En yıkıcı duygu!

Hafif bir tepkiden hiddete kadar farklı yoğunlukta yaşanan öfke, günümüzde en sık gündeme gelen ve en çok zarar veren duygular arasında yer alıyor.

En yıkıcı duygu!

Öfkenin çatışma öncesi bir durum olduğunu söyleyen Psikiyatri Uzmanı Dr. Zafer Atasoy’a göre, bu yıkıcı duyguyu kontrol etme ve yönetme ilk önce ailede öğreniliyor. Dr. Atasoy, öfkenin bedene hakim olmasıyla ortaya çıkan fiziksel işaretleri şöyle sıralıyor: “Gerginlik başlar, enerjiyi artıran adrenalin salgısı artar, nefes alıp verme sıklaşır, kalp atışları hızlanır, kan basıncı artar, vücut ve zihin ‘savaş ya da kaç’ tepkisi için hazırdır.”

ÖNEMLİ OLAN KAYNAĞA İNMEK
Öfkenin neden beslendiğini bulmanın, çözümü kadar önemli olduğunu söyleyen Dr. Atasoy, bu gerginliği doğuran nedenler arasında engellenme ve sınırlanmaya sık rastlandığını dile getiriyor. Susama, açlık duyguları gibi fizyolojik gereksinimlerin karşılanmaması ve koşulların uygun olmamasının da öfkeyi tetiklediğini belirten Atasoy, “Öfkeyi ruhsal, duygusal bir düzensizlik olarak düşünürsek takıntılı insanlar daha fazla öfkelenmeye yatkındırlar. Beklentilerini karşılayan düzenin dışarıdan gelen bir sebeple bozulmasına dayanamazlar. Takıntılı insanlar özellikle toplumda sıkıntı yaşarlar” diyor.

Anti sosyallik gibi kişilik özelliklerini taşıyanların öfkelerini kontrol etmekte zorlandıklarını sözlerine ekleyen Dr. Atasoy, “Öfke kontrolünde genetik özelliklerin etkisinden bahsedebilmek için onun ispat edilmesi gerekir. Diğer yandan görgü, yetişme ve yetiştirilme biçimi ile bağlantılı öfke kontrolü sorunlarından söz edebiliriz. Kişi yetişirken ne görürse onu benimseyip onu sergiler” diye konuşuyor.

ÖFKE KONTROLÜ AİLEDE BAŞLAR
Önemli olanın öfkeyi tümüyle ortadan kaldırmak değil, o duyguyla yapılan davranışları kontrol etmek olduğunu belirten Dr. Atasoy, “'Ne oldu da ben öfkelendim, beni kızdıran neydi?' sorularını içimize dönüp sorabilirsek kendimizi zenginleştirip, geliştirmiş oluruz. Bir şeyleri değiştirip ya da fark edip düzeltme fırsatı yakalamış oluruz” tespitinde bulunuyor.

Öfkeyi kontrol etmenin ve yönetmenin ailede başlayan, kültürel bir eğitim meselesi olduğunu vurgulayan Atasoy, “Nasıl anne ve baba, tuvalet eğitimi veriyorsa, öfke kontrolü eğitimini çocuklarına vermeliler. Kültürümüzde duygu eğitimi diye bir kavram olmadığı için ailenin yaklaşımı belirleyici oluyor. Örneğin, okulda çocuklar kavga ederken bazı ebeveynler 'sen de ona vursaydın' derken, bazısı 'git öğretmenine söyle', bazısı da 'git arkadaşınla konuş' diyor” ifadesini kullandı.

ÖFKELENMEK BAŞLANGIÇTA KEYİF VERİR
Öfke duygusunun yok edilmesinin söz konusu olamayacağını belirten Dr. Atasoy'a göre, öfke paylaşılmadan yok olan bir duygu değil. Öfkenin ilk hissedildiği zaman kişide hoşluk yarattığını ve keyif verdiğini dile getiren Dr. Atasoy, “Olumsuz tarafı kontrol edilemediği zaman ortaya çıkar. Öfke konuşulmalıdır. Üstünü örtmemek gerekir” önerisinde bulunuyor. Dr. Atasoy, öfkeyi kontrol etme yollarından bazılarını şöyle sıralıyor:

7 ADIMDA ÖFKE KONTROLÜ
• Öfke duygusunun yok edilemeyeceğini unutmayın.
• Öfke paylaşılmadan yok olan bir duygu değildir. Niçin öfkelendiğinizi, neler yaşadığınızı, hislerinizin ne olduğunu ve kendinizi nasıl hissettiğinizi paylaşın.
• Kendinizi ve birbirinizi dinleyin.
• Duygularınızı paylaşırsanız öfkenizin daha makul karşılanacağını unutmayın.
• Olayın gelişimini, süreçleri ve alınan tepkileri hazmetmeye çalışın.
• Öfkenizi kontrol edemiyorsanız öfke doğuran ortam ve durumdan uzaklaşmayı tercih edin.
• Karakter özelliğiniz ne olursa olsun bir başkasına zarar verme hakkınız olmadığını unutmayın.

Sayfa Yükleniyor...