaçınılmaz olabiliyor. Hekimin asli işini yapması diğer çalışanların (hemşire, memuru, kayıt elemanı, hasta taşıma, güvenlik) da esas görevlerini daha özenli ve yeterince yapmalarına imkân sağlıyor.”

Hekimin başrol alması ile tıbbi endikasyon oluşturmayan istemlerin azaltılmış olmasının da gelir artırıcı bir unsur olduğunu vurgulayan araştırmacılar; karnı ağrıyan bir hastayı hikâye almadan ve muayene yapmadan tomografi istemenin veya pahalı antibiyotiklerin endikasyonsuz bir şekilde acil serviste kullanılması ve kaydedilmemesinin gidere katkı veren örnekler olduğunu belirtti.

Dr. Şükrü Gürbüz ve arkadaşları tarafından yapılan araştırmada, sonuç olarak acil tıp kliniklerinde, servisi sahiplenen acil tıp uzman ve/veya acil tıp asistan hekimlerinin çalışması ile acil servis gelirinde artış olduğu belirtildi.

Çalışma The Journal of Academic Emergency Medicine’de yayımlandı.

Sayfa Yükleniyor...