Kronik böbrek yetmezliğinin nedenleri

Kronik böbrek yetmezliğinin erken dönemlerinde, hastaların hiçbir yakınması olmuyor. Ancak basit idrar ve kan testleriyle hastalık erken evrelerde teşhis edilip ilerlemesi geciktirilebiliyor.

Kronik böbrek yetmezliğinin nedenleri

Dünyada her 10 erişkinden birinde değişik nedenlere bağlı olarak böbrek hasarı görülüyor. Günümüzde kronik böbrek yetmezliğinin en sık rastlanan nedenlerinin diyabet ve hipertansiyon olduğunu söyleyen Anadolu Merkezi'nden İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Cem Sungur, böbrek yetmezliğinde farkındalığın ve erken tanı oranının düşük olduğunu söylüyor.

Gelişmiş ülkelerde her iki diyaliz hastasından birinin böbrek hastalığının diyabete bağlı olarak geliştiğini kaydeden Prof. Dr. Sungur, şu bilgileri veriyor:

“Son beş yılda yapılan tüm toplum sağlığı araştırmaları, kronik böbrek hastalığının görülme sıklığında büyük bir artış olduğunu gösteriyor. Bunun iki önemli nedeni var. Birisi neredeyse salgın hastalıklar hızıyla yaygınlaşan diyabet, diğeri ise toplumların yaşlanması. Eğer diyabete bağlı böbrek yetmezliği gelişimi bu hızda devam edecek olursa, 2030 yılına gelindiğinde ülkeler sağlığa ayırdıkları bütçelerinin yüzde 40’ını diyaliz hastaları için harcamak zorunda kalacaklar.”

Türkiye’de kronik böbrek hastalığının en fazla Marmara Bölgesi’nde görüldüğü kaydeden Prof. Sungur, dünya istatistiklerinden farklı olarak Türkiye de hastalığın kadınlarda daha çok görüldüğünü belirtiyor.

TARAMA TESTLERİ İLE TANI KONABİLİR
Kronik böbrek hastalığının erken dönemlerinde, hastaların hiçbir yakınması olmuyor.  Hekim muayeneleri sırasında da bir bulgu saptanmıyor. Ancak yapılacak tarama testleri henüz başlangıç aşamasında saptamanın mümkün olduğuna dikkat çeken  Prof. Sungur, ‘Testlerden birisi kan örneklerinde yapılan “serum kreatinin” testi. İkincisi ise idrar örneğinde yapılan “mikroalbumin/kreatinin” oranı. Bütün gelişmiş sağlık kuruluşlarında kolaylıkla yapılan bu testleri herkesin yaptırması gerekmiyor. Böbrek yetmezliği açısından yüksek risk altında olan kişilerde bu iki testin yapılması çok önemli ve önceliklidir. Öte yandan diyabeti ve hipertansiyonu olan bireyler ve birinci derece yakınlarında diyabet, hipertansiyon veya böbrek hastalığı olan bireylerin bu iki testi yaptırarak böbrek hasarı açısından taranması gerekiyor” diye konuşuyor.

Böbrekleri kalıcı olarak bozan hastalıklar sonucu gelişen kronik böbrek yetmezliğinin dünya genelinde epidemiyoloji boyutta arttığını belirten Prof. Sungur, hastalıkta en iyi ve en ucuz tedavi yönteminin böbrek nakli olduğunu, ancak yeterli sayıda uygun verici bulunmaması nedeniyle hastaların ancak yüzde 13’ünün bu imkanı yakaladığını söylüyor.

DİYABET VE TANSİYON TEDAVİ EDİLİRSE BÖBREKLERİ BOZMAZ
"Ülkemizde 900’ü aşkın faal diyaliz merkezlerinde, diyaliz ihtiyacı olan herkese hizmet veriliyor. Ancak diyaliz tedavisindeki hastaların devlet bütçesine maliyeti de bugünkü hasta sayıları ile yaklaşık bir buçuk milyar doları buluyor. Kronik Böbrek Yetmezliği görülme sıklığındaki yıllık yüzde 127'lik artış nedeniyle, diyalizdeki hasta sayısının da önümüzdeki 6 yıl içinde 110 bine yaklaşması ve bütçe yükünün de 2,5-3 milyar doları bulması öngörülüyor. Hastalığın sıklığındaki bu artış doğrudan doğruya gelişen toplumlardaki ve ülkemizdeki kontrolsüz şeker hastalığı ve hipertansiyondaki artış ile ilgilidir. Nitekim son yıllarda diyalize girmekte olan hastaların yüzde 32.5’u diyabet hastasıdır, yüzde 27’si ise hipertansiyonludur. Oysa diyabet ve hipertansiyon erken yakalanır ve iyi tedavi edilirse bunların böbrekleri bozması da mümkün olmayacaktır. Yani, diyaliz ihtiyacı olan kronik böbrek yetmezliği olan hasta sayısı kendiliğinden yüzde 50’ye varan oranlarda azalacaktır."

Sayfa Yükleniyor...