Dünya Kanser Günü ve kanserle ilgili gerçekler

Dünyada 25 milyon kişi kanserle yaşıyor, bu rakama yılda 11 milyon ekleniyor.

Dünya Kanser Günü ve kanserle ilgili gerçekler

Dünyadaki tüm ölümlerin yüzde 12.5’i sınır tanımayan küresel bir sorun olan kanserden kaynaklanıyor. Kanser nedeniyle meydana gelen ölümler AIDS, verem ve sıtma yüzünden gerçekleşen ölümlerin toplamından daha fazla. Her yıl 11 milyon insan kanserle yüzleşiyor, 2020 yılında bu rakamın 16 milyona ulaşacağı, 2030’da 24 milyon kişinin kansere yakalanabileceği ve bu rakamın üçte ikisinin gelişmekte olan ülkelerde olacağı tahmin ediliyor. Yine 2030 yılında 75 milyon insanın kanserle yaşayacağı ve 17 milyon kişinin kanser nedeniyle öleceği öngörülüyor.

Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi’nin 2007 raporuna göre kanser, dünyada ve Türkiye’de yüzde 22’lik oranla kalp damar hastalıklarından sonra 2. ölüm nedeni. 2020’ye kadar 2 milyon kişinin 2040’a kadar 6.5 milyon kişinin hastalıktan kurtarılabileceği umuluyor. Dünyada her yıl 160 bin çocuk kansere yakalanırken bunların 90 bini yaşamını yitiriyor. Dünya genelinde yapılan araştırmalarda, tüm kanserlerin yüzde 30’u sigara ile yüzde 30’u ise kilo fazlalığı ve şişmanlık ile ilişkili bulunuyor.

ŞİŞMANLIK MEME KANSERİ RİSKİNİ YÜZDE 31 ARTIRIYOR
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada 1.6 milyar yetişkin aşırı kilolu, bunların en az 400 milyonu şişman. 2015’te bu sayının 2,3 milyarı bulacağı, bunların 700 milyonunun da şişman olacağı tahmin ediliyor. Son 10 yılda obezite oranı yüzde 33 arttı, 20 yıl içinde dünyadaki en önemli sağlık sorununun obezite olması bekleniyor. Çalışmalar, Beden Kitle İndeksi 30’dan büyük olan kadınlarda meme kanseri riskinin, Beden Kitle İndeksi 25’den küçük olan kadınlara göre yüzde 31 arttığını gösteriyor.

100 KİŞİDEN 15’İ OBEZ
Kanser hastalarına danışmanlık yapan Diyetisyen Berrin Yiğit, Türkiye’de 18 yaş üstü fazla kilolu oranının yüzde 31, 18 yaş üstü obez oranının yüzde 15 olduğunu ve 18 yaş üstü her 100 kişiden 31’inin fazla kilolu olduğunu söyledi. Türkiye genelinde obezite görülme sıklığının ise yüzde 15 olduğunu belirten Yiğit, bazı gıdaların farklı kanser tiplerine yatkınlığı artırırken, bazılarının önleyici olduğunu anlattı, “Sağlıklı beslenme, kanserde önleyici tedavi olarak düşünülmeli, iyileştirici gücünden faydalanmak için gıdaları çok çeşitli ve mevsiminde tüketmeli” dedi.

ALTIN KURAL; MEYVE, SEBZE VE TAHIL
Kanserden korunmak için beslenmedeki altın kural; sebze, meyve ve tahıl ağırlıklı beslenme tarzı. Yüksek kalorili besinlerin sınırlandırılması, şekerli yiyeceklerden kaçınılması, kırmızı etin haftada bir veya iki porsiyon tüketilmesi, tuzlu, salamura yiyeceklerden, alkol ve sigaradan uzak durulması ise diğer önemli noktalar. Yiğit’e göre bazı gıdalar kanserden korunmada anahtar rol oynuyor:

“Özellikle brokoli, lahana, Brüksel lahanası, kıvırcık lahana, karnabahar, yer lahanası, hardal yaprakları ve İsviçre pazısı gibi sebzeleri düzenli diyetinizin bir parçası haline getirip, her öğün mutlaka birine yer verin. Meyvelerden antioksidan içeriği yüksek böğürtlengiller familyası, turunçgiller, elma, kivi ve E vitamini kaynağı olan avokado mevsiminde tüketilmeli. Günde 5 porsiyon sebze ve meyve alınmalı. Sebze ve meyvelerin iyi yıkanması da çok önemli. Mide barsak florası için önemli yardımları olan kefirin de kanser hücrelerinin çoğalmasını önleyici etkisi var. Bunun için günde minimum 250 ml içilmesini öneriyoruz.”

TEKNOLOJİ ENERJİ DENGESİNİ BOZUYOR
Araştırmalar, hem yetişkinlerin hem de çocukların gün geçtikte daha az hareketli bir yaşam sürmeye başladığını gösteriyor. Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk’a göre, hareketsizliğin en önemli nedeni, oturarak yapılan işlerin teknolojik gelişmeler sayesinde artması:

“Çocukluk çağında kazandırılacak doğru beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlığı vücutta enerji dengesini sağlayacağından ileri yaşlardaki kanser olasılığını azaltır. Yutak, karaciğer, pankreas, endometrium, meme ve barsak kanserleri ile aşırı kilo arasında dikkat çekici bir bağlantı var, kilo fazlası arttıkça kanser riski de yükselir.”

BIRAKIN ÇOCUĞUNUZ DANS ETSİN...
Anne sütü ile beslenen çocuklarda, yetişkin dönemde şişmanlık oranlarının düşük olduğunu belirten Prof. Kutluk, fiziksel aktivite ve doğru beslenme konusunda farkındalığın kazandırılması için aile bireylerine, toplum liderlerine ve öğretmenlere sorumluluk düştüğünü söyledi. Ailelerin, çocuklarını ip atlamak, dans etmek, koşu, yürüyüş, yüzme ve top oyunları gibi aktivitelere yönlendirmesi, spor faaliyetlerine teşvik etmesi, evde sağlıklı yemekler hazırlanması, sağlıklı vücut ağırlığının korunmasına özen gösterilmesi konusunda örnek olması gerektiğini dile getiren Kutluk, şu önerilerde bulundu:

“Kanun koyucular ve okul idareleri, ulaşım politikalarında fiziksel harekete yönelik programlar geliştirmeli, boş zamanları değerlendirmek ve spor yapmak için kamu alanları oluşturmalı, şişmanlık riskini azaltmak için bu konuda çalışan sağlık uzmanları yetiştirmeli ve iş imkanları yaratılmalı, vatandaşların bu konuda bilgilendirilmelerini sağlamalı. Kantin ve otomatik gıda makinelerinde satılan yiyecekler denetlenmeli, güvenli yürüyüş ve bisiklet yolları yapılmalı.”

Sayfa Yükleniyor...