Akdağ: İş yükünün nedeni hekim yetersizliği

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye'de sağlık çalışanlarının üzerindeki ağır iş yükünün hekim yetersizliğinden kaynaklandığını söyledi.

Akdağ: İş yükünün nedeni hekim yetersizliği

Bakan Akdağ, 14 Mart Tıp Bayramı etkinlikleri kapsamında Ufuk Üniversitesi'nde düzenlenen toplantıya katıldı.

Hekim sayısıyla ilgili de açıklamalarda bulunan Akdağ, 3-4 yıl öncesine kadar her tıp bayramında Türkiye'de hekim sayısının çok fazla olduğuna ilişkin konuşmaların yer aldığını söyledi. Akdağ, bu konuşmalarda tıp fakültelerindeki öğrenci kontenjanlarının azaltılması gerektiğinin belirtildiğini ifade eden Akdağ, ''İfadelerde artırılmamalı değil, azaltılmalı denilmektedir. Bunları da Türk Tabipleri Örgütü konuştu ve maalesef üniversite hocalarımız da zaman zaman konuştu'' dedi.

''Türkiye'de hekimlerin, asistanların, teknisyenlerin, hemşirelerin hatta tıp öğrencilerinin üzerindeki ağır iş yükünün en önemli sebebi, ülkedeki hekim yetersizliğidir'' diyen Akdağ, şöyle devam etti:

''Bu gerçek, bizi yıllarca yanlış yola sürükleyen meslek birliklerince ya da başkalarınca işi aslında çözülmesi zor bir duruma da taşımıştır. Kötü niyetli yapıldığına da inanmıyorum. Bir değerlendirme hatasıdır. Türkiye'de kişi başına hekime başvuru oranı 2011'de 7.3 oldu. Yani her bir vatandaş ortalama olarak 7.3 kere hekime başvurdu. Bu oran İspanya'da 11, bir başka Avrupa ülkesinde 8, bir diğerinde ise 9. Avrupa ortalamaları 8 civarında, onların yaşlı nüfusu bizden fazla, bu da doğaldır. Bizde ki 7.3 değeri, ortaya koyduğumuz yeni sağlık sisteminin bütün vatandaşların erişimini çok kolaylaştırmasından dolayı biraz fazla da geçmiş olabilir. Ama bunun 6-7'den az olmasını düşünemeyiz. Özellikle kronik hastalıkların bu kadar yaygınlaştığı bir ülkede insanlar hekime gidecektir. Elbette koruyucu hizmetler yapacağız, ama yaşam biçimleri önümüzdeki 50 yılda Türk halkının hipertansiyon, obezite, şeker, kalp hastalıkları ile sıkça karşılaşılacağını gösteriyor. Önümüzdeki yıllarda da sizlerin üzerinde ciddi bir iş yükü olacaktır.''

HEKİM DAĞILIMI HOMOJEN YAPILMAYA BAŞLANDI
Akdağ, hekim dağılımının da Türkiye'de homojen yapılmaya başlandığını vurgulayarak, ''Aldığımız tedbirlerle Türkiye'de hekimleri artık oldukça homojen ve adaletli bir şekilde dağıtabilir duruma geldik'' dedi.

Bunun, devlet hizmet yükümlülüğü ve özelde çalışan hekimlerin belli bir sayı kısıtlamasına tabi tutulması gibi inciten tarafı olabildiğini dile getiren Akdağ, şunları söyledi: ''Türkiye'de pratisyen hekimler tüm yurda dengeli bir şekilde, herkes için sağlık hakkını sağlayacak şekilde dağıtılmış durumdadır. Ankara'da ne kadar pratisyen hekim varsa, Ağrı'da da ona yakın sayıda pratisyen hekim vardır birinci basamakta, acilde ve diğer yerlerde çalışan. Belki Ankara'da bu sayı biraz fazladır ama yine de birbirine yakındır. Uzman hekim açısından da böyledir. Göreve geldiğimizde Ağrı ile Ankara'daki uzman hekim sayısı 1'e 24'tü. Ankara'da nüfus başına 24 hekim düşerken Ağrı'da 1 hekim düşüyordu. Bu şimdi 3'e 1 oranlarına geriledi, bu da normaldir. Ankara gibi büyük bir şehirde 2-3 kat uzman hekim bulunabilir. Ankara'da hekimlik yapan arkadaşlarıma soruyorum; üzerimizde ciddi bir iş yükü var mı, yok mu? Var. Hekim dağılımı da artık adaletli. Nedir sorun? Demek ki hekim sayısında bir yetersizlik var.''

Bir çocuk doktoru olarak kendisinin 20 dakikadan daha az bir süreyi hastasına ayırmak istemediğini vurgulayan Akdağ, hekimlerin hastalarına bu kadar süre ayırmaları halinde hastaların yarısının dışarda kalacağını söyledi.

Akdağ, hekim sayısının artırılması gerektiğini dile getirerek, ''Bunu artırırken kaliteli biçimde yapmamız lazım, bunun için üniversitelerle Bakanlığı ile işbirliği yapmamız lazım. Temel bilimleri güçlendirecek adımlar atmamız lazım. Bu adımlar yıllardır niye atılamadı? Çünkü, yıllardır bir muhalefet çevresi, 'istemeyiz' dedi. Dolayısıyla herkesin üstünde ciddi iş yükü oluştu'' diye konuştu.

GELİNEN NOKTAYI GERİYE DÜŞÜRMEYE ÇALIŞMAK, BEYHUDE ÇABA
Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın gerçek sahibinin sağlık çalışanları olduğunu ifade eden Akdağ, ''Böyle Dünya Bankası' falan tamamen boş sözlerdir. Dünya Bankası bir finans kuruluşudur. Dünya Bankası, tüm 9 sene boyunca Türkiye'ye 100 milyonla ifade edebileceğimiz küçük paralarla Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın eğitim tarafını ya da geliştirme tarafını destekleyecek bir finansman kaynağı vermiştir'' dedi.

Akdağ, kuralların hepsini kendilerinin koyduğunu anlatarak, ''Bu finansman kaynağını, eğitim ve araştırmalar amacıyla kullanmak biraz daha kolay, esnek bir model. Kamunun satın alma usulleri içerisinde değil. Tercihimizin tek sebebi budur. Kendinden menkul teorilerle Türkiye Cumhuriyeti'nin sağlıkta geldiği noktayı geriye düşürmeye çalışmak, beyhude bir çabadır'' değerlendirmesinde bulundu.

Sayfa Yükleniyor...