İntihar oranları dünyada artıyor, her 40 saniyede bir kişi intihar ediyor, Türkiye’de durum ne?

Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud, bir insanın ruh sağlığı açısından sağlıklı sayılması için 2 temel ölçütün olduğunu savunur; biri çalışmak, diğeri ise sevmek… Dünya Sağlık Örgütü, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Gününün bu yılki temasını, ruh sağlığının bozulması sonucu gelişen “intihar ve intiharları önlemek” olarak belirledi. DSÖ verilerine göre intihar oranları dünya genelinde son 45 yılda %60 arttı ve her 40 saniyede bir kişi intihar ediyor. TÜİK verilerine göre ise 2018’de Türkiye’de 3.161 kişi kendi isteği ile yaşamına son verdi.

İntihar oranları dünyada artıyor, her 40 saniyede bir kişi intihar ediyor, Türkiye’de durum ne?

Bu yılki 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Gününün teması olan intihar düşüncesi, kişinin hissettiği yoğun duygusal acı ile tetikleniyor. ntv.com.tr'ye konuşan Uzman Klinik Psikolog Gözdem Özdem’e göre, bu acı kişiye o kadar fazla geliyor veya kişi bu duygusal acıyı öyle zor koşullarda yaşıyor ki hayatın artık yaşanmaya değmediğini düşünmeye ve öyle hissetmeye başlıyor.

İntihar düşüncesi genel olarak sevilen bir kişinin ölümü, işini kaybetme, bir ilişkinin sonlanması, ekonomik iflas gibi önemli yaşam geçişlerinde; kişinin kendisini aciz, incinmiş ve kaybetmiş hissettiği durumlarda şekilleniyor. Bu sorunlarla baş edemeyen kişi, yaşam ve ölüm arasındaki tercihini ölümden yana kullanabiliyor.

DSÖ rakamları, yılda yaklaşık 1 milyon kişinin bu duygularla hayatına son verdiğini gösteriyor. 2030’da sayının bir milyonun üzerine çıkacağını öngören DSÖ’ye göre, her 40 saniyede bir kişi intiharı seçiyor.

Türkiye İstatistik Kurumunun 2018’de ülkemizde intihar hızını yüz binde 3.8, intihar eden kişi sayısını ise 3.161 olarak açıkladığını belirten Türkiye Psikiyatri Derneği Medya Çalışma Birimi Koordinatörü Psikiyatri Uzmanı Dr. Şahut Duran, Türkiye’de intihar vakalarının dünya istatistiklerine paralel seyrettiğini söyledi.

PSİKİYATRİST DURAN: TÜRKİYE EN ÇOK İNTİHARIN GERÇEKLEŞTİĞİ 100. ÜLKE

2018 verilerine göre Litvanya’nın %31’lik oranla dünyada intihar vakalarının en sık rastlandığı ülke olduğunu dile getiren Psikiyatrist Duran, “Sıralama Rusya, Guyana, Güney Kore, Belarus şeklinde devam eder. Türkiye ise %7,3’lük oranla dünyada en çok intiharın gerçekleştiği 100. ülkedir. Ancak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de intiharlarla ilgili istatistiki bilgiler yeterli değildir. Birçok etmenden ve özellikle inanç meselesinden dolayı intihar verileri maalesef daha az bildirilmekte, dolayısıyla kayıt altına alınmamaktadır" dedi.

PSİKİYATRİST ARIKAN: İŞSİZLİK, EKONOMİK KAYIP VE AĞIR HASTALIKLAR ETKENDİR

İntihar ile sosyal ve ekonomik süreçler arasında yakın ilişki bulunduğunu belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Kemal Arıkan, savaş ve ekonomik çöküntü zamanlarında intihar olaylarının arttığını söyledi, “Dünyayı etkileyen büyük savaş zamanlarında intiharların arttığını biliyoruz. Hatta konunun önemini ilk vurgulayan Sosyolog Durkheim, ileri giderek intiharın tamamen sosyal bir fenomen olduğunu iddia etmiştir. Sosyal, siyasal, ekonomik nedenler, maddeleşen insan ilişkileri, yabancılaşma, yalnızlaştırılma, işsizlik, ekonomik kayıplar, ağır hastalıklar, örneğin; şiddetli ağrıya yol açan bedensel hastalıklar ciddi birer faktördür” diye konuştu.

PSİKOLOG BÖREKCİ: DEPRESYON, KİŞİYİ İNTİHARA SAVUNMASIZ HALE GETİRİR

Bir insanı, hayatına son vermeye götüren psikolojik nedenlerin başında depresyonun geldiğini söyleyen Dr. Arıkan, “İntihar genelde depresyon göstergesidir. Doğrudan depresif ataklarda (bipolar ya da unipolar) veya sınır kişilik bozukluğu gibi hallerin depresif dönemlerinde, ani ve büyük kayıplara bağlı depresyonlarda ortaya çıkar” derken, Uzman Klinik Psikolog Özlem Kelle Börekci de depresyon vurgusu yaptı ve depresyonun, kişiyi intihara savunmasız hale getiren en önemli bozukluk olduğunu söyledi:

“Depresyon, şizofreni, travma sonrası stres bozukluğu, alkol ve madde kullanım bozuklukları ile sosyal uyum problemleri, dürtü kontrol sorunları intihar düşünceleri ya da girişimleri olan bireylerde sık rastlanan bozukluklardır. Kaygı ve kişilik bozuklukları da intihar düşüncesi ile ilişkilendirilmektedir.”

