“Kolumdaki iğne izlerini görsünler diye kısa kollu giydim”

İstanbul’da yapılan Uluslararası Organ Nakli Ağı çalıştayında konuşan ve 2006 yılında böbrek nakli ile ‘ikinci şansı’ yakalayan Gazeteci Didem Seymen, diyalize girdiği dönemde özellikle kısa kollu giysiler tercih ettiğini söyledi, “Çünkü insanların kollarımdaki iğne izlerini görerek diyalize girdiğimi ve organ bağışına ihtiyacım olduğunu anlamalarını istiyordum.” dedi.

“Kolumdaki iğne izlerini görsünler diye kısa kollu giydim”

Hem organ nakliyle ilgili gelişmekte olan ülkelere teknik konularda destek vermek hem de sağlık turizmine katkı sağlamak amacıyla yürütülen Türkiye merkezli International Transplant Network’un (ITN- Uluslararası Organ Nakli Ağı) Faz 2 ayağı kapsamında İstanbul’da bir çalıştay yapıldı.

Ntv.com.tr Editörü Tülay Karabağ ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş’in moderatörlüğünde yapılan “Medyanın Organ Bağışı ile Nakli Üzerindeki Etkisi ve Rolü” başlıklı çalıştayda, basında yer alan haberlerin organ bağışına etkileri masaya yatırıldı.

“TOPRAK ALTINDA ÇÜRÜMEYİN, HAYAT VERİN”

Çalıştaya katılan uzmanlar, medyada çıkan haberlerin toplumdaki organ başığı bilincinin gelişmesinde çok önemli rol oynadığına vurgu yaptı. Katılımcıların üzerinde birleştiği ortak nokta; olumsuz mesaj veren haberlerin organ bağışında negatif motivasyon yarattığı yönünde. Toplumsal algının “Organlarımız toprak olmasın, hayat versin” şeklinde pekiştirilmesinin önemine dikkat çekildi.

“Kolumdaki iğne izlerini görsünler diye kısa kollu giydim” - 1 Doç. Dr. Deniz Sezgin

Sağlık iletişiminin önemine vurgu yapan Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Doç. Dr. Deniz Sezgin, sağlık iletişiminin toplumsal sağlık sorunlarının çözümünde önemli rol oynadığını söyledi.

Doç Sezgin, “Sağlıkla ilgili tüm çalışmalar, iletişim stratejisi oluşturularak yapılırsa sağlık iletişiminden bahsedebiliriz. Sağlık iletişimi çalışmaları her ülkenin kendi gerçeklerine göre olmalı. Burada kültürel, sosyal ya da dini bilgiler önemli olabiliyor” dedi.

2006 yılında böbrek nakli yapılan Sabah Gazetesi Sağlık Editörü Didem Seymen de hem gazeteci hem de organ nakli ile hayatta kalan biri olarak organ bağışı ve nakli ile ilgili habercilik tecrübelerini paylaştı.

“6 YIL BEKLEDİM VE HAYATA YENİDEN ‘MERHABA’ DEDİM”

Diyalize girdiği dönemde, organ bağışına dikkat çekmek için özellikle kısa kollu giysiler tercih ettiğini belirten Seymen, “Çünkü insanların kollarımdaki iğne izlerini görerek diyalize girdiğimi ve organ bağışına ihtiyacım olduğunu anlamalarını istiyordum. Beklediğim haber 6 yıl sonra geldi ve aranan böbrek nihayet bulundu, ben de hayata yeniden ‘merhaba’ dedim” şeklinde konuştu.

“Kolumdaki iğne izlerini görsünler diye kısa kollu giydim” - 2 Gazeteci Didem Seymen

“Ben bağışlanmış bir hayatım…” diyen ve daha çok organ bağışı ile ilgili haberlere gitmek istediğini belirten Seymen, organ bağışı duyarlılığının artmasını sağlamada gazetecilere çok önemli bir sorumluluk düştüğünü söyledi:

“Zira birilerinin bunları bilmeye, bilgilenmeye hakkı ve ihtiyacı var. Dışarıda organ naklinin bir mucize olduğunu bilmeyen ve organlarını bağışlamayan tek bir insan kalmayana kadar bu bilgilendirme mücadelesi devam etmeli. Hurafeleri aşmalıyız. Özellikle hurafeler nedeniyle beyin ölümü sonrası organ bağışlamaktan çekinen insanlar var. Bu, doğru anlatılması gereken önemli bir nokta. Bizim gazeteci olarak görevimiz; doğruları en yalın haliyle aktarmak ve toplumu bu konuda doğru bilgilendirmek.”

ORGAN BAĞIŞINDAKİ EN ÖNEMLİ FAKTÖRLERDEN BİRİ DİNİ İNANÇ

CNN Türk Genel Yayın Koordinatörü Ferhat Boratav’a göre de organ bağışının istenen seviyeye gelmemesindeki en önemli nedenlerden biri dini inançlar.

“Hem Türkiye’de hem de bütün dünyada bu böyle” diye konuşan Boratav, organ bağışında sağlık sistemine ve verilen sağlık hizmetinin niteliğine vurgu yaptı, en önemli noktanın ise ailelerin bakış açısı olduğunu söyledi.

“Kolumdaki iğne izlerini görsünler diye kısa kollu giydim” - 3 14 ülkenin basın mensuplarının katıldığı çalıştayda medyanın organ bağışı ve nakline yaklaşımı tartışıldı.

“ORGAN BAĞIŞINDA SON SÖZÜ AİLE SÖYLÜYOR”

“Sağlık sistemi organ nakli sonrasında insanları hayatta tutamıyorsa,bu durum organ bağışı ve nakline olumsuz bir etki yaratacaktır” ifadesini kullanan Gazeteci Boratav, “Organ bağışı sizin kararınız ama asıl karar ailenizin. Kişi, sağlığında ‘organlarımı bağışlıyorum’ diye kart dolduruyor ancak öldüğünde, ‘yakınınızın organlarını bağışlıyor musunuz’ diye aileye soruluyor.” dedi.

Projenin koordinasyonunu yapan Türkiye Organ Nakli Vakfı Başkanı Dr. Eyüp Kahveci ise, 5 yıl sürecek proje kapsamında başta organ nakli olmak üzere Türkiye’deki sağlık hizmetlerinin tanıtılacağını, proje dahilindeki ülkelere çalışma ziyareti yapılacağını, teknik yardım ve iş birliği esaslarının görüşülerek doktor ve hemşireler için staj programları düzenleneceğini aktardı.

Sayfa Yükleniyor...