Meme kanseriyle ilgili her şey

Meme kanserinde risk faktörleri, meme kanserinin oluşum mekanizması, memenin elle muayenesi, meme başı akıntıları ve mamografi çektirme sıklığı... Doç. Dr. Hüseyin Altınyollar, meme kanseri ile ilgili merak edilen noktalara açıklık getirdi.

Meme kanseriyle ilgili her şey

MEME KANSERİ NEDİR?

Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser tipidir. Her 8-10 kadından birinde görülebiliyor (ABD’ de 1/10, İngilterede 1/12’ dir). Kadınlarda görülen kanserlerin yüzde 32’si meme kanseridir.

Kadınlarda kansere bağlı ölümlerin yüzde 15’inden meme kanseri sorumludur. Erkeklerde de meme kanseri nadir olarak görülür. Erkeklere göre kadınlarda risk 100 kat daha fazladır. Yani meme kanseri bir kadın hastalığıdır. Türkiyede yıllık 30 bin yeni meme kanseri olgusuna tanı konulmaktadır.

MEME KANSERİNDE RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Meme kanseri gelişen hastaların 2/3’ ünde belirlenmiş bir risk faktörü yoktur.
Kadın cinsiyet
Kafkas ırkı ve Ashkenazi yahudileri
İleri yaş
Meme kanseri olan birinci derece akraba aile öyküsü (Kızkardeşler, kızları)
Daha önceden meme kanseri olması karşı meme için riski artırır. Endometrium kanseri, radyasyon öyküsü, bazı iyi huylu meme patolojileri (proliferatif değişiklik olan meme biyopsileri)
Adetin erken başlaması(<12 yaş), geç menapoz(>50)
Doğum yapmamış olması, ilk doğumunu geç yapmış olmak(30 yaştan sonra)
Şişmanlık
Bütün meme kanserlerinin yalnızca yüzde 5-10 kadarı kalıtım ile ilgilidir. (BRCA1, BRCA2, p53, ATM genleri kalıtımsal ailesel meme kanserinin çoğundan sorumludurlar.) Meme kanserlerinin çoğunluğunda belirlenmiş bir risk faktörü yoktur, sporadik meme kanseri olarak gelişir.

MEME KANSERİ NEDEN OLUŞUYOR?
Genetik Faktörler:

a-Meme kanseri ile ilgili genetik hastalıklar vardır (Sendromlar): Li-Fraumeni sendromu, Cowden hastalığı, Lynch tip-2 sendromu vb.
b-Tümör supressör genler: BRCA-1, BRCA-2, p53 genleri vb.
c-Onkogenler: c-erbB-2, c-myc vb.
d-Meme kanserinin ailesel geçişi de söz konusu dur; Meme kanserli hastanın kızında rölatif risk 4-5 kat, kız kardeşinde 3 kat. Anne ve kız kardeş meme kanseri ise diğer kız kardeşlerde 14 kat risk artar.

Hormonal Faktörler:
a-Östrojen
b-Progesteron
c-Doğum kontrol hapları; çok erken yaşta ve ilk gebelik öncesi kullanımda (Her yıl yüzde 3 riski artırır.)
d-Menapoz için Hormon Replasman Tedavileri; kısa süreli kullanımda risk yok, 5 yıl ve üzeri (1.5 kat), aile hikayesi olanlarda (3,4 kat).

Çevresel Faktörler:
a-Diyet: Diyetteki hayvansal yağ ve kızarmış yağlı gıdalar (2 kat), sığır ve domuz eti tüketimi (2.7kat), Alkol (1.5 kat).
b-Şişmanlık: Özellikle menapoz sonrası kadında (2.5-3 kat).
c-Çocuk doğurma: İnfertil ve doğurmamış kadınlarda (1.5-2 kat).
d-Geç menapoz: 55 yaş üstü menapoza girenlerde 45 yaş altı girenlere göre (2 kat).
e-Daha önce kanser öyküsü: Meme kanserlide karşı memede (3-4 kat), over veya endometrium kanserlilerde (1.5 kat).
f-İyi huylu meme hastalıklarında: Proliferatif meme hastalıkları (1.5-2 kat), atipik hiperplazi (4-5 kat).
g-Radyasyon; Atom bombası, meme kanseri için radyoterapi karşı meme için (1.5 kat), tüberkülozda sık çekilen floroskopiler, timusa uygulanan radyoterapi (3.6 kat).

MEME KANSERİNİN KONTROLÜ NASIL YAPILMALI?
Daha önce de bahsedildiği gibi meme kanseri gelişen hastaların 2/3’ ünde belirlenmiş bir risk faktörü yoktur. Bu nedenle her kadının risk altında olabileceği göz önüne alınarak kişilerin düzenli olarak meme kontrolü yaptırması gerekiyor. Meme kanseri, tüm kanser türleri içinde erken teşhis ile en kolay tedavi edilebilen kanser türüdür.

Kendi kendine meme muayene:
20 yaşından itibaren ömür boyu ayda 1.
Doktor tarafından elle muayene: 20’li yaşlarda 2-3 yılda 1, 30’lu yaşlarda 1-2 yılda 1, 40 yaşından başlayarak ömür boyu yılda 1.

Mamografi:
40 yaşından itibaren ömür boyu yılda 1 yapılması önerilmektedir. Tarama mamografilerinde ideal aralık farklılıklar gösterir. Örneğin; Amerikan Kanser Derneği yıllık mamografik inceleme yapılmasını önerirken, bir çok Avrupa ülkesinde tarama aralığı 2 yıl ya da daha uzundur. TC Bakanlığı tarama yaşını 50’ den başlatıp 69 yaşına kadar 2 yıl aralıkla kabul etmiştir.

