Göğüs duvarı deformiteleri invaziv yöntemlerle tedavi edilebilir"

Göğüs duvarı deformitelerinin çok sık karşılaşılan doğumsal rahatsızlıklardan olduğunu, ciddi sağlık ve estetik problemler yaratabildiğini vurgulayan Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Oğuzhan Özyurtkan, "Kişinin yaşantısını kötü yönde etkileyebilen göğüs duvarı deformiteleri invaziv yöntemlerle tedavi edilebilir" dedi.

Göğüs duvarı deformiteleri invaziv yöntemlerle tedavi edilebilir"

"Göğüs duvarı deformiteleri"ni, "hastanın göğüs kafesindeki şekil bozukluğu" olarak açıklayan Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Oğuzhan Özyurtkan, göğüs duvarı deformitelerinin çok sık karşılaşılan doğumsal rahatsızlıklardan olduğunu, ciddi ve estetik problemleri yaratabildiğini ve kişinin yaşantısını kötü yönde etkileyebildiğini bildirdi.

Bu rahatsızlıklar arasında en çok görülenlerin, pektus ekskavatum ve pektus karinatum deformiteleri olduğunu belirten Özyurtkan, şu bilgileri verdi:

"Pektus ekskavatum halk arasında kunduracı göğsü olarak bilinir ve iman tahtası kemiğinin içe göçük olması durumudur. Pektus karinatum ise halk arasında güvercin göğsü olarak tanınır ve iman tahtası dışa çıkık vaziyettedir. Pektus eksavatum en sık görülen doğumsal anomalidir ve 300 kişide 1 görülürken, pektus karinatum 10 bin kişide 1 görünür. Hastalar genelde erkektirler ve ailede başka kişilerde de bu tür bozukluk olma ihtimali normalden yüksektir. Göğüs duvarı deformiteleri omurga eğrilikleri (kifoz ve skolyoz gibi), kalp kapak hastalıkları veya başka doğumsal hastalıklarla birlikte görülebilirler.

Göğüs duvarı deformitesi olan kişilerde en sık görülen rahatsızlık 'şekil bozukluğunun' yarattığı kaygı ve psikolojik problemlerdir. Sosyal yaşamı etkiler. Kişiler mayo giymekten, şekil bozukluklarını gösterecek kıyafetlerden kaçınır, toplum içerisinde içe kapanık bir rolü benimserler. Buna ilaveten kemik yapılarında görülen şekil bozuklukları göğüs kafesi içerisindeki en önemli organlar olan kalp ve akciğere baskı uygulayabilir. Bu durumda erken yorulma, çarpıntı gibi şikayetler eklenebilir."

"HASTALARIN KALP VE AKCİĞER KAPASİTELERİ KONTROL EDİLMELİ"

Özyurtkan, bu şekil bozukluklarının çok sık görülen bir rahatsızlık olduğu için, yıllar boyunca cerrahi olarak tedavi edilmeye çalışıldığını belirterek, cerrahi tedavideki amacın, iman tahtası ve şekil bozukluğu yapan kaburgaların düzeltilmesi olduğunu aktardı.

Geleneksel açık cerrahi yöntemin, kabul edilmiş, başarılı, ancak kemik ve kıkırdak yapıların kesilmesini gerektiren ve cerrahi süresi 3 saat gibi uzun olan bir yöntem olduğuna dikkati çeken Özyurtkan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Ancak son 20 yıldır minimal invaziv yöntemlerle şekil bozuklukları düzeltilebilmektedir. Kamera yardımlı ve küçük kesilerin kullanıldığı, bu hastalığa özel üretilmiş özel titanyum çubukların kullanıldığı bu yöntemler herhangi bir kemik yapının bütünlüğü bozmamakta ve çubuk yardımıyla yeni bir şekil oluşturulmaktadır. Üstelik bu operasyon 40-45 dk gibi kısa sürmektedir. Minimal invaziv yöntemlerde göğüs duvarı deformiteleri başarıyla ve kısa süreli bir operasyonla düzeltilmektedir. Estetik kaygısı daha başarılı şekilde düzeltilen hasta normal yaşantısına devam edebilmektedir."

Göğüs duvarı deformitesi olan hastalara önerilerde bulunan Özyurtkan, hastaların kalp ve akciğer kapasitelerini kontrol ettirmesi ve rahatsızlığın bu organlarına etki edip etmediğini inceletmesi gerektiğini aktardı.

Özyurtkan, "Kemiklere en uygun şekli verebilmek amacıyla cerrahi düzeltmenin 7-13 yaşları arasında olması idealdir, bu sebepten deformitesi olan çocuklar vakit kaybettirilmeden aileleri tarafından bir göğüs cerrahına kontrole götürülmelidir. Daha ileri yaştaki hastalarda da bu operasyonlar başarıyla uygulanabilmektedir." uyarısında bulundu.

Sayfa Yükleniyor...