İletişimin altın kuralı (Çocukla iletişim nasıl olmalı?)

İletişim, canlı olan her varlığa verilen bir armağan aslında.

İletişimin altın kuralı (Çocukla iletişim nasıl olmalı?)

Kimi zaman hareketlerimizle, kimi zaman cümlelerimizle, kimi zaman da sessizliğimizle iletişim kurarız.

Bizler ve aslında tüm canlılar iletişim kurarak kendimizi ifade etmek için programlanmışız.

Bebeğinizin sizinle ilk iletişim şekli ağlamaktır örneğin. Gazı olduğunu, acıktığını veya uykusu olduğunu anlatmak ister size, derken kendini ifade etmeye başladığında mimiklerinden veya tek hecelik kelimelerinden ihtiyaçlarını, mutluluğunu veya mutsuzluğunu anlar olursunuz.

Zamanla çocuğunuzla iletişim kurmak çok daha basit hal alır çünkü 2 yaşından sonra artık kendini ifade eder, cümle kurar, size derdini ve sıkıntısını anlatır duruma gelir.

Fakat daha enteresan olanı; biz yetişkinler arasında artık daha fazla zorlaşan iletişimin, çocuklarımızın o basit dünyasında daha kolaylaşması. Son dönemde çocuklar arasındaki iletişimin, biz ebeveynlere nazaran daha gözle görülür şekilde net olduğunu gözlemliyorum. Konuşmayı çok seven fakat dinlemekten bir o kadar imtina eden canlılarız sanki. Oysaki kulaklarımız gayet sağlıklı duysa da kendi fikrimizi beyan etmeyi, dinlemeye ve anlayarak iletişim kurmaya tercih ediyoruz maalesef.

Biz yetişkinler, kendi aramızda daha çok konuşup, ses kirliliğine sebep olurken daha az dinlemiyor muyuz sizce de?

Oysa iletişimin anahtarı, temel sözcüğü; dinlemek…

Yetişkinler arasında en büyük iletişim sıkıntısı, birbirimizi dinlememek ve karşı tarafı dinlemek yerine, cümlesini kesip konuşmak gibi geliyor bana. Dinlemek yerine sadece konuşarak kendimizi ifade etme çabasıyla geçiyor tüm hayatımız.

İletişimin altın kuralı (Çocukla iletişim nasıl olmalı?) - 1

Peki çocuklarımızı dinliyor muyuz? Ebeveynler olarak, onlara, iletişimin nasıl kurulduğunu öğretirken, önce onları dinlemeyi, fikir yürütmeden dinlemeyi, öğretmemiz gerektiğinin farkında mıyız?

Benim bu konuda uzmanlardan aldığım ve size aktarabileceğim tavsiyeler ise şöyle:

• Çocuğunuza soru sorduğunuzda, o cevap vermek isteyene kadar bekleyin, üstüne gitmeyin. Bazen çocuklar bir konuya konsantre olmakta zorlanabilirler, aradan biraz zaman geçtikten sonra sorunuzu tekrarlayın.

• Örneğin; “Günün nasıl geçti?” sorusuna o anda cevap vermek istemeyebilir, bir süre sonra “ben bugün bir toplantıya gittim ve çok keyifliydi, bugün sen neler yaptın?” gibi soru şeklinizi değiştirin.

• Çocuğunuz sizinle herhangi bir konuda konuşmak istediğinde veya size bir soru sormak istediğinde, ona konsantre olun ve tüm dikkatinizi toplayarak sorusunu cevaplayın, (sanırım burada söylenmek istenen şey şu: O telefonları elinizden bırakın sevgili anneler.

• Çocuğunuzun arkadaşları ile olan iletişimini uzaktan ve müdahale etmeden gözlemleyin. Çocuğunuzun iletişim şeklini etkileyen diğer faktör de arkadaşları ile iletişimidir.

• Arkadaşları ile konuşarak iletişim kurmak yerine, şiddet uyguluyorsa veya tam tersi, sözel, fiziksel şiddete maruz kalıyorsa mutlaka çocuğunuzu o ortamdan uzaklaştırın, bir uzmandan yardım alın.

• Sizin eşinizle veya dostlarınızla nasıl iletişim kurduğunuz, konuşma şekliniz, karşınızdaki kişiyi dinleyip, dinlemediğiniz, özetle sizin iletişim şekliniz çocuğunuz için model olacaktır, bunu lütfen unutmayın.

• Örneğin; eşinizden veya yardımcınızdan bir şey isterken rica edip etmemeniz, karşınızdaki konuşurken sizin dinleme şekliniz dahi çocuğunuz tarafından taklit edilecektir.

• Çocuğunuzu dinleyin.

En önemli ve en değerli madde sonuncu bana göre. Bizler birbirimizi dinleyeceğiz ki iletişim kuralım, birbirimizi anlayalım ve daha medeni bir toplum olabilelim. Çocuklarımızı dinlemeliyiz ki onların neye ihtiyacı olduğunu anlayabilelim.

Karşımızdaki hakkında fikir yürütmenin değil, dinlemek ve anlayarak iletişime geçmenin kıymetini bilmek gerek.

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Bebek ve Çocuk Sağlığı
  • Kadın Sağlığı

Sayfa Yükleniyor...