Annelik teoride mi, pratikte mi daha güzel?

Annelik mesaimde de aynı ikilemi yaşadım maalesef; hamileyken her anne adayı gibi; bebeklerin, “emzir, gaz çıkart, uyut” denkleminde yaşadığını varsayıp, Ada’yı kucağıma aldığım ve eve döndüğüm ilk gün çuvalladı teorim.

Annelik teoride mi, pratikte mi daha güzel?

Hayatı yaşamak ile okumak arasındaki farkı hepimiz biliyoruz öyle değil mi?

İktisat mezunu, teorik bilgilerle donanmış, başarılarla mezun olmuş bir ekonomist olarak, teoride harika, pratikteki ekonomide afallamıştım ilk iş deneyimimde...

Çünkü şahane sayılabilecek bir iktisadi teorem, pratikte tam bir iflas sebebi olabiliyordu.

Sözün özü şu ki; hayatta her şey ancak ve ancak pratikte anlam kazanıyor, pratik ile içi doldurulabiliyor.

Annelik mesaimde de aynı ikilemi yaşadım maalesef; hamileyken her anne adayı gibi; bebeklerin, “emzir, gaz çıkart, uyut” denkleminde yaşadığını varsayıp, Ada’yı kucağıma aldığım ve eve döndüğüm ilk gün çuvalladı teorim.

Annelik, her dakikası ayrı macera, eğlence, kaygı, stres, yorgunluk, tarifi imkansız aşk ve mutluluk duyguları ile doluymuş oysaki…

Bu noktadan varmak istediğim konuya sözü fazla uzatmadan geleyim o halde, annelik sınırsız sabır durumu değilmiş. Anne olduktan hemen sonra değil ama iki çocuk sahibi olup, kardeş kavgalarına ve kıskançlıklarına fazlasıyla maruz kaldıktan sonra anladığım bir durumda bu.

Peki bu durumda, yani annenin sabrının tükenmeye başladığı durumda neler yapılmalı diye düşünmeye başladım uzun uzun, farkında olmak ve çözüm aramak, meseleye uzaktan bakmak gerekti benim için.

Annelik teoride mi, pratikte mi daha güzel? - 1

Soru tam olarak şu idi; “Çocuğumuza yorgunluktan, zamansızlıktan, tahammülsüzlükten veya artık sabırsızlıktan sesimizi yükselttiğimizde ne yapmalıyız?”

– Öncelikle bu tip sıkıntıları yaşamanız çok normal çünkü anne kimliğinden önce insansınız ve her insan bu tip durumlar yaşayabilir. Önemli olan bu tip durumları en aza indirgemek için bazı kişiye özel çözümler üretmenizdir.

– Çocuğunuzla problem yaşadığınızda bunu ötelemeyin, üstünü örtmeye ya da yaşadığınız birkaç dakikalık gerginliği görmezden gelmeye çalışmayın, çünkü bu çocuğunuza daha çok zarar verebilir.

Bunun yerine, göz hizasına inin, kısa ve net cümlelerle gerildiğinizi, üzüldüğünüzü anlatın ve özür dileyin.

Böylece hem özür dilemenin hem de bu tip durumlarda konuşmanın doğru olduğu mesajını çocuğunuza verin.

-Mutlaka ve mutlaka kendinize zaman ayırın, kendi alanınızı yaratın.

Bu çok önemli eğer siz kendinizi ihmal ederseniz bu çocuğunuza negatif yansıyacaktır.

Gün içinde hangi aktivite size keyif veriyorsa -yoga, yürüyüş, film izlemek- mutlaka bir saatinizi sizi dinlendiren aktivitenize ayırın.

Çocuğunuzla evde ‘serbest zaman’ aktiviteniz olsun, 30 dakika siz kitabınızı okurken onun da yapıştırma veya boyama yapabileceğini söyleyin.

Nihayetinde mutlu anne = mutlu çocuk.

Kendimize zaman ayırıyoruz, hiçbir şey yapmamaktansa çocuklar uyuduktan sonra izlemek istediğimiz filmi izliyoruz, okumak istediğimiz kitabı okuyoruz.

Her ne ise sizi rahatlatan onu yapın ve şunu asla unutmayın, siz mutlu olmazsanız çocuğunuz asla mutlu olamaz.

Bir örnekle bitireyim en iyisi, ‘uçakta yaşanabilecek herhangi bir tehlikede önce oksijen maskesini kendinize sonra çocuğunuza takın‘ kuralı aslında en iyi örnektir annelerin yaşadığı bu duruma.

Önce siz mutlu olacaksınız ki çocuğunuz mutlu olsun…

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Bebek ve Çocuk Sağlığı
  • Kadın Sağlığı

Sayfa Yükleniyor...