Lenfödem her 4 meme kanseri hastasından birinde gelişiyor!

Meme kanseri tedavisinde kullanılan cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi sayesinde bugün tedavide son derece yüz güldürücü sonuçlar alınabiliyor. Ancak, hastalar için uzun ömür imkanı sunan bu tedaviler bazı yan etkiler de yaratabiliyor. Bunlardan biri de her 4 meme kanseri hastasından birinin karşılaştığı lenfödem.

Lenfödem her 4 meme kanseri hastasından birinde gelişiyor!

Meme kanserinin bugün tedavide oldukça başarılı sonuçlara ulaşılan kanserlerin başında geldiğini hatırlatan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, tedavi sonrasında kaliteli ve sağlıklı yaşamın da son derece önem taşıdığını söylüyor. Bu noktada yaşamı etkileyen lönfödemi önlemek konusunda hastaların bilinçlenmesinin önemine işaret ediyor.

LENFÖDEM RİSKİNİ ARTIRAN FAKTÖRLER

Bugün istatistikler her 4 meme kanseri hastasından birinde lenfödem ortaya çıktığını gösteriyor. Ancak yine de lenf nodları alınan her hastada bu sorunun gelişeceği anlamına gelmiyor. Bu noktada bazı risk faktörleri devreye giriyor. Kanser nedeniyle memeyle birlikte koltukaltından alınan lenf nodlarının sayısına, nasıl çıkarıldığına bağlı olarak lenfödem riskinin değiştiğini anlatan Prof. Uras, “Lenf nodlarında kanser olup olmadığını belirlemek amacıyla birkaç lef nodunun çıkarıldığı ‘sentinel lenf nodu biyopsisi’nde hastalığın gelişme riski daha düşük oluyor. Ancak koltukaltından daha fazla lenf nodlarının alındığı ‘aksiller lenf nodu diseksiyonu’ yapılan hastalarda lenf ödem gelişme riski artıyor” diye konuşuyor.

Bununla birlikte kanser tedavilerinden sonra açığa çıkan lenfödem riski; cerrahi operasyonun doku üzerindeki etkilerine, radyoterapinin komplikasyonlarına, yapısal olarak bireylerin lenfatik sistem farklılıklarına, lenfödem hakkında yetersiz bilinçlendirmeye ve hastanın kişisel dikkatsizliğine bağlı olarak artabiliyor.

AMELİYATIN HEMEN ARDINDAN YA DA YILLAR SONRA ORTAYA ÇIKIYOR

Lenfödemin oluşumunu önlemek için son yıllarda koltuk altındaki tüm lenf nodlarının alınmaması yönünde bir yaklaşım uyguladıklarını söyleyen Uras, “Artık geçmişteki gibi tüm lenf nodlarının alındığı cerrahi anlayıştan uzaklaşıldı. Ancak bazı hastalarda tüm lenf nodlarının alınması da önem taşıyor. Bu gruptaki hastalar, radyoterapi de gördüğü takdirde ameliyattan sonra kolda şişme riski yüzde 17-40 olabiliyor. Bazı hastalarda lenfödem ameliyattan bir ay, bazen de yıllar sonra ortaya çıkabiliyor. Dolayısıyla hastaların riskin ömür boyu devam ettiğini bilerek gerekli önlemleri alması önem taşıyor” diyor.

LENFÖDEN NASIL BELİRTİ VERİYOR?

Meme cerrahisi sonrasında ortaya çıkabilecek hafif şişlik normal olarak kabul ediliyor. Genellikle de altı hafta içinde yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Ancak lenfödeme işaret eden ve hemen hekime başvuru gerektiren belirtiler şöyle sıralanıyor: Ameliyatın yapıldığı tarafta ağırlık ve ağrı hissi, kol, el veya meme cildinde sıkılaşma hissi, kolda, elde veya parmaklarda esnekliğin azalması, ciltte sıkılaşma, şişme, çukurlaşma gibi değişiklikler.

Lenfödem her 4 meme kanseri hastasından birinde gelişiyor! - 1

ÖNLEM ALMAK TEDAVİDEN DAHA ETKİN!

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Vildan Çerçi ise lenfödemin olası etkileriyle mücadele etmektense oluşmadan önlem almanın çok daha etkili olacağını belirterek kanser tedavisi sonrasında alınabilecek önlemleri şöyle sıralıyor:
• Sürece hastayı da dahil ederek, tedavi sonrasında karşılaşma ihtimali bulunan lenfödem konusunda bilgi vererek önlenebilir bir sorun olduğunun anlatılması,
• Cerrahi öncesi lenfatik drenajın hızlandırılması,
• Lenfatik yolları gösterici ve dokulara en az hasar veren koruyucu cerrahi tekniklerinin uygulanması,
• Cerrahi sonrası lenf drenajının hızlandırılması, mümkün olan en kısa sürede cerrahi uygulanmış kol ya da bacağa uygun egzersiz başlanması,
• Lenfödem riskini ölçen aletlerle 3 aylık kontrollerin yapılması.

TEDAVİ SÜRESİ HASTAYA GÖRE DEĞİŞİYOR

Lenfödem gelişen hastalarda ise zaman kaybetmeden tedaviye başlamak gerekiyor. Çünkü, proteinden zengin lenf sıvısı, enfeksiyon oluşmasına zemin hazırladığı için aşırı lenf sıvısının dokularda birikmesi hücresel fonksiyonları bozarak sağlığı tehlikeye sokabiliyor. Dolayısıyla tedavide de en kısa sürede ödemi dokudan uzaklaştırmanın amaçlandığını söyleyen Prof. Çerçi, şu bilgileri veriyor:

“Tedavide, tüm dünyada uygulanan ve lenfatik sistemi elle uyararak yapılan kompleks fiziksel tedavi yöntemi kullanılıyor. Manuel lenf drenajı, kompresyon (bandaj ve çorap), cilt bakımı ve egzersiz olmak üzere 4 aşamadan oluşan tedavinin süresi lenf ödemin fazlalığı ile ilgili olarak kişiden kişiye değişiyor. Hafif ve yumuşak bir lenf ödem bir ayda dokudan tamamen uzaklaştırılabilir. Ancak ileri vakaların tedavi süresi daha uzun olabileceği gibi, tedavi süreci bittikten sonra da ödem atılmaya devam edebiliyor. Bu süreçte hastanın herhangi bir ilaç kullanmasına gerek kalmıyor. Fakat kalıcı iyilik halinin devamı için hastanın tedavi sırasında öğretilen yöntemleri düzenli olarak uygulaması da önem taşıyor.”

VİDEO: SİLİKONLA MEME BÜYÜTMEDE KANSER RİSKİ

Sayfa Yükleniyor...