“HIV pozitiflerin % 40’ı virüsü taşıdığından habersiz”

Dünyada yaklaşık 36.7 milyon insanın HIV ile yaşadığını belirten Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Servet Alan, “Bunların %40’ı durumundan haberdar değil” dedi.

“HIV pozitiflerin % 40’ı virüsü taşıdığından habersiz”

HIV’in kan, kan ürünleri ve cinsel temas ile ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalık olduğunu belirten Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Servet Alan, en sık bulaşma yolunun cinsel temas olduğunu vurguladı.

Virüsü taşıyan anneden bebeğe, doğum öncesinde, doğum sırasında veya doğum sonrasında bulaşabildiğini dile getiren Alan, anne sütünün de virüsün bulaşmasına neden olabildiğini aktararak şunları söyledi:

“Eğer HIV taşıyan bir kişi ile bulaşmaya neden olabilecek bir temas gerçekleşmişse (cinsel temas veya kan bulaşması olan bir yaralanma gibi) koruyucu önlem alınması ve takip için, vakit kaybetmeden bir enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurması gerekmektedir. Doğurganlık çağındaki tüm kadınların AIDS konusunda bilgilendirilmesi ve gerekiyorsa test yaptırması önerilir. Eğer hamile kişi HIV taşıyorsa, gebelik sırasında anneye ve doğum sonrasında bebeğe ilaç tedavisi verilerek bulaşma önemli oranda önlenebilir.”

AYNI TABAKTAN YEMEKLE BULAŞMAZ

Dr. Alan’ın verdiği bilgilere göre, cinsel temas sırasında prezervatif kullanmak bulaşma riskini azaltıyor, fakat tamamen ortadan kaldırmıyor. Kan ve kan ürünleri HIV, hepatit B, hepatit C ve frengi için test ediliyor. AIDS ile etkin mücadele için damar içi uyuşturucu kullanımının mutlaka önlenmesi gerekiyor. personelinin tüm kan ve vücut sıvılarını enfekte kabul ederek koruyucu malzeme (eldiven vb.) kullanması çok önemli. Yanak yanağa öpüşmek, tokalaşmak, işyerinde aynı ortamda çalışmak, aynı telefonu, aynı bardağı, çatal ve bıçağı kullanmak, sivrisinek ve tahtakurusu gibi böcekler bulaşmaya neden olmuyor. Diş fırçası ve traş bıçakları zaten ortak kullanılmaması gereken kişisel malzemeler. HIV hava yolu ile de bulaşmıyor.

GRİP GİBİ ORTAYA ÇIKARAK UZUN SÜRE SESSİZ KALABİLİR

HIV bulaşma sonrasında gribal bir enfeksiyon gibi belirti verebiliyor ve daha sonra yıllar süren bir sessiz döneme giriyor. Bu uzun dönemde virüs vücutta varlığını, bağışıklık sistemi ile virüs arasında da mücadele sürüyor.

Eğer virüse etkili tedavi başlanmazsa, 10 yılı aşabilen bir süre sonunda bağışıklık sisteminde yetersizliğin ortaya çıktığını belirten Dr. Alan, şöyle devam ediyor:

“Kandaki virüs miktarı artar, bağışıklık sisteminin bazı hücrelerinin miktarında azalma ve bağışıklık sistemi işlevlerinde bozulma yaşanmaktadır. Bunun sonucunda, ağızda yaygın, tekrarlayan pamukçuk, uzun süreli ishaller gibi infeksiyonlarda artış görülmektedir. Normalde seyrek görülen, ağır seyredebilen bazı infeksiyon hastalıkları bu hastalarda daha sık görülür ve daha ağır seyreder. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde bazı kanser türleri de bu hastalarda daha sık görülür.”

BİR ÖMÜR HIV İLE GEÇEBİLİR

Hastalığı tespit etmek için genellikle ELISA testi kullanılıyor. Testin pozitif bulunması durumunda anti-HIV antikorunu daha detaylı olarak gösteren doğrulama testleri (Western Blot) uygulanıyor. Günümüzde kullanılan tedaviler kandaki virüs miktarını azaltıyor ve bağışıklık sisteminin uzun süre korunmasını sağlayabiliyor. Bu aynı zamanda virüsün başkalarına bulaşma olasılığını da ortadan kaldırıyor. Fakat ilaç tedavisi ile HIV infeksiyonunun tamamen ortadan kaldırılması mümkün değil.

Bu ilaçların ömür boyu kullanılması gerektiğini belirten Dr. Alan, “Her ne kadar HIV aşısı için araştırmalar sürse de henüz aşı bulunmamıştır” diye konuşuyor.

Sayfa Yükleniyor...