Angelina, gözleri ‘sinsi katil’e çevirdi

Angelina Jolie’nin hepatit C olduğu iddiası hem ünlü yıldız hem de O'nu muayene ettiği iddia edilen Prof. Dr. Yaman Tokat tarafından yalanlandı ama dikkatler bir kez daha ‘sinsi katil’ hepatit C’ye çevrildi.

Angelina, gözleri ‘sinsi katil’e çevirdi

Hollywood’un ünlü yıldızı Angelina Jolie’nin karaciğer nakli aşamasında hepatit C hastası olduğu ve Türkiye ziyaretinde Prof. Yaman Tokat ile muayene için görüştüğü iddiası yalanlandı ancak yankıları bitmedi.

Hepatit ile ilgili son gelişmelerin de masaya yatırıldığı KKTC'deki 9. Ulusal Hepato Gastroenteroloji Kongresi’nde buluşan karaciğer ve sindirim sistemi uzmanları da konuya değindi. Prof. Dr. Abdülkadir Dökmeci, “Günlerdir Angelina Jolie konusu tartışılıyor. Bunu net olarak ortaya koymak için tetkiklerini görmek, anti HCV'sine, HCV-RNA'sına bakmak lazım. Tetkiklerini görmeden ‘hasta’ veya ‘hasta değil’ diyemeyiz, o yüzden tartışmaları yersiz buluyoruz” dedi.

GENETİK YOK, BULAŞMA VAR
Ancak bu vesileyle hastalığa ve bulaşma yollarına dikkat çekildiğini belirten Kongre Başkanı Prof. Dr. Hasan Özkan, herkesin hastalığa yakalanma riski altında olabileceğini belirtti, hepatit A’nın ağız yoluyla, hepatit B ve C’nin kan, vücut sıvıları, medikal işlemler, cinsel ilişki ve anneden bebeğe geçtiğini hatırlattı. Hastalığın genetik olmadığını belirten Prof. Dr. Necati Örmeci ise “Ancak ailede taşıyıcı varsa aynı tıraş bıçağının veya manikür aletinin kullanılması gibi nedenlerle bulaşır” diye konuştu.

Etkeni virüs olan hepatit, siroz ve karaciğer kanserinin en önemli nedeni. Tedavide geç kalınırsa ölümcül oluyor. A ve B tiplerinin aşısı var ama C’nin yok. Aşılama kampanyalarıyla Hepatit B ile mücadelede önemli adım atıldığını ifade eden Prof. Dökmeci, “Bu mücadele artık ilkokul seviyesinde. Ayrıca Hepatit B açısından yüksek risk grubunda olanlara da ücretsiz aşılama yapılıyor" dedi.

Aşısı isteğe bağlı olan hepatit A’dan korunmada başta el temizliği olmak üzere hijyen kurallarının etkisi büyük. İçme sularının temizliği de çok önemli. Aşısı olmadığı için korunmanın da zor olduğu hepatit C, Türkiye’de 100 kişiden birinde görülüyor. Oranın çok yüksek olduğu ülkeler de var, mesela; Mısır'da oran % 20, Moğoliztan'da ise % 25. Dünyada 200 milyon kişi hepatit C taşıyıcısı.

DSÖ ‘SİNSİ SALGIN’ OLARAK NİTELENDİRİYOR
Hepatit C bazen hiçbir belirti vermiyor. Karaciğer testleri haftalarca normal seyredebiliyor ama enfekte kişi virüsü taşıyor ve bulaştırabiliyor. Halsizlik, baş, karın ağrısı, iştah kaybı, ateş, kaşıntı, gözlerde sararma ve koyu idrar hastalığın belirtileri arasında.

Dünya Örgütü’nün ‘silent epidemic’ (sinsi salgın), araştırmacıların ise ‘silent kiler’ (sinsi katil) olarak nitelendirdiği hepatit C, tüm dünyada artan ölüm oranları nedeniyle ciddi risk oluşturuyor.

HEPATİT C TEDAVİSİNDE ÖNEMLİ ADIM
Ancak hastalıkla mücadelede sevindirici gelişmeler de var. Prof. Dr. Necati Örmeci, tedaviye yanıt alınamayan hastalarda bile tam şifa şansı doğuran 2 yeni ilacın kullanıma girdiğini söyledi, “FDA onaylı iki ilaç birkaç gün önce ruhsat aldı. Klasik tedavide başarı oranımız % 47 ile 52 arasındayken, yeni ilaçlarla bu oran % 70 ile 90 oldu. Çalışmalar, hepatit C’nin önümüzdeki yıllarda sorun olmaktan çıkacağını gösteriyor” dedi.

HEPATİT B'DE ŞİFA ŞANSI ÖNCEDEN BİLİNECEK
Hastalıkla ilgili umut veren bir diğer gelişme ise hepatit B hastalarında şifa şansını önceden bilmeyi sağlayan test. HBsAg kuantifikasyonu yöntemiyle, dünyada ölüm nedenleri arasında 9. sırada olan Hepatit B tedavisine cevap verecek hastalar önceden belirleniyor ve tedavi ona göre düzenleniyor.

Angelina, gözleri ‘sinsi katil’e çevirdi - 1


GEREKSİZ TEDAVİYİ ÖNLÜYOR, İLAÇ MALİYETİNİ DÜŞÜRÜYOR
Yaklaşık 350 milyon kişinin hepatit B virüsü taşıdığını aktaran ve testin önemini; “Şifa şansı öngörülmeyen hastalara başlanacak antiviral tedaviyle siroz ve karaciğer kanseri gelişmesini önlüyor, hastalara daha kaliteli bir yaşam sağlıyoruz” şeklinde özetleyen Prof. Hasan Özkan, bunun hem gereksiz tedavinin önüne geçilmesi hem de ekonomik maliyetin düşürülmesi açısından anlamlı olduğunu söyledi.

“BAZI ÇEVRELERE KAZANÇ KAPILARI AÇILIYOR”
Hastalıklar ve tedavi yöntemleri konusunda bilgi kirliliği olduğunu, hastaların internetten bulduğu doktorlara gittiğini belirten Prof. Dr. Selahattin Ünal ise bu durumun olumsuz sonuçlar doğurduğunu söyledi, “Kötü sonuçlarla da biz uğraşıyoruz. Bu tür uygulamalar bazılarına yeni kazanç kapıları sağlıyor” dedi. Toplumun bilinçlendirilmesinde basına da önemli görev düştüğünü söyleyen Prof. Ünal, bilimsel kanıtı olmayan yöntem ve bitkisel ilaçlar konusunda duyarlılığın artması gerektiğini vurguladı.

BİTKİLER KARACİĞERİ BOZABİLİR
Zayıflama veya rahatlama amacıyla bitkilerin kaynatılarak tüketildiğini söyleyen Doç. Dr. Mehmet Arhan da “Kaynatmakla bitkiler kimyasal tepkimeye giriyor, bu da karaciğere ciddi hasar verebiliyor. Bitkileri bilinçsizce kullanıp karaciğer hasarıyla gelen çok hastamız var, dolayısıyla bu tür ürünlere karşı dikkatli olunmalı ve daha etkin denetim yapılmalı” uyarısında bulundu.

Sayfa Yükleniyor...