‘Kırmızı göz’ geri mi döndü?

4 yıl önce başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin pek çok yerinde endişe yaratan bulaşıcı ‘kırmızı göz’ hastalığı yine gündemde. Yrd. Doç. Dr. Cihan Ünlüçerçi, 3-4 yılda bir ani salgınlar yapan viral konjonktivit vakalarında artış olduğunu söyledi, hastalığın çok hızlı bulaştığı uyarısında bulundu.

‘Kırmızı göz’ geri mi döndü?

2011 yılında İstanbul’da ortaya çıkan ve ‘kırmızı göz sendromu’ olarak nitelendirilen bulaşıcı adenoviral keratokonjonktivit hastalığının sıcak havalarda hızla yayıldığını söyleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Cihan Ünlüçerçi, Haziran - Temmuz aylarında hastalığın görülme sıklığının arttığını belirtti.

“KIRMIZI GÖZ SENDROMUNDA YÜZDE 30 ARTIŞ VAR”

Erken dönemde tedavi edilmediği takdirde hastalığın görme kaybına yol açabildiğini dile getiren Dr. Ünlüçerçi, “Hastalık 2 aydır normalden yüzde 30 daha fazla görülüyor. En çok da genç insanlarda ortaya çıkıyor. Çünkü onlar dışarıda daha fazla vakit geçiriyor ve sosyal aktivitelerde bulunuyor. Çalışan, dışarıda aktif bir hayatı olan insanlar, toplu taşıma araçlarına bindikleri ve başka insanlarla fazlaca karşı karşıya geldikleri için hastalığı kapma riskleri daha yüksektir” dedi.

TÜM AİLE BİREYLERİNİ ETKİLİYOR

Aslında grip gibi bir virüs hastalığı olan adenoviral keratokonjonktivit, bazı durumlarda hafif bir üst solunum yolu enfeksiyonunu takiben ortaya çıkıyor. Çünkü adenovirüsler aynı zamanda üst solunum yolu enfeksiyonları da yapabiliyor. Her yaştan insanı etkileyebiliyor ancak daha çok çocuklardan aileye bulaşıyor ve ailedeki tüm bireyleri ziyaret ettikten sonra evi terk ediyor.

ANİ SALGINLAR YAPIYOR, HASTA SAYISI BİR ANDA ARTIYOR

Hastalığın yıl içinde belli bir oranda görüldüğünü aktaran Dr. Ünlüçerçi, sıcak havalardaki hızlı yayılma eğilimine dikkat çekerek salgın tehlikesine işaret etti: “Her 3-4 yılda bir ani salgınlar yapar ve hasta sayısı bir anda artar. Böyle bir salgın 4 yıl önce de olmuştu. Yine aynı aylarda başlamış ve ağustos ayında hasta sayısı maksimum seviyeye ulaşmıştı. Sanırım yine benzer bir dönemden geçiyoruz. Havaların ısınması ile hastalık hızlı bir şekilde yayılma eğilimi gösteriyor.”

Gözlerde kızarma, göz kapaklarında şişlik, sulanma, batma hissi ve çapaklanma en önemli belirtiler. Ağır olgularda görmede azalma, kulak önünde ele gelebilen ağrılı ya da ağrısız bezeler, sabahları göz kapaklarında yapışma görülebilir.

HIZLI BULAŞIYOR, KOLAY YAYILIYOR

Hastalık temasla ve damlacık enfeksiyonu şeklinde bulaşıyor. Bu nedenle ortak kullanılan havlu, yastık gibi eşyadan bulaşabildiği gibi üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren kişinin hapşırmasıyla da yayılabiliyor. O yüzden evde bir hasta varsa mutlaka havlusu ayrılmalı, eller sık sık yıkanmalı, insanlarla yakın temastan kaçınmalı, hasta kişi hapşırırken mutlaka ağzını bir mendille kapatmalı.

HAFİFE ALMAYIN, GÖRME KAYBINA NEDEN OLABİLİR

Ağır olmayan vakaların kendi kendine geçebildiğini söyleyen Ünlüçerçi, ancak bir olgunun ne kadar ağırlaşabileceğinin önceden kestirilemeyeceğini, dolayısıyla ‘kendi kendine geçer’ diye beklemenin yanlış olduğunu söyledi. Tedavide antibiyotikli ve steroidli damlaların kullanıldığını kaydeden Ünlüçerçi, “Enfeksiyona kornea da dahil olmuşsa o zaman görme azalabilir ki bu durumda tedavi süreci çok uzar. Zamanında tedavi edilmezse korneadaki lekeler görmeyi azaltabilir ve kalıcı görme bulanıklığına sebep olabilir. Bu yüzden mutlaka zamanında doktora gitmek gerekir” uyarısında bulundu.

Sayfa Yükleniyor...