Diyabette ihmal körlüğe yol açabilir

Diyabet hastalarının gözlerinde sorun olmasa bile her yıl göz kontrolünden geçmesi gerekiyor. Çünkü gözleri önemli ölçüde etkileyen diyabette göz kontrolü ihmali körlükle sonuçlanabiliyor.

Diyabette ihmal körlüğe yol açabilir

Prof. Dr. Tayfun Bavbek, diyabetik göz hastalığının ortaya çıkmasında birinci faktörün diyabetin yaşı, ikinci faktörün ise diyabet kontrolü olduğunu belirterek, ''10 senelik bir diyabetik hastanın gözlerinde bu sürede diyabetik bir bulgu çıkmasa dahi her sene mutlaka muayene olmak zorunda. Hayatı boyunca gözlerini hiç kontrol ettirmezse, yüzde 100 görme kaybına uğrar'' dedi.

Bavbek, şeker hastalığına bağlı körlüğün en sık görülen nedeni ''diyabetik retinopati''ye ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, kan şekeri yükselince kanda yeterince metabolize edilemediğini, eğer hücreler insülin vasıtasıyla yeterince şekeri içine alamazsa bu kez de kanda dolaşan şekerin birtakım artık ve toksit zehirli maddelerinin oluştuğunu, bu zehirli maddelerin uzun vadede ağsı damarları etkilemeye başladığını anlattı.

Şekerin vücut tarafından yeterince tüketilememesinden dolayı ortaya çıkan toksit maddelerin bu ağsı damarlardaki damar cidarının yapısını bozduğunu ve zayıflattığını belirten Bavbek, damar cidarı zayıflayınca damarlarda birtakım baloncukların oluşmaya başladığını ve zayıflayan damar duvarı ile bu baloncukların geçirgenliğinin arttığını söyledi.

İçeride dolaşan kanın bir süre sonra kanama, protein veya saydam sıvı olarak damar dışına sızmaya başladığını dile getiren Bavbek, bu sızmanın etkisiyle gözün içinde kanamaların, protein birikimlerinin ve ödem denilen su toplanmalarının meydana geldiğini kaydetti.

Görme merkezinde oluşan kanama, protein birikimi ve ödemin görmeyi ciddi oranda azalttığını belirten Bavbek, bir süre sonra bu damar cidarı bozukluğunun damarda tıkanmaya sebep olduğunu ve beslenememe sonucu göz içi dokularda birtakım damarların ortaya çıktığını ifade etti.

RETİNA YIRTIĞINA NEDEN OLABİLİR
Bu yeni damarların eski damarların besleyemediği bölgeleri beslemek için ortaya çıktığını, ancak sağlıklı damarlar olmadığını, patolojik damarlar olduğunu vurgulayan Bavbek, bu damarların çok çabuk kanayabildiğini ve yırtılabildiğini söyledi. Bu yeni oluşan damarların ağ tabakanın içinde oluştuğunu, şeker hastalığının ileri evrelerinde gözün içindeki boşluğa doğru ilerlediğini ve kaplamaya başladığını ifade eden Bavbek, bu damarların etrafında fibrotik doku denilen bağ dokusunun da bu bölgeyi kaplamaya başladığını ve normalde boş olması gereken göz içinde bir yapının meydana geldiğini anlattı.

Prof. Dr. Bevbek, saydam olması gereken bir yapı içinde bu oluşum meydana geldiği için görmenin bozulduğunu, bir süre sonra gerilmelere sebep olarak ağ tabakayı çektiğini, ağ tabakada yırtıklara sebep olduğunu ifade etti.

KİŞİNİN DEĞİL, DİYABETİN YAŞI ÖNEMLİ
Diyabetin, şeker hastalarının gözlerinde erken katarakt oluşumuna veya göz tansiyonu hastalığına da sebep olabildiğini anlatan Bavbek, şu bilgileri verdi:

