Hayat kurtaranlar, yeni hayat bekleyenler...

Organ Nakli Haftası nedeniyle yakınlarının organlarını bağışlayan ailelerle nakil bekleyen hastaları buluştu.

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde düzenlenen ve organ bağışının önemi vurgulanan toplantıda, Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Arif Kapuağası, ''organ mafyası'' haberlerinin vatandaşları olumsuz etkilediğini ifade ederek, ''Ülkemizde 'organ mafyası' diye bir şey yok. Emniyet ile sürekli irtibat halinde çalışıyoruz, bugüne kadar böyle bir şeyle karşılaşmadık'' dedi.

Toplantının açılışında konuşan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp-Damar Cerrahisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Emin Özdoğan, organ naklinin ölümle pençeleşen hastaları tekrar hayata döndürdüğünü belirterek, ''Başka hiçbir tedavi yoktur ki bir insanın yaşaması başka bir insanın ölümüyle mümkün olsun. Konuşamayan, yemek yiyemeyen, su bile içemeyen hastalara organ naklinden sonra 'Her şeyi yiyip içebilirsin' diyoruz. İşte hayat bu'' diye konuştu.

Organ Nakli Ulusal Koordinasyon Kurulu Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan da kısa süre önce başlatılan böbrek nakli bekleme listesiyle bütün hastalara eşit muamele edildiğini ve hiçbir hastadan ek ücret alınmadığını ifade ederek, ''Organ nakli yapılan hastalardan ücret alınması veya ilave bir ücret istenmesi asla mümkün değil'' dedi.

''TÜRKİYE'DE ORGAN MAFYASI YOK''
Arif Kapuağası da böbrek hastalarının son dönem böbrek yetmezliğine girmemesi, tüm uğraşlara rağmen bu döneme girenlerin de iyi bir diyaliz hizmeti alması için gayret gösterdiklerini anlattı. Organ naklinin artması için kadavradan organ temininin daha fazla olması gereğine işaret eden Kapuağası, şunları söyledi:

''Ülkemizde 'organ mafyası' diye bir şey yok. Emniyet ile sürekli irtibat halinde çalışıyoruz, bugüne kadar böyle bir şeyle karşılaşmadık. Ülkemizde binlerce kişi organ beklerken bu tür haberler organ bağışına zarar veriyor, vatandaşları olumsuz etkiliyor. 3 çocuk kaçırılıyor, 'organ mafyası' deniyor. Bu kesinlikle çok yanlış.''

Organ bekleme listelerini eritmek için çaba harcadıklarını, bunun için organı alanlarla nakleden cerrahlara ek ödemeler yapıldığını ifade eden Kapuağası, nakil sonrası hastaların yanı sıra canlı vericilerin takibini de bu merkezlerin yapmasını sağlayacaklarını bildirdi.

Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan da konuşmasında organ bağışının önemine işaret ederek, check-up yaptırdığını ve organ bağışına engel bir durumu bulunmadığını, kendisinin de hafta vesilesiyle organlarını bağışladığını açıkladı.

TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Cevdet Erdöl de İslam dinine göre bir kişiyi yaşatanın tüm insanlığı yaşatmış gibi olacağını belirtti. Artık Türkiye'de organ nakli için kimlik numarasının yeterli olduğunu hatırlatan Erdöl, ''Organ mafyası'' iddialarını eleştirdi. Erdöl, şöyle konuştu:

''Organ naklinde kötü spekülasyonların yeri olmamalı. Bir kişiyi kaçıracaksın, bir yerde organlarını çalacaksın, aynı anda buna uygun bir hasta bulacaksın... Türkiye'de bu işi yapabilecek kaç kişi var? Hiçbir hekimimiz bu düzenbazlığı yapmaz. Ama halkımız böyle bir şey mümkün sanıyor. TBMM'de kayıp çocuklar için komisyon kurulmasına destek verdik. Emniyetle de sürekli görüşüyoruz. Kaçırılıp organları alınmış ve bir kenara atılmış bir ceset bulunmadı şimdiye kadar. Tıp kültürümüz, organ naklindeki başarımız bu şehir efsanelerinden çok kötü etkileniyor.''

ORGAN NAKLİNDE İLKLERİ BAŞARAN TÜRK HEKİMLER
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Transplantasyon Bölümü Sorumlusu Doç. Dr. Aydın Dalgıç da dünyada, nakledilecek organların taşınması için gerekli olan solüsyonu bulan üç hekimden birinin Prof. Dr. Münci Kalayoğlu olduğunu, ilk canlıdan karaciğer naklini ise Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın yaptığını söyledi.

Böbrek ve karaciğer naklinde başarı oranının yüzde 90'ların üzerinde olduğunu ifade eden Dalgıç, ''Ancak verici sayımız yetersiz. Medya da organ mafyası haberleriyle halkımızı yanlış yönlendiriyor. Halkın yüzde 50'si organ mafyasından korktuğu için organlarını bağışlamıyor. Ama böyle bir olgu yok'' diye konuştu.

Halkın yüzde 31'inin vücut bütünlüğünün bozulmasını, yüzde 38,5'inin ise dini nedenleri gerekçe göstererek organlarını bağışlamadığını kaydeden Dalgıç, İslam dininin organ bağışını teşvik ettiğini, organları bağışlananların vücut bütünlüğünün bozulmadığını bildirdi.

Toplantıda daha sonra yakınları veya kendileri organ nakliyle yeniden hayata tutunanlarla organ bekleyen hastalar ve kaybettikleri yakınlarının organlarını bağışlayanlar, duygularını dile getirdiler.

Böbrek nakli olan CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan ile oğlu böbrek nakliyle yaşama dönen Arzu Özyol tedavi sürecinde yaşadıklarını ve karşılaştıkları sorunları dinleyicilerle paylaştılar.

''Herkes gibi sevinmek için organ nakli olmak istediğini'' belirten 23 yaşındaki böbrek hastası Zeynep Çilingir, kalp nakli olan 22 yaşındaki Canan Özdemir ve Özdemir'in çıkarılan kalbinin kapakçıkları takılan Ramazan Karataş ve Kardelen Tural ile kaybettikleri yakınlarının organlarını bağışlayan aile fertlerinin konuşmaları sırasında duygusal anlar yaşandı.

Sayfa Yükleniyor...