PSİKOLOG ÖZDEM: RUH SAĞLIĞI İÇİN DENGE, DOYUM VE UYUM ÖNEMLİ

Ruh sağlığının; anne karnından ölüme kadar bireyin kendisini ifade etme, öğrenme, çevre ile iletişim kurma gibi bir dizi süreci ifade ettiğini dile getiren Uzman Klinik Psikolog Gözdem Özdem, “Freud, bireyin ruh sağlığı açısından sağlıklı sayılması için çalışmak ve sevmek şeklinde iki temel ölçüt olduğunu savunur. Günümüzde bu ikili durumu kurduğumuz ilişkiler ağında denge, doyum ve uyumu yakalıyorsa, kişinin ruhsal açıdan sağlıklı olduğunu söylemek mümkündür” değerlendirmesinde bulundu.

İntihar oranları dünyada artıyor, her 40 saniyede bir kişi intihar ediyor, Türkiye’de durum ne? - 1

BİR İNSANIN İNTİHARI DÜŞÜNDÜĞÜNÜ GÖSTEREN DAVRANIŞLAR NELER?

İntihar düşüncesi gelişen birinin davranışlarına dikkat çeken Psikolog Özdem’e göre, bazı davranışlar kişinin intiharı bir seçenek olarak düşündüğü konusunda hem ailesini hem de arkadaşlarını alarma geçirebilir:

İntihara eğilimli tipik kişi diye bir şey yoktur. Ancak bir insanın ciddi olarak intiharı düşündüğünü gösteren bazı davranışlar vardır.
- Zihnin ölümle ve ölmekle meşgul olması,
- Yemek ve uyumakta zorluk çekmek, fiziksel görünümde dikkat çekici değişiklik,
- İş, okul veya hobilere olan ilgi kaybı ile sosyal aktiviteler, arkadaşlar ve aileden elini eteğini çekmek ya da onlarla ilişkilerini sınırlamak,
- Davranışlarda ciddi değişiklik, sıklıkla ne olabileceği umurunda değilmişçesine gereksiz risklere girmek,
- Ölüme hazırlık işaretleri; cenaze düzenlemeleri veya değerli mülklerin dağıtımını yapmak, bu davranışlar arasında sayılabilir.”

“İntiharı önceden kestirebilmek altın kıymetindedir” diyen ve Temmuz 2019’da yayınlanan bir makalesine atıfta bulunan Psikiyatrist Arıkan’a göre ise çevresindekilerin, bir insanın intiharı düşündüğünü anlaması o kadar kolay olmayabilir:

“İNTİHAR DÜŞÜNCESİ GENELLİKLE ANİDEN VE KENDİLİĞİNDEN ORTAYA ÇIKAR”

“Maalesef intihar düşüncesi çoğu kez ipucu vermez. Bazen kişi kendisi bile ne zaman girişimde bulunacağını bilemeyebilir, intihar düşüncesi genellikle aniden, kendiliğinden ortaya çıkar. Yaptığımız bir araştırmada; intiharın önceden anlaşılmasını sağlayacak bir biyolojik işaret olarak EEG’nin (1) değer taşıdığı, tarafımızdan gösterilmiş ve önemli bir yayın organında (The Journal of Affective Disorders) Temmuz 2019’da yayına kabul edilmiştir.”

“EN RADİKAL TEDAVİ ALTTA YATAN SEBEBİ TEMİZLEMEKTİR”

Bir insanı intihar düşüncesinden uzaklaştırmada destekleyici, soğukkanlı ve empatik konuşmaların etkili olabildiğini aktaran Prof. Arıkan, “Tabii en radikal tedavi altta yatan sebebi temizlemektir. Depreyonu tedavi etmek, hezeyan ve halusinasyonlara çare bulmak gibi. Kişiyi hastaneye yatırmak zorunlu olabilir” dedi.

Uzman Klinik Psikolog Özlem Kelle Börekci, intihar riski karşısında kişinin yaşadığı depresif belirtilerin yoğunluğuna göre ilaç tedavisi, psikoterapi, psikoeğitim ile kişinin bilgisi ve izni dahilinde aile desteğinin de dahil edildiği bir tedavi süreci planlanması gerektiğini ifade ederken, Uzman Klinik Psikolog Gözdem Özdem de tedaviyi yürütecek ruh sağlığı uzmanının, intihar konusunda eğitim almış ve deneyimli olmasının önemine işaret etti.

(1) EEG (elektroensefalogram) beynin elektriksel aktivitesi ile ilgili problemleri bulmak için kullanılan bir test.

VİDEO: İNTİHARI AYAKLARIYLA ÖNLEDİ (15.05.2017 )

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Doktor Kemal Arıkan
  • Türkiye
  • Doktor Şahut Duran
  • Psikolog Gözdem Özdem
  • Psikoloji
  • intihar
  • Psikolog Özlem Kelle Börekci
  • İstanbul
  • Tülay Karabağ

Sayfa Yükleniyor...