Korku filmine mutsuz son mu?

Domuz gribinde gelinen nokta da başlık kadar karmaşık. Yeni tartışma, grip korkusuna çare olması beklenen aşı. Avrupa’dan, aşılar elde kaldı haberleri gelirken, Türkiye’den yine ters(ine) bir açıklama...

Korku filmine mutsuz son mu?

Geçen yılın en korkunç senaryosu: Domuz gribi. Yüzbinlerce kişinin öleceği hesabıyla dünyada verilen alarm ve el temizleme jeli ile sprey sektörünün ortaya çıkışı. Ardından da beklenen aşıların ilaç firmaları tarafından piyasaya sürülmesi.


‘İlaç firmaları için yaratılmış bir korku filmi’ yorumları ve bu filmin sonunu belirleyecek en etkili aktör konumundaki aşının, dünyada beklenen ilgiyi görmemesi.

Aşıyla ilgili son haberler ise, sipariş edilen dozların ülkelerin elinde kaldığı yönünde. Buna, Harvard Üniversitesi’nin domuz gribi üzerine yaptığı araştırmada hastalığın abartıldığı sonucuna vardığı haberleri de eklenince, Canlı Gaste konuyu masaya yatırdı.

Fransa, İtalya ve Hollanda’dan NTV muhabirleri son durumu aktardı; Türkiye’nin aşıyla ilgili geldiği noktayı da Pandemi Bilim Kurulu Üyesi Prof. Mehmet Ceyhan anlattı.

FRANSA / Kayhan KARACA
Nüfusu 65 milyon olan Fransa, herkese iki doz aşı yapılması hesabıyla 95 milyon doz aşı sipariş etti ancak sadece 5 milyon aşı kullanıldı. Fransa'nın, kalan aşıların satılması için bazı ülkelerle pazarlık masasına oturduğu yorumları yapılıyor.

Aslında konu geçen sonbahar aylarından itibaren konuşuluyor. Uzmanlar, aşının gereğinden fazla sipariş edilmesi nedeniyle eleştirilerde bulunurken, dün, aşıların başka ülkelere sessiz sedasız satışının yapıldığı haberleri gündeme oturdu.

Konu aynı zamanda siyasi bir boyut da kazandı. Muhalefet soruşturma komisyonu kurulmasını talep etti. Bakanı’nın son açıklaması ise, aşının 4 değişik ilaç firmasından ısmarlandığı ve son olarak 54 milyon doz aşının alımının iptal edildiği yönünde oldu. Bakan, 350 milyon Euro’luk masraftan kurtulduklarını söylerken, aşıların toplam maliyetinin 1 milyar Euro olduğu tahmin ediliyor.

Fransa’da herkese iki doz aşı yapılması planlanırken, 5 milyon dozda kalınmasının bir nedeni olarak da, Dünya Örgütü’nün ‘tek doz aşı yeterli’ açıklaması gösteriliyor.

Sağlık bakanlığının aşıları pazarlamanın yollarını aradığı ve bazı ülkelerle masaya oturduğu belirtilirken Katar, Mısır, Ukrayna, Meksika ve Romanya bu ülkeler arasında gösteriliyor. Şu ana kadar Katar'la 300 bin doz, Mısır'la da 2 milyon doz aşının satışı konusunda anlaşıldığı, Ukrayna'yla da pazarlıklar sürdüğü kaydediliyor.

Fransız uzmanlar, yaz aylarında sağlık bakanlığını çok fazla aşı satın alındığı konusunda uyarmış, aşıların elinde kalacağı öngörüsünde bulunmuştu.

HOLLANDA / Orhan Alpdündar
Ülkede, 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren domuz gribiyle ilgili olağanüstü durum resmen kaldırıldı. Sağlık bakanlığı tarafından yapılan açıkalamarla, elde kalacak aşıların satılmak istendiği de doğrulandı.

Bu aşıların miktarı konusunda ise, '19 milyon değil 1 milyon' açıklaması geldi. Ülkede, çocuklar ve sağlık sorunu yaşayanlar başta olmak üzere 5 milyon kişinin aşı olduğu ifade ediliyor. Risk grubundakilerin yüzde 80’i de aşı olmuş durumda.

İTALYA / Lütfullah GÖKTAŞ
İtalya’da aşıların başka ülkelere satılması şu an için söz konusu değil ama bunun olacağı yorumları yapılıyor.

Fransa, Almanya ve Hollanda gibi ülkelerin, domuz gribi de denilen A/H1N1 virüsüyle mücadele amacıyla aldığı aşıları elden çıkarma derdine düşmesi, İtalya'yı da telaşlandırdı.

184 milyon Euro karşılığında alınan 24 milyon doz aşıdan henüz 850 bininin kullanıldığını açıklayan İtalya Sağlık Bakanlığı, aşıların ellerinde kalması gibi bir sorun olmayacağını savunurken, muhalefet, bakanlık hakkında soruşturma açılmasını istedi.

Hristiyan Demokratlar ve Merkez Demokratlar Birliği milletvekili Luca Volonte, Sağlık Bakanı Ferruccio Fazio'nun domuz gribi aşısının satın alımı ve kullanımı konusunda şeffaf davranmadığını ileri sürerek, ''Parlamento derhal bir soruşturma komisyonu oluşturmalıdır. Kamu malı göz göre göre israf edilmiştir, konunun soruşturulması kaçınılmazlaşmıştır'' dedi.

