Doğru hasta, doğru ilaç, doğru doz

Doğru hastaya doğru ilaç vermek, tedavi başarısını artırmak, ekonomik kaybı önlemek... Dr. Hizel, hastalıklara bu perspektiften bakan farmakogenetiğin Türkiye rutinine girmesi için kolları sıvadı, bakanlığa başvurmaya hazırlanıyor.

Doğru hasta, doğru ilaç, doğru doz

Farmakogenetik, 2003'de tamamlanan İnsan Genom Projesi'nden sonra önem kazandı, dünyada hızla yaygınlaşıyor.

Yöntemle farmakogenetik yapısı çıkarılan hastaya hangi ilacın uygun olduğu belirleniyor. Böylece tedavinin başarı oranı artıyor, gereksiz ilaç maliyetleri ortadan kalkıyor, zaman, işgücü ve insan kaybının önüne geçilmiş oluyor.

"Farmakogenetik her açıdan yararlı bir yöntem, ancak Türkiye'de yaygınlaşmaması için hiç bir neden yokken fazla önem verilmiyor" diyen, Amerika, Fransa ve Kanada'da çalışmalar yapan Genetik Doktoru Candan Hizel, farmakogenetiğin Türkiye’de yaygınlaşması için harekete geçti.

Bunun için 'İstanbul Bireysel Tedavi Grubu' adıyla bir grup kurarak önümüzdeki günlerde Bakanlığı'na başvuracağını açıklayan Hizel, farmakogenetiğin önemini ve çalışmalarını ntvmsnbc'ye anlattı.

Yeditepe Üniversitesi'nde düzenlenen 'Öngörüsel ve Bireye Özgün Tıp Sempozyumu'na katılan Hizel, "Bireye özgün tıpta her ilaç, her hastaya aynı etkiyi yapmıyor, aynı yararlılığı göstermiyor" dedi, ilaçların nasıl verimli kullanılabileceğine şöyle açıklık getirdi:

KANSER, KALP, PSİKİYATRİ HASTALARINDA ÇOK ÖNEMLİ

"Kişinin genetik yapısının hangi ilaca duyarlı, hangi ilaca duyarsız olduğuna ve metabolizma hızına bakılarak tedavi ona göre planlanıyor. Mesela aspirin sizin üzerinizde etkili oluyor ama benim üzerimde olmuyor. Bağırsak veya meme kanserinde kullanılan kemoterapi ilacı bazı hastalarda etkili, bazılarında değil. Yine bağırsak kanserinde kullanılan bir ilaç, bazı hastalarda ölümcül ishal yan etkisi yaparken bazılarında yapmayabiliyor. Bunun en önemli nedeni de genetiksel özeliklerdir.

Doğru hasta, doğru ilaç, doğru doz  - 1

Dolayısıyla kişilerin genetik özelliklerini önceden bilebilirsek ki bu mümkün, genetik testin sonucuna göre doğru insana doğru ilacı verebiliriz. Tedaviye genetik teste göre başlarsak hastayı yormuyor, tedaviden olumlu sonuç alıyor, ülke ekonomisine de ciddi katkı sağlamış oluyoruz. Çünkü ilaçlar ve dozlar genellikle deneme yanılma yoluyla veriliyor. Bu da çok önemli yan etkilere, maddi gidere, en önemlisi de tedavide başarısızlığa yol açabiliyor. Yöntem, kanser, kalp hastalıkları ve özellikle de psikiyatri hastalarında çok önemli sonuçlar doğruyor, farmogenetik testlerle psikiyatri hastalarında tedavinin seyri tamamen değişebiliyor."

YANLIŞ İLAÇ TEDAVİSİNDEN 100 BİN İNSAN ÖLÜYOR

Amerika ve Avrupa'da yanlış ilaç tedavilerinin ülke ekonomisine yılda 1 milyar dolar yük getirdiğini belirten Dr. Hizel'in verdiği rakamlar da çarpıcı.

"Avrupa ve Amerika'da önlenebilir sebeplerden, yanlış ilaçlardan ve bunların yan etkilerinden yılda 100 binin üzerinde insan hayatını kaybediyor. Yanlış ilaç tedavisinden kaynaklı ölümler dünyada dördüncü sırada yer alıyor."

Farmakogenetik test, tükürük ya da kanla yapılıyor. Bu materyallerdeki DNA izole ediliyor, DNA üzerindeki polimorfizim veya mutasyonlara bakılıyor ve sonrasında uygun ilaç ve doz belirleniyor. Genetik farklılığın arkasında polimorfizm denilen bilimsel bir olgunun bulunduğunu belirten Dr. Hizel’e göre, test kolay ancak yorumu ciddi uzmanlık istiyor, bu nedenle farmogenetiğin Türkiye’de de gereken öneme kavuşması için çalışmalar bir an önce başlatılmalı.

Doğru hasta, doğru ilaç, doğru doz  - 2

TEST BASİT AMA YORUMU UZMANLIK İSTİYOR

"Testler laboratuvarda kurulacak özel sistemle yapılabilir, bu zor bir işlem değil ancak önemli nokta; bu genetik testleri yorumlayacak uzmanların yetersizliği. Yani farmakogenetisyenlerin yetişmesi ve bu alanın yaygınlık kazanması gerekiyor.

Bu yöntemle İskandinav ülkelerinde sağlık sigortası 5, Fransa'da ise 4 ilacın geri ödemesini kabul etmiş durumda. Amerika'da ve Kanada'da da çalışmalar sürüyor. Türkiye'de ise maalesef yeterince yaygınlaşmış değil. Kongreye katılan doktorların hepsi farmakogenetiğin yararlılığı konusunda hemfikir ancak ülkemizde rutin olarak uygulanmıyor, sadece araştırma düzeyinde çalışmalar yürütülüyor. Amacımız konuya dikkat çekmek. Şu anda Yeditepe Üniversitesi'nde çalışmalarımız var. İstanbul Bireysel Tedavi Grubunun kurulması, uluslararası gruplarla iletişim ve Sağlık Bakanlığı'na başvuru için çalışmalarımızı hızlandırdık."

Sayfa Yükleniyor...