Yüksek riskli kadınlarda riskin niteliğine göre daha erken yaşta başlanır.
Yakın akrabalarında meme kanseri olan kadınlarda bu akrabanın tanı aldığı yaştan 10 yıl önce mamografi taramasına başlanır. (Örn. Kız kardeşi 40 yaşında tanı aldıysa 30 yaşında başlanır.) Mamografinin duyarlılığı meme dokusunun yoğunluğuna bağlıdır. Duyarlılık, yağ dokusu fazla olan memelerde yüksek (yüzde90-95), meme dokusunun yoğun memelerde ise düşüktür (yüzde60-75).
Tüm yaşlar dikkate alındığında mamografinin duyarlılığı yüzde 40 ile 90 arasındadır. Mamografinin duyarlılığı gençlerde düşüktür, yaş ile birlikte artmaktadır.

Ultrasonografi (US):
Hasta 40 yaşından gençse ilk yöntem olarak, 40 yaş ve sonrasında mamografik olarak yoğun memelerde ya da memelerin mamografik olarak yoğun bölgelerinde (mamografiden sonra ikinci yöntem olarak) kullanılır.

Mamografinin yüksek duyarlılığına rağmen, meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 5-10’u mamografik bulgu vermeksizin fizik muayene bulguları ile ortaya çıkar. Bu nedenle mamografik tarama fizik muayene ile birlikte yapılmalıdır.

Magnetik Rezonans:
Manyetik Rezonansın damardan verilen kontrast ajanlar kullanılarak erken meme kanserlerinin tanısında duyarlılığı yüzde 94 ile yüzde 100’ e ulaşabilir. Manyetik Rezonansın meme kanserinin bir tanı aracı olarak yüksek duyarlılıkta olduğu gösterilse de özgüllüğü yüzde 37 ile 97 arasındadır. Hem fiyatının yüksekliği, hem de özgüllüğündeki değişkenlik nedeni ile bir tarama aracı olarak kullanımı uygun değildir. Manyetik Rezonans meme yoğunluğundan etkilenmediği için mamografinin etkinliğinin sınırlı olduğu genç kadınlarda, özellikle yüksek risk taşıyanlarda tercih edilmelidir.

ELLE MUAYENEDE HANGİ BELİRTİLERDE DOKTORA GİTMELİYİZ?
Meme kanserinde en sık görülen belirti memede kitledir. Çoğunlukla meme kanseri ağrıya neden olmaz. Memede bir kitle hissedildiğinde vakit geçirmeden meme ile ilgilenen bir genel cerrahi uzmanına muayene olunması gerekir.

Memede çöküklük (portakal kabuğu manzarası), kızarıklık, meme derisinde kalınlaşma ve ödem, meme başında çekinti daha az ve ileri evrelerde görülür.

MEME BAŞI AKINTILARI KANSER BELİRTİSİ MİDİR?
Meme başından kendiliğinden gelen akıntılarda da mutlaka doktora muayene olunması gerekir. Patolojik meme akıntılarının yaklaşık yüzde 10 kadarı meme kanserine bağlıdır. Yaşın 55 üstünde olması, akıntının tek bir süt kanalından gelmesi, kanlı akıntı ve akıntı ile birlikte kitle varlığı akıntının kansere bağlı olma olasılığını yükseltir. Mamografi, ultrasonografi yapılmalıdır. Bu tetkiklerin negatif olması meme kanseri olasılığını ekarte ettirmez. Kitle varsa biyopsi yapılmalıdır.

Meme başında çatlak, yara, sıyrık oluşması, kabuklaşıp tekrarlayan yara oluşması durumunda da bir doktorun muayene etmesi gerekir. Memenin Paget hastalığında meme başı ve çevresi yüzeyinde nemli, kızarık, ekzamatöz görünümden kuru, kabuklu soyulmuş görünüme kadar değişen lezyonlar vardır. Bu olguların yarısında altında kitle vardır.

MEME AĞRISI DA BİR KANSER BELİRTİSİ MİDİR?
Meme ağrılarının (Mastalji) gençlerde (55 yaş altında) yüzde 70’ i kadının adet döngüsü ile döngüseldir, yüzde 25’ i döngüsel olmayan ağrılardır. Göğüs duvarı ağrıları, Tietze sendromu, fibrokistik değişiklikler, psikolojik nedenler vs. bağlı olabilir.

DOKTORA MUAYENE OLMADAN MAMOGRAFİ ÇEKTİRMEK DOĞRU MUDUR?
Memede lezyonların belirlenmesi ve tanısında asıl olan ilk olarak doktorun elle muayenesidir. Bu muayenenin meme konusunda deneyimli bir genel cerrahi uzmanı tarafından yapılması gerekir. Mamografi, ultrasonografi, MR vb tamamlayıcı ve aydınlatıcı tetkiklerdir. Kişi doktor muayenesi olmaksızın kendi isteği ile mamografi veya ultrason yaptırmamalıdır.

MEME KANSERİ TEDAVİ EDİLEBİLİR BİR HASTALIK MIDIR?
Dünya literatüründen toplanan meme kanseri tanısı konulmuş ve tedavi edilmemiş 1000 olgunun ortalama sağkalım süresi 3 yıl olarak rapor edilmiştir. Günümüzde meme kanserinin tedavisi her evrede yüz güldürücü dür. Erken evre meme kanserlerinde tedavi ile 5 yıllık yaşam beklentisi yüzde 90 üzerindedir. Bu nedenle hastalığın mümkün olan en evrken evrede tanısının konulması ve tedavisinin yapılması gerekir. Tedavi sonrası da düzenli olarak doktor kontrolleri yapılmalıdır.

Sayfa Yükleniyor...