“Aşı kulaktan dolma bilgilerle değil bilimsel verilerle araştırılmalı”

Birçok hastalıktan koruyan aşı, sağlık biliminin en önemli gelişmeleri arasında yer alıyor. Uzun yıllar insanlığı etkileyen hastalıklar, aşının koruyucu etkisi sayesinde korkulur olmaktan çıktı ancak son yıllarda artan aşı reddi, yıllardır görülmeyen bulaşıcı hastalıklar açısından büyük risk yarattı.

“Aşı kulaktan dolma bilgilerle değil bilimsel verilerle araştırılmalı”

Bazı ebeveynler, çocuklarına aşı yaptırmaktan çekinse de insanların hayatta olmasını aşıya borçlu olduklarını söyleyen Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doktor Füsun Kitapçı Uysal, aşının gelişimi ile ilgili şu açıklamalarda bulundu:

“Aşı, bazı hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda enjekte edilen ölü ya da zayıflatılmış bakteri ve virüsler demektir. Şu anda hayattaysanız anneniz tetanos aşısı olduğu için ya da babanıza kolera aşısı yapılmış olduğu için olabilir. Belki de küçüklüğünüzde kızamık aşısı olmasaydınız, bu günleri göremeyecektiniz. Uçuş korkunuz olmayabilir ama çocuğunuz, uçakta öksüren birinden her an menenjit mikrobu alabilir.

100 kişiden otuzunu öldüren çiçek hastalığından, anne karnında %40’a varan sakat doğuma neden olan kızamıkçıktan, kurtulma şansının olmadığı kuduz veya yenidoğan tetanozundan korunabiliyorsak, 1998’den beri ülkemizde çocuk felci vakası ile karşılaşmıyorsak, aşıları bulan bilim insanlarına, yaygınlaştıran ve günlük hayatımıza sokan çalışanlarına çok şey borçluyuz. Koruyucu hekimlik ve bunun temel taşı olan aşılar ihmal edilmemeli, bilimsel olmayan söylentilere kulak asmamalıyız.

ESKİ UYGARLIKLARDAN BU YANA AŞILAMA

Aşılama artık herkesin yakından bilgi sahibi olduğu sağlık bilgisi olsa da aşının ortaya çıkışı uzun yıllara dayanıyor. Yazılı kayıtlara göre MÖ 560 yılında Çinlilerin “Variolasyon” olarak tanımlanan ilkel aşılama yöntemleri varmış. Variolasyon, çiçek hastalığını hafif geçirmekte olan hastaların yaralarının kabukları kurutularak, tozların buruna inhalasyon yolu verilmesi ile veya sıklıkla tozun sulandırılıp çizilen deriden vücuda inokulasyonu ile uygulanmaktaydı.

Osmanlı hamamlarında variolasyon yönteminin uygulandığına tanık olan İngiliz Konsolosunun eşi Lady Mary Montagu, 1718 yılında çocuğuna çiçek aşısı yaptırmak için izin istediği Papa’ya bir mektup yazarak bu yöntemin batı ülkelerine duyurulmasını sağlamıştır. 1796 yılında Edward Jenner ilk canlı viral aşı olan çiçek aşısı ‘Cowpox’ veya ‘Vaksinia’ fikrini geliştirerek bilimsel olarak tıpta bir çığır açmış ve modern immünolojinin temellerini kurmuştur. Jenner’den 100 yıl sonra Pasteur tarafından enfeksiyon hastalıklarının kaynağının mikroplar olduğunu keşfedilmiştir.

İNSAN BAĞIŞIKLAMASINDAKİ EN ÖNEMLİ ATILIM: KUDUZ AŞISI

Pasteur, 1885 yılında daha önce köpeklerde etkinliğini kanıtladığı kuduz aşısını, bir köpek tarafından ısırılmış olan Joseph Meister adlı kişiye uygulamıştır. Bu uygulama insan bağışıklamasındaki en önemli atılımdır. 1892 yılında Laffnike adlı araştırıcı kolera aşısını, 1896 yılında Wright tifo aşısını geliştirmiştir. Bugün BCG adıyla bildiğimiz tüberküloz (verem) aşısı, Calmette ve Guerin tarafından 1921 yılında geliştirilmiştir. 1927 yılında Ramon ve Zoeller tetanos aşısını üretmişlerdir. Bundan sonra kullanıma sunulan çeşitli aşılar birbirini izlemiştir.

İNSANLIK TARİHİNE EN ÖNEMLİ ARMAĞAN

Aşı insanlık tarihindeki önemli buluşlardan birisidir. İnsanlık, uzun zaman boyunca bulaşıcı hastalıklar ile uğraşmış, sterilizasyon ve aşıların bulunması ile tıpta çok önemli yollar kat edilmiştir. Aşının olmadığı dönemlerde:

- Veba salgınları 1346-1352’de Avrupa nüfusunun dörtte birini öldürmüştü.
- 1618 yılında 20 milyon olan Meksika’daki İnka nüfusu çiçek hastalığı nedeni ile 1,6 milyona düşmüştü.
- 1779’da Hawai’de nüfus tifo nedeniyle 500 binden 84 bine düşmüştü.
- 1880’lerde Kanada’da her 100 yerliden dokuzu tüberküloz hastasıydı.
- 1. Dünya savaşı sonrası 21 milyon kişi gripten (H1N1) ölmüştü.

Tüm bu veriler unutulmadan, çocuklarımızın aşılarını dikkatle takip etmeliyiz. Yaşları büyüse de, yılda en az bir kez çocuk doktoru veya aile hekimi ile temas ederek, hatırlatma dozları ve yeni aşılar ile ilgili bilgi edinmeliyiz. Aşı takibinde önemli olan aşı kartlarını kaybetmemeliyiz. Son olarak, güvenilir kaynaklar tercih edilmeli, bilgi kirliliği ile mücadele edilerek aşı kulaktan dolma bilgilerle değil bilimsel verilerle araştırılmalı.”

VİDEO: YILLARDIR GÖRMEDİĞİMİZ HASTALIKLAR KAPIMIZDA!

Sayfa Yükleniyor...