Koalisyon ortağı Özgürlükçü Halk Partisi senatörü ve parlamentodaki sağlık komisyonu üyesi Domenico Gramazio ise ''Hükümet olarak çok akıllıca bir politika izledik. Aldığımız aşı 24 milyon dozdur. Bu da aşılanabilir nüfusun yüzde 40'ına tekabül etmektedir'' diye konuştu.

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Sağlık Fabrizio Oleari de yaptığı açıklamada, aşı kampanyasının hala devam ettiğini, en az gelecek ayın sonuna kadar süreceğini belirterek, aşıları elden çıkarma ihtimalini bilahare değerlendireceklerini ifade etti.

Oleari, aşıların 2 milyon 400 binini gelişmekte olan ülkelerde kullanmak üzere Dünya Sağlık Örgütü'ne bağışlayacaklarını, bunun da önceden yapılmış bir plan olduğunu kaydetti.




Avrupa’da bunlar olurken, ‘Türkiye’de durum ne?’ sorusuna, Pandemi Bilim Kurulu Üyesi Prof. Mehmet Ceyhan yine Canlı Gaste’de yanıt verdi. Ceyhan, Avrupa’dan gelen haberleri yalanladı:

Haberler yanlış ve çelişkilerle dolu. Öncelikle, Harvard Üniversitesi’yle ilgili bilgi yanlış. Hastalığın abartıldığı açıklaması üniversiteye ait değil. Bir makaleden alınan bir bölüm. 10 yazarın yer aldığı makalede bir yazardan alınan bölüm ve o da doğru yansıtılmıyor. Harvard Öğretim Üyesi olan o kişi de, ‘hastalığı ciddiye alıp aşılanmak gerekir’ diyor...

Aşı tartışmalarına gelirsek; bir salgın durumunda başlangıçta karar vermelisiniz. Hastalığın nasıl seyredeceğini binmiyorsunuz. Geriye dönüp, ‘az öldürüyormuş aşı almayalım’ deme şansınız yok. Tedbirinizi almalısınız. Ve ortada hala risk var. ABD’li yetkililerden de, daha fazla ölümden korkulduğu için ‘aşılanın’ açıklamaları geliyor.

Ayrıca, haberlerde ‘DSÖ tek doz aşı yeterli dediği için aşılar elde kaldı’ deniyor. Bu, 3 farklı dozdan bir tanesi için geçerli. O da Türkiye’de yok. Elde kalma konusu bütün aşılarla igili değil.

"BAKANLIĞIN SATTIĞINI DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ?"
‘Fransa satmak istiyor’ bilgisine gelince. Bu mantıken de mümkün değil. Aşıyı bir firma üretiyor ve satıyor. Biz de herkes gibi belli miktarlarda ısmarlıyoruz. Türkiye’de sağlık bakanlığının satın aldığı aşıyı pazarladığını düşünebiliyor musunuz? Bu mümkün değil. Fransa’da bizim yaptığımız gibi ‘ne kadar ihtiyaç var’ tespiti yaparak siparişleri iptal ediyor.

Türkiye için aşıların iptali konusu bilimsel bir mesele değil. O yüzden kurulun tartıştığı konu da değil. Türkiye’de bakanlık bürokratları firmalarla görüşüyor. İndirimler yapılıyor ama ben bunun miktarı konusunda bilgi sahibi değilim. Türkiye için 43 milyon doz hesabı yapıldı. Sonraki değerlendirmelerle ne duruma gelindi bilmiyorum. Ayrıca aşılardan zarar edilmesi söz konusu değil. Bahsedilen firmalar başka aşıların da ütreticisi konumundalar ve alım buralara kaydırılabilir.

İlginç bir nokta, yüzde 80’in üzerinde aşılama yapılan Hollanda’da ölüm oranının oldukça az olması. Bizim yüzde 7’lerde kalmamız ve ölüm oranımız düşündürücüdür.

"DEPREM SİGORTASI GİBİ"
Bu iş deprem sigortası gibidir. Olacağının garantisi yok ama evinizi sigorta ettirirsiniz. ‘Deprem olmadı neden parayı boşa verdim’ demezsiniz. Hastalığın da nasıl seyredeceğini bilmiyoruz. İnşallah biter ve sarf ettiğmiz parayla kalırız.

Ayrıca, aşıların hepsinde kulanım süresinin bitimine yakın yenileme anlaşmaları var. Başbakan’ın o açıklamasından çok, yeni bir aşıdan bahsediyor olmamız, hastalık ve aşı hakkındaki bilgilerin yeterli olmaması oranın düşük kalmasında esas etkili nedenlerdir diye düşünüyorum.

Öte yandan, bu bir kampanya değildi. Ben böyle olmaması gerektiğini de düşünüyorum. Halkımızda, ‘devlet ve bilim adamları anlaşşsın, ol veya olmayın densin’ gibi bir istek var. Bu böyle olmuyor. Her zaman aynı noktada birleşmek mümkün değil.

Biz bir şeyler anlatıyoruz, başka bilim adamları da bir şey anlatıyor. İnsanlar, kendilerinin ve çocuklarının sağlığıyla ilgili sorumluluk alıp karar vermeleri gerekli.

Sayfa Yükleniyor...