''Genç bir diyabetik hastada dahi erken katarakt veya göz tansiyonu oluşabilir. Burada kişinin yaşı değil, diyabetin yaşı önemlidir. Diyabetik göz hastalığınız ortaya çıkmasındaki en önemli faktör diyabetin yaşıdır. Yani başlangıcından itibaren kaç sene geçmiş? 10 sene geçmişse, kontrollü diyabetik hastalarda genelde pek fazla belirti görmüyoruz ama 10 seneden sonra ister kontrollü, ister kontrolsüz olsun birtakım belirtiler ortaya çıkmaya başlıyor. Tabii ki kontrolsüz hastalarda çok daha yaygın, tedavisi çok daha güç belirtiler ortaya çıkıyor. Diyabetik göz hastalığının ortaya çıkmasında birinci faktör diyabetin yaşı, ikinci faktör diyabet kontrolü yani metabolik kontrol denilen hastanın hep kan şekerinin, hem de tansiyonunun düzenli, minimum seviyeye indirilmiş olması. 10 senelik bir diyabetik hastanın gözlerinde bu süre diyabetik bir bulgu çıkmasa dahi her sene mutlaka muayene olmak zorunda. 10 seneden sonra mutlaka ve mutlaka diyabetik bulgular ortaya çıkmıştır ve tedavi zamanı gelmiştir. Onun için kontrollerimizi sıklaştırmamız lazım. Bir şeker hastası hayatı boyunca gözlerini hiç kontrol ettirmezse yüzde 100 görme kaybına uğrar.''

''Diyabet hastalarının tedaviden fayda görebilmesi, uzun vadede görmesinin sağlıklı bir seviyede kontrol altında tutulabilmesi, görme seviyesinin günlük hayatını idame ettiren normal bir görme seviyesinde tutulabilmesi için şikâyet olmadan tedaviye başlamış olması gerekir. Eğer hastada şekere bağlı görme azalması gibi ciddi bulgular varsa, artık tedavi zamanı geçmiş demektir'' diyen Bavbek, şunları söyledi:

''Biz hastamızın gözünün içine baktığımız zaman birtakım kanamalar, sızıntılar görüyoruz ama hastamızın hiçbir şikâyeti yok... İşte o zaman tedavi etmemiz lazım ki görme azalması gelişmesin. Kötüye gidiş başladıktan sonra bunu da durdurmak mümkün. Ancak asıl amacımız koruyucu hizmeti olduğu için bu hale gelmeye sebebiyet verecek patolojileri önceden ortadan kaldırmak lazım ki görme azalması olmasın.''

Diyabet hastalarının göz damarlarındaki sızıntıların rutin kontrolünü yaptıklarını, bu kontroller sırasında gerekirse göz tomografisi denilen tetkikleri gerçekleştirdiklerini, gerekirse de göz anjiyografisi tetkikiyle damardan ilaçlı madde vererek bu damarlarda herhangi bir patoloji, balonlaşma ve sızıntı olup olmadığına baktıklarını anlatan Bavbek, bulgulara rastlandığında lazer tedavisinin uygulandığını söyledi.

DİYABETTE EN ÇOK KULLANILAN GÖZ TEDAVİSİ
Prof. Dr. Tayfun Bavbek, ''Lazer tedavisi, şeker hastalığına bağlı göz tutulumunun en temel, en faydalı tedavisidir. Eğer hastalarımıza zamanında bu lazer tedavisi uygulanabilirse, kontroller ve gerekli tedaviler yapılmak şartıyla uzun vadede diyabete bağlı görme azalması beklemiyoruz. Eğer hastamızın şekeri, tansiyonu kontrollü giderse ve zamanında lazer tedavisi yapılmış olursa ameliyatı gerektirecek durumları beklemiyoruz. Ancak şekerimiz düzensiz, kilomuz çok, hareketimiz az, tansiyonumuz yüksek, diyetimiz düzensizse kısa vadede hızlı görme azalmaları bekliyoruz'' diye konuştu.

Bavbek, göz kontrolüne gelen hastaların bir kısmının, diyabetli olduklarının dahi farkında olmadıklarını kaydetti. Basit bir göz kanamasında, gözün içinde uçuşan sineklerin görülebileceğini, daha ileri dönemlerde görme merkezinde sıvı toplanması olursa merkezi bölgede bulanıklık veya hiç görememe durumunun ortaya çıkabildiğini belirten Bavbek, gözün içini dolduracak kanama durumunda yakındaki el hareketlerinin dahi görülemeyeceğini ifade etti.

Sayfa Yükleniyor...